26 / 04 / 2024

Subprime mortgage kredilerinin dünü ve bugünü ne? Türkiye'ye etkisi ne olur?

Subprime mortgage kredilerinin dünü ve bugünü ne? Türkiye'ye etkisi ne olur?

Amerika Birleşik Devletleri'nde konut kredisi talep eden kesimi 3 segmente ayırmak mümkün: Subprime (alt gelir grubu), Near Prime (orta gelir grubu) ve Prime (üst gelir grubu). Kişiler gelirleri doğrultusunda segmentlere ayrılmakta ve ona göre belirlenen



Özellikle subprime grubuna dahil olan kesimi "kredi geçmişi yeterince iyi olmayan, ödemelerini tam ve düzenli gerçekleştirmeyen ama yine de ev sahibi olmak isteyen veya gelecekte daha fazla gelir elde edeceğinizi düşünen ve şimdiden bunu yatırıma dönüştürmek isteyen müşteriler" şeklinde ifade etmek mümkündür. ABD'de subprime krediler "Ninja" olarak da adlandırılıyor. Bu kredilerin büyüklüğünün ise 10 trilyon dolarlık mortgage piyasasının 1,5 trilyon dolarlık (yaklaşık yüzde 14) kısmı kadar olduğu tahmin ediliyor.

Özellikle ABD başkanı George Bush'un 2004 yılında yeniden başkan seçilmesi ile birlikte, subprime grubunun da konut edinebilmesi için vergi avantajları gibi birtakım kolaylıklar getirildi. Subprime grubuna açılan kredilere çoğunlukla ilk 2 yılı sabit faiz ödemeli, geri kalan yıllarda ise piyasa faiz oranlarına endeksli değişken faiz uygulanmaktaydı. Durum böyle olunca, 2004 yılından 2006 yılına kadar geçen dönemde ABD faiz oranlarının %1,5'lardan %5'e doğru hareketlenmesi, kredi kullanan subprime grubunu etkilemedi. Ancak, 2006 sonlarıyla birlikte alınan kredilerin yapısı sabitten değişkene dönünce ve kişilerin gelirleri de aynı dönem içerisinde artmayınca, kredi geri ödemelerinde zorluklar çıktı.

Kredilerin geri ödemelerinde sorun çıkınca, bu tür kredileri teminat (colleteral) göstererek yeni kredilere para bulmak için menkul kıymet ihraç eden kurumlar da zora girdi. Ve tabi en önemlisi bu zincirin son halkası olan, bu tür menkul kıymetleri satın alan hedge fonlar da finansal sıkıntıyla karşılaştılar. Ayrıca bazı yatırım bankalarının da mortgage kredilerini teminat göstererek CDO (teminatlı borç yükümlülükleri) ihraç ettikleri ve kredi geri ödemelerinde yaşanan düzensizlikler sonucunda CDO'ların da ödemelerinin aksadığını söylemek mümkündür.

Temmuz ayında ABD'de batan mortgage kredisi miktarı 179.599 adet olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam geçen yılın aynı ayında ise 92.845 olarak gerçekleşmiş. Bu da neredeyse batık mortgage kredilerindeki artışın yüzde 100'e yaklaştığını gösteriyor. Bunun sonucunda, ABD'nin subprime sektöründeki geri ödeme sorunları karşısında ortaya çıkan iflaslar ve kredi derecelendirme kuruluşlarının 12 milyar dolarlık mortgage'a dayalı tahvilin notunu indirmesiyle kreditör kuruluşlar sektörden bir bir elini eteğini çekmeye başladı. ABD'de Mayıs ayından bu yana subprime sektöründe yaşanan geri ödeme sorunu, finans şirketlerinin ya da bu sektörde yatırım yapanların subprime birimlerinin ya iflasına neden olmaya başladı ya da kendi rızaları ile kapatılmalarına. Bloomberg'ün verilerine göre 2006'nın başından bu yana 60 mortgage şirketi faaliyetine son verdi, iflas etti ya da satıldı.

Son olarak yatırım bankası Bear Stearns'ün subprime kredilerine dayalı tahvillere yatırım yapan iki hedge fonunun iflasın eşiğine gelmesinin ardından Temmuz ayı içerisinde 3 yıl önce mortgage sektöründen pay kapmak için düşük gelirlilere yüksek faizle kredi vermeye başlayan WMC isimli bir birim kuran General Electric bu birimini satışa çıkarmak için işlemlere başladı. Kolay ev sahibi olma rüyası olarak tanıtılan ipotekli konut finansmanı sisteminin şu anda en riskli bölümü olan subprime kredilerinde (düşük gelirlilere verilen yüksek faizli krediler) geri ödemelerin son 10 yılın en düşük seviyesine gerilemesi elden çıkarma isteğinin en önemli sebebi.

Türkiye'ye etkisi...

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK) 22 Ağustos'ta açıkladığı finansal istikrar Mart 2007 raporu, ABD'de yaşanan mortgage krizinin bir benzerinin Türkiye'de şu aşamada yaşanmayacağını açıklar nitelikte. Açıklanan verilere göre, ABD'de krize sebep olan ödenmeyen konut kredilerinin oranı Türkiye'de sadece yüzde 0,3 seviyesinde bulunuyor. Bir başka ifade ile, konut kredisi verilen her bin kişiden sadece 3'ünün kredisi hukuki takibe uğradı. Dünya'da ise yüzde 0,5'ler seviyesinde takibe dönüş oranı oldukça makul kabul ediliyor ve kredi sisteminin alarma vermesi için bu oranın yüzde 2'nin üzerine çıkması gerekiyor.

Son olarak, ödenmeme riski az olan Türkiye'deki konut kredilerine yönelik çıkartılacak mortgage tahvillerinin, global mortgage krizinden ders alan yabancı yatırımcılar tarafından ilgi ile karşılanacaklarını söylemek mümkündür.

E-mail: [email protected]


Geri Dön