24 / 04 / 2024

Gerhard Schröder Sinpaş'ın konferansına konuşmacı olarak katıldı!

Gerhard Schröder Sinpaş'ın konferansına konuşmacı olarak katıldı!

Gerhard Schröder Sinpaş'ın düzenlediği “Sürdürülebilir Başarı İçin Liderlik” konferansına konuşmacı olarak katıldı



Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder, Sinpaş'ın düzenlediği “Sürdürülebilir Başarı İçin Liderlik” konferansında, küreselleşmeye verilecek cevabın Avrupa Birliği (AB) olduğunu söyledi.

Schröder, “Asya'nın yükselişine de tanık oluyoruz. Avrupa'da bizim açımızdan sorulacak soru: Acaba bizim kıtamız gelecekte nasıl bir rol oynayabilir. Amerika ve Asya gücüne karşı Avrupa Türkiye'yi yanına alarak bir güç olabilir” dedi.

Türkiye AB'ye iyilik
Schröder, Türkiye'nin AB'ye üyeliği konusunda, “Türkiye'yi AB'ye alarak Türkiye'ye iyilik yapmayacağız. AB'ye iyilik yapacağız. Ben bunu böyle anlatıyorum, siz de öyle yapın” dedi. Schröder aynı zamanda AB'nin Türkiye'yi üyeliğe almamasının arkasında Türkiye'nin nüfusunun 100 milyona çıkmasının hesaplanması olduğunu da dile getirerek, şöyle konuştu: “Avrupa'nın en kalabalık ülkesi Türkiye olacak. Bunlar müzakere sürecinde korku kaynağı olabiliyor. Hem ortak iç pazara hem de ticari bir birliğe ihtiyaç var. 15'ten 27 üyeli birliğe çıktı. Ekonomik açıdan çok başarılı oldu ama siyasi açıdan hâlâ yapması gereken ev ödevleri var. AB iç entegrasyonunu ve dış genişlemesini sürdürmesi halinde başarılı olacak. Bu da Ortadoğu, Arap ülkeleriyle kurulacak köprü ile gerçekeşebilir. Bunu sağlayacak ülke de Türkiye'dir. Bunu yapmayan Avrupa dünya çapında bir güç olamaz. Türkiye'nin geleceği AB'ye tam üyelik olmalı. Hiç kimse ahde vefayı görmezden gelemez.”

Tsunami etkisi
Mali piyasaların temel ödevlerine odaklanmasının krizde anlaşıldığını dile getiren Schröder, aynı zamanda kredi piyasalarının yeniden güveni inşa etmesi gerektiğini söyledi. “Bunun için de bankacılık sisteminini yeniden inşa edilmesi şart. Kısa ve orta vadede ekonomik krize çare olmak için önemli olan küresel sorunlara çare olmak” diyen Schröder, krizi bir tsunamiye benzeterek, şu değerlendirmeyi yaptı: “Tsunaminin asıl etkisi ilk dalgada olmaz. Asıl etki dalga çekildiği zaman ortaya çıkar. Dibe vurulan birçok ülke var. Amerika'da ve Avrupa da, başka ülkeler de var. Ulusal ve uluslararası düzeylerde elimizden geleni yaparak uluslararası ekonomiyi tekrar ayağa kaldırmalıyız. Ancak yeni sanayileşen ülkelerin artan rollerini de görmek gerek. Brezilya, Çin, Türkiye gibi ülkeler de gücün bir parçası oldu.”

Erdoğan hızlı evrim geçirdi herkes şaşırdı

“ÜLKEMİZDE milyonlarca Türk yaşıyor çok Türk tanıdığım var. Aralarında yakın dostlarım var” diyen Schröder, Başbakanlık döneminde kendisiyle görüşen Türk lider kadrosuna çok saygı duyduğunu belirtti. Schröder, “AB'de Erdoğan'ın bu kadar başarılı olabileceği düşünülemiyordu. Erdoğan'ın hızlı evrimi herkesi olduğu gibi beni de şaşırttı” dedi.

Ortak hareket edersek krizleri kolay aşarız

GERHARD Schröder, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin uluslararası toplumdan mümkün olduğunca daha çok güç elde etmeye başladığını belirterek, bu ükelerin IMF ve diğer uluslararası kurumlarda da daha fazla etkin olmaya başladıklarını vurguladı. Schröder, “Hem yeni sanayileşmiş hem de gelişen ülkelerin uluslararası kurumlarda temsil edilmesi gerekiyordu. Birlikte çözüm üretmek zorundayız. Küresel ekonomik kriz bize bunu gösterdi. Gelişen ülkeler, batılı ülkelerdeki fonlara yatırım yapabilmeli. Dünyanın her yerinde ülkeler yabancı yatırıma bağlı. Sadece sermaye açısından değil bilgi birikiminin aktarılmasında da önemli. Ortak hareket, sadece ekonomik değil siyasi krizleri de ortadan kaldırır” dedi. “Biz elimizden geldiğinice dünyanın iki farklı kutba ayrılmasına izin vermemeliyiz” diyen Gerhard Schröder, özellikle yoksul ülkelere cezalandırıcı gümrük vergilerinin getirilmemesini ve korumacı tedbirlerin alınmaması gerektiğini söyledi.
Hürriyet

Konuyla ilgili basında yer alan diğer haberler

Schröder: Krizden çıkış Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde saklı

Almanya eski Başbakanı Schröder, 'Çin, Rusya ve Türkiye güçlendi. Krizden çıkış için bu ülkelerin etkin olmasına izin verilsin' dedi

Sinpaş 35. Yıl etkinlikleri çerçevesinde İstanbul'da düzenlenen ‘Sürdürülebilir Başarı için Liderlik' konferansında ABD eski Başkanı Bill Clinton'ın yanı sıra  Almanya eski Başbakanı Şansölye Gerhard Schröder'ı ağırladı.
Krizden çıkış yolu olarak küreselleşmeyi gösteren Almanya'nın 7'nci başbakanı Gerhard Schröder, bunun gelişmekte olan ülkelerin uluslararası kurumlara entegrasyonun artırılmasını gerektiğini söyledi.

‘Köklü değişim şart'
Schröder şöyle konuştu: “Zaman yeni endüstriyel ülkelerin zamanı, son birkaç yılda Çin, Brezilya, Rusya ve Türkiye gibi ülkeler ekonomik ve politik olarak güçlendiler. Bu büyümede beraberinde büyük bir sorumluluk getirdi. Şimdi bu ülkelerin IMF gibi uluslararası kurumlara olan entegrasyonu artırılmalı. Daha etkin olmalarına izin verilmeli.” Finansal krizin bazı şeyleri daha açık hale getirdiğini söyleyen eski Başbakan Schröder, “Barış ve istikrara ihtiyacımız var. Pazar istikrarı ve finansal kaynakların farklı kanallara dağıtılması gerekiyor. Bu ülkelere yapılacak ve bu ülkelerden doğacak yatırımlar sayesinde finansal sistemde köklü değişimler yaratılabilir” diye konuştu.  Krizin tusunamiye benzetilmesini doğru buldugunu belirten Schröder, “Tsunamanin esas etkileri sular çekilince anlaşılıyor. Dünya ticareti yüzde 30 düştü. 80 yıldır görülmeyen bır surec yaşandı. Bu yılın ilk aylarında sonuçları görünce hepimiz şok olduk.
Ama 80 yıl önceki büyük buhrana benzemedi. Bu sefer politikacılar ve merkez bankaları hızlı davrandı. Amerika'da tedbir için 800 milyar dolar Çin'de ise 500 milyar dolar tedbir paketi açıklandı. Sonuç olarak bu sonbaharda dış talep arttı ve toparlanma başladı” diye konuştu.
Yoksul ülkelerin küresel ekonomiye daha fazla entegre olmasının önemine dikkat çeken Schröder, “Dünyanın iki ayrı kutuba ayrılmasına izin vermemeliyiz. Özellikle yoksul ülkelerin dünya pazarların kolay ulaşımı sağlanmalı böylece gelişmekte olan ülkelerde üretilen ürünlerin daha fazla pazara ulaşması yolu açılmalı. Bunun içinde Avrupa Birliği ve ABD bir adım geri adım atarak orta yol bulunmalı” dedi.
İklim değişikliğininde ekonomilerde büyük değişimlere neden olacağını vurgulayan Schröder, “Su giderek zor ulaşılan bir emtia haline geliyor. Buda jeopolitik ve ekonomik istikrarı tehdit eden bir unsur olarak önümüze çıkacak” dedi.

Enerji önem kazandı
Schröder, bu bağlamda yenilenebilir enerjiye yatırım yapılmasının önemine dikkat çekerek, enerji politikalarının kökten değiştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Avrupa'nın 40 yıl önce Türkiye'ye verdiği tam üyelik sözünü tutması gerektiğini belirten Schröder, “Türkiye bunu 40 yıl dinledi. AB şunu anlamalı ki, Türkiye'nin AB'ye üye olması güvenlik ve ekonomik açıdan çok önemli. Ne yazık ki AB gözüyle Türkiye'nin dostane komşuluk ilişkileri politikası takdir görmüyor. Türkiye AB'ye yaklaştıkça özellikle enerjide çok önemli işbirlikleri yapılabilir. Nabucco ve Güney Akım bunun sadece bir başlangıcı” ifadelerini kullandı.
 Siyasette günde 17 saatte varan çok yoğun bir tempoyla çalıştıklarını dile getiren Schröder, “O yüzden siyasetten sonra mutlaka bir uğraş bulmak lazım. Ben siyasete atılmadan önce avutkatlık yapıyordum. Uzun aradan dolayı avukatlık yapmam zor bu nedenle şu anda danışmanlık veriyorum. Çalışmak önemli ama siyasetin dışındaki hayatta güzel” dedi.
Nuriye DOĞU/Radikal

Erdoğan AB'yi şaşırttı

Almanya eski Başbakanı Schröder, gerçekleştirdiği reformlarla Erdoğan'ın AB liderlerini şaşırttığını belirterek, “Çok saygı duyulan bir lider. Kimse böyle bir başarı beklemiyordu” dedi

Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder, Sinpaş'ın düzenlediği “Sürdürülebilir Başarı İçin Liderlik” konferansında, Türkiye'nin geleceğinin AB'ye tam üyelikten geçtiğini söyledi. Schröder, “Ahde vefa çok önemlidir. AB, 1963'te Türkiye'ye tam üyelik sözü verdi. Türkiye bu üyelik için adımları atıyor sıra AB'de” dedi.

KARARLILIĞI HERKESİ ETKİLEDİ

Başbakan Erdoğan'ın liderliğine vurgu yapan Schröder, “Erdoğan çok saygı duyulan bir lider. AB'deki liderler Türkiye'den böyle bir başarı ve ilerleme beklemiyordu. Erdoğan'ın başkanlığındaki çok önemli reformlar ve ilerlemeye doğru hamleler birçok AB başkanını şok etti. Benim için şaşırtıcı olmasa da kısa zamanda Erdoğan diğer liderleri ikna edebildi” diye konuştu. Türkiye'nin AB'ye tam üye olmasının Almanya ve Fransa tarafından öneminin anlaşılmasının gerekliliğine  vurgu yapan Schröder, Türkiye'nin reformlardaki kararlılığı ve ikna edici tavrının herkesi etkilediğini söyledi.

AB, TÜRKİYE'Yİ ALMAK ZORUNDA

Schröder sözlerini şöyle sürdürdü: “Muhafazakar parti olması uluslararası arenada hiçbir olumsuzluk ifade etmez. Bu iç politika ile ilgili bir meseledir. Biz dış politikada anlaşılıp anlaşılmamaya bakarız. Erdoğan çok saygı duyulan bir lider. Almanya'daki Merkel hükümeti şunu öğrenecek ki Türkiye'nin AB'ye girmesi sadece Türkiye için değil Avurupa için önemli. Bu kesinlikle AB'ye yapılan iyilik olacak. Merkel ve Sarkozy bunun ekonomik-politik istikrar için ne kadar önemli olduiğunu öğrenecek. Avrupa Asya ile Arap ülkeleri arasıda köprü olan Türkiye'yi yanına almak zorunda.

TAM ÜYELİKTE ISRARCI OLUN

Türkiye tam üyelikte ısrarcı olsun. Tam üyelik sonrası Arap ve Müslüman ülkelere örnek teşkil edilecek nitelikte, İslam inancı ile modern dünyaya uyumun birbirine engel olmadığının somut bir örneği olacaktır. Hükümetin Kıbrıs konusundaki yapıcı tutumunu takdirle karşılıyorum ve tüm dünya da böyle karşılıyor. Türkiye, Güney Kafkasya ülkeleri ile dost olan tek ülke. Türk Ermeni ilişkilerinde atılan dostane adımları sonuna kadar destekliyorum. AB'ye girmiş bir Türkiye, Nabucco gibi projelerle AB'nin enerji güvenliğini tesis etmekte.”

Krize tsunami benzetmesi yerinde

Konuşmasında “Dünya ticareti yaklaşık olarak yüzde 30'luk değer kaybına uğradı. Böyle bir değer kaybı, geçtiğimiz 80 yıl boyunca görülmemiş bir değer kaybıdır” diyen Schröder, “ Bana soracak olursanız mevcut durumu açıklamak için iyi bir benzetme tsunami etkisi” ifadesini kullandı. 

Size ihtiyacımız var

Başkanlığının ilk aylarında Türkiye'nin 21. yüzyıla damgasını vuracağını bildiklerini belirten Clinton, “Başkan Obama'nın birçok sorunda  size ihtiyacı var. Bizim size ihtiyacımız var” dedi.

10 yıl sonra duygulandıran buluşma

Clinton konferansta, Marmara Depremi sonrasındaki Türkiye ziyaretini anlatırken, 10 yıl önce burnunu sıkan ‘Erkan bebeği' karşısında görünce şaşırdı. Clinton salondakilere, “İşte bu deprem sonrası burnumu sıkan çocuk” dedi. 10 yaşındaki Erkan Işık ise, o fotoğrafın manşet olduğu star'ı göstererek Clinton'un burnunu bir kez daha sıktı. Bu manza karşısında duygulanan Clinton da Erkan'ın burnunu sıktı. VAROL NALBANT

‘Kardak krizini şaka sandım'

ABD eski Başkanı Bill Clinton,  “Sürdürülebilir Başarı İçin Liderlik” konferansındaki konuşmasında Türkiye ve Yunanistan arasında 1996'nın Ocak ayında yaşanan Kardak krizine değindi. “Kardak krizi şaka gibiydi” diyen Clinton şunları anlattı: “Ben o gün Rusya başbakanıyla güvenlik görüşmeleri yapıyordum. Toplantının ortasında yardımcım, Türkiye ve Yunanistan'ın üzerinde koyunların yaşadığı Kardak kayalıkları yüzünden çatışmaya girmek üzere olduğunu söyledi. Bunun bir şaka olduğunu sandım. Toplantıyı yarıda bıraktım.     Liderlerle, Türkiye başbakanıyla telefonda konuştum. Sonunda üzerinde 20 koyundan fazla yaşamadığı bir kayalık yüzünden savaş çıkmayacağına karar verildi ve krizden dönüldü. Ve bundan ders çıkardım, dünyada ülkelerin nasıl savaşın eşiğine geldiği konusunda buna benzer yüzlerce örnek verebilirim.”

‘AB'YE GİRMENİZ ŞART'

Konuşmasında Türkiye'nin AB üyeliğine de değinen Clinton, İslamiyetin çok iyi anlaşılması gerektiğinin bunun içinde Türkiye'nin AB'ye üye olmasının çok önemli olduğunu söyledi. Türkiye'nin mutlaka AB'ye girmesi gerektiğini belirten Clinton, şunları söyledi: “İslam'ın çok iyi anlaşılması lazım. Bunun için din ve siyasetin birbirinden ayrı tutulması gerekiyor. Bu kapsamda Türkiye'nin AB'ye girmesi önem teşkil ediyor. Türkiye ile Yunanistan'ın bu açıdan uyumluluğu önemli. Türkiye ve Yunanistan'dan birbirine daha bağımlı iki ülke düşünemiyorum. Farklılıkları yok ve pozitif örnek teşkil ediyorlar. Yunanistan ve Türkiye deprem sonrası birbirine yardım etti ve birbirine bağımlılığın iyi bir örneğini verdi.”
Ayşe SARIOĞLU/Star


Geri Dön