19 / 04 / 2024

Hamdi Akın, ortaklarını dünyanın en iyilerinden seçiyor!

Hamdi Akın, ortaklarını dünyanın en iyilerinden seçiyor!

Türkiye'nin en sıra dışı girişimcilerinden biri olan Hamdi Akın, "Riskli işin peşinde dolaşmıyoruz" dedi



HAMDİ AKIN, Türkiye'nin en sıra dışı girişimcilerinden biri. El attığı her işte başarıya ulaşıyor. "Riskli işin peşinde dolaşmıyoruz" diyen Akın, girdiği işte "ilk" olmayı tercih ediyor. Ortaklarını ise dünyanın en iyi ve önemli oyuncuları arasından seçtiğini söylüyor. "Sıradan şirketlerle iş yapmam" diyen Akın, "Her sektörde iş geliştirecek kabiliyete sahip olduğumuza inanıyorum. Sektör ayrımı yapmıyorum" diye konuşuyor ve ekliyor: "Şirketlerimle duygusal bağ kurmam. Kendime hiçbir zaman hedef koymam. Hedefleri olan bir işadamı değilim."
Hamdi Akın, son yılların çok konuşulan işadamlarından biri. TAV ile hızlı bir çıkış yapan Akın, başarısını el attığı her işte kanıtladı. O, girişimci bir işadamı. Kendisini benzerlerinden farklı kılan ve başarıya taşıyan pek çok özelliğe sahip. O da kendini ve grubunu farklı kılan özellikleri, şu sözlerle anlatıyor: "Riski minimize ediyoruz, riskli işin peşinde dolaşmıyoruz. Mümkün olduğu sürece girdiğimiz işte ilk olmayı tercih ediyoruz. İşlerin tekel veya monopol hüviyetinde olması ya da alım garantili, yolcu garantili olması, risk içermemesi iş seçiminde en temel modelimiz."

Bugüne kadar yaptığı işlere bakınca bu iş modelini başarıyla uyguladığını görüyoruz. Kamuoyundan gizleyecek bir şeyi olmayan her şirketin halka açılması gerektiğini savunan Akın, "Şirketlerimle duygusal bağ kurmuyorum. Onları birer menkul, alınır satılır varlıklar olarak görüyorum" diyor. Bugünlerde Akfen Holding ve Akfen GYO'yu halka arz etmeye hazırlanan Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, bu 'arzlara' gelecek gelirleri de mevcut projelerin ve yeni  yatırımlarm finansmanında kullanacak.
Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkan'ı Hamdi Akın ile iş yapma şeklini, izlediği iş modelini ve başarısının sırlarını konuştuk:

• 10-15 yıl önce sizinle aynı konumda gruplar yerinde sayarken Akfen, çok hızlı büyüdü. Siz neyi farklı yapıyorsunuz?

■ Beni farklı kılan çok çalışmam. Uykuda olmadiğim zamanın çok önemli bir kısmını çalişmaya ayırıyorum. Bir de tam konsantrasyon h linde çalışıyorum. Üzerinde çalıştığım işi sonuçlandırana kadar elimden gelen her şeyi yaparım. Bütün imkanlarımı seferber ederim.

• Günde kaç saat çalışıyorsunuz?

■ İşim bitmeden ofisten çıkmıyorum. Kem santre olduğum iş neyse onun üzerinde yaşryarum. Tabii bazen o işler 2-3 ay sürüyor. İşin JT tirdiği de bir sürü sorun oluyor, o sorunlarla mücadele ediyorum. Bu kadar emek ve yoğuntempo zaman zaman sağlığımdan fedakarlık gerektiriyor. Bunu da sonradan farkediyorum. Durup dururken kendime bir güç veh-metmeyeyim. Ben herkesin aynı şeyi yapabile-ceğini iddia ediyorum. Yeter ki özel yaşamlarından biraz fedakarlık edip işlerine daha çok vakit ayırsınlar. Bu bir tercih ve yaşam tarzı meselesi. Belki belli bir zaman sonra ben de tercihlerimi değiştireceğim. Bir başkası benim yaptıklarımı neden yapamıyor diye asla sorgulamam. Belki niye yapmıyor diye sorgulayabilirim.

• İş modeli olarak farklı yöntemleriniz yok mu?

■ İşin detayına inersek farklılıklarım var. Akfen Holding'in Türkiye'de bir eşi daha yok. Akfen Holding, bir altyapı holdingi. Tamamen monopol hüviyetinde veya yarı monopol ya da garantili işlere yönelen bir gmbuz.
Mesela holdingin altında geliştirmiş olduğu-muz işlere ya da şirketlere bakalım. Bunların bir-çoğunda ya havaalanı gibi yolcu garantisi olan ya monopol özelliğindeki Mersin Limanı ve muayene istasyonlarında olduğu gibi kâr garantili ya da devletin alım garantisi olan enerji işlerini tercih ediyoruz.
Riski minimize ediyoruz, riskli işin peşinde dolaşmıyoruz. Mümkün olduğu sürece bir işe girdiğimizde, ilk olmayı tercih ediyoruz. Bizden önce o işin yapılmamış olması bize ayrıca bir haz veriyor.
 
Ayrıca bütün bu işlere girerken finansal ya di teknik anlamda yetersizsek mutlaka ortağımız: dünyanın büyük ve önemli oyuncularından seçmeye çalışıyoruz. Sıradan şirketlerle iş yapma-maya gayret ediyoruz. Bu bize iki yönden avan-taj sağlıyor, hem prestij olarak bizi belli bir yere taşıyor hem bu oyunculardan kurumsallık adına çok şey öğreniyoruz. Dünyanın büyük oyuncularıyla dans ettiğimizde, onların dünya üzerinde, çalışmalarını daha yakından izleme fırsatını da buluyoruz. Bu da bizim vizyonumuzu açıyor, cesaretimizi artırıyor. Bunlar da bir fark yaratıyor tabii.

• Hiç mi riskli bir karar almadınız?

■ Riskli bir işim gerçekten yok. En riskli cayabileceğim işim oteller olabilir. O da ne olur ne olmaz Otele müşteri gelmeyebilir. Orada da işletici Accor'la anlaşmamız gereği ben talına bıçağına kadar otelleri hazırlayıp ondan teslim ediyorum. Accor içeri girdiği ilk gün oıel çalıştırmaya başlıyor. Ben de cirodan yüzde . pay alıyorum O da 25 yıllık bir kontrat. Bu işi uzun vadeli olduğu için bir altyapı işi gibi görüyorum.

• İş hayatınızda, dönüm noktası olan kişi ya da gelişmeler neler oldu?

■ Fizik mühendisi olmak istiyordum. Babam "Makine mühendisi alacaksın" dedi. Bu, hayatım için bir dönüm noktasıdır. Fiziği çok seviyordum. Fizik mühendisi olsaydım, şimdi büyük ihtimalle bir üniversitede hocaydım. Daha önce Akfen'de iki ortaktık. İş hayatına başladıktan sonraki dönüm noktam ise ortağım¬dan ayrılmam oldu. Ondan sonra 1989-1990'da Turgut Özal'la ettiğim bir sohbet, geliştirdiğim ilişki, onun beni yap-işlet-devret (YİD) modeliyle çalışmaya yönlendirmesi, hayatımın bir diğer dönüm noktası oldu. 1990 yılında TAV'la beni YİD modeliyle havaalanı yapmaya teşvik etmesi iş hayatımın dönüm noktası oldu.

• Havaalanı yapımı ve işletmeciliği işine ilk erdiğinizde TAV'm bugünkü boyutlarına ulaşacağını hayal etmiş miydiniz?

■ Tabii ki hayır. Onu kimse hayal edemezdi. Önce böyle bir şirketin kurulacağını, böyle bir an olabileceğini hayal etmek gerekir. Başlangıçta kafamızdan sadece bir havaalanı terminal binası yapıp onu işletmek geçiyordu. Daha doğrusu önce işe İstanbul'un sorununu halletmek gözüyle bakıyorduk. İstanbul'un bu havaalanımeselesini nasıl halledebiliriz diye düşünüyor-duk. Bu sorunu hallettikten sonra kendi şirketimizi nasıl büyütebileceğimize bakmaya başladık. Başarılı olmadan başka hayal kuramazsınız. Önce orada başarılı olup onu görmelisiniz ki dünya pazarında rol alıp alamayacağınızı o za¬man tartışabilirsiniz. Çok yerel bir şirket olarak da kalabilirdik. Çok başarılı olamayabilirdik, kendimizi geliştiremeyebilirdik. YİD süresi bit-tiğinde devlet ikinci kez ihale etmeyebilir ve işletmeyi kendine de alabilirdi. Dolayısıyla bu TAV'm çok küçük ve sınırlı kalmasına neden olabilirdi. Şirketlerin kurulduktan sonra tabii ki hedefleri olabiliyor ama ben kendime hiçbir zaman hedef koymam. Hedefleri olan bir işadamı değilim.

• Neden? Hedefin ne zararı var?

■ Asla hayal kuran bir işadamı olmadım. Belli bir hedef, belli bir rakam, belli bir büyüklük hiç-bir zaman düşünmedim, hiçbir zaman konuşmadım. Siz istediğiniz kadar hedef koyun, sizin dışınızda sizi engelleyecek o kadar çok unsur var ki bütün bunlar sizi yolunuzdan saptırabilir. Siz de başarısız olduğunuzu düşünebilirsiniz. Moti-vasyonunuz kırılır, halbuki siz başarılısınızdır da dışarıdan gelen etkenler sizi yolunuzdan çevirir.


"ŞİRKETLERİMLE DUYGUSAL İLİŞKİ KURMAM"

ŞEFFAFSANIZ HALKA AÇILIN
Bir patronun en fazla sıkıntı duyduğu konu, kendi yeterince şeffafsa kurumunun şeffaf olmayışı ve kimin ne yaptığını ölçemeyişidir. Kurumsallaşmayla birliikte patron, şirketi çok daha kolay yönetebiliyor, Tabii ki ımuoyuyla paylaşamayacağı bir şeyleri olan birisine halka açılmayı tavsiye etmem, "Kamuoyuyla her şeyi paylaşırım, hiçbir sorunum yok" diyen her şirket, mutlaka halka açılmalı.

BENİ PİYASA VAR ETTİ
Tabiri caizse sıfır sermayeyle buralara geldik, Bunun ardında 33 yıl var. Sermayemiz olsaydı o kadar beklemez, çok daha çabuk bu noktalara gelirdik, Ama 33 yılda 'a gelmiş olabilmek çok kötü değil, Çok çalıştığınız, sebat ettiğiniz ve çok fazla şey gizlemediğiniz zaman piyasa sizi bir yerlere taşıyor, Yani piyasa sizi kabul ettiği sürece bir yerlere getirebiliyorsunuz, Reddediyorsa ağzınızla kuş tutsanız bu imkanı...

ŞİRKETLER ALINIR SATILIR
Şirketler 300-350 yıl için var, 30-35 yıl için değil, Burada oturan yarın Hamdi olmaz, Ahmet olur. Ama Akfen her zaman olmalı, Önemli olan şirketin barındırdığı istihdam. Şirketlerimle hiçbir zaman duygusal bir ilişki kurmam, Tabii ki işimizi seviyoruz, ama "Ben bu şirketten ayrılamam, burası benim yuvam, şu kadar el emeğim göz nurum var" gibi bir cûmle kurmuyorum. Sonuçta bunların hepsini birer menkul, alınır satılır varlıklar olarak görüyorum.

HAMDİ AKIN'IN İŞ MODELİNİN 10 İLKESİ
 
1) İşin detayına inersek farklılıklarım var.
2) Akfen Holding'in Türkiye'de bir eşi daha yok. Tamamen monopol hüviyetinde veya yarı monopol ya da garantili işlere yönelen bir grubuz.
3) Riski minimize ediyoruz, riskli işin peşinde dolaşmıyoruz.
4) Mümkün olduğu sürece bir işe girdiğimizde, ilk olmayı tercih ediyoruz. Bizden önce o işin yapılmamış olması bize ayrıca bir haz veriyor.
5) Tek başına yapamayacağımız bir işse, yani finansal ya da teknik anlamda yetersizsek, mutlaka ortağımızı dünyanın önemli oyuncularından seçmeye çalışıyoruz.
6) Sıradan şirketlerle iş yapmamaya gayret ediyoruz.
Bu seçim, hem prestij olarak bizi belli bir yere taşıyor hem bu oyunculardan kurumsallık adına çok şey öğreniyoruz.
7) Asla hayal kuran bir işadamı olmadım. Belli bir hedef, belli bir rakam, belli bir büyüklük hiçbir zaman düşünmedim, hiçbir zaman konuşmadım.
8) Daha çok altyapı sektöründe çalışan, uzun vadeli gelire oynayan ve büyümeye odaklı bir girişimciyim.
9) O sektörde, o şirket, o gün hesabıma geliyorsa, bir bakarım gıda sektöründeyim. İş geliştirme anlamında sektorel bir ayrım yapmıyorum.
10) Akfen her zaman olmalı. Önemli olan şirketin barındırdığı istihdam. Şirketlerimle hiçbir zaman duygusal bir ilişki kurmam.
Capital


Geri Dön