19 / 04 / 2024

Marshall'ın Osmanlı renklerini Serdar Gülgün ile keşfedin!

Marshall'ın Osmanlı renklerini Serdar Gülgün ile keşfedin!

Marshall Osmanlı renkleri, akide şekeri, güllü lokum, kakuleli kahve... Bu reklam repliğine hiç yabancı değilsiniz, değil mi Zira 'Muhteşem Yüzyıl' dizisinin sponsoru olan Marshall, 'Osmanlı Renkleri' serisini tanıtmak için bundan daha iyi bir fırsat bula



 

Ancak sanılanın aksine dizinin üzerine hazırlanmadı bu seri, diziden bir yıl önce hazırlanmıştı. Ancak iki marka çok güzel örtüştü ve hayatımıza Osmanlı kültürünün lezzetli renkleri de girmiş oldu. Lezzetli diyorum çünkü Osmanlı Sanatı Uzmanı Serdar Gülgün'ün danışmanlığında hazırlanan bu koleksiyon, Osmanlı'nın geleneksel lezzetlerinden esinleniyor. Lokum, akide şekeri, şerbet ve kahve... Bunlar iç dekorasyon için. Serinin çok ilgi görmesiyle birlikte dış cepheye de el atmışlar. Bu kez de Kapalıçarşı'nın olmazsa olmazları kandil alevi, güllü yazma, gelin teli, nazar boncuğu; Mısır Çarşı'nın başrol oyuncuları salep, mahlep, zerdeçal ve adaçayı gibi baharatlar başrolde.

Evlere rengin yanında duygu katan Marshall Osmanlı koleksiyonuyla ilgili olarak projenin danışmanlığını yapan Serdar Gülgün ile Osmanlı'nın muhteşem dönüşünü ve Osmanlı renklerini konuştuk...

- Her yerde bir Osmanlı esintisi ve bu esintiye büyük talep var. Zamanı mı geldi Zira Osmanlı hep vardı ve hep bizimdi...

Osmanlı renklerinin bu kadar seviliyor olması, 'Muhteşem Yüzyıl' dizisinin bu kadar tutuyor olması gibi, bu tür geçmişe dönük şeylere kucak açmak, bir tesadüf değil. Çünkü artık yerel değerler çok kıymetli. Eskiden uluslararası değerlere ulaşmak çok güçtü fakat şimdi dünyanın öbür ucunda biri tasarım yapıyor bundan haberimiz oluyor. Dünyanın her yerinde herkes, kendi kültürünün üzerine düşüyor, kendi kültürü ile ilgileniyor. Biz bunu ihmal etmiştik, artık zamanı geldi. Biz yabancılarla çok haşır neşiriz. Kültürel hazinenin yattığı bir memlekette yaşıyoruz ve birileri bunun altını çizdikçe daha da sahipleniyoruz. Mesela kına geceleri tekrar yapılmaya başlandı, hamamlar tekrar canlandı.

TÜM DUYULARA HİTAP EDİYOR

- Osmanlı detaylarını modaya aktarmak olağan ama boyaya aktarmak enteresan. Akide şekeri, güllü lokum çok hoş isimler...

Evet, bütün operasyon şöyle başladı. Yaklaşık 2 sene önce Marshall Osmanlı ile ilgili bir koleksiyon yapmak için bana geldi. Renk, sadece duvarda gördüğümüzün dışında bir şey; esasında bir duygu. Dinleneyim dediğinizde maviye, daha feminen görünmek için pembeye boyuyorsunuz... Kendi hissettiğini ifade etme ya da kendini sunma, kendine bir fon oluşturma aracı duvar renkleri. Bunun sadece bir kutu boya değil, bir his olduğunu düşündüğümüz için güllü lokum dedik, susamlı akide dedik. Böylece pek çok duyumuza hitap etmiş olduk. Susamlı akide şekerinin kokusu burnumuza, tadı ağzımıza, dokusu elimize gelsin istedik.

Adını söyleyemediğiniz bir rengi yapmaktansa, adını, tadını bildiğiniz ama bir o kadar da Osmanlı'ya ait bir şey yapmak daha keyifliydi. Ancak bir o kadar da bugüne ait. Fıstıklı lokumu hala hepimiz yiyoruz. Osmanlı hayatımızın içinde, bir o kadar da ulaşılabilir.

- Hem Osmanlı'ya ait olması hem günümüzü yansıtması hem de yakın durması zor bir birliktelik...

Kolay oldu ama ben hayatımı Osmanlı sanatı içinde geçirdiğim için kolay oldu. Picasso'ya soruyorlar, bir tabloyu ne kadar zamanda yapıyorsun diye 'Yarım saatte ama 40 yıl artı yarım saat' diyor. Benim ömrüm de bu işlerle geçtiği için fark etmeden bir algı oluşuyor insanda.

- Çok güzel bir katalog hazırlamışsınız, bu projeyle tam olarak yapmak istediğiniz nedir

Kataloglarımız bir kültür-sanat görseli. Önce güllü lokumun hikayesini anlatıyoruz sonrasında lokumun nasıl sunulduğuyla ilgili bir illüstrasyon görüyorsunuz. Ve o mekanın bugüne nasıl geçtiğini görüyorsunuz. Ayrıca kaymaklı lokum, güllü lokum renklerinin illa ki bir saray ya da köşke uygulanması gerekmiyor. Modern bir mekanda da yeri olabilir, sevimli olabilir. Osmanlı renkleri arşivinden ziyade Osmanlı renklerini bugüne taşıma kılavuzu hazırladık. Bizim işimiz bir tür tercümanlık yapmak. Her şeyi stilize ve modernize etmek mümkün. Biz rengi modernize ediyoruz.

TEK RENK OLSA İSTANBUL İSTANBUL OLMAZ

- O dönemdeki renklerle şimdiki tonlar arasındaki farklar neler

Bizimki günümüze uyarlanması. O zaman bizim sattığımız bu boyaları elde etmek için çok zengin olmak lazımdı. Bazı renkler var ki bordo, mor, lacivert ve çeşitli maviler gibi, doğal yollardan elde edildiği için çok kıymetliydi. O zamanda renk kullanmak statü ve zenginlik göstergesiydi. Kırmızıyı kaktüsün üzerinde yetişen bir böcekten, moru bir tür denizkestanesinden elde ediyorlarmış. Düşünsenize bunlardan kilolarca toplayıp ancak biraz boya elde edebiliyorlarmış. Halkın ulaşması mümkün değil.

- Fazla minimalizm etkisinde kalmıştık sanırım. Şimdi bu renklere açız değil mi

Zarafet için renksiz olmak gerekiyor, gibi bir algı oluştu sanırım. Oysa renksizliğin negatif bir anlamı vardır, mesela ne renksiz insan deriz, parti ne renksiz geçti deriz, renkli insan demek iltifat oluyor.  Rengin insan üzerinde pozitif bir etkisi var.

- Dış cepheler için de önerileriniz var. İstanbul'un renklerine baktığımızda karma karışık, oysa Avrupa şehirlerinde hep bir birlik var. Sizce ne renk olmalı İstanbul'un silueti

Bir uyum yakalanmalı. Dünyanın hiçbir yerinde Londra'da, Paris'te binanızı istediğiniz renge boyayamıyorsunuz. Sizi belirli renklerle sınırlıyorlar. Bizde de uygulansa güzel olur ama burası da İstanbul. Karmaşanın üzerine, düzeni olan bir şehir. Bir tarafım bunu diyor, diğer tarafım da öyle olursa buranın ruhu ölür diyor.

- Koleksiyonunuzdaki farklı desenlerle kişisel uygulamalar da yapmak mümkün...

Duvarlar, sahibinin olsun istiyoruz. 12 Osmanlı deseni hazırladık, arkaları yapışkanlı. Yapıştırıyorsunuz, üstünden boyuyorsunuz,  kaldırıyorsunuz ve desen çıkıyor. İstediğiniz renkte, adette yapabilirsiniz ve sizin duvarınız hiç kimsede olmuyor. Klasik ya da modern bir evde nasıl kullanılabileceğini de anlatıyoruz.

Renkten korkmayın önce bir duvarla başlayın

- Kişiye göre renkler uyarlanabilir mi, kime neyi önerirsiniz mesela

Çok böyle bir şey söylemek mümkün değil ama şunu söyleyebilirim; rengi kullanmaya cesaretiniz yok ise yavaş yavaş kullanmaya başlayın. Mesela salonunuzun bir duvarını boyayın ya da yatak odanızda yatağınızın yaslandığı duvarı. Ondan sonra cesaret gelecektir. Çünkü aman koyu renge boyamayalım, oda kararır, küçülür, diye bir düşünce vardır. Aksine renklerle daha neşeli oluyor odalar. Ayrıca da beğenmezseniz ölüm yok ucunda. Başka bir renge boyarsınız. Kadınlar çok cesur, saçını her gün başka bir renge boyuyor. Değiştirebilirim niyetiyle yola çıkmak insanı rahatlatıyor.

Bu sadece bir dizi

- Dizi başlarda çok eleştirildi, hatta geçen haftalarda kıyafetleri konusunda da yine eleştiriler geldi. Siz ne düşünüyorsunuz

Bu diziyi yapanlar, bu yüzde yüz gerçekle örtüşüyor diye bir iddiada bulunmuyorlar. Benim için bu tür işlerde mühim olan şudur, ilgi çekmek. Sadece dizinin uyandırdığı merak ile tarih okuyor insanlar ve okudukça ilgisini çekiyor. Mühim olan ilgiyi çekmek, zira bu devirde zaten bilgiye ulaşmak çok kolay.

Aysun Öz Kaşi / AKŞAM

 


Geri Dön