25 / 04 / 2024

Mütekabiliyet yasası ile yabancıya ne kadar konut satılır?

 Mütekabiliyet yasası ile yabancıya ne kadar konut satılır?

Mütekabiliyet yasası ile Türkiye, ne kadar konut satmaya karar verirse, o kadar konut satılır… Satış problemi yok…




Önemli olan,  kamunun, ihracat dışı döviz gelirinde stratejik sektörün “konut” olduğunu fark edip, satmak için gerekli adımlarını atması ve satışın önünü açmasıdır… Neden satış  problemi yok ? Satmak için ne yapmak gerekir? Kimlere satmak gerekir? Hangi ülkeler Mütekabiliyet Yasası ile konut alır? Konut sektörünün gözü bu sorunların cevabında…


Mütekabiliyet yasası ile ne kadar konut satılabileceğini anlamak için geçmiş birkaç yüz yılda Afro-Avrasya Coğrafyasının siyasal görünümüne , bugünkü mevcut duruma ve muhtemel geleceğin nasıl şekilleneceğine göz atmamız gerekir…   


Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonra, Asya, Avrupa ve Afrika’da, Osmanlı’dan ayrılan ve bugün bir ülke konumunda olan yaklaşık 60 ülke var. Ayrıca, 9 adette hilafete bağlı ülke var. Osmanlı, ABD dahil birçok ülkeden geçmişte, koruma adı altında haraç almıştır. 1795 yılında Osmanlı ile ABD arasında Türkçe olarak imzalanan bir anlaşma ile Osmanlı, ABD’den 642 bin adet altın almış ve ayrıca yılda 21 bin adet Osmanlı Altınını 1818 yılına kadar ABD Osmanlıya ödemiştir.  Fransa, İngiltere, İspanya gibi Avrupa’nın önemli ülkeleri, tarihin bir döneminde Osmanlı Donanmasının himayesine sığınmıştır. 

Bugün için satış beklediğimiz Körfez Ülkeleri yaklaşık 400 yıl Osmanlı toprağı olarak kalmıştır. Afrika’da ise, Mısır, Libya, Tunus, Cezayir, Sudan, Eritre, Cibuti, Somali, Kenya Sahilleri, Çad’ın kuzey bölgeleri, Nijer’in bir kısmı, Mozambik’in kuzey toprakları, Moritanya, Mali, Senegal, Gambiya, Gine, Etiyopya’nın bir kısmı Osmanlı Devleti’nin toprağı idi. Fas ise yaklaşık 250 yıl Osmanlı himayesinde kaldı. Ayrıca, Hindistan-Pakistan Müslümanları, Singapur, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Nijerya, Kamerun Müslümanları ve Türk dünyası hilafete bağlı kalmıştır.  Yani, İstanbul, Asya, Afrika ve Avrupa’da önemli ülkeleri yüz yıllarca yönetmiştir. Fransa, İngiltere, Hollanda, Norveç, İzlanda, İspanya, Monako, İrlanda, Danimarka, İskoçya, Myanmar, Japonya gibi ülkeler de, bir dönem Osmanlı Donanmasının himayesine girmiştir… Almanya, Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerde de bir dönem Osmanlı Ordusu bulunmuştur…


20 yy’da Osmanlı’nın yıkılması ile İngiltere, Fransa, İtalya gibi Avrupa devletleri , Asya, Avrupa ve Afrika’daki Osmanlı topraklarını işgal edip sömürge yaptı. Dillerini, dinlerini değiştirdi. Afro-Avrasya Coğrafyası, petrol ve hammadde zenginliklerine göre cetvelle bölündü. Akrabalar ayrıldı, yönetilemez bir coğrafya oldu. “Böl ve Yönet” politikası uygulandı.  Londra, Paris gibi dünyanın önemli şehirleri, Asya ve Afrikalıların yön bulduğu şehirler oldu. Asya ve Afrika’da parayı kazananlar paralarını Avrupa’da harcadı… 


Bugün ise Avrupa ekonomik ve siyasal anlamda çöküşe geçti. ABD ise ekonomik kriz yaşıyor. Tarih tekerrürden ibarettir derler. Avrupa şehirleri çöküşe geçerken İstanbul yeniden yükselişte. Başbakan tarihin gelişimini iyi okuyor. Attığı adımlar bunun göstergesi. Avrupa ve ABD 20.yy’da Arap ülkelerinin petrol parasını, Afrika’nın hammadde paralarını, zenginliklerini kendi ülkelerine akıttılar. Hala da akıtıyorlar ama yolun sonuna gelindi gibi…


İngiltere, Osmanlı’dan öğrendiği siyasal yönetim ile “İngiliz Milletler Topluluğu”nu kurdu. Bugün hala Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda gibi ülkelerde İngiltere Kraliçesinin atadığı Genel Valiler var. ABD ise kuruluşunda eyalet sistemini Osmanlı’dan aldı. Fransa ise Afrika’da kendisine bir arka bahçe oluşturdu. Osmanlı sömürgecilik yapmadı, insanların dilini, dinini değiştirmek için misyonerlikte yapmadı… Bu nedenle Afro-Avrasya Coğrafyasında Osmanlının hatırı var. Başbakan’ın gittiği Afrika Arap ve Afrika ülkelerinde sempati ile karşılanmasının nedeni Osmanlıdır. 


Bilgi Çağı adı verilen bu 21. yy’da Arap Baharı sonrası bir de Afrika Baharı yaşanacak. Yeni devletler oluşabileceği gibi yeni bölünmeler de oluşacak. Bu yüzyıla, Afrika yüzyılıdır da diyebiliriz. Dünyanın geleceğine yönelik raporların tamamında, gelecekte “gıda” ve “su” sıkıntısı yaşanacağı vurgulanıyor. Dünyanın ekilebilir alanlarının yaklaşık %60’ı Afrika’da bulunuyor. İsrail, Nil’in sularını kontrol etmek amacıyla Victoria gölüne dünyanın en büyük barajlarından birini inşa ediyor… Güney Kore, Çin, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler Afrika’dan tarım için toprak kiraladı ve gerisi de gelecek. Afrika’daki niteliksiz iş gücü yakın gelecekte tekstil ve tarım işçisi olacak… 

Türkiye Cumhuriyeti, Afrika’da birçok ülke ile anlaşmalar yapıyor. Hafif tarım aletleri göndererek Afrikalıları eğitiyor. Tekstil/Konfeksiyon işçiliğinde Afrika’nın iş gücü yakında kullanılmaya başlanacak. Çin’e ucuz işçilik için yatırım yapanlar yönünün Afrika’ya çevirecek… 2020 yılında Afrika’nın gelirinin yıllık ortalama 2.6 trilyon dolar olması bekleniyor…


21.yy’da dünya siyasal ve ekonomik anlamda yeniden yapılanıyor… Batı çökerken, Asya yükseliyor… Başbakan Tayyip Erdoğan, Putin’e “Bizi Şangay Beşlisine alın AB’yi unutalım” diyor… Beş yıl önce bu söz söylense Türkiye’de yer yerinden oynardı… Ekonomisi gelişmiş Avrupa ülkeleri ve ABD, bu yüz yılda enerjisini dış operasyonlardan çok kendi içerisinde tüketecek… Türkiye tarihin yeniden yazıldığı bir dönemde Batı ve Doğu’da stratejik işbirlikleri ile dünyanın yükselen ülkesi olmaya doğru adımlıyor… 

Asya’da kalan Türk Cumhuriyetleri ve Körfez ülkeleri ile Afrika’da kalan Arap ülkeleri ve Afrika ülkelerinin yeni ilham kaynağı, bilgi kaynağı bu yüz yılda Türkiye olacaktır. Türkiye’den konut alma potansiyeli olan yaklaşık 100 ülke var. Türkiye bu fırsatı iyi değerlendirmeli… Çünkü Türkiye’nin ihracat potansiyeli belli. 2012 yılı sonu itibarı ile yaklaşık 153 milyar dolar ihracat, yaklaşık 41 milyar dolar da hizmet sektörünün geliri var. İthalat rakamı ise  yaklaşık 261 milyar dolar. İthalatta açığın en önemli nedeni enerjidir. Petrol ve doğal gaz ithalatıdır. Türkiye’nin petrolü yok, ihracatı ise ithalata dayalı. Yeni teşvikler ile hafif sanayi altyapısının yüksek teknolojiye yönelmesi yıllar alır. Almanya’nın ihraç ürünlerinin kilosu 4.1 dolar, Japonya’nın 3.5 dolar iken Türkiye’nin 1.46 dolardır. 


Mevcut ekonomik yapı ile Türkiye ekonomisinin istediği başarıyı yakalaması biraz zor görünüyor. Bu nedenle Türkiye, yeni döviz getirici alanlara yönelmeli. Sağlık Turizm, Eğitim, Film, Bilişim, Gayrimenkul ve İstanbul’un finans merkezi olması döviz getirisi açısından çok önemlidir. En önemli kaynak ise yabancıya konut satışıdır. Çünkü, konut alan kişi parasını Türkiye’de harcayacaktır. Konut satışının oranı Türkiye’nin ihracat dışı döviz gelirlerinin oranını direk belirler. Çünkü, Konut satışı diğer hizmet satışını tetikler…


Dünya’da siyasal ve ekonomik dengeler değişirken, Türkiye yabancıya konut satışını ciddiye almalı. Konut satışına “salt konut satmak” olarak bakılmamalı. Yabancıya konut satışı Türkiye’nin 21. yy’daki ekonomik ve siyasal gücünün belirlenmesinde çok önemli stratejik bir iştir. Bu nedenle konut satışının yönünü belirlemek inşaat şirketlerinin işi değildir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın işi de değildir… Konut üretmekle, yabancıya konut satma stratejisi birbirinden ayrı alanlardır…

Türkiye sahillerini huzur, deniz, güneş ve ucuzluk arayan Avrupa’nın yaşlıları işgal ediyor. Bu tür satışların Türkiye ekonomisine kazandıracağı fazla bir değer yoktur. Türkiye, konut satışını kime yapacağını iyi hesaplamalı. Bu nedenle Arapların, Türk Cumhuriyetlerinin ve Afrikalıların Türkiye’den konut alması ekonomik ve siyasal anlamda değerlidir… 


Türkiye yabancıya ne kadar konut satabilir sorusunu tekrar soruyorum ve cevaplıyorum; Ne kadar satmak isterse o kadar satış potansiyeli var… Önemli olan konut satmak için gerekli kurumsal altyapıların tamamlanması ve satmak için harekete geçilmesidir. Konut satışına yönelik reklam, tanıtım, pazarlama faaliyetlerinin yapılmasıdır… 153 milyar dolarlık ihracat için Türkiye’nin tüm yurtdışı ticari ateşelikleri çalışıyor. İhracat teşvikleri var… Başbakan işadamı heyetleri ile ülke ziyaretleri yapıyor. Ekonomi Bakanı sürekli yurtdışı ziyaretlerinde. Ama artık Türkiye’nin yurtdışı ticaret misyonunun da yapısının genişletilmesi ve biraz da değiştirilmesinin zamanı gelmiştir. Mevcut teşkilat yapısı, ihracat dışı döviz getirisi için yetersizdir…


Türkiye, ihracat dışı döviz gelirini artırmak istiyorsa, yabancıya konut satışı ve yurtdışı pazarlama stratejini yeniden belirlemelidir…


Saygılarımla,

Abdullah Çiftçi

www.abdullahciftci.com 


Geri Dön