27 / 04 / 2024

Recep Tayyip Erdoğan: Bin 474 afet konutunu teslim ettik!

Recep Tayyip Erdoğan: Bin 474 afet konutunu teslim ettik!

Erdoğan: Depremde yıkılan evler, ocaklar dedik ki daha güzeliyle, yeni, yepyeni, modern bir şekilde inşa edilecek. Nihayet 7 Kasım’da TOKİ tarafından sadece sekiz ay gibi bir sürede kullanıma hazır hale getirdik...



 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Lizbon’da düzenlenen NATO Zirvesinde alınan kararların Türkiye açısından son derece tatminkar olduğunu belirterek, "Bu konuda özellikle vatandaşlarımızın içlerinin rahat olmasını istiyorum" dedi.
        
Erdoğan, televizyonlardan yayımlanan "Ulusa Sesleniş" programındaki konuşmasında, Türkiye’nin potansiyeli de ihtiyaçları da büyük bir ülke olduğunu söyledi.
        
Ne geleceğin ihtiyaçlarını göz ardı etme lüksü ne de bugünün meselelerini, bugünün sıkıntılarını geleceğe erteleme imkanı olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, üstelik beklenmeyen küresel gelişmelere, yaşanılan coğrafyada sıklıkla karşılaşılan doğal afet ve felaketlere de hazırlıklı olmak gerektiğini bildirdi.
        
Bilindiği gibi 8 Mart günü Elazığ’da herkesi derin üzüntülere gark eden bir deprem felaketi yaşandığını, 42 vatandaşın bu depremde hayatını kaybettiğini, evlerinin yıkıldığını, ocaklarının söndüğünü anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
        
"Hükümet olarak, bütün imkanlarımızı seferber ederek mağdur olan acılı insanlarımızın yardımına koştuk. Acılar paylaşıldı, yaralar yavaş yavaş sarıldı, yıkılan evler, ocaklar dedik ki daha güzeliyle, yeni, yepyeni, modern bir şekilde inşa edilecek. Nihayet 7 Kasım’da  TOKİ  tarafından sadece sekiz ay gibi bir sürede kullanıma hazır hale getirilen 1.474 afet konutunu kış bastırmadan sahiplerine törenle teslim ettik.
        
Bu sayede Türkiye’nin kanayan yaralarını sarmada, zorlukları aşmada ne büyük bir azim ve kudrete sahip olduğu bir kere daha ortaya çıkmış oldu iktidarımızın. Elazığ’da bunun yanında bölge insanının derdine derman olacak, ihtiyaçlarına ilaç olacak 33 tesisi de toplu bir törenle hizmete açtık. Bunun içinde 5 ilköğretim okulu, 4 lise, 200 öğrenci kapasiteli bir pansiyon ve deprem bölgesindeki 11 köyde 11 derslik ve öğretmen lojmanı var. 15 kilometre uzunluğundaki 3 şeritli Elazığ Güney Çevre Yolunun o gün açılışını yaptık, 33 kilometrelik Alacakaya-Arıcak ve Kovancılar-Tunceli yolunun 21 kilometrelik bölümü de var.
        
Palu-Murat Köprüsü restorasyonu, Koçyiğitler Jandarma Karakolu, sosyal güvenlik merkezleri, emniyet amirliği binası, halk eğitim merkezleri, hizmet binaları, Kovancılar Devlet Hastanesi ek binası da var.
        
Bunlar Elazığ’ın çehresini değiştirecek eserler, yatırımlar. Buradan bir kere daha bölgedeki insanlarımıza hayırlı olmasını özellikle temenni ediyorum. Tabii ki Elazığ Belediye Başkanlığının hizmet binası gerçekten çok çok güzel ve Elazığ Belediye başkanlığımızın bu hizmet binasıyla inanıyorum ki Elazığ;a hizmeti çok daha farklı olacaktır."
        
-DIŞ POLİTİKA-
        
Kasım ayının dış politikada yine çok yoğun, çok önemli gelişmelere sahne olduğunu anlatan ve 3–4 Kasım tarihlerinde Başbakan Haşim Taçi’nin davetlisi olarak dost ve kardeş ülke Kosova’ya resmi bir ziyarette bulunduğunu anımsatan Başbakan Erdoğan, "Başta Sayın Taçi olmak üzere bu ziyaretimiz sırasında bize büyük ilgi gösteren, güzel bir misafirperverlik sergileyen Kosovalı kardeşlerimize buradan şahsım, milletim adına şükranlarımı ifade etmek istiyorum" dedi.
        
Ziyaret sırasında Kosova Türk Toplumu’nun Kosovalı kardeşleriyle ilişkilerinde sergilediği uyum ve dayanışmayı yerinde görme imkanı bulduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
        
"Kosovalı soydaşlarımızın geleneklerimizi, göreneklerimizi, kültürümüzü ve dilimizi yaşatmak konusundaki hassasiyetleri beni çok etkiledi.
        
Türkiye ve Kosova halkları arasında kökü altı asır öncesine dayanan köklü bağlar var ve ziyaretimiz sırasında bir kere daha müşahede ettik ki bu bağla geçen zamana rağmen hiç zayıflamamış. Prizren’in tarihi Şadırvan Meydanı’nı ’Türkiye, Türkiye’ sesleriyle inleten Kosovalı kardeşlerimizle kelimelerle ifadesi mümkün olmayan bir kucaklaşma yaşadık. Prizren’de barışı korumak üzere orada bulunan askerlerimizi de taburlarında ziyaret ettik. Sinan Paşa tarafından 1615 yılında yaptırılan ve kendi adını taşıyan camiyi de ziyaret ederek TİKA tarafından yürütülen restorasyon çalışmalarını yerinde inceledik. Oradan Kosova’daki Türk belediyesi ki tek Türk belediyesidir Mamuşa’ya geçtik ve orada coşku içinde bizi bekleyen soydaşlarımızla da hasret giderdik. Mamuşa’da, TİKA, İstanbul Küçükçekmece Belediyesi, hayırsever Türk işadamları ve  Ankara  Keçiören Belediyemizin katılımıyla yaptırılan 28 derslikli, 480 öğrenci kapasiteli Anadolu İlköğretim Okulunu hizmete açtık. Ertesi gün Priştine Üniversitesinde şahsıma tevdi edilen fahri doktora unvanını aldım, ardından da Meclis binasında resmi temaslarda bulunduk. Şu anda Cumhurbaşkanlığına vekalet eden aynı zamanda Meclis Başkanı olan Sayın Başkanı ziyaretle birlikte oradan bir basın toplantısı yapıp ayrıldık.
        
Fatih Sultan Mehmet tarafından 1461 yılında Priştine’de yaptırılan caminin onarımını Türkiye üstlenmişti, tamamlanan çalışmalar neticesinde o camiyi de Sayın Başbakan Haşim Taçi ile birlikte hizmete açtık. Yine Priştine’de Türk iş adamlarının yatırımı olan ve Kosova’nın tek kalp cerrahi hastanesi olan özel sektör yatırımının ki 50 yataklı olan bu hastaneyi de törenle hizmete açtık. Sultan Murat Hüdavendigar’ın türbesi yanına TİKA tarafından inşa edilen selamlığı da yine hizmete açtık."
        
-GÜNEY KORE’DEKİ G-20 ZİRVESİ-
        
Yine bu ay içinde G–20 5. Liderler Zirvesi’ne katılmak üzere Güney Kore’nin başkenti Seul’e bir ziyareti yaptığını, 11–12 Kasım tarihlerinde düzenlenen bu zirvede, küresel ekonomik krizle mücadelede alınan mesafenin bir kere daha masaya yatırıldığını anlatan Başbakan Erdoğan, uluslararası ekonomide yaşanan gelişmeler, güçlü, sürdürülebilir ve özellikle de küresel dengeli büyüme için alınması gereken önlemlerin detaylarıyla değerlendirildiğini söyledi.
        
Kalkınmadan enerjiye, KOBİ’lerden finansal sektöre kadar birçok sorunun yine küresel ölçekte ele alındığını, bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerinin dile getirildiğini ifade eden Erdoğan, zirvenin ardından 13–14 Kasım’da Bangladeş’e geçerek orada da temaslarda bulunduğunu hatırlattı.
        
Başta Cumhurbaşkanı Zillur Rahman ve Başbakan Hasina olmak üzer Bangladeşli yetkililerle iki arasındaki ilişkileri geliştirmek üzere çeşitli görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, "Tarihi ve kültürel bağlara sahip olduğumuz Bangladeş’e gerçekleştirdiğimiz bu ziyaretin iki ülke ilişkilerine çok yönlü açılımlar getireceğine inanıyorum" diye konuştu.
        
-LİZBON’DAKİ NATO ZİRVESİ-
        
19–20 Kasım tarihlerinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün, Portekiz’in başkenti Lizbon’da düzenlenen NATO Zirvesine katıldığını anlatan Erdoğan, Lizbon’daki toplantıda, NATO’nun yaklaşık 10–15 yıllık geleceğine yön verecek Stratejik Konsept’in, füze savunması, NATO-AB işbirliği ve Afganistan konularının değerlendirildiğini söyledi.
        
Bu konuda yapılan çeşitli spekülasyonları da dikkate alarak kamuoyunu bilgilendirmek istediğini bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:
        
"Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu zirveye Türkiye damgasını vurmuştur. Türkiye, özellikle Stratejik Konsept Belgesi’nin şekillenmesinde ağırlığını fazlasıyla hissettirmiş, başta NATO-AB ilişkileri boyutu olmak üzere ülkemizin menfaatleri etkili biçimde savunulmuştur.
        
Bu konuda çetin müzakereler olduğu doğrudur, ancak bütün bu müzakereler sonucunda ülkemizin beklentilerini tümüyle karşılayan bir belge ortaya çıkmıştır. Bir kere daha ifade edeyim ki bu zirvede alınan kararlar, Türkiye açısından son derece tatminkardır, bu konuda özellikle vatandaşlarımızın içlerinin rahat olmasını istiyorum. Zirvede Türkiye’nin tüm hassasiyetleri dikkate alınmış, kaygılarımızı giderecek nitelikte bir mutabakat ortaya çıkmıştır.
        
Israrımız üzerine güvenliğin bölünmezliği ve ittifak dayanışması ilkelerine uygun olarak füze savunması sisteminin tüm müttefiklere tam koruma
 sağlayacak şekilde kurulması karara bağlanmıştır. Uyarılarımız neticesinde risk ve külfetlerin hakça paylaşımı prensibi temelinde bir karar alınmıştır. Yine altını çiziyorum: Zirvede, hiçbir spesifik ülkenin tehdit kaynağı olarak hedef alınmaması kararlaştırılmıştır.
        
Bazı Avrupa ülkelerinin tüm ısrarlarına rağmen, ülkemizin çabaları sonucu tehdit ülke ismi telaffuz edilmemiştir.
        
Bu konuda komşularımızın Türkiye’ye yönelik herhangi bir endişesi yoktur, aksine Türkiye’nin bu zirvede verdiği ilkesel mücadele büyük takdir görmektedir.
        
Türkiye’nin menfaatlerini koruma noktasında dün olduğu gibi bugün de büyük bir hassasiyet içinde hareket ettiğimizi bu vesileyle bir kere daha sizlere ifade etmek isterim."
        
-LÜBNAN ZİYARETİ-
        
Kasım ayının son günlerinde bu defa Lübnan Başbakanı Saad Hariri’nin davetine icabet ederek Lübnan’a iki günlük bir ziyarette bulunduğunu da anımsatan Başbakan Erdoğan,  bu ziyaret sırasında, Lübnan Başbakanı Hariri dışında, Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman ve Meclis Başkanı Nebih Berri ile bir araya geldiğini söyledi. Bu görüşmelerde iki ülke ilişkileri başta olmak üzere, bölge ve dünyada yaşanan gelişmeleri değerlendirdiklerini ifade eden Erdoğan, Türkiye ile Lübnan arasındaki ilişkilerin daha da iyi seviyelere çıkarma noktasında tam bir görüş birliği içinde olduklarını bildirdi.
        
Bunun bir sonucu olarak iki ülke arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi anlaşmasını da imzaladıklarını dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
        
"Yine bu ziyaretimiz sırasında, Arap Bankalar Birliği’nin Beyrut’ta düzenlenen Yıllık Konferansı’na da katılarak şahsıma tevdi edilen Öngörülü Liderlik Ödülünü, milletim adına iftiharla aldım. Dost ve kardeş Lübnan’ın yeni bir kardeş kavgasına sürüklenmemesi için parlamentoda temsil edilen siyasi grupların liderleriyle, topluluk önderleriyle çok kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdik.
        
Bütün taraflar arasında diyalog ve güveni pekiştirmek için yoğun bir mesai sarf ettik. Lübnan ziyaretimizin programı bununla da sınırlı kalmadı.
        
Sayda’da Türkiye’nin katkılarıyla inşa edilen Travma ve Rehabilitasyon Merkezi’ni bu vesileyle hizmete açtık, yaklaşık 20 milyon dolarlık bir yatırımdı bu bizim için. Yine UNIFIL bünyesinde orada görev yapmakta olan askeri birliğimizi ziyaret ettik, Mehmetçiklerimizle birilikte orada şöyle bir yemeğimiz oldu, hasret giderdik. Akkar bölgesinde, Aydamoun ve Kvaşra köylerinde yaşayan soydaşlarımızla da bir araya geldik, özlemle kucaklaştık. Gerçekten devasa bir mitingle onların heyecanını görme, yaşama fırsatımız oldu. On binlerce insanın o heyecanını görmek, onlarla o heyecanı yaşamak, bizim birbirimize olan yakınlığımızın en güzel ifadesiydi. Daha sonra okulun açılışındaki heyecan bunu ayrı bir şekilde ifade ediyordu.
        
Türkiye, hem bölgesinde, hem de dünyada her geçen gün ağırlık ve itibarını arttıran bir ülke haline gelmiş durumdadır.
        
Başta komşularımız olmak üzere bütün ülkelerle ilişkilerimizi barışçı bir çerçevede en ileri noktalara taşımak konusunda gayretlerimizi bundan sonra da sürdüreceğiz.
      
Kendi büyüklüğünün farkında olan, bunun gereğini yerine getiren bir ülke olarak yolumuza devam edeceğiz."
A.A


Geri Dön