İstanbul ve konut sektörü Araplara hazır mı?

Yeni mütekabiliyet yasasından sonra, İstanbul’da Araplara konut satma telaşı var. Neredeyse her gün Araplara konut satmak için yeni bir aracı şirket kuruluyor. Turizm şirketleri, dış ticaret şirketleri, tur rehberleri, Arap ülkelerinde çalışmış olanlar, kısacası Araplara konut satışından  pay almak isteyen  herkes sahada…

Araplara İstanbul’dan konut satıyoruz ama İstanbul Araplara hazır mı? Arapları yeterince tanıyor muyuz veya Araplar Türkleri yeterince tanıyor mu? Arapların İstanbul’dan konut alma sevdasının sonu, Laleliye gelen Ruslar gibi olur mu? Ruslar, 1990’lı yıllarda Laleli’ye akın akın geldiler. Bir anda birçok tekstilci zengin oldu.  Ancak sonrasında Laleli de oluşan Pazar değerini koruyamadı. 

İstanbul’dan 5 yıl içerisinde 300 bin Arabın ev aldığını düşünelim. Bir Arap ailesi ortalama 10 kişidir. Bunun anlamı 300 bin Arab’ın İstanbul’dan ev alması ile yılda İstanbul’a fazladan 3 milyon kişinin  gelmesidir.  Gelenler, yanında misafir de getirirse bu sayı daha da artar. Türkiye’de muhtarlar, emniyet mensupları, sağlık personeli,  kısacası Arap vatandaşların muhatap olacağı kamu personeli, genelde Arapça bilmez…  Arap ülkeleri  elçilikleri veya konsoloslukları da saat 15.00’den sonra çalışmaz. Çalışsalar da İstanbul’daki Arapların asayiş problemleri ile ilgilenecek vakitleri de yeterli personeli de olmaz.

Asya ve Afrika kıtası ülkelerinden İstanbul’a yoğun bir akım var.  Şimdiden Tarlabaşı, Kurtuluş Son durak ve Dolapdere çevresini Afrika’dan gelen zenciler istila etti.  Dünyanın önemli kozmopolit şehirleri olan  New York, Londra, Paris’te ne tür problemler yaşanıyorsa İstanbul’u da aynı problemler bekliyor.  

Arapların İstanbul’a gelmesi ile oluşabilecek lokal asayiş problemlerine İstanbul polisi hazır mı? Yeterince Arapça bilen elamanları var mı? Bir Arap, derdini kime nasıl anlatacak. Herhangi bir problemde “ben çözerim abi” diye ortaya çıkıp problem içinde problem oluşması durumunda, basit, münferit bir olayı yabancı medyada “Türkler Araplara kötü davranıyor…” manşetiyle de görmemiz mümkündür. 

Araplar, duygusal insanlardır. Bazı Araplar eşlerinden, dostlarından, çevrelerinden gizli eğlenirler ama namazı da bırakmazlar. Bu konuyu iyi anlamak gerekir. Güvendiklerine ise tam güvenirler.  Araplara mertlik, dürüstlük gösterirseniz karşılığını anında alırsınız ve güvenlerini kazanabilirsiniz. Arap coğrafyası, iklim ve sosyal yaşam nedeniyle “rahat” insanlardan oluşur ve oldukça misafirperverdirler. Hatır-gönül ilişkisini bilirler.   Kapitalist ekonomik düzenin  dayattığı günlük saatli, sınırlı iş hayatları yoktur. Sıcaklık nedeniyle birçok Arap ülkesinde mesai çok erken başlar ve yaz aylarında saat sabah 10’dan, akşamüstü saat 17.00’ye kadar çalışma hayatı zayıftır. Mesai kavramları farklıdır.  

Araplarla ilk karşılaştığınızda herhangi bir iş yaparsanız “el sıkışsanız” bile, sözleşme imzalayıp kapora almadan işin tamam olduğundan emin olmayın. Araplar pazarlığı iyi yaparlar ama çabukta vazgeçebilirler. Neden vazgeçtiklerini de söylemezler.  Sattığınız konutta, parayı tam almamışsanız, vazgeçmeler daima mümkündür. Satış sürecinde “vazgeçme” unsurunu daima dikkate almak gerekir.

 Arapların “yavaş” sosyal hayatından gelen alıcılar  ile İstanbul’un “hızlı” temposuna alışık işadamlarının karşılaşmasında, randevu saati problemi olabilir. Bu durum Arapların almaktan vazgeçtiğini göstermez. Araplarla iş yapıyorsanız randevu saatlerinizde esnek olmanız gerekir.  

Arap alıcı iyi pazarlıkçıdır. Pazarlıkta daima şanslarını denerler ,  pazarlık üstüne pazarlıkta yaparlar. Araplar için indirim çok önemlidir.  Fiyatta anlaşsanız bile sizden son bir indirim  isteyebilirler.  Araplara bir şey satmayı düşünüyorsanız,  satış sürecinde indirim yaptırtacaklarını da düşünmelisiniz. Satacağınız konutu değişik zamanlarda birkaç kez aynı cümlelerle anlatmanızı isteyebilirler. Bu nedenle satış sürecinde sabırlı olmak gerekir. Araplar satın almalarda en az %50’sini veya tamamını peşin öderler.  

Araplara yeni mütekabiliyet yasasını anlatmak için, Türk dizi film yıldızları ile reklam filmi çekmeyi düşünen Şehircilik ve Çevre Bakanlığının, aynı zamanda  ortalama Türk vatandaşlarının profilini de tanıtması da gerekir.  İstanbul’daki hayatın dizi filmlerdeki gibi olmadığını;  tüm erkeklerinin  Kıvanç Tatlıtuğ ve Tüm  kadınların da Tuba Büyüküstün gibi olmadığını peşinen anlatması gerekir.  

Saygılarımla,

Abdullah Çiftçi

www.abdullahciftci.com