20 / 04 / 2024

Kastamonu'da sanayi siteleri kent dışına çıkarılacak

Kastamonu'da sanayi siteleri kent dışına çıkarılacak

Cumhuriyet gazetesinden Oktay Ekinci Kastamonu izlenimlerini köşesine paylaştı



Kastamonu Üniversitesi'nde yapılan "Köy Enstitüleri'nin 70. Yılı Sempozyumu"nda Vali Mustafa Kara'yla birlikte son yıllardaki "tarihsel mekânları yaşatma" çabalarının ürünü olan "Kurşunlu Han Oteli"nin taş avlusunda oturduk, kentin "kimlik değerleri"ni konuştuk...
 
Gerçi Kastamonu'nun da üye olduğu Tarihi Kentler Birliği, (TKB) kültürel mirasa önce "belediye"lerin sahiplenmesini amaçlıyor; ancak bu ilin geleneğinde 'Valiliğin" çok özel bir yeri var. Önceki valilerden Enis Yeter, 1997-2003 yıllarında 60'tan fazla konağın restorasyonunu sağlayarak "koruma rekoru" kırmıştı. Müzelerden sanat merkezlerine uzanan kültür hizmetleriyle, TKB'nin 2000'deki kuruluşundan önce "karar toplantısını da ağırlamıştı..

Aynı duyarlılığın Kastamonu'da adeta "gelenek"selleştiğini Vali Kara'nın projelerinden anlıyoruz. "İki acil işimiz var" diyor: "Kale'nin çevresini açmak ve sanayi sitelerini kent dışına çıkartmak.."

Kastamonu Kalesi kente hâkim tepedeki etkileyici konumuyla geçmişin en görkemli anıtı olmasına rağmen çevresini saran "uygunsuz" yapılaşmaya yıllardır müdahale edilememiş...

Valinin bu yüz kızartıcı görünümü gidermeyi "acil" işlerin ilk sırasına koyması, uygarlık mirasına verdiği önemi kanıtlıyor. Görmüş geçirmiş Kastamonu'ya asla yakışmayan sanayi sitelerinden "arınmak" da aynı bilincin öncelikleri arasında...

'Apartman ormanı'
Kurşunlu Han'da konaklayarak Kastamonu'yu yaşamak ne kadar güzelse, son yıllarda daha da yaygınlaşan, hatta yeşil yamaçlara tırmanan "apartman ormanları" da o kadar "ürpertici"...

Kentin içinden geçen Karaçomak Deresi'ndeki yeşil kuşak düzenlemesi; tarihi köprülerin çağdaş yaşamla kucaklaşması; Nasrullah Camii'ni çevreleyen saygılı uygulamalar da belediyenin "özen"li olduğunu kanıtlıyor... Ancak insan, aynı özeni "yeni yapılaşma"dada arıyor... Ne var ki hemen tüm kentlerimizi sarmalayan kişiliksiz rant kuleleri Kastamonu'yu da tutsak almış. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde (SBF) yarım yüzyıldır "kentbilim"(şehircilik) dersi veren Prof. Dr. Cevat Geray ile Prof. Dr. Ruşen Keleş'e sempozyumda sormuştum: "Vali adaylarına şehircilik öğretiyorsunuz, ama imar yetkileri yok; asıl, belediye başkanlarına ders vermeniz gerekmez mi?" Üstelik valiler belediyeleri hemen her konuda denetleyebilirlerken, tek karışamadıkları alan "imar"!., yani SBF'de öğrendiklerini uygulayamadıkları gibi, yerel yöneticileri "yapı yoğunluklarını arttırmayın ki kentiniz yaşanılır kalsın" diye uyarma haklan bile yok...

Denebilir ki Türkiye'de yerel yönetim özerkliği, sadece "yapılaşma kararları"nda geçerli. Dünyanın tüm ülkelerinde "bilimsel denetim"le uygulanan kent planlamasını tümüyle "yerel seçilmişlerin rant hevesleri"ne teslim etmek "demokrasi" sanılıyor. Böylece en küçük belediye, ülkenin en büyük binasına en olmadık yerde izin vermeye yetkiliyken, valilere bile sadece seyretmek düşüyor...

Ne var ki Kastamonu Valisi Mustafa Kara, bu "tuhaf durumu "hukuk devleti"yle aşmanın örneğini de sergiliyor. Kentteki kimi imar keyfiliklerine karşı "kamusal sorumlulukla seyirci kalmamak" için izlediği yöntem "yargı denetimi"ni etkin kılmak...
Özel İdare'deki mimar ve mühendislerden oluşturduğu "imar denetim komitesi" belediye meclisi'nin imar ve planlama kararlarını inceliyor; şehircilik ilkelerine aykırılık varsa, iptal davası açılıyor...

Bu tutumun belediye başkanına da yardmıcı olduğunu belirten Vali Kara diyor ki: "Böylece başkan da meclisin muhtemel uygunsuz isteklerine karşı valiliğin dava açabileceğini anımsatarak, kente zarar verecek imar tekliflerinde ısrar etmemelerini sağlayabiliyor.

Ne diyelim, dansı diğer kentlerimizin başına...
Oktay Ekinci / Cumhuriyet


Geri Dön