18 / 04 / 2024

Çetin Çapan'dan İstanbul'da kentsel dönüşüm önerileri!

Çetin Çapan'dan İstanbul'da kentsel dönüşüm önerileri!

Semerkand Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Çapan; 'İstanbul'a yeniden ayıp etmeyelim' Bu cümlenin devamında da, "İstanbul'dan özür dileyelim" diyor.



'İstanbul'a yeniden ayıp etmeyelim' Bu cümlenin devamında da, "İstanbul'dan özür dileyelim" diyordu... Semerkand Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Çapan ile konuşuyoruz. Belki solcu yapısından, kentsel dönüşümle ilgili bazı konulan ifade ediş tarzı can alıcı... "Muhalefet yapmıyorum, gelin İstanbul'u kurtaralım. Bu gidişle Beşiktaş'ta dairen olacak, ama dışarı çıkamayacaksın. Bu kimsenin işine yaramaz" diyor. 


İstanbul konusunda ben de çok hassasım... Dünyanın neresine gidersem gideyim, her türlü çarpıklığına ve zorluğuna rağmen kendimi buradaki gibi hissetmiyorum. Ama bunca sevgi bile son dönemlerdeki yorgunluğu almıyor. İstanbul artık yaşayanları gerçekten çok yoruyor. Gazetemiz DUNYA'nın Kentsel Dönüşüm Zirveleri'ni takip ediyorsunuzdur. Her toplantıya en az 2 sayfa yer veriyoruz. Aslında Çetin Çapan ile farklı düşünmüyorlar. En azından öyle ifade ediyorlar. Sanki bana biraz devlet bu konuda daha otoriter ve denetleyici, düzenleyici gidebilse, daha yaşanabilir şehirlerimiz olacak gibi geliyor... Sadece İstanbul değil örneğin son toplantının yapıldığı Antalya için de kentsel dönüşümü iyi yapabilirse, 'geleceğin uluslararası' kenti olması için bir şans var. Farklı bir ses olarak, Çapan'ın söylediklerini de size aktarmaya çalışacağım... 50-55 yılın ayıbı var Çok tesadüf sonucu Çetin Çapan ile sohbet etme olanağım oldu...

 

Masadaydık ama hani ayaküstü sohbet gibi oldu. Ama birkaç cümle bile konuyu ifade etmede etkili... Katıldıklarınız katılmadıklarınız olur ama İstanbul için yeniden düşünmemiz gerektiği, kentsel dönüşümün son bir fırsat olduğu ortada... Çapan ailesinin fertleri yıllardır siyasetin içinde... 


Kısa bir kutu yaptım oradan takip edebilirsiniz. Peki İstanbul'daki kentsel dönüşümle ilgili Semerkand Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Çapan ne diyor: "Merkezde küçük konutlar olsun, metrekare olarak... Kentin geniş yerleşimini de dışarıya taşıyalım. Yeni yaşam bölgelerine. Ama insanların yine hakları korunsun. Bu devlet eliyle yapılabilir. Daha ferah, yeşili koruyan projeler yapılsın, konutlar yüksek tavanlı ve ferah olsun. Zaten şu anki imar mevzuatlarında bunlar var. Onlar uygulansın... İstanbul'u kurtarmak için bu bir fırsattır. İstanbul'a tekrar ayıp etmeyelim. Biz hep ayıp ettik İstanbul'a... Bunu tekrar yapmayalım. Binalar yıpranmış, bozulmuş, tekrar aynı yere bizi getirecek yapılaşmaya izin vermeyelim. Solcu, sağcı ayırmaksızın yerel yönetimler ve inşaat sektöründeki pek çok insanı kabahatli buluyorum. Bu ayıbı son 50-55 yılda birlikte yaptık. Sön 10 yılda bir şey olmaz mantığıyla, imar ihlalleri ile bu iş katla büyüdü... Gelin bu kentten özür dileyelim... Bunları panellerle, toplantılarla aşmaya çalışalım. 


Ortak aklı bulalım. Bu kente tekrar yazık etmeyelim." Bunun partisi olmaz! İstanbul'u dışarı taşımak, şehir merkezinde daha az metrekarelere yönelmek, daha ferah, yeşili bol semtler oluşturmak... Bunlar Çetin Çapan'ın söyledikleri. Aslında pek çok müteahhit, pek çok belediye başkanı da aynı şeyi söylemiyor mu? Çapan bunları şöyle ifade ediyor: "Yaşam kalitesi yüksek, suç oranı az, güvenliği fazla olan bir kent olmadığı sürece İstanbul'da yaşamak zor... Bunu kentsel dönüşümde tekrar oluşturmamız lazım. 

Bunu belki pek çok müteahhit de dile getiriyordur. Bunu konuşunca sanki hükümete muhalefet yapıyormuş gibi görünüyor. Oysa öyle bir derdimiz yok. Siyasette ayrıca muhalefet yaparız ama bu konuda söylenenler bugün yaşadığımız gerçekler. Belki bizden daha sakin, daha bu konularda sözünü dinletebilecek olanların bu ortam içinde konuyu dillendirmesi gerekiyor. 


Paramız pulumuz var, evimiz de var ama bu kentte yaşayamaz hale geliyorsak bunun kimseye faydası olmaz. Beşiktaş'ta denize yakın evim var ama güvenlik sorunu nedeniyle kapıdan dışarı çıkamıyorum. Gece gezemiyorum, o zaman ne evimin değerinin ne de İstanbul'da böyle yaşamanın bir anlamı var. Ne yapacaksın, evin var yaşayamıyorsun? Bunun partisi mi olur?" Yurtdışına satış önemli Çetin Çapan, sektörün içinde bulunduğu duruma da dikkat çekiyor. 


Düzgün işleyen bir sistemin yurt dışından yatırımcı çekebileceğini söylüyor. Eleştirdiği bazı noktaları da çok açık ifade ediyor: 'Yurt dışına konut satışı önemli, çünkü iç piyasa yeterli talep almıyor. Yabancılar için düzenin çok iyi olması ve şeffaflaşması gerekiyor. Dışarıdan bu ülkeye tüccar getirip, pazarı geliştirmemiz gerekiyor. Bunun için de usulsüzlüklerin ortadan kaldırılması gerekir. Ekonomiyi biliyoruz. Şimdi İstanbul'da bile bir sıkıntı çıksa ülkeyi kurtaramayız. Bunu hiç kimse istemez. 


Gerçekten AKP'li yetkililere de CHP'nin sözü geçenlerine de sesleniyorum. Bu usulsüzlük işlerini ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bugün bir arsanın imarını çıkarmak için, her yerde bir rüşvet çarkı çalışıyor. Bu da aslında sonuçta vatandaşın cebine yansıyor. Fiyatların katlanarak büyümesine neden oluyor. Buralardaki kriterlerin yükselmesi gerekiyor." Kenti tahliye edelim "Karadenize doğru yayılmayı sağlayacak 4 kent bölgesini geçmiş Başbakanımız, şimdiki Cumhurbaşkanımız açıklamıştı. Havaalanı oraya yapılıyor, yollar yapılıyor. 


Yeni göçler için değil, buraları kenti tahliye etmek için kullanılmalı." Merkezde daha minimal, kentin büyük çoğunluğunu ise yeni gelişen bölgelere taşımak... Şehri kurtarmak için bunu öneriyor Çapan... 

Bu alt yapıların kurulduğuna da dikkat çekiyor. Yoksa bu mantıkla gidersek 5 tane daha kent yapsak, İstanbul'a sığamayacağımıza dikkat çekiyor. 


Çapan bir panelde dinlediği Danimarka'daki Türk milletvekiline atıfta bulunuyor. Şu tabloyu ortaya koydu diyor: "Bu milletvekili ben Türkiye'den gittiğimde Danimarka'da nüfus 1 milyondu. Bağcılar'da 800 bindi... 18 yıl sonra geldim, Danimarka oldu 1 milyon 200 bin, Bağcılar olmuş 4 kat..." diyor. 

Çapan, bu tablo içinde kent yaşamı, eğitim, yaşlıya bakım, kadın ve çocuk sağlığı gibi kriterleri koruyarak büyüyen bir ülkenin yanında, bunları giderek sıfırlayan bir kent yaşamıyla karşı karşıya olduğumuzu söylüyor. Bir diğer dikkat çektiği konu ise imar yasalarından pek çok konuda aslında kanunların iyi ancak uygulamaların çok kötü olduğu... 


Uygulamalarda neler oluyor bilmiyorum... Yakından takip ettiğimi söyleyemeyeceğim ancak bildiğim tek şey kentin durumunun kötü olduğu. Bu durumda tek şansı da kentsel dönüşümle alınacak kararlar. 


Volkan Akı-Dünya


Geri Dön