05 / 05 / 2024

Emlakta seçim öncesi ve seçim sonrası!

Emlakta seçim öncesi ve seçim sonrası!

Neredeyse sıfıra yakın riskle, her an nakte çevrilebilen, sabit gelir elde etme amacına da hizmet edebilen ve en önemlisi de sürekli çıkış seyri izleyen tek yatırım aracı olan emlak, herkes için geleceğe güvenli bakışın anahtarıdır.



Türkiye’deki tüm ekonomik değerler en sağlam yatırım aracı olarak tek bir unsuru işaret ediyor: Emlak.  


Lakin bu anahtar özellikle son 10 yılda altın anahtar halini aldı. Önceden bölge, lokasyon, ulaşım gibi her kalem ayrı ayrı değerlendirilirken bugün nerede olursa olsun her emlak kendi talebini kısa süre içinde yaratabiliyor. Durdurmak da mümkün değil, çünkü bu noktadan sonra devletin teşviklerinden yeni projelere imar planlarından en küçük bir revizeye kadar her hareket emlakın tetikleyicisi olacaktır. 


En canlı örneğini özellikle son 3 yılda defalarca yaşadık. Dönemin Başbakanı şimdiki dönemin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, yüzyılın projesi olarak adlandırdığı Kanal İstanbul Projesi’nin -daha yeri netleşmeden- ismi bile sektörde fırtınalar estirdi, pek çok bölgede alım-satımın hızına projeler bile yetişemedi. 


Benzer şekilde İzmir’in İstanbulla mesafesini yalnızca 3,5 saate indirecek olan otoban daha tamamlanmadan İzmir’de kira fiyatları otoban güzergahındaki bölgelerde şimdiden yüzde 9 oranında artış gösterdi. Bayraklı Bölgesi'nde birbiri ardına yükselen dev yatırım projeleri Folkart ile zirveye çıktı. Demir İnşaat başta olmak üzere pek çok firma 2015’i İzmir’de yatırım yılı ilan etti. Bu firmanın yalnızca İzmir’e yaptığı yatırımın değeri 1 milyar 500 bin TL ‘yi buluyor. Aldığımız son duyumlara göre Hampton By Hilton başta olmak üzere 4 büyük otel projesi İzmir’de bu kez Aliağa-Menemen güzergahında inşa edilecek ve buradan Bergama’ya kadar olan bakir hat, proje cenneti halini alacak.  


Tüm bunların gerisinde birbiriyle etkileşim halinde olan iki faktör var; birincisi, devlet emlaktan gelen rantı fark etti ve bu sektörü teşvik eden kesintisiz olarak uygulanan yeni politikalarla destekleyerek kendi ekonomik gücünü planlı şehirleşme yolundaki imzasıyla bütünleştirdi. İkincisi sektörde ister Mütekabiliyet Yasası düzenlemeleri ister yabancı akını ister emlaka olan köklü ilgi isterse kentsel dönüşüm olsun emlakın sağladığı risksiz kazanç ve rantın başka hiç bir yatırım aracında bulunmaması, bunun insanımızdaki güven psikolojisi ile bütünleşmesi. İşte hep varolan ikinci faktörün etkisini çok iyi besleyen yeni politikalarla Türkiye başta İstanbul,  İzmir  ve  Ankara  olmak üzere proje cenneti halini aldı. Keza Bursa ve  Adana  başta olmak üzere pek çok ilde projelerle şehir merkezlerinin yanında yeni merkezler oluşturuldu. Doğruluğu yanlışlığı tartışılır ama kazancı ve ülke ekonomisine kattığı değer tartışılmaz. Değerlerin katlanarak büyüdüğü ve sadece konut satışında 1 milyon 100 bin  TL sınırının egale edildiği bir sektör, elbette ki seçim sonucu ne olursa olsun yeni hükümetin listesinde de ilk sırayı alacaktır. Bu pastadan elde edilen gelir, baş lokomotif olarak tasarlanacak ve bunu geliştirici uygulamalar devreye girecektir. 


Seçim sonrasında yaşanacak en temel ortak gelişme şu olur: İktidar partisinin ilk işi büyükşehirlerde sınırların hangi yöne ne kadar geliştirileceğinin net tespiti ve inşaat sektöründe yeni düzenlemeler. Zira kaynak belli ise kaynağın optimum kullanımına yönelik uygulamaların gözden geçirilmesi şarttır. Hele hele aynı iktidarın devamı söz konusu olursa emlak sektörü yıl sonunda en az  yüzde 7 oranında büyüme gösterecektir. 


 


Gözlem / Hakan Erilkun


Geri Dön