25 / 04 / 2024

Haydarpaşa Garı otel mi oluyor?

Haydarpaşa Garı otel mi oluyor?

Anadolu'nun İstanbul'a açılan kapısı olan Haydarpaşa Garı 2013 yılından beri kaderine terk edilmiş, adeta çürümeye mahkum olmuş durumda "ne olacağım" der gibi bekliyor.



Anadolu'nun İstanbul'a açılan kapısı olan Haydarpaşa Garı 2013 yılından beri kaderine terk edilmiş, adeta çürümeye mahkum olmuş durumda "ne olacağım" der gibi bekliyor. Söylenenlere bakılırsa tarihi bu muhteşem yapı altı yıldızlı süper lüks bir otel olacak veya görkemli duruşu ile muhteşem bir müzeye dönüşecek. Yine kulaktan kulağa dolaşan fısıltılara bakılırsa yıkılıp kendi sahası ve çevresi uluslar arası fuar, AVM, kongre sarayı, devasa bir opera salonu ile çok amaçlı bir kompleks olarak değerlendirilecek. Haydarpaşa Garı'nın toplum üzerinde çok büyük anıları vardır. Yüzyıldan beri Anadolu'dan istanbul'a gelen milyonlarca insan, trenden inip denize açılan merpenli kapıdan çıktığı zaman gözlerinin önüne muhteşem bir İstanbul manzarası çıkar, gelen yolcular bu sihirli şehre daha o zaman aşık olurlar. Aşk bir tarafta, Ayasofya, Sultanahmet, Topkapı Sarayı, Süleymaniye Camii diğer tarafta Galata Kulesi, sol tarafta Kız Kulesini görüpte büyülenmeyenler gıpta ile dakikalarca manzarayı seyretmekten kendilerini alamazlar. Özlediğine kavuşmanın sevinciyle, sevdiğini uğurlamanın hüznünü yıllarca peronlarında buluşturan bu tarihi gar, denizle karayı, vapurla treni, sevinçle hüznü insanlara yaşatan bir mekandır. Haydarpaşa Garı ihtişamlı duruşu ile birçok yerli, yabancı filme dekor olmuş, adının geçtiği şiirler, hikayeler, romanlar yüzyıllarca dillerden ve ellerden düşmemiş. Anadolu'dan yeni bir hayat bulmak umuduyla gelen yüzbinlerce işsisin yanı sıra öğretmenler, hacılar, seyyahlar, sanatçılar, hatta casuslar ve de taşı toprağı altın denilen İstanbul'u görmek için gelenlerin son durağı olmuştur. Tarihi binanın gösterişli günleri, çok çileli yıllarda olmuş. Talihsiz garın beş katlı dik yapısı 1917 yılında Anadolu'ya götürülmek istenen cephaneliğin patlaması sonucu yüksek çatı havaya fırlamış, çatı kısaltılarak yapılan restorasyondan sonra 1979 yılında İnterpendanta adlı petrol yüklü geminin kazanındaki bir yangın sonucu dev tankerde büyük bir patlama meydana gelmiş ve o sırada garın nadide pencere vitrayları paramparça olmuş, İndependanta ise Haydarpaşa önünde aylarca yandıktan sonra sulara gömülmüştü. Bütün bu aksilikler yetmiyormuş gibi 2010 yılında çatı katında yapılan tamirat sırasında yangın çıkmış ve muhteşem çatısı ve yan kuleleri yanıp kül olmuştu. O günlerden sonra Garın ziyaretçileri turistler, meraklılar, yeni evlenen çiftler ve de TRT Müzik'te zevkle izlediğimiz hanımlar, ses ve saz sanatçılarının programları bize bu tarihi binanın halen işe yaradığını gösteriyor. Hepimizin anılarında acı, tatlı anıları olan bu muhteşem binanın yapımına1906 yılında Yeni Rönesans Alman mimarisinin bir gösterişi olarak ünlü Alman mimarlar Otto Ritter ve Helmut Conu'n üstlendiği inşaat depreme dayanıklı olarak inşa edilmişti. Temeline 21 metre uzunluğunda 1100 kazık denize çakılmış, Hereke'den getirilen pembe granitlerle temel inşa edilmiş, binanın yüzüne işlenen Lefke taşları için İtalya'dan özel taş ustaları getirilmiş, o dönemin modern akımını yansıtan cam ve kapı vitrayları tanınmış Alman sanatçı O. Linnemann tarafından yapılmış. 19 Ağustos 1908 tarihinde muhteşem bir törenle açılan Haydarpaşa Garı, İstanbul'dan Anadolu'ya, Anadolu'dan İstanbul'a sayısız yolcu, cepheye taşınan askerler, silahlar, mektuplar, göçlere şahitlik yapmış bir dünya mirası bir bina olarak halen İstanbul'un boynunda nadide bir mücevher gibi durmaktadır. Geleceği ise, opera binası mı, kültür merkezi mi, otel mi veya yıkılıp uluslar arası fuar alanı mı olacak belli değil. Sessizliğe terk edilmiş halde bekleyen binanın yanı sıra milyonlarca meraklı garın geleceğini sabırsızlıkla, daha doğrusu endişe ile beklemektedir. 


Ankara 24 Saaat/ Birsen Gürdil





Geri Dön