16 / 04 / 2024

Aliağa-Foça Termik Santrali'nin ÇED olumlu raporuna bilirkişi kararı!

Aliağa-Foça Termik Santrali'nin ÇED olumlu raporuna bilirkişi kararı!

Aliağa ile Foça arasında ENKA şirketi tarafından yapılmak istenen termik santralle ilgili bilirkişi keşfinin raporu açıklandı. ÇED olumlu kararının yetersiz olduğu kanısına varıldı.



Aliağa ile Foça arasında ENKA şirketi tarafından yapılmak istenen termik santralle ilgili bilirkişi keşfinin raporu açıklandı. Bilirkişiler, termik santral için verilen ÇED olumlu kararının şehircilik ilke ve esasları, çevre üzerindeki etkileri, arkeolojik değerler ve tarımsal potansiyele etkilerinin bilimsel bir yaklaşımla değerlendirmesi açısından yetersiz olduğuna karar verdi.


SANTRALİN LİSANSI İPTAL EDİLMİŞTİ

ENKA Şirketi tarafından 23 Aralık 2013 tarihinde projesinin geri çekildiği açıklanan, mahkemenin de lisansını iptal ettiği termik santral projesinde dava süreci devam ettiği için bilirkişi keşfi yapılmıştı. Menemen Belediye Başkanlığı, KMO İskenderun Çevre Koruma Derneği, Menemen Ziraat Odası, Foça Ziraat Odası, Foça İlçesi Zeytin Üreticileri Birliği ve yurttaşlar tarafından açılan davanın bilirkişi keşfi sonrası hazırlanan rapor yörede yapılmak istenen diğer termik santrallerle ilgili de dayanak olabilecek olgulara işaret etti. 40 sayfadan fazla olan bilirkişi raporunun sonuç kısmında dikkat çekilen konular yörede neden termik santral yapılamayacağının da özeti gibi.


HAVA İZLEME ÖLÇÜMLERİ YETERSİZ

Bölgenin hava kirliliğinin belirlenmesi için iki ay süresince, üç ayrı periyotta yapılan izleme ve ölçüm çalışmasının yeterli olmadığı sonucuna varan bilirkişiler, bu nedenle mevcut durumun gerçekçi bir şekilde ortaya konmadığı görüşüne vardılar.


KÜL DEPOLAMA ALANI VE İŞLETME RUHSATI DOSYADA YOK

Bilirkişi keşfi sırasında, kül depolama alanının şirket yetkilileri tarafından gösterilememesi olayı da bilirkişi raporunda belirtildi. Dosadaki belgeler içerisinde belediyeden alınmış "tehlikesiz atık depolama tesisi" ve "ÇED Gerekli Değildir" kararının yanı sıra, belediyeden alınması gereken işetme ruhsatının da olmadığına dikkat çekilen bilirkişi raporunda, uçucu külün kamyonlarla taşınmasının bölgenin trafiğine ek yük getireceğinin de dikkate alınmadığının altı çizildi.


SOĞUTMA SUYU, DENİZİ BİTİREBİLİR

Santralde kullanılacak soğutma suyunun bir hayli fazla olacağını ve bunun klorlanması, arıtılması ve soğutulmasının deşarj edileceği deniz için yaşamsal önemde olduğunu belirten bilirkişiler, "ÇED'de taahhüt edilen konuların yerine getirilememesi, en küçük bir dikkatsizlik çevrenin geri dönülemez biçimde tahribine neden olabilir. Arıtma tesisi veya soğutma sisteminde bir arıza veya kaza olması, denize klorlu sıcak suyun deşarjına neden olabilir. Bu kaza veya acil durumda ne gibi tedbir alınacağı ÇED'de bulunmamaktadır" denildi.


KÜLTÜR VARLIKLARI BÜTÜNCÜL KORUNMAMIŞ

Termik santralin kurulması düşünülen alanda bulunan kültür varlıklarının sadece parsel sınırlarını kapsayan bir koruma alanına karşı çıkan bilirkişiler alanın bütüncül bir koruma mantığı çerçevesinde korunması gerektiğine vurgu yaptılar. Bilirkişiler, ÇED Raporunu bu konuda da eksik buldular.


Bilirkişiler, ÇED Raporundan sonraki bir tarihte ilan edilmiş olmasına rağmen UNESCO'nun 2013 Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesine göre Dünya Kültür Geçici Listesine alınan Foça ve Çandarlı Kalelerinin bölgede bulunmasının da önemli olduğunun altını çizdiler. ÇED Raporunun yürürlükteki imar planı kararlarını dikkate almadığı, yakın çevresinde bulunan dikili ve ekili tarım arazileri üzerindeki etkilerin değerlendirilmeği kaydedilen bilirkişi raporunda, termik santralin yapılması durumunda kültür varlıklarına kamusal erişimin kısıtlanacağı da dile getirildi.


ÇEVRESEL ETKİSİ SADECE KURULACAK PARSELE Mİ?

Bilirkişilerin dikkat çektikleri bir diğer konu ise ÇED Raporunda termik santralin kurulacağı alanlara ilişkin çevresel etki değerlendirmesinin yapıldığı alanın sadece tesisin kurulduğu parselle sınırlandırılması. Bilirkişiler, bölgedeki Kozbeyli ve Yeni Foça kentsel sit alanlarının, arkeolojik sit alanlarının ve bölgenin turizm potansiyelinin dikkate alınmadığını belirttiler. Bilirkişiler raporun sonuç bölümünde, projeyi uygun bulmadıklarını şu ifadelerle dile getirdiler; "... Nihai ÇED Raporunun ve buna bağlı olarak Çevre Şehircilik Bakanlığının 05.05.2010 tarihli ÇED olumlu kararının; şehircilik ilke ve esasları açısından, doğal ve yapılı çevre üzerindeki etki ve etkileşimler ile arkeolojik-tarihsel değerler ve tarımsal potansiyele olan etkilerinin bilimsel bir yaklaşımla değerlendirilmesi açısından yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır".

Davanın avukatı Diler Bosut Güven, raporun birçok gerçeğe dikkat çektiğini belirterek bölgede kurulması planlanan diğer termik santraller için de emsal teşkil edebileceğini söyledi. Güven, "İDÇ'nin termik santrali ENKA'nın hemen sınır komşusu. Orada yazılan hususların bu termik santral için de geçerli olması gerekiyor" dedi.


DAHA NELER NELER...

Bilirkişi raporunun sonuç kısmında yer alan hususlardan bazıları şunlar;

- Tesisin yakın çevresindeki yerleşim alanları üzerinde yaratacağı etkiler analiz edilmemiştir.

- Atık su deniz deşarjının konut alanlarının çok yakınında gerçekleştirilmesinin, konut alanlarının kıyı kullanımını olumsuz etkileme durumu... değerlendirilmemiştir.

- Termik santralin yakın ve uzak çevresinde yer alan doğal sit alanları, arkeolojik ve kentsel sit alanları, Foça Özel Çevre Koruma Bölgesi, tarım ve mera üzerindeki olası etkilerinin yeterince incelenmediği...

- Termik santralin çevresinde bulunan ve yaşları 40-60 arasında olan zeytin ağaçlarının termik santralden etkileneceği kesindir. Bu ağaçların ... kanunların ilgili maddelerince taşınması veya kesilmesinin mümkün olmadığı...

- ... Tarım İl Müdürlüğü'nün proje alanının tümüne tarım dışı kullanım yönünde olumlu görüş vermediği belirlenmiştir.


BİLİRKİŞİ HEYETİNDE YER ALAN İSİMLER:

Prof. Dr. Ayşegül Pala (Dokuz Eylül Ünv. Çevre Mühendisliği Bölümü Öğrt. Üyesi)

Prof. Dr. Gürcan Polat (Ege Ünv. Edebiyat Fak. Arkeoloji Bölümü)

Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Altınörs (Dokuz Eylül Mimarlık Fak. Şehir ve Bölge Planlama Öğrt. Üyesi)

Yrd. Doç. Şakir Çakmak (Ege Ünv. Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi)

Prof. Dr. Mustafa Bolca (Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi)

Bilirkişi heyetindeki Prof. Dr. Ayşegül Pala, daha önce Aliağa - Foça arasındaki cüruflarla ilgili açılan davada TÜBİTAK raporunda yer alan "tehlikeli atık" ibaresinin "tehlikesiz atık" olarak değiştirildiği raporda imzası olan isimlerden biri. EGEÇEP, Pala ve diğer bilirkişiler hakkında "gerçeğe aykırı bilirkişi raporu düzenlemek"ten suç duyurusunda bulunmuştu.




Özer AKDEMİR/Evrensel




Haber Sözcü Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı;


İZMİR'in Aliağa İlçesi'nde yapım çalışmaları devam eden termik santrale Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen 'ÇED olumlu' kararının iptali için süren yargılamada, bilirkişilerin hazırladığı rapor, olası kirliliğe dikkat çekti. Keşif için KOAH tedavisi gördüğü hastaneden izinsiz çıkan Avukat Enis Dinçeroğlu, "Çevre, gelecek için sağlığımı tehlikeye atıp gittim. Ama sonuç değdi. Çünkü inceleyenlerden, gelecek nesillerin benim gibi hasta olmasına izin vermemelerini istedim" dedi. Avukat Arif Ali Cangı da, "Aliağa'nın kirliliği taşıyor. Bu rapor yaşanmaz hale gelen bölgeyi kurtaracak" diye konuştu.


Aliağa'nın Çakmaklı Köyü'nde yapım hazırlığı süren kömürlü termik santralin durdurulması için mücadele eden çevreciler, bilirkişilerin raporuyla önemli gelişme sağladı. Termik santralle ilgili lisans alınmasının hemen ardından bölgede oturanlar ile çevreciler, ortak tepki gösterdi, hukuksal mücadele başlattı. Lisansın iptali için Danıştay İdari Davalar Dairesi'nde açılan davada da ilk zaferlerini kazandı. Danıştay, ÇED incelemesi yapılmadan lisans verilemeyeceğine hükmedip, yürütmeyi durdurma kararı verdi. Bu gelişmeden sonra yapılan yönetmelik değişikliğiyle bu kez Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 5 Mayıs 2010 tarihinde 'ÇED olumlu' raporu verince, projenin kaldığı yerden yapımına yeniden başlandı. Çevrecilerin mücadelesi bir kez daha başladı. ÇED olumlu raporunun iptali için açılan davayı  İzmir  2'nci İdare Mahkemesi'nin 2013 yılında reddetmesi üzerine, termik santralin kurulum mücadelesi bir kez daha Danıştay'a götürüldü. 


Başvuruyu inceleyen Danıştay da, yerel mahkemenin atadığı bilirkişi heyetinde sadece çevre mühendisi olmaması gerektiği, ziraat mühendisi ile arkeologların da olması gerektiği kanaatine varıp, 2015 yılında kararı bozdu.


"TEDAVİSİNİ YARIM BIRAKIP KEŞFE GİTTİ" 

Danıştay'ın isteği üzerine İzmir 2'nci İdare Mahkemesi, yeni bilirkişi heyetiyle geçen Ocak ayında termik santralin kurulacağı bölgede, inceleme yaptı. Davanın avukatlarından Enis Dinçeroğlu da o dönemde, KOAH tedavisini yarıda bırakıp hastaneden izinsiz olarak, keşfe katıldı. Bilirkişilerin yaklaşık 5 aylık çalışmadan sonra hazırladığı 43 sayfalık rapor, çevreciler için sevinç kaynağı oldu. Bölgeyle ilgili kirlilik uyarılarında bulunulan bilirkişi raporunda, incelemenin, kısa süreli olduğu, gerçek durumun ortaya konulması için uzun süreli ölçümlerin gerektiği, keşif sırasında uçucu külün nerede depolanacağının tam olarak anlaşılmadığı, külün taşınması için bölgenin trafiğine getireceği yükün dikkate alınmadığı, vurgulandı. Raporun sonuç bölümünde ise, şöyle denildi:"Termik santral gibi önemli tesislerin kurulacağı alanlara ilişkin çevresel etki değerlendirmesi sadece tesisin kurulacağı alanlara ilişkin sınırlı kalmış, çevresinde mevcut Kozbeyli ve Yeni Foça kentsel sit alanlarının ve bölgenin turizm potansiyeli, bölgede imar plan kararları dikkate alınmamıştır. Termik santralin kül ve cüruf depolama alanı konusunda yeterli açıklama bulunmamaktadır. Tesisin yakın çevresindeki yerleşim alanları üzerinde yaratacağı etkiler analiz edilmemiştir. Bu bağlamda, çevredeki dikili ve ekili tarım alanları üzerinde yaratacağı etkileri bilimsel bir çerçevede, kapsamlı olarak değerlendirmemiş, göz ardı etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda sıralanmakta olan tespitler doğrultusunda dava konusu 'ÇED Raporunun', doğal ve yapılı çevre üzerindeki etkileri ile arkeolojik- tarihsel değerler ve tarımsal potansiyeli olan etkilerinin bilimsel bir yaklaşımla değerlendirmesi açısından yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır."

 

MAHKEMENİN RAPORA GÖRE, PROJEYİ İPTAL ETMESİ GEREKİR

Bilirkişi raporunun mahkemeye ulaşması üzerine çevreciler, termik santralin iptali konusunda sevindi. Çevreciler adına davayı takip eden avukatlardan Enis Dinçeroğlu, rapor için şu değerlendirmeyi yaptı:

"Ben o dönemde tedavi gördüğüm hastaneden kaçıp gittim. Hem mahkeme heyetine hem de bilirkişilere, hastalığımın kirli havadan olduğunu anlattım. İzin vermeleri halinde kendilerinin de gelecekte benim gibi hasta olacakları uyarısını yaptım. Çünkü termik santralle birlikte, İzmir kirliliğiyle meşhur bir yer haline gelecekti. İzmir'in meltemi, imbatı zehir solutacak, kenti serinleten meltem zehirle karışıp gelecekti. Bu kirlilikteki partiküller KOAH hastalığına sebep oluyor, sadece sigarayla olan bir şey değil. Mahkeme şimdi bu şekildeki bir bilirkişi raporuna göre karar verecektir." 


Avukatlardan Arif Ali Cangı da, bu raporun, Aliağa bölgesinin şu andaki durumunun ını çıkarttığını savunurken şöyle dedi:"Kirlilik potansiyeli olması halinde nelerle karşılaşılacağı gösteriliyor. Kirlilik potansiyeli olacak yatırımların olmaması gerektiğini gösteren bilimsel bir rapor. Kül, hava kirliliği, zeytinliklerin zarar görmesi, deniz kirliği değerlendirmesi yapılmamış. Aliağa'nın kirliği dolmuş taşmış durumda. Bilirkişi raporu bizim itirazlarımızı haklı bulmuş. ÇED olumlu kararının iptaline karar vermesini bekliyoruz."


Sözcü



Haber Hürriyet Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı...



İzmir’in Aliağa İlçesi’nde yapım çalışmaları devam eden termik santrale Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ‘ÇED olumlu’ kararının iptali için süren yargılamada, bilirkişilerin hazırladığı rapor, olası kirliliğe dikkat çekti.


Keşif için KOAH tedavisi gördüğü hastaneden izinsiz çıkan Avukat Enis Dinçeroğlu, “Çevre, gelecek için sağlığımı tehlikeye atıp gittim. Ama sonuç değdi. Çünkü inceleyenlerden, gelecek nesillerin benim gibi hasta olmasına izin vermemelerini istedim” dedi. Avukat Arif Ali Cangı da, “Aliağa’nın kirliliği taşıyor. Bu rapor bölgeyi kurtaracak” diye konuştu.


Termik santralle ilgili lisans alınmasının hemen ardından çevreciler hukuksal mücadele başlattı. Lisansın iptali için Danıştay İdari Davalar Dairesi’nde açılan davada da ilk zaferlerini kazandı. Danıştay, ÇED incelemesi yapılmadan lisans verilemeyeceğine hükmedip, yürütmeyi durdurdu. Bu gelişmeden sonra yönetmelik değişikliğiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 5 Mayıs 2010’da ‘ÇED olumlu’ raporu verdi. Proje kaldığı yerden yeniden başladı. Bu raporun iptali için açılan davayı İzmir 2’nci İdare Mahkemesi’nin 2013 yılında reddetmesi üzerine, mücadele bir kez daha Danıştay’a götürüldü. Danıştay, bilirkişi heyetinde ziraat mühendisi ile arkeologların da olması gerektiği kanaatine varıp kararı bozdu. İzmir 2’nci İdare Mahkemesi, yeni bilirkişi heyetiyle ocak ayında bölgede, inceleme yaptı. 43 sayfalık raporda, gerçek durumun ortaya konulması için uzun süreli ölçümlerin gerektiği, keşif sırasında uçucu külün nerede depolanacağının tam olarak anlaşılmadığı, külün taşınması için bölgenin trafiğine getireceği yükün dikkate alınmadığı vurgulandı.


Hürriyet



Haber Yarına Bakış Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı;



Dünyada havayı en çok kirleten etmenlerin arasında termik santraller yer alıyor. Bu kirlilik, başta akciğer rahatsızlıkları, kalp krizleri, astım olmak üzere çok sayıda hastalığa davetiye çıkartıyor, iklim şartlarını dahi etkiliyor. Bütün bu sağlık risklerine rağmen termik santrallerin kurulmasının önüne geçilemiyor. İzmir’in Aliağa ilçesi Çakmaklı köyünde yapım hazırlığı süren kömürlü termik santralin durdurulması için mücadele eden çevreciler için sevindirici bir haber geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ‘ÇED olumlu’ kararının iptali için süren yargılamada, bilirkişilerin hazırladığı rapor, olası kirliliğe dikkat çekti. Çevreciler adına davayı takip eden avukatlardan Enis Dinçeroğlu, “Çevre, gelecek için sağlığımı tehlikeye atıp gittim. Ama sonuç değdi. Çünkü inceleyenlerden, gelecek nesillerin benim gibi hasta olmasına izin vermemelerini istedim.” dedi.


Avukat Arif Ali Cangı da, “Aliağa’nın kirliliği taşıyor. Bu rapor, yaşanmaz hale gelen bölgeyi kurtaracak.” diye konuştu. Termik santralle ilgili lisans alınmasının hemen ardından bölgede oturanlar ile çevreciler ortak tepki gösterdi, hukuksal mücadele başlattı. Lisansın iptali için Danıştay İdari Davalar Dairesi’nde açılan davada da ilk zaferlerini kazandılar. Ancak bu gelişmeden sonra yapılan yönetmelik değişikliğiyle bu kez Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 5 Mayıs 2010’da ‘ÇED olumlu’ raporu verince projenin kaldığı yerden yapımına yeniden başlandı. Çevrecilerin mücadelesi bir kez daha başladı. Termik santralin kurulum mücadelesi tekrar Danıştay’a götürüldü.

TEDAVİSİNİ YARIM BIRAKIP KEŞFE GİTTİ

Danıştay’ın isteği üzerine İzmir 2’nci İdare Mahkemesi, yeni bilirkişi heyetiyle geçen ocak ayında termik santralin kurulacağı bölgede inceleme yaptı. Davanın avukatlarından Enis Dinçeroğlu da o dönemde KOAH tedavisini yarıda bırakıp keşfe katıldı. Bilirkişilerin yaklaşık 5 aylık çalışmadan sonra hazırladığı 43 sayfalık rapor, çevreciler için sevinç kaynağı oldu. Bölgeyle ilgili kirlilik uyarılarında bulunulan bilirkişi raporunda, incelemenin kısa süreli olduğu, gerçek durumun ortaya konulması için uzun süreli ölçümlerin gerektiği, keşif sırasında uçucu külün nerede depolanacağının tam olarak anlaşılmadığı, külün taşınması için bölgenin trafiğine getireceği yükün dikkate alınmadığı vurgulandı. Bilirkişi raporunun mahkemeye ulaşması üzerine çevreciler, termik santralin iptali konusunda sevindi. 


Yarına Bakış




Geri Dön