23 / 04 / 2024

Yüksel Dum Ataşehir kentsel dönüşüm davasını kazandı!

Yüksel Dum Ataşehir kentsel dönüşüm davasını kazandı!

Yüksel Dum’un evini yıktılar, baraka yaptı. Toprağını kentsel dönüşüme terk etmedi. Dava açtı, kazandı; arazinin değeri 1 milyon TL'ye dayandı. Ama davanın nihai sonucunu görmeye kalbi yetmedi. İşte Ataşehir’den bir kentsel dönüşüm hikâyesi..



19 Temmuz 2006 günü İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kadıköy Belediyesi’ne bağlı zabıta ekipleri şu an Ataşehir Kaymakamlığı’nın bulunduğu yerin karşısındaki Roman Mahallesi’ne geldi. Zabıta ekipleri polis desteğiyle Roman Mahallesi’ndeki 256 evi yıktı. Küçükbakkalköy o dönemler İstanbul’un en büyük Roman mahallelerinden biriydi.


Yıkımın gerekçesi söz konusu arazinin ihale usûlü ile başka birilerine satılmak istenmesiydi. Satışı yapan kadıköy belediyesi’ydi. Yer planlarda Hazine arazisi görünüyordu ama evlerde oturanların tapu tahsis belgeleri vardı. Tapu tahsis belgelerinin tapuya dönüşmesi için yapılması gereken metrekare başına belediyenin öngördüğü rakamı ödemek ve araziye sahip olmaktı. Mahalledeki hiçbir Roman’ın bunu yapacak gücü yoktu.


Müteahhitler kendilerine satılması koşulu ile Romanlardan istenen tapu paralarını yatırıp tapuları aldılar. Romanlara da bir miktar paralar verdiler. Bir zamanların Roman mahallesinde şimdi Ataşehir’in bugünkü silüeti olan iş merkezleri ve yüksek konutlar yükseliyor.


Yüksel Dum toprağını terk etmedi


Mahallenin sakinlerinden biri de Yüksel Dum’du. Dum on yıllar önce babasının gelip yerleştiği yeri terk etmedi. Müteahhitlerin tekliflerini geri çevirdi. Karısı Nigâr Dum’a göre, müteahhitlerin 2006’da toprak karşılığı önerdiği para ile bir daire bile alınamazdı. Dum yıkılan evinin yerine “Kendi toprağım” diyerek baraka yaptı, ailesi ile orada yaşamaya başladı. Yaptığı barakanın önüne açtığı çiçek tezgâhıyla 9 çocuğu ve 8 torununu geçindirmeye çalıştı.


2010 yılında Yüksel Dum Kadıköy Belediyesi’nden yeni bir tebligat aldı. Tebligatta arazisinin tapusunun alabilmesi için metrekare başına 2150 TL para ödenmesi isteniyordu. Bu 400 bin liraya yakın para demekti. Verilen süre de altı aydı. Süre doldu ancak Dum parayı ödeyemedi. Kadıköy Belediyesi araziyi bir başkasına sattı.


İşte bu aşamadan sonra Dum arazisi için hukuk savaşı başlattı. 9 Mayıs 2014’de mahkeme lehine sonuçlandı. Mahkeme Kadıköy Belediyesi’nin yaptığı satışı iptal etti. Belediye karara itiraz etti. İtirazın yakınlarda sonuçlanması bekleniyor. İdare Mahkemesi'nin kararında, Dum’a verilen yasal ödeme süresinin yasa gereği altı ay değil bir yıl olması gerektiği yazıyordu. Mahkeme, kararına dayanak olarak 6009 Sayılı Kanun’u gösterdi. Mayıs ayında bu kararı alan Yüksel Dum ve ailesi artık Danıştay’dan gelecek kararı beklemeye başladılar. Dum ailesi sevindi. Kapılarını tekrar müteahhitler çalmaya başladı. Zira belediyenin itirazı onlara göre usulen bir itirazdı. Danıştay kararı da lehlerine gelecekti.


Dum’un hedefi artık netti: Bir müteahhitle anlaşıp 400 bin lira tapu parasını almak ve artık iyice değerlenen arazisinden ailesi için de bir ev parası çıkarmak. Etrafı yüksek binalarla kaplı arazinin değeri artık 1 milyon sınırına dayanmıştı. Yüksel Dum sekiz yıllık mücadelesinin ardından kalabalık ailesini yerleşeceği bir evin hayalini kurmaya başlamıştı ama olmadı. Yüksel Dum’un kalbi 30 Ekim 2014 Sabahı 58 yaşındayken durdu.


“Küçük Yüksel evde büyüsün”


Dum ailesini Pazar sabahı çiçeğe gitmeden hemen önce yakaladık. Aile çiçek satmak için yine Anadolu Yakası’nın dört bir yanına dağılmaya hazırlanıyordu. Yılbaşı öncesi hareketliliği kaçırmama peşindeydiler. Evin babası ölmüş ama hayat devam ediyordu. Eş Nigâr Dum acılıydı:


"Birden oldu, sabah 4’te uyandı, iki lokma yedi, sigarasını yaktı, içti. Sonra 'Hanım benim göğsüm acıyor' dedi. Kafası omzuma düştü. Gitti."


Evin en büyük erkeği 28 yaşındaki Uygun. Ev bahsini açıyoruz. Anlatmaya başlıyor:


"Geliyor müteahhitler, metrekaresini 10 bin liradan aşağı vermeyeceğiz. Tek amacımız kalabalık ailemize yaşayabileceğimiz bir ev almak. Babam hep onu isterdi. İnşallah olacak, az kaldı, ama o göremedi. Ona üzülüyoruz işte."


Nigâr Dum iki yaşındaki son torununa bakıyor ve konuşuyor:


"Adı Yüksel, dedesinin adını taşıyor. O artık bu barakalarda büyümesin diye uğraştı dedesi. İnşallah o da artık diğer çocuklar gibi evde büyüyecek, diğer çocuklar gibi okullara gidecek. Tek çabamız onlar için…"


Milliyet


Geri Dön