26 / 04 / 2024

Galata Mevlevihanesi 4 yıllık restorasyondan sonra açıldı!

Galata Mevlevihanesi 4 yıllık restorasyondan sonra açıldı!

Galata Mevlevihanesi'nin 4 yıl gibi uzun süren bir restorasyon çalışmasının ardından tamamlanarak, 21 Kasım 2011 tarihinde sessiz sedasız açılması, ziyaretçileri sevindirdi



Beyoğlu İstiklal Caddesi'nin yoğun gürültülü ve kalabalık ortamının içinde birden kendinizi Yüksekkaldırım'a inen yokuşun başında yer alan sessizliğin kalbi, tefekkürün merkezinde bulursunuz. Burası 2. Beyazıd tarafından 1491 yılında yaptırılan ve yüzyıllar boyunca tasavvuf, musiki ve bilimi kaynaştıran 520 yıllık Galata Mevlevihanesi'dir. Türk ve İslam kültürüne büyük etkileri olan Galata Mevlevihanesi'nin 4 yıl gibi uzun süren bir restorasyon çalışmasının ardından tamamlanarak, 21 Kasım 2011 tarihinde sessiz sedasız açılması, ziyaretçileri sevindirdi.

Son restorasyonla birlikte daha düzenli ve huzur ortamına dönüştürülen ve müze olarak kullanılan Galata Mevlevihanesi, törensel açılış yapılmadığı halde ziyaretçi akınına uğramış durumda. Daha önce Divan Edebiyatı Müzesi olarak kullanılan Mevlevihane, baştan aşağı mekanın ruhuna uygun olarak yenilendi. Önceden kullanılmayan dedegan hücrelerinde müzenin asıl kısmı oluşturuldu. Mevievihanede günlük hayatta kullanılan hemen hemen bütün eşyalar da ziyarete açılacak.

ORİJİNAL HALİYLE GÜNÜMÜZE ULAŞAN TEK MEVLEVİHANE
Osmanlı Devleti'nin İstanbul'u fethinden 38 yıl sonra yaptırdığı ilk binalardan olan Galata Mevlevihanesi, İstanbul'un da ilk ve orijinal haliyle günümüze ulaşabilen tek mevlevihanesi olma özelliği taşıyor. Çağın güzel sanatlar akademisi de sayılan Galata Mevlevihanesi, yabancılarca en çok ziyaret edilen ve seyahatnamelerde adı geçen, gravürü yapılan en ünlü mevlevihane olarak biliniyor. 1509 yılında gerçekleşen İstanbul Depremi'nden etkilenen yapı, 17. yüzyıl başından itibaren birçok onarım ve yenileme geçirdi, ek bölümler ilave edilerek, külliye şeklini aldı. Bilinen ilk onarımı 1650 yılında Tersane ve Matbah Emini İsmail Ağa tarafından yapılan Galata Mevlevihanesi'nin, günümüze ulaşan en eski taşınmazı 1649 tarihli Hasan Ağa Çeşmesi'dir. 1765 Büyük Tophane yangınında zarar gören mevlevihane, aynı yıl sultan 3. Mustafa tarafından Yenişehirli Osman Efendi bina emini tayin edilerek, onarıldı. 1791de Şeyh Galip'in meşihaia atanmasıyla Sultan 3. Selim'in gerçekleştirdiği onarımlar sonucunda mevlevihane yenilendi. 19. yüzyılda Sultan 2. Mahmud ve Sultan Abdülmecid dönemindeki onarımların ardından mevlevihane 1959-1960 yıllarındaki onarımla son şeklini aldı.13 Aralık 1925'te 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Şeddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve ilgasına Dair Kanun gereğince mevlevihanenin fonksiyonu sona erdi ve aynı yıl okul olarak kullanılmaya başlandı.

Semahane binası uzun süre il-kokul olarak kullanıldıktan sonra 2 Ekim 1946 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla müze olarak kullanılmak üzere Maarif Vekaleti'ne devredildi. Ancak mevlevihane 27 Aralık 1975 günü "Divan Edebiyatı Müzesi" olarak ziyarete açılabildi. 2007 yılında ziyarete kapatılan Galata Mevlevihanesi, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın katkılarıyla yaklaşık 3 yıl süren çalışmalar sonucunda, çağdaş müzecilik anlayışıyla restore edildi.

RESTORASYON ÇALIŞMALARI
Restorasyon çalışmaları ve mevlevihane hakkında bilgi veren Galata Mevlevihanesi Müzesi Müdürü Yavuz Öz-demir, mevlevihanenin 1491 yılında, ABD'nin keşfinden 1 yıl önce inşa edildiğini belirterek, Evliya Çelebi'nin seyahatnamelerinde, mevievihanede 100 kadar derviş hücresi bulunduğundan bahsettiğini söyledi. Özdemir, mevievihanede 2005 yılına kadar geniş çaplı restorasyon ya da teşhir ve tanzim konusunda düzenleme yapılmadığını, 2005 yılında Vakıflar İstanbul Bölge Müdürlüğü tarafından restorasyon çalışmalarına girişildiğini ve 2009 yılında semahane binasında restorasyonun tamamlandığını anlattı.

MEVLEVİLİĞE GEÇİŞ
Restorasyon sırasında Şeyh Galip Türbesi'nde üzeri sıva kaplı olduğu için daha önce bilinmeyen kalem işlerinin ortaya çıkarıldığını belirten Özdemir, "Halet Efendi Türbesi'nde kalem işleri biliniyordu, ama alttan daha eski dönem kalem işleri ortaya çıkarıldı. Şu anda Halet Efendi Türbesi'nde iki dönem kalem işi izlerini görmekteyiz" dedi. Semahane binasının alt katındaki dedegan odalarının ziyarete açıldığını ve buralarda tümden gelim yöntemiyle, düşünce olarak mevleviliğe nasıl geçiş yapıldığının anlatıldığını kaydeden Özdemir, mevlevihanenin Alman Lisesi'ne kadar uzanan geniş bahçesinin de kullanılır duruma getirilerek, ziyaretçilerin Beyoğlu'nun gürültüsünden uzaklaşabilecekleri geniş ve rahat bir alan oluşturduklarını söyledi. Mevlevihanenin ruhuna uygun olarak restore edildiğini söyleyen Müze Müdürü Özdemir, Osmanlı döneminde Vakıflar arşivinden aldıkları bir belgeye göre, mevlevihanelerin külliye şeklinde olduğunu belirtti. Özdemir, şu bilgileri verdi: "Burada bir semahane binası var! Mevlevihanelerin en önemli unsuru, mutfak denilen matrah-ı şeriftir. Burası mevlevilerin yemeklerinin piştiği, aynı zamanda mevlevi dervişlerinin de piştiği yerdir, Matrah-ı şerif günümüze ulaşmamıştır. Buranın şeyhinin kaldığı harem dairesi günümüze ulaşmamıştır. Semahane binası, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın koruması sayesinde günümüze ulaşan ender ahşap yapılardan birisidir. Çamaşırhane, Adile Sultan Şadırvanı ve sarnıcı, Hasan Ağa Çeşmesi, 'Sessizler Evi' adı da verilen 'Hamuşan Ha-zire Alanı' da günümüze ulaşan taşınmaz kültür varlıkları arasındadır."

DEDEGAN ODALARI
Özdemir, müze hakkında şu bilgileri verdi: "Sema alanında restorasyon sırasında 1855 yılında Abdülmecit döneminde yapılan kubbedeki kalem işleri ortaya çıkarıldı. Galata Mevlevihanesi Müzesi'nin esas sergi mekanlarını, alt kattaki dedegan odalarında oluşturduk, ilk soldan başlayarak, odalar gezildiğinde sufizm, tasavvuf ve tarikat kültürü hakkında bilgiler verdik ve bunlara ait eserleri sergiledik. Bu şekilde mevleviliğe geçişi anlattık. Diğer bir odada günümüze ulaşmayan matrah-ı şerifte kullanılan eşyalar sergilendi. Hemen yanında mevlevi kıyafetleri yer aldı. Diğer bir odada ise Mevleviliğin en önemli unsurlarından Hazreti Mevlana'nın yazdığı Mesnevi'yi sergiledik. Cam işçiliğini 3. Selim döneminde ülkemize getiren kişinin Mevlevi Mehmet Dede olduğu pek bilinmez. Mevlevi Mehmet Dede, Venedik'te aldığı eğitim sonucu İstanbul'a gelir ve Beykoz'da ilk cam atölyesini kurar. Müzede buna da yer verdik. Son olarak da burada şeyhlik yapan dedeler hakkında bilgi verdik." Müzenin üst kısmında ise hat koleksiyonu, mehter müziği ve musiki aletleri, Hilye-i Şeriflerin sergilendiğini, son çelebi Veled Çelebi hakkında bilgiler verildiğini, Galata Mevlevihanesi'ne emeği geçen padişahlar 2. Beyazıt, 3. Mustafa, 3. Selim ve 2. Mahmud'un tanıtıldığını anlatan Özdemir, "Padişahlar hakkındaki bilgileri dünya ile karşılaştırmalı olarak verdik. Mesela 'Galata Mevlevihanesi 1491 yılında kuruldu' diyoruz, sonrasında ise 1492 yılında ABD'nin keşfedildiğini veriyoruz. Yani dünya ile karşılaştırmalı bir tarih silsilesi oluşturduk ki insanlar o dönemi kafalarında canlandırabilsinler" diye konuştu. Galata Mevlevihanesi'nin son restorasyon çalışmalarında ve eserlerin iç tanziminde büyük emeği geçen Müze Müdürü Yavuz Özdemir, müzenin törensel açılışının ise önümüzdeki günlerde yapılacağını bildirerek, daha şimdiden ziyaretçi akınına uğradıklarını söyledi.

Akit


Geri Dön