26 / 04 / 2024

Ev perakendesi, girişimciye yeni fırsatlar sunuyor

Ev perakendesi, girişimciye yeni fırsatlar sunuyor

Organize perakende sektörü, 1990'lı yılardan bu yana çığ gibi büyüdü



Gıda ile başlayan bu süreç, hırdavat ve elektronik mağazacılığını doğurdu ve bu büyüme bugün de sürüyor. Hem de yeni yeni mağazalaşma modelleriyle. Girişimcilerin son yıllarda hızlı bir giriş yaptığı bu yeni alan; ev perakendeciliği. Mahallenizin zücaciyesinin modern hali olarak düşünebileceğiniz bu perakende modelinde bir ev ile ilgili arayabileceğiniz her şey var. Mutfak eşyasından halıya, dekorasyon malzemelerinden temizlik malzemelerine kadar her şeyi bulabilirsiniz bu mağazalarda. Çok hızlı bir şekilde yayılan bu mağazaların 2010da açacakları yeni noktalarda 8 bin kişiye istihdam sağlaması bekleniyor.

Perakende girişimciye yeni bir fırsat : Ev Perakendesi

Perakende Türkiye'nin en hızlı büyüyen sektörlerinden biri. Geleneksel perakende pazarları dışında oluşan yepyeni kulvarlar, hem ekonomiye büyük artı değerler yaratıyor hem istihdam hem de üretim ciddi bir ivme kazandırıyor.
Bugün organize perakendecilik adı  altında değerlendirilen bu kulvarın Gayri Safı Milli Hasıla (GSMH) içinde yarattığı payın 70 milyar dolara yaklaştığı tahmin ediliyor. Önce gıda ile başlayan sonra tekstil ve son olarak da elektronik kategorilerinde devam eden büyüme son 5 yıldır neredeyse hız kesmeden devam ediyor. Perakende sektörü ekonomik krizin en etkin olduğu 2009 yılında bile yüzde 6 büyüyerek, belki de istihdamını azaltmayan, hatta artıran tek sektör oldu.

Sektör  öylesine dinamik ve yeni girişimlere açık ki bu alana ilk giren rakiplerine epeyce bir fark atıyor ve pazarı domine eden şirket oluyor. Tıpkı GSM pazarında Turkcell'in olduğu gibi, tıpkı elektronik mağazacılıkta Teknosa'nın bugün geldiği konum gibi ve Migros'un pazardaki hakimiyeti gibi...

Yepyeni bir kulvar daha
Özellikle son 4 yıldır hızlı büyüyen kategori olan elektronik gibi perakende girişimciliğinin yavaş yavaş yokladığı alanlardan biri de ev perakendeciliği olmaya başladı. Yokladığı dediğimize bakmayın, bu bazı girişimlerde ürkek davranan 'hele bir komşum alsın' psikolojisiyle hareket edenler için. Yoksa atı alan çoktan Üsküdar'ı geçmek üzere.

Çünkü ev perakendeciliğinde son birkaç yıldır öylesine sessiz ve derinden çalışan ve bugün gelinen noktada pazarı öylesine domine edebilen şirketler ortaya çıkmış durumda ki şöyle bir geriye çekilip ayrıntılı olarak baktığınızda bunu açıkça görebilirsiniz.

Aslında ev perakendeciliğini tıpkı 'kahraman bakkal'ın süper markete dönüşmesi, sonrasında hiperleşmesi gibi, geleneksel zücaciyelerin modernleşmiş haline de benzetebiliriz. Ancak bu mağazalarda sadece zücaciye satılmıyor. Mutfak, banyo ve ev dekorasyonu ile ilgili binlerce çeşit ürünü satan bu uzmanlaşmış mağazalar, artık ABD ve Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de gelişmeye başladı.

"Do it yourself'
Türkiye, aslında ev perakendeciliğine önce 'do it yourself konsepti ile başladı. Bauhaus, Koçtaş, Praktiker gibi yapı marketlerin önünü açtığı bu pazara daha sonra isveçli IKEA damgasını vurdu. Türkiye'de artık evler de değişmeye başladı. Evler, genişledikçe yaşam kültürü de değişti. Hem yeme-içme, hem de dekorasyon alanındaki bu açığı dolduran ev perakende mağazaları, tüketicilerin yoğun ilgisiyle karşı karşıya.

Bu alanda faaliyet gösteren şirketler, hem mağaza sayılarını artıyor hem de doğal olarak istihdamlarını. Türkiye'de sadece elektrikli ev aletleri ve mutfak ürünleri pazarının 2 milyar dolar olduğu belirtiliyor. Bu şirketlere mal tedarik eden üreticilerin de iş hacimleri artıyor, ithalatçıların da. Bu hafta her yönüyle hem istihdam yaratan, hem de tedarikçilere fırsatlar sunan ev perakendeciliğini araştırdık. İnanıyoruz ki, geniş bir iş hacmi sağlayan bu alan, tıpkı elektronik perakendeciliğinde olduğu gibi büyük bir hızla gelişecek.

ABD ev perakendeciliğinin lideri
Ev perakendesinin altında alt kategoriler var. Ev geliştirme, ev aksesuarları, dekorasyon gibi. Aslında bu pazar ikiye ayrılıyor. Birincisi hareket etmesi zor, sabit ürünlerin de satıldığı  mağazalar. Örneğin, Bauhaus, Koçtaş, IKEA gibi. Ayrıca bu alana bildiğimiz mobilya mağazaları da giriyor.

TV, buzdolabı satan bayiler de giriyor; Media Markt, Teknosa gibi elektronik perakendecileri de... ikinci grupta da, küçük ev aletleri, dekorasyon ve tekstil ürünlerinin satıldığı Esse, Bernardo, Linens, Chakra, Mudo Concept gibi mağazalar var. Dünyada ev perakendesinin lideri ABD. Zaten ABD, uzmanlık mağazacılığının her alanında örnek olarak gösteriliyor. Ev perakendeciliği konusunda da hem hızlı tüketim toplumu olması hem de fiyatların Avrupa'ya göre daha uygun olması nedeniyle bu alanda uzmanlaşmış durumda.

ABD'de Türkiye'ye göre evler de büyük olduğu için çok fazla tüketim var. Tekrar ürün satm alma oranı çok yüksek. ABD'de perakendecilik sadece şehir içlerinde değil, şehir dışlarında da çok yaygın. Yatırımcıların metrekare sorunu yok. Bilindiği gibi Avrupa ve Türkiye'de perakende hep şehir merkezlerinde dönüyor. Şehir merkezlerindeki en büyük sorun metrekare. ABD'de ise şehir merkezleri dışında açık arazilerde de perakendecilik yapılıyor. Bir başka açıdan, insanların hayatında araba temel öğe. Temel öğe olduğu için her yere arabayla da gidiyorlar. Tüm bu imkanlar ev perakendeciliğinin liderini ABD yapmış durumda.

Türkiye'de de gelişiyor
Artık Türkiye'de de bu alan hızlı bir şekilde gelişmeye başladı. Aslında bu gelişme kaçınılmazdı. Butiklerden Zara'lı, Mango'lu fast fashion dönemine geçti Türkiye. Ardından elektronik işinde bayiler, yerlerini yavaş yavaş dev elektronik marketlere bırakıyor. Şimdi de geleneksel zücaciyeciler, modern ev geliştirme mağazalarına dönüşüyor.

Türkiye'de ev perakendeciliğinin gelişimi ise son 5 yıldır söz konusu. Artık evlerimiz değişiyor. Eskiden sadece misafire açılan salonlarımız, artık dev TV ekranlarının yer aldığı geniş oturma salonlarına dönüştü. Yine eskiden sadece 2-3 kişinin birlikte yemek yiyebildiği dar mutfaklarımız da birer yaşam alanı haline gelmeye başladı. Hatta mutfaklarımız salonlarımızla birleşti. Banyolar yine çok genişledi.

Durum böyle olunca da mutfaklarda kullanılan tencereler daha da modernleşti. Hatta artık semaverlerimiz bile elektrikle çalışır hale geldi. Evlerle birlikte artık dünyada da bir trend haline gelen yeme-içme kültürümüz gelişiyor. Bugün ABD'de en iyi moda markaları değil, en iyi restoranlar konuşuluyor. Durum böyle olunca da ev ürünlerinin satıldığı mağazalara bir hücum başladı. Bardaktan tabağa, tencereden çaydanlığa, yatak örtüsünden banyo havlusuna ve elektronik eşyalara kadar birçok ürün grubunda satışlar patlamış durumda.

Bu potansiyeli görerek, pazara önce ev gereçlerinin ithalatıyla giren birçok ithalatçı, şimdi kendi mağazalarım açmaya başladı. Bu mağazalar, istihdama da olumlu katkıda bulunuyor. Birçok yerli üretici kendisi için yeni yeni satış kanalları yaratmış oluyor bu mağazalarla. Yerli üreticiler perakende şirketlerine hem fason üretim yapıyor, hem de kendi markalarını geliştiriyor. Perakendenin bu yeni kolu, birçok açıdan bereket sağlıyor.

Pazarı, yaşam şekli belirledi

Ekonominin temelinde vardır bu; ana belirleyici kesinlikle pazardır. Türkiye'de evlerin büyümesi, değişmesi ve yaşam alışkanlıklarının değişmesiyle başladı ev perakendeciliğinin gelişimi. Pazar bir taraftan bu açıdan gelişirken, bu oluşuma yanıt verecek ürünler, yaklaşımlar prim kazandı. Bazı şirketler bu fırsatı iyi yakaladı. Bu alana yatırım yaptı. Bu şirketlere gösterilebilecek başarılı örneklerden biri olan Esse, aslında şirket sahibi Semih Şeftali'nin bu pazarı ilk önce ABD'de görmesiyle doğdu diyebiliriz.

Şeftali, uzun yıllar perakende sektöründe faaliyet gösteren başarılı bir girişimci. Tefal için Fransa'da çalıştığı yıllarda sık sık ABD'ye giden ve oradaki pazarın büyüklüğünü gören Şeftali, Türkiye'de bu açığı yakalamış. Ve 2002 yılında ilk mağazasını Ak-merkez'de açtı. Şirketi ilk kurduğu yıllarda ürün sayısının bin ila 2 bin arasında değiştiğini söyleyen Şeftali, bugün ulaştığı 45 mağazasında tam 5 bin çeşit ürün sattığını anlatıyor. Yıllar geçtikçe ev perakendesinin hızlı gelişimini yakından takip eden Şeftali, konuyla ilgili şunları söylüyor:

"Biz Türkiye'de bu alanda büyük bir potansiyel keşfettik ve bunun üzerine yatırım yaptık. Dedik ki 'Biz mutfakta uzmanız'. Hem evlerin mutfaklarının değişmesinden hem yemek kültürünün çok farklılaşmasından dolayı biz mutfağa yatırım yaptık. Şu anda iddia ediyoruz ki, biz mutfakta, sadece Türkiye'de değil, Avrupa'da bile yarışırız. Çünkü dünyayı yeniden keşfetmedik. Bu işi en iyi yapan ülkeleri ve pazarı takip ettik ve ona göre de çözüm ürettik. 2008'de 32 milyon dolardı ciromuz, geçen yılı 40 milyon dolarla kapattık."

30 milyar dolarlık pazar
Ev perakendeciliğindeki rakamlar oldukça etkileyici. Ev perakende mağazalarının toplam satış metrekaresinin, tüm perakende satış alanının yüzde 20'sini aştığı belirtiliyor. Elektronik marketleri bu rakama kattığımız bu rakamın yüzde 30'lan bulacağı hesaplanıyor. Sofra ürünleri, tava, tencereler, mutfak aksesuarlarının pazar büyüklüğünün ise 2 milyar doların üzerinde olduğunu belirtiliyor.

Ev perakendesinin cirosunun ise elektronik, beyaz eşya, mobilya, mutfak aksesuarları, yapı marketler ve ev tekstili ile birlikte 30 milyar dolarlık bir hacme ulaştığı hesaplanıyor. Semih Şeftali, "Türkiye'ye baktığınızda bundan 5 yıl evvel bu markaların hiçbiri yoktu. Bundan 10 yıl önce Bauhaus bile yoktu. En büyük sorunlardan biri, sadece bu mağazaları açmak değildi; tedarik sorunu vardı" diyor.

Görüştüğümüz diğer şirket yöneticileri de Türkiye'de böyle büyük metrekareli mağazaların açılsa dahi bu ürünleri bulmanın mümkün olmadığını söylüyor. "O mağazaları dolduracak, o mağazalarda uzmanlık hissi verecek ürün de yoktu" yorumunu yapıyorlar. Şeftali, bu konuda şu bilgileri veriyor:

"Biz Esse olarak bunu hedefledik ilk baştan itibaren. Türkiye'ye ilk defa bir sürü ürünü biz getirdik. Mesela, en kolay anlaşılacak olan tencere tava olayıdır. Bundan 5 yıl önce teflon çelik tencere vardı. Bundan 50 yıl önce de bakır tencereler vardı kalaylı. Bu kadardı Türkiye'de. Şimdi mağazalara baktığınız zaman süpermarketlere baktığınızda yaklaşık 10 ayrı tencere ve tava grubu var."

Tchibo da gelince...
Tüketiciler artık, damak tadına çok önem vermeye başladı. Dünya genelinde de durum böyle. Uzmanlık mağazaları da dünyadaki gelişmeleri izleyip, ürün gruplarını ona göre düzenliyor. Artık Türkiye'de de çelik tencerelerin yerini döküm tavalar, tenceler almaya başlıyor. Ev perakendeciliğinin önemli markalarından Almanya merkezli Tchibo Turkey Genel Müdürü Şenay Küçük Tansu, tüketicilerin artık katma değeri yüksek ürünleri tercih ettiğini söylüyor. Tansu, şöyle devam ediyor:

"Hiç kuşku yok ki, günden güne değişen hayat koşulları ve bunun hayat tarzlarına etkisi, günlük yaşantımıza da doğrudan yansıyor. Ve görünen o ki, hepimiz yaşadığımız yere özen göstermeye, düzenli yaşamaya, estetiğe daha da önem vermeye başladık. Örneğin bir askıya bir etek asabilirken, şimdi basit bir tasarım farkıyla aynı askıya beş eteğimizi asabiliyoruz  veya mum almak yerine kokulu mum almayı tercih edebiliyoruz. Küçük bir farkı gittikçe daha çok önemsiyoruz."

Tedarikçiler için fırsat çok
Ev perakendeciliği alanında faaliyet gösteren şirketler, mağaza sayılarını sürekli olarak artırıyor. Özellikle Türkiye'de alışveriş merkezlerinin sayısının artmasıyla birlikte, büyüme sürecini artıran bu perakende şirketleri, aynı zamanda tedarikçileri için de büyük fırsatlar sunuyor. Ev perakendecileri ise tedarikleri üç şekilde gerçekleştiriyor. Birincisi, yurt dışında çok popüler olan yabancı markaların Türkiye temsilciliğini almak, ikincisi, Türkiye'de bulunan üreticilere fason üretim yaptırmak. Diğeri de Uzakdoğu'dan ithalat yapmak.

Türkiye'deki perakendeciler bu üç modelden de yararlanıyor. Bazı şirketler sadece ithal ürünlerden oluşan ürün gamlarını müşteriye sunarken, bazıları da hem ithal, hem de yerli ürünlerini satışa sunuyor. Aldığımız bilgilere göre her ürünü Türkiye'de bulmak zor. İthalata mecbur kalınıyor. Mesela rattan ürün yok Türkiye'de. Rattan aksesuar yok. Bambu yok. Bambu bir ekmek tahtası için ithalat yapmak zorundasınız. Ancak Türkiye, bir demir çelik yani maden ülkesi. Bu alanda, çelik ürünlerde tedarikçilerin daha da gelişmesi öneriliyor. Bir de özellikli ürünler var. Örneğin bir kavanozun dibindeki bir zeytini çıkarmak için ince, uzun kaşık üretilmiyor Türkiye'de. Bakır değirmen dışında, başka modern değirmen yok. Bu alanda üretim yapılabilecek birçok ürün kategorisi var.

Çelik grubu kuvvetli
Pazarın gelişimi, tedarikçiler için yol gösterici oluyor. Sofra grubunda başarılı markalardan biri olan Bernar-do'nun genel müdürü  Ömer Sözen, 8 yıldır pazarda faaliyet gösterdiklerini, hem ithal, hem de yerli ürün sattıklarını söylüyor. Sözen, "Ama daha çok ithal ürünler var. Yemek takımlarımızı Polonya'dan getiriyoruz, italya'dan, Almanya'dan gelenler var. Çatal kaşıklarımızı Portekiz'den, Uzakdoğu'dan getiriyoruz. Bardak ve teflonları italya'dan getiriyoruz" diyor. Yurt içindeki imalatçıların çelik grubunda çok kuvvetli olduğunu söyleyen Sözen, imalatçılara şu önerilerde bulunuyor: "Türkiye çelikte çok güçlü. Kendi iç pazarı da var. Demir çelikte hala bizim Türkiye'de yaptıramadığımız, bulamadığımız dünya kadar ürün var yurt dışında."

Ev perakendecileri, krizi yine perakendenin diğer alanlarında olduğu gibi büyüyerek geçirdi. 12 aya yayılan promosyonlar, şirketlerin cirolarını artırdı.  Kârlılıklar düşse de  nakit akışı hep  devam etti. Sektörde kriz dolayısıyla bir tedarik sorununun yaşandığı belirtiliyor. Çünkü hiçbir şirket stoklu çalışmak istemedi. Tedarikçiler de sonradan gelen aşarı talebe yetişemedi. Buna karşın ithalat arttı. Aynı zamanda ithalat iç pazar oranı konjonktüre göre değişkenlik gösteriyor. Örneğin bu oran 2009'da yüzde 50-50 imiş. Şimdi yüzde 60 ithalat, yüzde 40 iç piyasa şeklinde devam ediyor. Krizden önce ise yüzde 70 ithal, yüzde 30 iç piyasa şeklindeymiş. Ağırlığın ithalatta olduğunu belirten yöneticiler, "Kriz herkesin biraz aklını başına getirdi aslında. Tedbirli olmak istedik, ihracat yapmakta zorlanan iç üreticiler de, iç piyasaya daha iyi şartlarda daha avantajlı ürün satmak istediler" diyor.

Yenilikçi şirketler kazanıyor
Peki, ev perakendeciliği yapan şirketler, tedarikçilerde nelere dikkat ediyor? En başta yeni ürün, yeni tasarım üretebilen şirketler tercih ediliyor. Çünkü perakendeciler aynı zamanda tasarım da yapıyor. Tasarım yapan şirkeüere çabuk cevap verebilecek tedarikçiler aranıyor hep.

Bir perakende şirketi sahibi, tedarikçilerle ilgili şu ilginç anekdotu anlatıyor:"İki çelikçiye bir çaydanlık tasarımı götürdük. Birisi dedi ki 'ben müsait değilim yapamam', öbürü 'yaparım' dedi. Ben isterdim ki ikisi de fiyat versin, ben birini seçeyim. Avrupa'yı ayakta tutan bu. Avrupa'da şirket kalmadı ki. Tekstilde, kozmetikte Avrupa'daki şirketlerin hepsi tasarım yapıyor."

Perakendeciler, tasarıma çok önem veriyor. Her şirketin kendi bünyesinde çalışan ya da dışarıdan destek aldığı tasarımcılar var. Ürünün ana özelliği değişmiyor ama örneğin bir elektrikli çaydanlığı sattıran onun tasarımı oluyor. Şirketlerde ürün gamı da çok önemli. Ne kadar çeşit ürün, o kadar çok satış demek.

Şirketler, ayrıca ABD ve Avrupa'yı da yakından takip ediyor. Fuarlara katılıyor. Hatta yurt dışına açılan, açılmayı düşünen zincirler de var. Mutfak artık bütün dünyada bir trend. Yeme içmenin merkezi Fransa'da bile bundan 5 yıl öncesine göre bu mağazaların sayısının arttığı belirtiliyor.

Pazardaki tedarikçi yönündeki bir değişim de. ithalatçıların bir kısmının perakendeci olmaya çalışması. Örneğin Mikasa, Tantitoni gibi şirketler kendi mağazalarını da açıyor bir taraftan ithalat yapıyor

AVM'lerle büyüyorlar
Bu alandaki perakendecilerinin hızlı gelişimi aslında alışveriş merkezlerinin (AVM) gelişimiyle doğru orannlı. 1973  yılında kurulan Karaca, bugün 38 mağazalı bir zincire ulaşmış durumda. Bu büyümede AVM'lerin büyük bir yeri ol duğunu söyleyen genel müdür Fatih Karaca, "38 kendi mağazamız, bin 500 bayimiz var. Caddelerdeki zücaciyeciler eskiden beri vardı. Ama artık onlar da bizim gibi modern mağazaları görüp, kendilerine çeki düzen vermeye başladılar. Dekorasyona önem verdiler, ürünlerini daha iyi sergilemeye başladılar.

2005'ten sonra hızlandı  büyümemiz" diyor.
Karaca, en çok porselen sofra ürünleri sattıklarını söylüyor. Bunun haricinde sofrayı destekleyici ürünler de verdiklerini ekliyor. Ancak AVM'lerdeki kira problemlerinden sıkılıp yeniden cadde mağazacılığına dönmek isteyen perakendeciler de var. Örneğin Kütahya Porselen Genel Müdürü Rüştü Düver, halen 36 mağazaları olduğunu söyleyerek, "AVM'lerde çok zorlanmaya başladık. Biz artık cadde mağazacılığına dönmeyi düşünüyoruz. Bu yıl sonuna kadar 10 mağaza açarız" diyor.

Düver'in verdiği rakamlar, sektör için oldukça heyecan verici. Düver, Türkiye'deki porselen tüketiminin bundan

35 yıla öncesine göre müthiş bir artış gösterdiğini söylüyor. Düver, şöyle konuşuyor: "1980 yılma kadar Kütahya Porse-len'in bünyesinde yılda 5 milyon parça üretim yapılırken, bunu biz bir ayda üretmeye başladık. Halk artık eski alışkanlığını bıraktı, eskiden melaminde yiyorduk, plastik tabaklarda yiyorduk. Artık daha sağlıklı ürünlere kayma var, porselene geçtik."

'Ev'le ilgili ayrı mağazalar açıyor
Perakende sektörünün önemli birçok şirketi ya ev perakendesine yönelik ayrı bir mağaza açıyor ya da mağazalarında önemli bir kısmı ev perakendesine ayırıyor. Bu şirketlerden Boyner de, tek kategoride uzmanlaşmış mağazalarla büyüme stratejisi doğrultusunda 2008 yılından beri "Boyner Evde" ismi ile yola devam ediyor. Boyner Genel Müdürü Aslı Karadeniz, Çarşı'dan Boyner'e değişim sürecinde en iyi sonuçları gözledikleri ev kategorisini, müşterilerinden gördükleri yoğun ilginin de etkisiyle, Boyner Evde konseptiyle müşterileriyle buluşturmaya karar verdiklerini söylüyor. Karadeniz, yeni konseptleriyle ilgili şu bilgileri veriyor:

"Boyner Evde, sunduğu geniş ürün yelpazesi ile her evi bambaşka bir çehreye büründürmenin formülünü sunuyor. Ev perakendeciliği artık bu doğrultuda ilerliyor. Ayrıca, uygun fiyatları ve her zevke hitap eden seçenekleriyle Boyner Evde, hediye alışverişi için de en uygun adres." Yine Zara Home, ev perakendeciliğinin önemli bir ismi. Sarar, Sarev markasıyla bu alana girdi. Pierre Cardin, ev markasıyla ön plana çıkmaya çalışıyor. Halısından, yatak çarşafına kadar birçok marka pazarda faaliyet gösteriyor. Ancak ev perakendesindeki en büyük payı mutfak ürünleri alıyor.

Boyner, Mudo alt kategorilerden daha çok dekoratif ve hediyelik ürünler konusunda uzmanlaşmış bir marka. Boyner, normal bir evde olması gereken ürünleri satıyor. Tekstilde Chakra, Linens, Kervan Çeyiz gibi markalar ön planda.

SEKTÖRÜN ÖNCÜ MARKALARI
3K Halı, AEG, Alfemo, Bellona, Bernardo, Biev, Monev, Doğtaş, Kilim Mobilya, Pierre Cardin, Beymen Home, Boyner Evde, Brillant Home, Bun Design, CASA, Chakra, Cinisli, Çilek, Esse, Garden Life, Hisar, IKEA, Idaş, İpek Mobilya, Yataş, İstikbal, Kervan Çeyiz, Karaca Zücaciye (KRC), Kütahya Porselen, Güral Porselen, Laura Ashley, Mondi, Linens, Media Markt, Bimeks, Darty, Teknosa, Electro VVorld, Vatan Bilgisayar, Merinos, Saray Halı, Mudo, Nuxx, PabetJand, Roche Bobois, Sarar Ev, Seray Mobilya, Tantitoni, Tchibo, Tefal, Moulinex, Rowenta, Krups, Lagostina(Groupe SEB), Tepe Home, Tepe Mobilya, Vakko, Vestel, Arçelik, Vllleroy&Boch, Zara Home, Bauhaus, Koçtaş, Praktiker, Tekzen, Electrolux, Bosch, Siemens, Step Halı, English Home, Home Svveet Home, Evkur, Kelebek Mobilya.
Özge Yavuz / Ekonomist


Geri Dön