18 / 04 / 2024

Bir eşin muhtelif evleri varsa hepsi aile konutu olmaz!

Bir eşin muhtelif evleri varsa hepsi aile konutu olmaz!

Posta gazetesi yazarı Tamer Heper, "Dava sürüyorken evden ayrıldım ama ev benimdi ve eşimle çocuğum burada oturmaya devam etti. Ben ise kiraya çıktım" diyen okurunun sorusunu cevaplıyor



 

İşte Tamer Heper'in Posta gazetesindeki o yazısı:   Sistem dava tarihi itibarıyla son bulur   2006 yılında boşanma davası açtım. Dava sürüyorken evden ayrıldım ama ev benimdi ve eşimle çocuğum burada oturmaya devam etti. Ben ise kiraya çıktım. Ama hakim yine de benim aleyhime eşime nafaka tayin etti. Şimdi boşanma kararı çıktı ve eşim hâlâ o evde oturuyor. Bunlar doğru şeyler mi, eski eşimin bu yerden ayrılmasını isteyebilir miyim F.P.   Eşler birlikte yaşarken birlikte oturdukları konutu aile konutu’ olarak vasıflandırabilirler. Aile konutu sadece oturulmakta olan konut için söz konusu olur. Bir eşin muhtelif evleri varsa hepsi aile konutu olmaz, konutun aile konutu olması halinde bu dairenin maliki olan eşin tasarruf hakları kısıtlanır. Kira sözleşmesini tek başına feshedemez veya daire kendisinin ise tek başına kendi kararı ile satamaz, bu kararlara eşin de katılması şartı aranır. Sizin evinizde eşiniz oturmaktaydı ve muhtemelen aile konutu şerhi verilmişti. Ancak boşanma ile artık edinilmiş mallara katılma rejimi bitti. Zira aile konutu şerhi edinilmiş mallara katılma rejimi içinde yer alan bir düzenlemedir. Yukarıda boşanma ile bitti dediğim aile konutu kaydı, edinilmiş mallara katılma rejiminin bir sistemi olduğu için, edinilmiş mallara katılma rejimi (sistemi) son bulduğunda o da son bulur.   Dolayısı ile edinilmiş mallara katılma rejimi (sistemi) ölümle son bulacağı gibi eşlerin bir başka sisteme geçişi ile de son bulabilir veya boşanma ile son bulur. Ancak boşanma ile son bulan rejimin yürürlüğünün son bulması hali boşanma karan tarihi değil geriye yürüyerek boşanma davası tarihidir. Şimdi sizin davanızda boşanma karan verilmiş ancak bu karar kesinleşmiş ise sizin mal rejiminiz dava tarihinden itibaren son buldu ve buna bağlı olarak artık aile konutu yok. Dolayısı ile eski eşinizden bu yeri boşaltmasını isteyebilirsiniz. Zaten hakim nafakaya veya tazminata karar vermiş ise bunları göz önüne alarak verilmiş olmalıdır. Sıkça aile konutundan söz ettim. Zira evlilik birliği içinde birlikte oturulan mesken için tapuya aile konutu şerhi verilmemiş olsa bile boşanma davasında hakimler kendiliğinden bu karan vermektedirler. Bu nedenle sizin dairede aile konutu şerhi bulunduğu kanaati ile bunları anlattım.   Babanız hayatta!   Babam 2007 yılında cezaevine girdi. Girmeden önce maliki olduğu ev ve arsayı bir arkadaşına satış yaptı. Bir tazminattan korkuyordu. Aradan beş yıl geçti şimdi ben bu arsayı kendi adıma alsam diyorum ama bana "Almadan önce babanın mirasını reddedeceksin" diyorlar. Bu gerçek mi Y.Y.   Hayır gerçek değil. Sebebini söyleyeceğim ama önce bir başka gerçekten söz etmek istiyorum. Sokağa çıkın, “Bir hastalığım var ne yapayım” diye sorun. Hiç kimse size “Ben anlamam” demeyecek, istisnasız herkez bir teşhis koyup ilaç tavsiye edecek. Yine sokağa çıkın, gelişigüzel geçenlere “Şöyle bir hukuki ihtilafım var. Ne yapayım” deyin, istisnasız herkes hukuki bir teşhis koyup size çözüm önerecek, işte size söylenen de bu kabil bir akıl verme. Bir kimsenin mirasını reddetmek için o kimsenin önce ölmesi lazım. Miras ondan sonra reddolunur. Oysa babanız hayatta. Hayatta olan biri ile mirastan feragat sözleşmesi yapılır ama size söylenen mirastan feragat sözleşmesi değil, mirasın reddi. Miras reddolununca, mirası reddeden mirasçı ölenin borçlanndan da kurtulur. Ama borçlunun önce ölmesi lazım."   Tamer Heper / POSTA  

Geri Dön