24 / 04 / 2024

Esenyurt'un planlama öyküsü!

Esenyurt'un planlama öyküsü!

Yalçın Bayer bugünkü yazısında Esenyurt Beldesi'nin kuruluşundan bugüne imar planlarından bahsediyor



İstanbul'un varoşlarından olan Esenyurt Beldesi 1989 yılında kuruluyor. Dönemin seçilen belediyesi hazırladığı planlarda öyküde adı geçen parseller ile ilgili (bu bölgede birçok parsel ile ilgili değişik öyküler anlatılabilir) hazırlamış olduğu planlarda; fiziki koşullar, çevre etki değerleri ve arazinin depremsel yönü ile bölgenin gelişimi ve istihdam sorunlarını dikkate alarak burasının konut dışı kentsel çalışma alanı olarak düzenlenmesine karar veriyor. Ve bu alanda yapılacak binaların maksimum yüksekliğini 9.50 m, inşaat emsalini de 0.60 olarak belirliyor. Yani böyle bir alanda 1000 m2 bir parsel için 600 m2 küçük atölyeler veya imalathanelere izin veren bir yapılanmayı öngörüyor.

Esenyurt Belediyesi sınırları içerisinde hazırlanan plan çerçevesinde bölgenin olası artacak nüfusuna işyeri ve çalışma alanı yaratılması da sağlanmış oluyor.

Devamında... Esenyurt'ta 2004 yılında yönetime gelen belediye, Esenyurt'u yeniden keşfederek hazırlamış oldukları revizyon planda (nasıl bir revizyonsa!) bu alanın Ö.A.1 (önlem alınacak birinci dereceden alanlar) alanı olduğunu (sıvılaşma tehdidi altında olduğu tespit edilen alanlar) ilan ederken aynı zamanda anlaşılamaz bir biçimde hem bina yüksekliğini 13.50 m'ye çıkartmışlar hem de emsali 1 olarak belirlemişler. Yani 1000 m2 büyüklüğündeki bir parsele 600 m2 inşaat yapılabilecekken bu parseldeki inşaat miktarını yaptıkları plan tadilatı ile 1000 m2'ye çıkartarak mühendislik tarihine yeni bir açılım getirmişlerdir. (Zeminin çürük olduğu tespitine rağmen üstüne gelecek bina yükünü arttırmak olsa olsa
bizim anlayamadığımız bir
mühendislik dehası olabilir).

NAZIM İMAR PLANLARI
Gelişim... 2008 yılına gelindiğinde yeniden seçilen belediye bu kez Büyükşehir ile beraber bu alanda yeni bir revizyon Nazım İmar Planı (1/5000 ölçekli) yaparak (eh bu esaslı olmuş) birdenbire bu alanı ve bu Ö.A.1 (sıvılaşma tehdidi altındaki) tespitli yerleri 400 kişi/ha. yoğunluklu konut alanına almış. Kısaca ifade edersek; yükseklik 15.50 m'ye emsal ise 1 olacak şekilde düzenlenmiş. Tarih 14.6.2008.
Ve sonuç... Yeter mi! Tabiî ki yetmez. Esenyurt denen maden keşfedilmiş bir kere. Ye yiyebildiğin kadar, yap yapabildiğin kadar. ‘Yağma Kadir'in böreği' bunlar (Yağma Hasan mı olacaktı. Neyse fark etmez). İki ay içerisinde yani 2008'in 8'nci ayı geldiğinde (bu ne hız böyle!) Esenyurt Belediyesi tarafından ve ardından Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylanan 1/1000 ölçekli 'Uygulama İmar Planı'ndan önleme falan da gerek olmaksızın (zira 1/1000 ölçekli imar planında Ö.A.1 ifadesi kaldırılmıştır). Tüm mühendislik mimarlık ve planlama kriterlerini yok edercesine ve bilimle alay edercesine ayrıca üst ölçekli (1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı) plan kararlarını da yer ile yeksan ederek hooop yükseklik: serbest, emsal: 2.50 olarak şapkadan tavşan çıkartma marifeti ile besleyip büyüttükleri parselleri taçlandırıp Solarkent (güneş enerjisi olsa gerek) yapma havasıyla bakanlar, belediye başkanları (tabi böylesi önemli bir imar hamlesini başarıyla tamamlayan Sn. Büyükşehir Belediye Başkanımız Mimar Kadir Topbaş'ın huzurlarıyla) anlı şanlı, şatafatlı ve bol dualı! (gerçekten olası bir depreme karşı ihtiyaç duyulacak) temel atma töreni ile yeni bir kentsel yerleşimin önünü açıverdiler. Bize de bu öyküde mülk sahipleri kim, müteahhitler kim, bunların yakınları kimler soruları düştü (hani her öykünün sonunda gökten üç elma düşermiş ya!).
Bir sonraki sonuç... Öyküde yer alan aktörlerin olası bir depremden sonra varsa vicdan muhasebeleri ve onları yargılayacak kamusal vicdan ve mutlaka yasaların vereceği kararlar yer alacaktır.

Şakir Sinan GÜNGÖR
(İnşaat mühendisi, Esenyurt'un ilk imar planlarını yapan firmanın başkanı)

(Prof. Hüseyin Kaptan'ın başkanlığındaki İstanbul Metropolitan Plan bürosunda 530 bilim adamı büyük emek göstererek, ‘İstanbul'un Anayasası' sayılan 1/100 binlik planları hazırladı. ‘İstanbul sevdalısı' Başbakan Erdoğan nasıl bir İstanbul düşündüğü konusunda, kendileriyle bir kez bile görüşmedi. Prof. Kaptan ise lastikli araçlarla ilgili tüp geçit ve 3. köprünün yapılacağını gazete haberlerinden öğrendi. Belki de Kadir Topbaş bile... Bu vesile ile bunu not olarak kaydetmek gerekiyor. Y.B.)

Psikopat jokey

PAZAR günü koşulan Bursa yarışlarındaki 5. koşuda Three Angels Men isimli ata binen İ.H. Ketme isimli jokeyin ata yaptığı işkenceyi videodan lütfen seyredin ve tepkinizi ortaya koyun. Bu nasıl bir insandır ki ata son 400'de başlayıp finişe kadar saniyede bir kırbaç vurabiliyor? At yarışı spor değil mi? Yoksa atlara işkence için mi koşuluyor? Nasıl bir delicesine kazanma hırsıdır ki o kırbacı ata bir sokmadığı kaldı herifin! Yok mu bu yarışların kaidesi kuralı?

Ahlat Kalesi'nin taşları ev temeline gitti

SELÇUKLULAR tarafından yaptırılan, Osmanlı İmparatorluğu'nun büyük devlet adamı Yavuz Sultan Selim'in İran Seferi dönüşü ‘Ata Yadigârı Şehir' diyerek onardığı muhteşem Ahlat Kalesi'nin taşları yerinden sökülerek nereye gitmiş olabilir dersiniz? Uzağa değil, hemen karşıdaki yeni yapılan evlerin duvarlarına. Bunu yalın gözle görmek mümkün. Yeni yapılan binalardaki eski-yeni taş rengi size hangisinin kalenin taşları olduğunu gösterir. Peki bu taşları kaleden söküp evinin duvarlarında kullananlar mı suçlu yoksa bu tarihi mirası talan edenlere göz yumanlar mı suçlu? Kararı siz verin.
Peki bu ihanetin cezasını verecek merciler yok mu dersiniz? Mülki idare yöneticileri var, olayın birinci derecede sorumlusu Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü var, Ahlat'ın idari yöneticileri var, yerel yönetimleri var, kuruluş amacı Ahlat'taki tarihi eserleri korumak olan Sivil Toplum Kuruluşu var, nasıl oluyor da bu kadar önemli bir tarihi eserin taşları böyle haince sökülüp sökülüp götürülmüş, evlerin duvarlarına konulmuş. Hadi söküldüğünü görmediniz, hiç mi bu eserlerin yanından geçmediniz, yoksa geçtiniz de taşların söküldüğünü mü fark edemediniz. Pes yani, pes, pesss...
Hepsi tamam da taşları sökülmüş kalenin burcuna Şanlı Türk Bayrağı'nın asılmış olması acaba ne anlama geliyor? Eğer bunu bilen veya anlayan varsa lütfen bize de anlatabilir mi? İlhami NALBANTOĞLU-Ahlat Gazetesi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü (aksav.com)

İhalelerde zırnık koklatmıyorlar

KAMU İhale Bülteni'nin (7.8.2009) tarihinde yayınlanan bölümünden anladığımız kadarıyla, İSBAK'ın sadece İstanbul'da değil,  Ankara  Büyükşehir Belediyesi nezdinde de ‘muteber' bir firma olduğunu anlıyoruz...
Çünkü EGO'nun, 2009/57747 kayıt numaralı, ampul, sigorta, muhtelif kablo, PVC boru ve topraklama çubuğu gibi 37 kalem malzeme alımı ihalesinin sonuç ilanında, ihaleye İSBAK'ın tek başına katıldığı ve söz konusu işi 997.350 TL bedel ile aldığı bildirilmektedir.
Ankara'daki yüzlerce elektrik malzemesi satıcısı ve toptancısından hiç birinin, bu ihaleye neden katıl(a)madığı konusunda Büyükşehir Belediyesi'nin ‘mantıklı' bir açıklaması vardır umarım... İ.Ö.
Hürriyet


Geri Dön