16 / 04 / 2024

Kemal Olgaç 10 adet yaşam merkezi daha kuracak!

Kemal Olgaç 10 adet yaşam merkezi daha kuracak!

Alzheimer olan annesinin yaşadıklarından etkilenen Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Olgaç, Akasya Bakım ve Yaşam Merkezi’ni açtı..



Alzheimer olan annesinin yaşadıklarından etkilenen Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Olgaç, Akasya Bakım ve Yaşam Merkezi’ni açtı. Olgaç, 8 - 10 merkez daha kuracak. Hem sağlıklı, hem rahatsızlığı olan konuklara kapılarını açtıklarını belirten Olgaç, farklı bir seçenek de sunuyor: “Seyahate gideceğiniz zaman yaşlınızı bırakabilirsiniz. Veya sosyalleşsin diye gündüz bırakıyorsunuz, akşam alıyorsunuz...”


Uzun yıllar Koç Grubu’nda sigorta alanında üst düzey yöneticilik yapan Kemal Olgaç, insanı temel alan bir alanda uğraş vermeye devam ediyor.

Koç Holding’in bağımsız yönetim kurulu üyesi, Avicennia Capital ve Acıbadem Sigorta Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Olgaç; Acıbadem Sigorta CEO ve Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Gürcan, Acıbadem Mobil sağlık Hizmetleri Genel Müdürü ve Acıbadem Üniversitesi ASEGEM Merkezi Danışma Kurulu Üyesi Rasim Topuz ve Yatırım Danışmanı Teoman Yenigün ile birlikte Akasya Bakım ve Yaşam Merkezi’ni kurdu.

Yaşam merkezinde Olgaç, Yenigün ve Gürcan’nın yüzde 30, Topuz’un ise yüzde 10 oranında hissesi bulunuyor.

İstanbul İdealtepe’de hizmete açılan Akasya Bakım ve Yaşam Merkezi’nin kuruluş hikâyesinde Olgaç’ın şimdi hayatta olmayan Alzheimer rahatsızlığı olan annesinin önemli rolü var. Alzheimer annesinin önceleri evde, daha sonra bir bakım evinde devam eden yaşam sürecini yakından takip eden Olgaç, yaşadıklarının kendisini çok etkilediğini söyledi. Bakım evindeki eksiklikleri gözlemleyen ve annesinin benzeri rahatsızlıkları olan insanların rahat edebilecekleri yaşam merkezleri kurmaya karar veren Kemal Olgaç, insanların güzel yaşamı hak ettiğini, zor koşullarda evlerde ölümü beklemeye mahkûm edilmemeleri gerektiğini düşünüyor.


Yaşam kent fikri nasıl doğdu?


Uzun yıllar yaptığım profesyonellik insanla ilgiydi. Ülkenin demografik yapısıyla çok yakından ilgilendim. Yaptığımız ürünler, bu ürünlerin neticeleri, demografik yapı ve sigorta iç içeydi. Türkiye yaşlanıyor. Bu işin bilimsel yanı. Ama bence insani yanı daha ağır. Annem Alzheimer oldu, hastalandı. Bir bakımevinde baktırdık. Oraya gide gele Türkiye’de bunu konunun çok eksik olduğunu gördüm. Bir yandan yaşlanan Türkiye, diğer yandan ana sevgisi... Hâlâ profesyonel işlerim var ama biraz da ticari olmasının yanı sıra sosyal bir işte olmak istedim. Bunu bir zincir haline getireceğim. İstanbul’un değişik yerlerinde bu tür merkezler olsun istiyorum, çünkü insanlar yakınlarına yakın olmak istiyorlar. Kocaman bir yer yapıp insanları buralara çekmektense küçük yerler yapıp insanları tutmak daha uygun. Yaşlılara dokunmayı, onları mutlu etmeyi seviyorum.


Akasya ne zaman faaliyete geçti?


Sekiz hafta önce aldık ruhsatımızı ve yaşlı kabulüne başladık. 45 yatağımız var. 3 türlü konut gelebilir. Evde yalnız kalmak istemeyen, kendi işini kendi yapabilen sağlıklı konuk gelebilir. Ama burada yine tıbbi destek alabilir, ilacı takip edilir, kan şekeri bakılır. Diyetine göre beslenir.

Çağımızın çok yaygın hastalıkları olan Alzheimer, demans, Parkinson gibi hastalıkları olan veya felç geçirmiş konuklarımız da olabilir. Bu konuklarımıza daha farklı bir yaklaşımımız var. Üçüncü özellikteki konuklarımız da bir nedenle yatağa bağımlı hale gelmiş veya hastanede bir operasyon geçirmiştir ama artık hastanede kalmasını gerektiren bir durumu kalmayan konuklarımız olabilir.

Talep ne yönde ağırlık basacak bilmiyorum. Sanki rahatsızlığı olanlar daha fazla gibi gözüküyor. Burayı biraz laboratuvar gibi kullanacağız. Başka yerlerde yapacağımız merkezleri sadece Alzheimer, demans gibi hastalıkları olan konuklarımıza ayırabiliriz.


 Yeni merkezler nerede olacak?


Yeni merkezlerin kolay ulaşılır yerlerde olmasını istiyoruz. Kırsal bir alanda, örneğin Sapanca’da bir yerde açmaktansa şehrin içinde kalmak istiyorum. Orta vadede kırsal alanda da bir yer açabiliriz, buradaki insanlar gider 15 gün orada kalır, tekrar gelirler. Orta ve üst gelir seviyesine yakın muhitlerde kuralım istiyorum.


‘Mahalle baskısı var...’


Farklı ülkelerde araştırma yaptınız mı?

İngiltere’ye, Avrupa ülkelerine baktım. Türkiye’deki örneklerine baktım. İngiltere ve Avrupa ülkelerindeki bu tür yaşam merkezlerine olan bakışla Türkiye’deki bakış çok farklı. Bir süreçten geçiyoruz. İnsanlar hâlâ bu merkezlere annesini, babasını bir yakınını bırakırken bir mahalle baskısıyla karşı karşıya kalıyorlar. ‘Annesini bırakmış, babasını yollamış...’ gibi. Oysa İngiltere’de, Avrupa’da, Amerika’da böyle bir şey yok. Bu aşılmış. Bir insan yaşlanmışsa yaşlılığını daha mutlu, daha dinamik, daha rahat geçireceği bir yere yerleştirme fikri Türkiye’de kabul görmüyor. Belki Türkiye’de biraz da bunu kırmak lazım.

Tabii bunun Türkiye’deki geçmişi de kötü. Yaşlı dövülüyor, iyi bakılmıyor algısı da var. İnsanların vicdanları hâlâ elvermiyor, evlerde bakarak insanların ölümü beklemesine yol açıyorlar. Halbuki tam tersine buraya gelip müzik dinlese, kendi gibi insanlarla otursa, iyi beslense.. Evde kalınca iyi beslenmiyorlar, ilaçlarını almıyorlar, yeterli sıvı almıyorlar. Bunu biraz daha tıbbi ve bilimsel bir şekilde yapmak lazım. Bunu topluma anlatmak lazım.


Gönüllü kadro da oluşturacak


Türkiye’deki ev kadınlarının çoğunun mesleksiz olduğunu ifade eden Olgaç, profesyonel kadro dışında yaşam evlerinde gönüllü olarak bulunmak isteyen bir kadro da oluşturacaklarını söyledi. Olgaç şöyle konuştu:


“Belki mesleksiz demeyeyim, yapacak bir işleri, uğraşıları olmayan kadınlarımız buraya gelip yaşlılarla vakit geçirebilirler. Gönüllü bir model geliştireceğim. Buraya gelsinler, Kitap okusunlar. Oturup sohbet etsinler, sevsinler, dokunsunlar. Kendi günleri olsun, kendilerini iyi hissetsinler, bizi de iyi hissettirsinler. Bu gönüllü sistemi de geliştireceğiz. Profesyonel kadronun yanında gönüllü kadro da oluşturmak istiyorum. Gelip boya göstersin, müzik dinletsin, Oyun göstersin.


İsteyen yakınını evinden izleyecek


Akasya Bakım ve Yaşam Merkezi, ocak ayında faaliyete geçti. İdealtepe’de yer alıyor. 10 yatarak bakım isteyen, 35 normal, toplam 45 kişilik kapasitesi olan merkezde, odaların hepsinde TV yayını bulunuyor.

Yangın güvenliği bakımından üst seviyede korunuyor. Katlar yangın kapıları ile ayrılıyor. Tüm tesis Duman detektörleri ile donatılmış. Odalarda ve yatak başlarında alarm butonları var. Odalarda kameralar var, konukların odadaki davranışları merkezdeki uzmanlar tarafından izleniyor. Konuk yakınları dilerlerse evlerinden yakınlarını izleyebiliyor. Hasta gizliliği bakımından bunun için gerekli izin, hukuken geçerli olacak şekilde karşılıklı imzalanarak yaşlı yakınlarıyla paylaşılabiliyor. Çalışan kadrosunda psikolog, sosyal hizmet uzmanı, hekim, diyetisyen, idari işler yöneticisi, hemşire, sertifikalı hasta bakıcılar bulunuyor.


Konuğa göre fiyatlama...


Ödeyecekleri ücret nedir?

Bize başvuran konuklarımıza burada bir randevu vermeden önce gidip ortamlarında görüyoruz. Nasıl bir sağlık durumları olduğuna bakıyoruz. Bize uyum gösterebilir mi gösteremez mi, biz onların beklediği hizmeti verebilir miyiz, ona bakıyoruz. Sosyal ortamını görmek, ailesini tanımak istiyoruz. Bunu anladıktan sonra fiyatlama yapıyoruz çünkü her konuğumuzun ihtiyaçları farklı olabilir.


Uzun süreli mi kalmak zorundalar?

Hayır, aslında Avrupa’da, İngiltere’de kısa kalışlar da var. Seyahate gideceğiniz zaman yaşlınızı bırakabilirsiniz. Veya sosyalleşsin diye gündüz bırakıyorsunuz akşam alıyorsunuz.

Buraya gelip 7 gün 24 saat kalmak diye bir şey yok. Kısa süreli de kalabilirler.


Kadife Şahin-Milliyet


Geri Dön