23 / 04 / 2024

Fikret İnan: 1 milyar liralık şirketim oldu!

Fikret İnan: 1 milyar liralık şirketim oldu!

2008'de ortaklarının hisselerini satın alıp yola tek başına devam eden Fikret İnan için Tuzla projesi dönüm noktası olmuş...



Markalı konut sektörüne Talvi ve Duek aileleriyle birlikte giren Fi Yapı'nın patronu Fikret İnan, ortaklık için ödediği 1 milyon dolardan bugün 1 milyar liralık bir şirket yarattı. 2008'de ortaklarının hisselerini satın alıp yola tek başına devam eden İnan için Tuzla projesi ise dönüm noktası olmuş

Markalı konutta son 1 yılın en çok tartışılan ismi Fi Yapı'nın patronu Fikret înan. Brüt 135 metrekarelik daireyi 99 bin TL'ye satarak piyasada adeta deprem etkisi yarattı. Fi Yapı, İnan'nın kendi deyimiyle "ekonomik kaliteli" konutlar satmayı sürdürdükçe, daha önce adı hiç duyulmamış bir şirketin, arsaların bu kadar pahalı olduğu, maliyetlerin de yüksek bulunduğu bir dönemde bu fiyata satış yapması "Batacak" söylentilerini başlattı. Uzun süredir bu söylentilere kulak tıkayan înan, birbiri ardına projeler geliştirmeye, yeni yatırımlar planlamaya devam ediyor. Şirketin Mayıs 2007'de kurulduğunu söylüyor Fikret İnan. "27 yıllık ticaret hayatımda üniversite diye tabir edebileceğim bölüm oldu" diyor ve şöyle devam ediyor:

'SEKTÖRE SANCAKTEPE PROJESİYLE GİRDİK'

"Yüzde 40 benim hissem vardı. Yüzde 60'ı da Yahudi kökenli Talvi ve Duek aileleri paylaşıyordu. Daha önce yaptığım bir işte beni tanıdılar, iş yapmak istediler. Fi Yapı'yı kurduk. Sancaktepe projesine başladık. 2008'de piyasa kötü gitmeye başladı. Yıl sonunda da küresel kriz patlak verdi. Bu sürece kadar gayet hoştu. Fakat benim hep 3-5 şantiyenin birlikte gitmesiyle ilgili bir iddiam vardı. Ortaklarım, 'Piyasa zaten daralıyor, nasıl çevireceğiz' dediler; ben araziler buldum. Ama sonunda Ya bu şirketi siz alın, ya da bana devredin' dedim, işin kırılma noktası burası. Ben tek şantiyeyle başarısız olurdum; onlar teker teker gitmek istiyordu. Sonunda ben inat edince 'Alıyoruz' dediler. 'Tamam' dedim. 3-4 gün sonra 'Beraber devam edelim' diye geldiler; yapamayacaklarını anladılar. Artık birlikte olmazdı. Ben satın aldım şirketi. Zaten onlar gayet varlıklı insanlar. Risk almak da istemediler. Hâlâ görüşürüz, aramız iyidir. 9 milyon TL civarında ödedim. Şirketin kuruluşu da 3 milyon dolar zaten, l'er milyon dolar koymuşuz. 1 milyon dolar koyduğum bir şirketin değeri bugün aktifini pasifini çıkardığınız zaman 1 milyar TL'ye ulaştı. Yüzde 50'sinin 500 milyon TL değeri var. Almak isteseler verir miyim bilmiyorum. Herhalde satamam. Çünkü ben ortaklığı beceremiyorum. Konuşulan şeyleri çok rahat algılayıp tempoma ayak uydurması gerek ortağımın."

'TUZLA İŞİ TUTMASA DÜKKÂNI KAPATIRDIM'

Bu noktada "Siz ne yaptınız da bu kadar kısa sürede şirketin değeri 1 milyar TL'ye ulaştı?" diyorum. İnan, büyüme dönemini anlatmaya başlıyor: "Kasım 2008'de Esenşehir'de ilk defa ekonomik fiyata kaliteli konut konseptini başlattık. 135 metrekareyi 99 bin TL'ye sattık. Bütün şimşekleri üzerimize çektik ama gelen müşterilere konut satamadık. Çok komikti. İnsanlar böyle bir şeyin olabileceğine inanmadılar. Satış ofisinde izdiham var ama satışa dönmüyor. Bu paraya böyle bir şey olacağına inanmıyorlar. 3 ayda sattık ve zamanında teslim ettik. Şubat 2009'da Tuzla başladı. Nereye geldiğimizi test etmek amacıyla 100 dairelik proje yaptık. En küçük ama en önemli proje. Gaza mı frene mi basacağıma karar verdim. Aynı problemi yaşasak belki de dükkânı kapatacaktık. 5 günde 100 dairenin tamamını sattık. Demek ki algı olumlu değişmiş dedim. Hemen 'eğer bu iş tutarsa'ya göre hazırladığım Beyükdüzü'ndeki Fi Towers'm arazisini devreye soktum. Martta satışına başladım. Bin 725 daire, ilk büyük projemiz. Zaten film koptu. Fi Yapı'nın Fi Yapı olduğu nokta başladı. 3 günde 400 küsur daire sattık. Kendimize güvenimiz geldi; satışlar da devam etti. Bir damar yakaladığımızı düşündüm. 'Demek ki burada kan var' diye hemen yeni projeler geliştirmek istedim. Sonra herkes 'Batarsın' dedi ama ben Bahçeşehir'deki Fi Side'm arsasını aldım. 2-3 ay düşündüm tabii yapar mıyım yapamaz mıyım diye. Çünkü 3 bin dairelik bir iş. Arsa peşin alınacak falan... Ama orada da her şey çok iyi gitti."

'Deli cesaretiyle hareket etme şansımız artık yok'

Sizin de batmaktan korktuğunuz zamanlar olmuş...
Korkmamak mümkün mü? Cesaretli olmak başka bir şey, korkmak farklı. Korkmuyorsanız, o deli cesareti diye tabir edilen iş. Bizim deli cesaretiyle hareket etme şansımız 1 yıl evvel vardı; çünkü elimizdeki işler yapılabilirdi. Şu anda öyle bir konumda değiliz. 10 sefer düşünüyoruz. Yine birçok şirkete göre hızlıyız ama. Fi Tovver'da prefesyonel olduk, 33 katlı binalar var. Hem prestij hem büyüklük hem kariyeri kapsayan proje ise Fi Side Bahçeşehir. 1 ayda 2 bin daire satma hedefi koyduk, bin 750 tane sattık. Daha fazlasını satmak işime de gelmedi. 1 ayda 3 kez zam yaptık. Talep varsa dağıtmanın mantığı yok.

Fi Yapı batar mı?
Batma şansı sıfır. Bu soruya cevap vermek artık eğlence konusu bizde. Laz fıkrasına döndü. Espri yapıp gülüp konuşuyoruz. Arkadaşlarımız arıyor, yok iflas erteleme almışız, yok onu yapmışız, yok bunu yapmışız. Normalde tepki vermem gerekir. Gururunuza dokunur. Artık kahkahayı basıyorum böyle bir şeyle ilgili aradıkları zaman. Eksik hissettiğiniz yere dokunulursa sert tepki verirsiniz. Benim öyle bir rahatsızlığım, kompleksim yok. Belli bir noktaya kadar herkes size muhaliftir, belli bir noktayı geçtikten sonra da arkanızdadır.

 Nasıl geçeceksiniz o noktayı?
işleri yaparak. Bunun başka açıklaması yok. Şantiyelerimiz sorunsuz. Kimisi iş programından ay, kimisi 1 ay önde ama geride işimiz yok.

 Bu sadece satışınızı gücüne mi bağlı, yoksa finansman kabiliyetine mi?
Tabii ki satışımızın gücüne bağlı. Finansma kabiliyeti hikâye. Hiçbir şirket, "Ben satmasam bu işi yaparım" gibi kabadayılık yapamaz. Satacaksınız. Zaten 1 milyon dolarla başlamışım. Servetim yoktu ki işleri yapayım. Kredi de almadım hiç.

'Bundan sonra gökdelenlere yoğunlaşacağım'

"istanbul'da şehir merkezinde rezidans ve otel işlerine yoğunlaşacağım. Ikitelli'de istoç'un karşısında rezidans-home ofice tarzı bir proje için görüşüyoruz. 30-40 kat ve üstü projelere bakıyorum. Kartal'da da Adliye'ye yakın, E5'e cepheli otel ve rezidans planlıyoruz. Ayrıca, Bakırköy'de denize yakın bir arazi için görüşüyoruz, istanbul harici illerde 5 bin-10 bin dairelik yeni şehirler kuracak bir Fi Yapı hedefliyorum. 10 yılda 100 bin konut hedefini rahat tutturacağımıza inanıyoruz.  Ankara  da bizim için önemli. Minimum 10 bin konut düşünüyoruz burada. Eskişehir yolu tarafı en çok gelişecek bölge. Burada yer bakıyoruz. Kısa zamanda sürpriz yapacağız. Ama 2010'da yeni kazma vurmayacağız."

'Sponsorluğa 20 milyon TL harcadım'

Yeni bir marka olan Fi Yapı ile ilgili olumlu algı oluşturmak ve bilinirliği artırmak için sponsorluklara ağırlık verdiğini kaydeden inan'ın, reklamla ilgili yorumu ilginç: "insanın ağzına sevmediği bir ilacı sokmaya çalışıyormuşsunuz gibi oluyor." inan, sponsorlukla bilinçaltına indiklerini belirterek, şöyle konuşuyor:

"Yarışma programlarına, sinema filmlerine, haber programlarına ve müzik organizasyonlarına sponsor olduk. Ağırlıklı haber programları seçtik. Bu, ciddi bir imaj yarattı insanlarda ve Türkiye çapında tanındık. Bu kadar başarılı olacağını da bilmiyordum. Böyle bir boşluk hissederek yaptım sadece. Çok tepki de aldım. Ama markayı güçlendirmek lazım. Söz verdiğini yapan, güçlü şirket imajı oturtmam lazım önce daire satmak için... Eşim bile bana çok tepki göstermiştir. 'Her yerde bu kadar ismin olursa üzümlü kek muamelesi görürsün' dediler ama ben yaptığım işe inandım ve sponsorluk işine abandım. Sadece 2009'da 20'nin üzerinde sponsorluk işimiz oldu. 1.5 yılda reklam dahil sponsorluk harcamamız 20 milyon TL. Ciromuz ise 750 milyon TL."
Menekşe Ataselim/Habertürk


Geri Dön