İstanbul Flower Dubai'nin gözde Türk lokantası oldu

Dubai'de arkadaşlarımın çocukları `kebap' diye tutturunca, yolumuz İstanbul Flower`a düştü. Duvarlarındaki, Boğaz Köprüsü, Ortaköy, Hasankeyf fotoğraflarıyla kendimi Anadolu'da bir kebapçıda gibi hissettim. Zaten çalışanların da çoğunluğu Türk.
Meğerse Hasankeyf fotoğrafı, sahibi Münir Tokdemir`in özel tercihiymiş. Münir Tokdemir, memleketi `Hasankeyf`in yok olmaması için çalışan sivil toplum kuruluşunun bir neferi.
Münir Tokdemir 20 yıldır yurtdışında.
2001'de açtığı, 80 kişilik İstanbul Flower`ı marka yapması da kolay olmamış.
"8 ay bedava yemek verdim. İskenderi, beytiyi, lahmacunu bilmiyorlardı. Fırın sütlaç veriyordum, `bunun üstü yanmış' diyorlardı. İki yıl para kazanamadım. Şimdi en çok sattığım iskender, sarma beyti ve pide çeşitleri" diye anlatıyor.
Dubai'de Köşebaşı, Paşa, Ottoman, Topkapı adıyla Türk mutfağı olduğunu iddia eden restoranlar var.
Giden yaka silkiyor. Hiçbirinde Türk çalışmıyor. Köşebaşı'nda yakın zamana kadar Türk aşçı varmış, o da Türkiye'ye dönmüş.
Münir Tokdemir, üç önceki başkonsolosa gidip, `Türk mutfağının adını kötüye çıkarıyorlar' diye şikayet etmiş ama sonuç da değişmemiş.
İstanbul Flower`ın isim hakkını alması da zor olmuş. "Daha önce İstanbulli adıyla bir Lübnanlının lokantası varmış. İstanbul markası onda olduğu için, Münir beye İstanbul adına `çiçek' kelimesini eklemek düşmüş.
Münir Tokdemir, Dubai'nin önemli yeni merkezi olacak tüm ünlü hastane markalarını bir arada toplayan sağlık şehri `healthcare city'de İstanbul Flower-2'yi açmaya hazırlanıyor.
Yeni yer 170 kişi kapasiteli olacakmış.

Türkler yüzde 100 kâr peşinde
Münir Tokdemir, Dubai'de marka olan İstanbul Flower restoranı için "İşimin başında olmak zorundayım. En ufak hata bile yapma lüksüm yok" diyor. Bir de şunları: "Gelen teklifleri kabul etseydim, en az 20 şubem olurdu. Hatta bir Arap, tüm yatırımı yapayım, anahtarı sana teslim edeyim dedi. Kabul etmedim."
Dubai'de açacağı ikinci İstanbul Flower restoranı için çalışanları, Mersin`den, Mardin`den, Batman`dan, Antalya`dan, Adana`dan getirmiş. Çalışanları Türklerden seçiyor ama iş ortaklığında uzak duruyor. Ona göre Türkler yüzde 100 kâr peşinde.

`Ne iş olsa yaparım'cılara asgari gelir garantisi
Siyaset gündemi yoğun olduğu zaman ekonominin dili unutulur. Yine o günleri yaşıyoruz, ekonomiye konuşurken bile siyaset penceresinden bakılıyor. Elbette müthiş bir değişim, dönüşüm sürecinden geçiyoruz. Eski bildiklerimizle yorumlanması zor olan bir süreç.
Akan kadın durdurulması çok önemli ama şunu da unutmamak gerekiyor: Bu ülkede toplumsal huzursuzluk artacaksa, bir nedeni de artan işsizlik olacak. Üniversite mezunu gençlerin yarına ilişkin umutsuzluk taşıması, gündemin alt sıralarına hiçbir zaman inmemeli.
Demokrat Parti, iktidara alternatif umutları pekiştiriyor mu? Bugün için böyle bir iddiada bulunmak mümkün değil. Ekonomi adına, pozitif önerileri baz almak gerekiyor. 30 Ekim'de yapacağı kongrede gündeme gelecek parti programını okumaya çalıştım. İlgim, `Sürdürülebilir ve İstihdam Yaratan Ekonomik Büyüme' başlığına.
`İstihdamı yaratmak özel girişimi özendirmekle mümkündür. Özel sektörün motor görevini üstlenebilmesi için, vergi, sigorta ve kredi desteği olmak üzere mevzuatta da gerekli değişiklikler süratle yapılacaktır' hedefi, ete kemiğe de büründürülmüş:
`İşsizliğin önlenmesine yönelik, rekabetçi sanayiinin tüm dinamikleri ile harekete geçirilmesi, küçük-orta ölçekli işletmelerin ekonominin motoru haline getirilmesi için tüm ekonomik ve finansal tedbirleri süratle alacağız.'
`Sosyal Güvenlik' başlığı altında da şu vurgu var:
`OECD ülkelerindeki ücretten alınan vergiler ile işçi ve işveren primlerinden oluşan istihdam vergilerine bakıldığında, Türkiye en üst sıralarda yer almaktadır. Bu, yüksek kayıt dışılığında en önemli nedenlerinden birisidir. Ekonomimizin rekabet avantajını sağlayacak şekilde ücretten alınan vergiler ve primler, istihdamın artırılması, etkin prim ve vergi tahsilâtı, kayıtdışılığın azaltılması ile düşürülecektir.'
Türkiye'nin en önemli sorunu niteliksiz işgücü. Demokrat Parti, `Düşük ücretli ve niteliği az işlerde çalışanlar ile tarımsal işlerde çalışıp gelir düzeyi düşük olanlara yönelik asgari bir gelir garanti eden sosyal sigorta programları uygulamaya konulacaktır' vaadinde bulunuyor.

Asansörün tabelası yatay mı dikey mi olsun?
Bir diplomat tanıdık anlattı, birkaç yıl önce Kuzey Avrupa ülkelerinden birinde görevli olan eşini ziyarete gittiğinde, o ülkenin gündemini yakalayabilmek için `haberleri' izliyor. En `sıcak' tartışma konusu `asansör kabinindeki tabelanın yatay mı dikey mi' olması gerektiği.
İktidarın `dikey' tabela isteğine karşı, muhalefet veryansın ediyor, asansörde üst katlara çıkmak isteyen çocukların, tekerlekli sandalyeye mahkûm sakatların zorlanacağını, hükümetin bu kesimleri göz ardı ettiğini söylüyor. Diplomat tanıdığım anlattı, hep beraber güldük. Son 10 günlük gündem maddelerimizi göz önünde tuttuğumuzda, acaba öyle bir ülkede yaşamak nasıl olurdu, bizler için?
Funda Özkan/Radikal