25 / 04 / 2024

Arçelik-LG camilere uyumlu özel klima üretti

Arçelik-LG camilere uyumlu özel klima üretti

Arçelik-LG Genel Müdürü Hakan Bulgurlu, camilerin dokusuna uyumlu özel klimalar geliştirdiklerini söyledi.



Arçelik-LG Genel Müdürü Hakan Bulgurlu, "10 yıl önce yüzde 50-50 Türk-Kore ortaklığıyla Gebze´de kurulan fabrika Türkiye´nin yanı sıra çevre ülkelerde de liderlik hedefliyor. 2014 gibi yeni bir fabrika ihtiyacı doğacak" dedi. Bulgurlu, Ramazan ağustosa denk geldiği için camilerden yoğun talep beklediklerini, camilerin dokusuna uyumlu özel klimalar geliştirdiklerini söyledi.

ARÇELİK-LG´nin Genel Müdürü Hakan Bulgurlu, geçtiğimiz aylarda emekli olarak Koç Holding´deki CEO´luk görevini Turgay Durak´a devreden Bülent Bulgurlu´nun oğlu. Kariyerinde 13 yıllık bir Çin tecrübesi bulunan Hakan Bulgurlu, Arçelik´in Koreli LG ile 10 yıl önce yüzde 50-50 ortaklıkla kurduğu Arçelik-LG´yi yönetiyor. Üretiminin yüzde 75´ini ihraç eden Gebze´deki fabrika tüm Avrupa, Türkiye ve Ortadoğu´nun en büyük klima üretim tesisi. Bugüne kadar üretilen 5 milyon klimanın 2 milyonu LG markasına sahip, kalanı ise Arçelik ve Beko. Türkiye´de 15 yıl kadar önce başlayan klima sektörü 2007´de 1.2 milyon satış adedine ulaşmış ancak krizin ardından 2009´da 600 bin adete kadar gerilemişti. Hakan Bulgurlu ile, 2010 yılında, 2009 rakamlarının üstüne çıkmasını beklediği klima sektörünü, Arçelik-LG´nin çevre ülkeler planını ve işin dışındaki renkli yaşamını konuştuk.

Cami dokusuyla uyumlu klima

2007´ye kıyasla yarısı gitmiş bir pazar. Bu yıl havalar da bir sıcak bir soğuk. Klima satışları nasıl gidiyor?
Türkiye´de klima çok lüks görüldüğü için pazar, ekonomik krizde yüzde 50 geriledi. Bu durumdan biz de etkilendik ama bu yıl ciroda yüzde 20 büyüme bekliyoruz. Pazar şu anda 500 milyon dolar civarında büyüklüğe sahip. 2007´deki 1.2 milyon adet rakamlarına dönmek elbette zaman alacak ama Türkiye´de penetrasyon çok düşük; yüzde 9-10 arası.

Ramazan ağustosa denk geliyor. Bu klima atışlarını artırır mı?
Ramazan ayı yaza denk geliyor ve ağustosta camilerde yoğun klima satışı bekliyoruz. Türkiye´de 70 bin camii var. Camiler için özel klima modelleri geliştiriyoruz. Dış üniteleri uzakta olan, dışı ahşap veya çini kaplı, caminin doğal ortamıyla, dokusuyla uyumlu klimalar üretiyoruz. Ayrıca vakıflarla da görüşüyoruz ve tarihi binaların, tarihi camilerin klimalarını mümkün olduğunca gizleyerek, binanın dokusuyla uyumlu, duvarlarını delmeden montaj yapmaya çalışıyoruz. Bu bizim için bir sosyal sorumluluk. O değerli binaların zarar görmemesi lazım.

1 milyar dolar ciro hedefi

2015 yılı için 1 milyar dolar ciro hedefi açıklamıştınız. Burada bir değişiklik var mı?
Bir değişiklik yok. 2015´te 1 milyar dolar ciro hedefliyoruz. Bunun için yılda yüzde 30-40 artış yakalamamız lazım. Fabrikanın hedefi sadece Türkiye değil; bölgeyi hedefliyor. 1.500 kişi çalışıyor. Yan sanayide 1000 kişinin çalışmasını sağlıyor. 60´tan fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Nepal´e de 2 konteyner ihracat var ama mesele o değil, mesele çevre ülkelerde pazarda yer tutmak.

Yeni fabrika yatırımı

Çevre ülkelerde nasıl yer tutmayı düşünüyorsunuz?
Sırayla çevre ülkelerde, buna Doğu Avrupa ve Ukrayna´da dahil pazar liderliği hedefliyoruz. Bu ülkeleri tek tek ele alıp, her birinde pazar liderliği planlıyoruz. Çevremizde aslında onlarca Türkiye var. Türk müteahhitler yurtdışında önemli işler yapıyor. Biz de onların peşinden gidebiliriz. Bu muazzam bir satış yaratır.2014-2015 gibi yeni bir fabrika ihtiyacı doğacak. Bu Türkiye´de de olabilir; o zaman güçlü olduğumuz bir pazarda da.

Yelken en büyük hobim

Hobisiz insandan hayır gelmez. Çok başırılı insanların mutlaka hobileri vardır.
Tarihe, antikaya aileden gelen merakım var.
Uzakdoğu´da porselenler, çok önemli kültür olan çekirge kutuları topladım.
En büyük hobim yelken. Ailemde de deniz merakı var. Ben ilerlettim yarışlara katıldım. Yelkende hem rekabet var hem de denizdeki açıklık hissi...
Haftada bir kitap okurum.
Otel, resort, bir plajda güneşin altında yatma fikri bana çok uzak.
Tatilin bir aktivitesi olmalı.

Yan odaya e-mail atma, git konuş

Uzakdoğu´da geçirdiğim yıllarda toplantı disiplinini öğrendim. Zaman sadece sizin değil, birlikte çalıştığınız insanlarla ortak.
Yan odadakine e-mail göndermek anlamsız. Git ve konuş!
Uzun toplantı sevmem, bir saati geçmemeli.
Öncesinde konuyu incelerim; ne beklediğimi not alırım. Karar odaklı olmasına çalışırım.
Bilgilendirme toplantısı ise çok soru sorarım.

Zinde kalmak için yoga

Öğlenleri fabrikaya yakın bir havuzda yüzüyorum.
Seyahatlerimde de otelde havuz var mı diye önemserim.
Kendimi zinde tutmak için haftada 2 veya 4 kez yoga yaparım.
Yoga odaklanma becerimi çok geliştirdi.
Yürürüm ve fırsat buldukça dağ bisikleti.

Kahvemi arabada içer elmamı arabada yerim

06.30´da kalkıp 15 dakikada evden çıkıyorum.
Her sabah 70 km yol yapıyorum. Bu zamanı çok efektif kullanırım. Yolda zaman geçirmekte uzmanlaştım.
Kahvemi arabada içerim, meyve yerim, gazete okurum, yapılıcak işleri not alırım, Uzakdoğu telefon görüşmelerini yaparım.
Sabahki `tek başınalık´ bana iyi gelir.
Akşam dönüş yolunda da ufak tefek işleri halleder, kulaklığımı takar, battaniyemi çeker, göz pedimi takar bir saat uyurum. Böylece geceleri 6 saat uyku bana yeter.

Vehbi Koç önerdi, Çin´e gidip 13 yıl kaldım

Kariyer çok kolay planlanan bir şey değil. Yaptığından keyif alıyorsan doğru plandır.
Teksas Üniversitesi´nde makine mühendisliği okudum. Üniversitedeyken de çalıştım. Kapalı Çarşı´dan puzzle yüzüklerden alıp TV´den sattım. ABD´den de Türkiye´ye lüks otomobil sattım.
Çocukken Büyükada´da balıkçılarla gün doğmadan balığa çıkar, tuttuklarımızı pazarda satardık. Bir torba balık hediye ederlerdi.
13-15 yaşımda Kapalı Çarşı´da çalışırken, öğrendiklerimi hiçbir yerde öğrenmedim.
Vehbi Bey (Koç) ameliyat için Huston´a geldiğinde ona eşlik ettim. Sonra onun önerisiyle Çin´e gittim. 13 yıl kaldım. 3 yıl önce Türkiye´ye döndüm.

Sabah meyve, öğlen salata, akşam balık

Her gün aynı şeyleri yiyorum. Sabahları meyve, öğlenleri fabrikada ne çıkarsa ama daha çok salata, akşamları da balık yerim.
Mümkünse et ve tavuk yemem.
Çok az, 1-2 kadeh şarap içerim.
Japon ağırlıklı Uzakdoğu mutfağını severim.
Balığa giderim ve kendi tutuğum balığı pişirmekten, yemekten büyük keyif alırım.
Çok fazla seyahat ve iş angajmanı var. İş için Boğaz´daki balık restoranlarını tercih ederim.
Sosyal hayatımda da arkadaşlarımla bir araya geldiğim birkaç mekan var.
Lokal mekan ve lokal yemekler ile gittiğim ülkedeki, şehirdeki insanları daha kolay anlayacağımı düşünürüm ve öyle yerlere giderim.
Demet Cengiz Bilgin/Hürriyet


Geri Dön