20 / 04 / 2024

Mustafa Ülker: İnşaat sektörü endüstri haline getirilmeli!

Mustafa Ülker: İnşaat sektörü endüstri haline getirilmeli!

Ülker Hazır Beton Gayrimenkul Ltd. Şti.'nin sahibi Mustafa Ülker inşaat sektörüne giriş hikâyesini, gelecek hedef ve projelerini ve inşaat sektörü ile ilgili sıkıntıları anlattı.



MUSTAFA ÜLKER KİMDİR?


 


20.12.1969 tarihinde Konya’da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimimi tamamladıktan sonra baba mesleği olan gıda ticareti ile uğraşmaya başladı. 1989 yılına kadar gıda üzerine pazarlarda zeytin,  peynir, yağ, yoğurt yumurta alım satım işleri ile uğraştı. Babasının vefatından sonra, ağabeyi ile ortaklık kurarak, 1998 yılına kadar daha önce perakendeci olarak yaptığı gıda işini toptancılık yaparak icra etmeye başladı. 1999 yılında inşaat sektörüne girdi. 2003 yılında 1. Etapta 43, 2005-2007 arası da 2.etapta 40 adet Neşe Yenikent villalarının imalatını yaptı. 1998 yılında Kitaş olarak girmiş olduğu inşaat sektörüne 2004 yılında Mali inşaat olarak isim değişikliği ve farklı ortaklıklarla devam etti. 2009 yılında da kendi şirketi ve hiçbir ortaklığı bulunmayan Ülker Gayrimenkul İnşaat Hazır Beton Limitet Şirketini oluşturdu. 1999’dan bugüne kadar 10-12 tane projeye imza attı.  2016 yılı içerisinde İstanbul’da 3 tane ciddi projeye başlamayı, 2020 yılına kadar bunlara devam etmeyi düşünüyor.


ÖNERİLER


Ülker Hazır Beton Gayrimenkul Ltd. Şti.'nin sahibi Mustafa Ülker, inşaat sektörü ile ilgili önerilerini paylaştı. Ülker “Müteahhitler arasında finansı güçlü olanın değil, iş bitirebilici olanların arsa sahiplerinden inşaat yapım ve arsa talebi olmalı. Benim param var diye başka sektördeki insanların inşaat yapması, mevcut emeğe devam eden, bu işe yıllarını vermiş müteahhitlerin işlerini sekteye uğratmaktadır. Parasını veren herkesin müteahhitlik belgesi de almaması lazım. Devlet bunlara bir standart getirmeli” diye konuştu.


HEDEFLER PROJELER


Ülker Hazır Beton Gayrimenkul Ltd. Şti.'nin sahibi Mustafa Ülker inşaat sektörüne giriş hikâyesini, gelecek hedef ve projelerini ve inşaat sektörü ile ilgili sıkıntıları Yenigün’e anlattı. İstanbul’da proje hazırlıklarının olduğunu belirten Ülker, Gaziosmanpaşa ilçesinde 350 daire 104 dükkândan oluşan bir bir projelerinin olacağını belirterek, “ Konya’da da Ülker Hazır beton Gayrimenkul inşaat Limitet şirketimizin yanına kardeş olarak da ULK Yapı Turizm Limitet Şirketimizi alarak hizmetlerimize devam edeceğiz. Son İstanbul seyahatimizden sonra bir Cezayir teklifi geldi. Daha önceden bir Kuzey Irak tecrübemiz de var. Aynı hatalar olmasın diye ekonomisi ve bürokrasisi daha oturmuş devletlerle çalışmak daha akılcı geliyor” ifadelerini kullandı. 


Öncelikle sizi biraz tanıyalım.


20.12.1969 tarihinde Konya’da dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi tamamladıktan sonra baba mesleği olan gıda ticareti ile uğraşmaya başladım. 1984 yılına kadar bu işe devam ettim. 1984 yılında semt pazarlarının çoğalması ile pazarlarda da bu işi yapmaya devam ettik. 1989 yılına kadar gıda üzerine pazarlarda zeytin,  peynir, yağ, yoğurt yumurta alım satım işleri ile uğraştık. Babamın vefatından sonra, ağabeyimle ortakçılık kurarak, 1998 yılına kadar daha önce perakendeci olarak yaptığımız gıda işini toptancılık yaparak icra etmeye başladık. Konya’nın eski otogarı dediğimiz bölgede toptan gıdacılar çarşısında toptancı olarak gıda işine devam ettik. 1997 yılında kurulan Fazilet Partisi’nin il kurucular üyesi oldum. 2 sene sonra partinin kapatılmasıyla beraber 2000 yılında AK Parti il kurucular kurulu üyesi görevine başladım. 1999 yılında Mahalli idare genel seçimlerinde de belediye meclis üyesi vazifesi 2003-2004 yılları arasında mevcut seçilmiş olduğum ilçede de belediye başkan yardımcılığı görevini yaptım. 2008 yılına kadar AK Parti Teşkilatlarında görev aldım. 1999 yılında inşaat sektörüne girdim. 1999’dan bugüne kadar bu sektörün içerisindeyim. 2003 yılında 1. Etapta 43, 2005-2007 arası da 2.etapta 40 adet Neşe Yenikent villalarının imalatını yaptık. 2010 yılından sonra faaliyette bulunan site amaçlı kullanıma arz edilen konutları biz 2000 yılında Konya’da icra etmiştik. 1998 yılında Kitaş olarak girmiş olduğumuz inşaat sektörüne 2004 yılında Mali inşaat olarak isim değişikliği ve farklı ortaklıklarla devam ettik. 2009 yılında da kendi şirketim olan ve hiçbir ortaklığı bulunmayan Ülker Gayrimenkul İnşaat Hazır Beton Limitet Şirketimi oluşturdum. 1999’dan bugüne kadar 10-12 tane projeye imza attık.  2014 yılında İstanbul’dan bazı arkadaşların teklifleri üzerine arsa arayışları ve inşaat yapımı ile ilgili bir çabanın içerine girdik. 2016 yılı içerisinde İstanbul’da 3 tane ciddi projeye başlayıp 2020 yılına kadar bunlara devam etmeyi düşünüyoruz.


Genel olarak projelerinizden bahsedebilir misiniz? Ne tarzda yapılar inşa ediyorsunuz?


İlk projemizi çizerken hedefimiz şuydu: 1998 yılında gölcük depremi olduğu zaman, psikolojik olarak toplu konut ve yüksek katlı binalara ilginin azaldığını gördük. Bu bizi yüksek katlılardan ziyade villa ve daha az katlı konutlu inşaatlar yapmaya yöneltti. İnşaat faaliyetlerinin 2007-2008’den sonra kalitesinin yükselmesi, hazır beton tesislerinin kurulması ve insanların daha konforlu hayat tercihlerinden dolayı tekrar yüksek katı binalara dönüş yaptık. Son inşaatımızın da yapımı sürüyor. Biraz küçük ancak prestijli bir proje olacak. Devam eden ve yeni proje çalışması yaptığımız yerlerde var. Bir dönem Meram Belediye Başkanlığı yapan Serdar Kalaycı Bey’in teşvikiyle Meram bölgesine yatırım yapmayı düşündük. Şuanda da orada yaklaşık 14-15 bin metre kare yerle anlaşmalarımızı tamamladık. 2016 yılı içerisinde 180 konutun imalatına başlayacağız. Proje çalışmalarımız ve imar tadilat çalışmalarımız devam ediyor.


Geleceğe dönük hedef ve beklentileriniz nelerdir?


İstanbul’da proje hazırlıklarımız var. Bir tanesi Gaziosmanpaşa ilçesinde 350 daire 104 dükkândan oluşan bir imalat. 89 bin metrekarelik olan bir arsamızın çalışmaları devam ediyor. Burası da 1200 konutluk bir çalışma. Esenler mahallesinde yaklaşık 400 konutluk bir çalışma da var. Müteahhit ağırlığı bizim şirketimizin üzerinde gidecek. Oradaki çalışmalarımıza da MP Grup A.Ş bünyesinde faaliyetlerimize devam edeceğiz.  Konya’da da Ülker Hazır beton Gayrimenkul inşaat Limitet şirketimizin yanına kardeş olarak da ULK Yapı Turizm Limitet Şirketimizi alarak hizmetlerimize devam edeceğiz. Önümüzdeki hedeflerimiz bunlar.  Tabi bununla kalmıyor. Elde etmiş olduğumuz sermaye dışı güvene dayalı başka yerlerden de ortaklık teklifleri alıyoruz. 2017 yılı içerisinde Almanya’da inşaat ile ilgili bir çalışmayı düşünüyoruz. Şuan ortaklık ile ilgili görüşmelerimiz devam ediyor. Son İstanbul seyahatimizden sonra bir Cezayir teklifi geldi. Daha önceden bir Kuzey Irak tecrübemiz de var. Aynı hatalar olmasın diye ekonomisi ve bürokrasisi daha oturmuş devletlerle çalışmak daha akılcı geliyor bize. Gelişen teknolojik dünyada finans her şey değil, enerji/zaman dediğimiz unsur bence daha önemli bir hadise. Enerjinizi zamana böldüğünüzde daha faydalı hale getirebiliyorsanız, güveni de üstüne montaj yaptığınızda kazanç değerleri daha yüksek olabiliyor.


Sektörün içinde bulunduğu sıkıntılar nelerdir? Karşılaştığınız problemlerden bahsedebilir misiniz?


Sektörün kendine ait sıkıntıları var. Gelişen sektörün kendisiyle beraber, gelişmeye ayak uyduramayan kafa yapısı sıkıntıların başında geliyor. Türkiye’de hala oturmuş olmayan arsa parsel düşünceleri, imarlaşma yapıları büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi. Burada Belediyelerimize düşen görev arsa sahipleri ile müteahhitler arsındaki koordinede çözücü olması. Ama maalesef geçtiğimiz yıllar içerisinde belediyelerimizin de tüccar zihniyeti ile bakmasından dolayı konut fiyatları çok yükselmiştir. Bunun tek sorumlusu belediyelerdir. Eğer ki arsa üretimine katkı sağlamış olsalardı ve tüccar zihniyeti yerine hizmet olarak baksalardı zannedersem Türkiye’deki konut fiyatları, iş yeri fiyatları bu kadar yükselmeyecekti. Bir diğer sıkıntımız ve en büyük sıkıntımız bence, inşaat sektörü işsizliğin önüne duran en faydalı meslek gruplarından bir tanesi. Hani derler ye vasıfsız olan kişinin en iyi yapacağı iş küreği ver eline çalışır diye. Malasef yurtdışına gittiğimiz zaman, özellikle Avrupa tarafına gittiğimizde orada inşaat sektörü çalışanlarının hepsinin kalifiyeli, kursiyer olduğunu, belli bir eğitimden geçtiğini gördük. Dolayısıyla bunlar imalatın kalitesine de yansıyor. Vasıfsız eleman çalıştırdığımızdan, vasıflı çalışanın da sorumluluk almayışından dolayı büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Eğer her çalışanın kalifiyeli hale gelmesi, yaptığı meslekle ilgili bir kursu bitirmesi veya bir diplomaya sahip olması şartları aransaydı, müteahhit ve tüketici dediğimiz kesim bu konuyla alakalı birbirinden şikayetçi olmazdı. Türkiye’nin inşaat sektöründe yüzde 10-15 gibi kaybı bundan kaynaklanıyor.


Bir diğer sıkıntı ise; eğer sizin resmi kurumlara müteahhit firması olarak borcunuz varsa faizi ile beraber işler ve sıkıntıya sokar sizi. Ama müteahhit şirketin devletten bir alacağı varsa bunu ötelemek için maliye, belediye ve diğer resmi kurumların hepsi el birliği yapmış gibi çaba gösterirler. Bu da müteahhit firmaların veya şirketlerin devlete olan güvenini tesis etmiyor. Tam tersine tesis ediyormuş gibi riyakârlık haline sokuyor. Burada da devleti yöneten kadroların bunu ahlaki noktalara çekmeleri gerekiyor. Bunu sağlarsak devlete olan sahiplenmemiz daha fazla olur. Güven de artar. Şu anda devleti güçlü yapalım diye halk da bir teveccüh var. Devletin de halka, ticaret erbaplarına güvenmesi gerekiyor. Maliyeci denetleyeceğim dediğinde korkutan bir rüya olmamalı. Tam tersine problemi nasıl çözeriz diye yaklaşmalı. Hükümet şu ana kadar bu konular hakkında bir şeyler yaptı. Yapmadı diyemeyiz. Ancak yeterli olmadığı da aşikâr. Daireyi biz 200-250 bin TL’ye satıyorsak bunun 100 bin TL’si arsa sahibi ile müteahhitin kazancı. Geriye kalanlar ise devlete belediyeye giden vergiler. İnşaat sektörü bu işi yapmamdan memnun olduğum da bir sektör. Hükümetin inşaat sektörüne ağırlık vermesi, inşaat sektörünün bir endüstri haline getirilmesi çok akılcı olacaktır. Bunun yanına medikal ve sağlık sektörü de eklenmesi gerekir diye düşünüyorum. Nasıl Türk Hava Yolları’nın getirmiş olduğu bir başarı varsa, sağlık sektöründe odak ülke konumuna gelip etrafımızdaki coğrafyadaki insanları buraya çekmeliyiz. Sağlık ve medikala ağırlık verirseniz, inşaat sektörünün de yolunu açmış olursunuz. Bir bütün olarak düşünmek gerekiyor. İnşaatla sağlık endüstrisini birlikte montaj yapmak gerekiyor.


Konya Yenigün


Geri Dön