20 / 04 / 2024

Hanefi Öksüz: Kahramanmaraş'a büyük yatırım yapmayı düşünüyoruz!

Hanefi Öksüz: Kahramanmaraş'a büyük yatırım yapmayı düşünüyoruz!

6 sektörde, 28 fabrikası, 8 bin çalışanı ve 1 milyar dolar cirosu ile Türkiye'nin Maraş'tan doğan sanayi devi Kipaş, nisan ayında devreye alacağı ikinci çimento tesisi ile dev kapasiteye ulaşacak...



Kipaş Holding, nisan ayında çimento üretiminde dev kapasiteye ulaşacak. Holding, bu sektörde yüzde 210 kapasite büyüterek, yıllık 4.5 milyon ton hacme sahip olacak. Böylece holdingin tesisi Türkiye'nin tek alanda en büyük hacmine sahip merkezlerinden biri haline gelecek. Kipaş Holding'in çimento alanındaki şirketi Kahramanmaraş Çimento Beton Sanayi, yüzde 2 bin 609 gibi müthiş bir büyüme oranı ile 'hız'ını TOBB ve Harvard Üniversitesi bünyesindeki AllWorld Network tarafından 'en hızlı büyüyen' şirket seçmesi ile de tescil ettirmişti. 

6 sektörde 28 fabrikası, yaklaşık 8 bin çalışanı ve 1 milyar dolarlık cirosu ile Kahramanmaraş'ta doğan sanayi devi, faaliyet gösterdiği diğer sektörlerde de liderliğe oynuyor. Kipaş, 2014'te devreye alacağı kağıt tesisi ile Avrupa'nın en büyüğü olacak. Tekstil sektöründe de durum aynı. Holdingin entegre tesisleri Türkiye'nin en büyüğü. Pamuktan konfeksiyona tekstilin tüm aşamalarında Kipaş'ın imzası var. Ancak jeotermal enerji holdingin kendisine büyümek için seçtiği yeni sektör. Bu alanda 65 megavat kurulu güce sahip. Mevcut kaynaklar içinde 25 megavat daha enerji sağlayabilecek suları var. Her yıl çift haneli büyüme gerçekleştiren Kipaş Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Hanefi Öksüz, sorularımızı yanıtlayarak,  "Başa güreşmem lazım. Yatırım yaparken öncelikli hesabım budur" diyor ve geçen yıl toplamda 400 milyon dolarlık yatırım yaptıklarını ve bu yıl da aynı tutarda yatırım yapacaklarını söylüyor. 

"Çimentoda kapasiteyi yüzde 210'a çıkaracağız yani yüzde 120 oranında ikinci fırını da ekliyoruz" şeklinde konuşuyor Hanefi Öksüz ve "Yani çimentoda iki katından fazla kapasiteye çıkıyoruz. Kapasitemiz 4.5 milyon tonları bulacak Biz burada aynı zamanda belediye atıklarını da yakabileceğiz. Bu yatırımla birlikte çimento alanında tek başına belki de Türkiye'nin en büyük kapasiteli tesislerinden biri olur.  İkinci bölümü Nisan'da üretime geçireceğiz" diyor.

Çok dinamik bir yapıya sahip olduklarını, yatırım konusunda çok atak olduklarını da anlatıyor Öksüz, ve "2012'de 400 milyon doların üstünde yatırım yaptık. 2013'te de yatırımlarımız devam edecek benzer bir rakamda yatırımı bu yıl da yapabiliriz. Her şirketimiz için ayrı ayrı büyüme tahmini yapıyoruz. Kipaş olarak bu yıl da çift haneli bir büyüme bekliyoruz. 2011 yılında 800 milyon lira kadar ciro yaptık. Geçen yıl rakam 1 milyar lirayı buldu. 200 milyon dolarlık ihracat yapıyoruz. 

Türkiye'nin en hızlı büyüyen gruplarından biriyiz. Çimento alanındaki şirketimiz TOBB ve Harvard Üniversitesi bünyesindeki AllWorld Network tarafından 'en hızlı büyüyen' şirket seçildi. Oradaki büyüme yüzde 2 bin 609" sözlerini dile getiriyor. 


Enerjide büyüyeceğiz lokmaları tek tek yutacağız

 

Devam eden yatırımları arasında ikinci çimento tesisleri, kağıt fabrikası ve gazbeton tesisi olduğunu da anlatıyor Öksüz ve yatırımları hakkında "2012'de tamamladığımız bir takım projelerimiz de var. Yaptığımız HES'i ve jeotermal santralları devreye aldık, jeotermal yatırımlarımız devam edecek. Şu anda jeotermalde 68 megavat kurulu gücümüz var. Büyümemiz bundan sonraki sondajlarla çıkaracağımız sahalara bağlı" bilgilerini veriyor. Öksüz, şöyle devam ediyor: "Ancak jeotermal Kipaş Grubu'nun kendisine büyümek için seçtiği bir numaralı sektör. Türkiye jeotermal kaynaklar bakımından önde gelen ülkelerden biri. Özellikle Büyük Menderes Havzası'ndan suları çıkarıyoruz. Soğuyan suları tekrar yer altına basıyoruz. Bu son derece çevresel bir enerji. Şu anda 25 megavat daha yapacak suyumuz var. RES'de elimizde küçük bir proje var ama rüzgarda büyümek ana hedefimiz değil. Enerji alanında ayrıca çok sayıda kojenerasyon tesisimiz var. Hatta şimdi kağıt fabrikamızın içine 50 megavat kömür santralı kuruyoruz. Doğalgaz motorlarımız var. Bir de tabi AKEDAŞ adında bir dağıtım şirketimiz var. Kipaş oranın büyük ortaklarından biri. Enerjiye ağırlık vereceğiz. Ama lokmanın birini ikisini yutmadan bir şey yapmayacağız ama araştırmalarımız var, 2013'te kağıt tesisinin bir kısmı tamamlanacak. İkinci çimentonun bir kısmı tamamlanacak."

 

Tekstil artık amiral gemilerden biri 

 

Bugüne kadar amiral gemisi tekstil sektörü olan Kipaş'ın yeni yatırımları neticesinde 2013'te farklı bir tablo çizeceğinin bilgisini veriyor Hanefi Öksüz, "2013'te artık tekstil, amiral gemilerimizden biri olmaya başlayacak. Çimento ve enerji gelirlerimiz tekstili bu yıl geçecek. Biz tekstile yatırımı kesmedik. Tekstilin her alanında varız, entegre tesis olarak da Türkiye'deki en büyük tesisiz. İplikten konfeksiyona kadar her alanda varız. Ürettiğimiz ipliğin yüzde 60'ını kullanıyoruz, yüzde 40'ını satıyoruz" diyor. 

 

Bossa'nın arazisini büyük yatırım için saklıyoruz

 

"Maraş'taki Bossa'nın makine parkı ve bina olarak bir değeri kalmamıştı" ifadesini kullanan Öksüz, "Biz artık Kahramanmaraş'a büyük yatırımlar yapmayı düşünüyoruz. Orayı böyle bir yatırımda kullanmak için aldık. Çünkü orası 400 bin dönüm arazi olan çok güzel bir yer" bilgilerini veriyor. Şu anda akıllı bir yönetim binası inşa ettiklerini de kaydediyor Öksüz, bu binayı da devreye alacağını anlatıyor. 


Yılda 400 bin ton kağıt üretebilecekler

 

Kağıt fabrikalarının da tek hat olarak Avrupa'nın en büyük tesisi olacağını söylüyor Öksüz, "Yıllık 400 bin ton kapasiteli fabrika için 400 milyon dolarlık bir yatırım yapıyoruz" diyor. Öksüz, şöyle devam ediyor: "Türkiye kağıtta 60 yıllık teknolojiler kullanıyor. Çok uzun yıllardır yeni teknoloji ile yapılmış ilk kağıt fabrikası ve Avrupa'nın en büyüğünü kuruyoruz. Dünyanın en iyi markasını Kahramanmaraş'a getiriyoruz. Daha önceden de tekstil sektöründe kullanılan kağıt masuraları üreten bir tesisimiz vardı. Böylece sektörün bir ucundan girmiştik. Ama şimdi asıl kağıtla ilgili ana sanayi kuruyoruz. Nasıl ki eski demirleri alıp eritip yeniden fırınlarda demir haline getiriliyorsa, bizim yaptığımız iş de böyle. Bütün hurda kağıtları toplayıp, bir miktar da selüloz ile birlikte üreteceğiz. Ambalaj kağıdı üreteceğiz. Türkiye'nin bu alanda açığı var." 

 

Kentsel dönüşüm yeteneksiz firmaların eline geçmemeli

 

Öksüz, 30 milyon dolarlık gaz beton yatırımları olduğunu ve yıllık 400 bin metreküp kapasite ile üretim yapacaklarını da söylüyor. "İzolasyon binalarda çok büyük önem taşımaya başladı. Onu da geleceği parlak bir iş olarak görüyoruz" diye koşuyor Öksüz, "Kentsel dönüşüm çok güzel. İnşallah bunun uygulaması güzel olur. Maraş da kentsel dönüşümün uygulanacağı kentlerden birisi ama bu işe çok sağlıklı başlamak lazım. Özellikle yeteneksiz ve kapasitesiz firmaların eline bu projeler geçmemeli. Bunun için belediyelere çok iş düşüyor. Kanunun da bunun çerçevesini çizmesi lazım. Yoksa bu kapanın elinde kalabilir" değerlendirmesini yapıyor.  

 

Türkiye eski teknoloji yatırımı yapılacak yer değil

 

"Türkiye artık eski teknoloji yapılacak bir yer değil. İşçilik de pahalı enerji de" diyor Öksüz, "Avrupa'ya yatırım olarak ne yapılacaksa, Türkiye'ye de onun yapılması gerekir. O Türkiye'nin 1980'li 1990 yıllarıydı" şeklinde konuşuyor. 

Teşvikleri de değerlendiriyor Öksüz ve "Şu andaki teşvik 5084 gibi değil. 5084 çok daha güçlü bir teşvikti ve direk enerji faturalarından iade, SSK'dan indirim vardı. Bunda devlet 'kazan az vergi ver' diyor. Bu da bir teşvik ama 5084'ün yerini tutmaz" diye konuşuyor.  

 

Kur değişmiyorsa benim girdilerim de değişmesin

 

Merkez Bankası'nın 2013'te döviz kurunun değişmeyeceğini söylediğini ifade ediyor Öksüz, "Bu demek ki Türkiye'de enflasyon da olmayacak. Ama sanayicinin maliyetleri artmaya devam edecek. Sanayicinin isteği şu; kur değişmiyorsa benim girdilerim de değişmesin. Bu arada kendimizi daha çok sıkarak, maliyetlerimizi düşürmeye, daha yüksek teknolojiyi kullanarak bir ekmek yiyebiliriz. 1980'li yıllarda ne üretirsen satabiliyordun. En eski iplik fabrikasını Türkiye'ye getir onu bile satabiliyordunuz" diyor. 


Türkiye'nin petrolü girişimcileridir

 

Özel sektörü de pek çok yükümlülük altına sokarak, adeta bir KİT haline getirdiklerini de söylüyor Öksüz, ve şunları kaydediyor: "Avukat, doktor, çevre mühendisi gibi pek çok eleman çalıştırmak zorundayız. Türkiye'de sanayiciliği çok zorlaştırıyorlar. Brezilya'da milyonlarca dönüm arazi var. Allah onlara yağmur da veriyor, muazzam bir tarım potansiyeli veriyor, madenleri var, ülke geniş. Bizim böyle imkanlarımız yok. Kimi ülkelerde petrol çıkıyor, kimisinin maden potansiyeli var. Türkiye'nin petrolü girişimcisi. İnsanlara taşıyabileceğinden fazla yük verdiğin zaman onlar kaçar, yurtdışına yatırım yaparlar." 

 

Devletin borcu farklı özel sektörünki farklı

 

Devletin ileriye bakması, hep bunun için kafa yorması gerektiğini sanayicinin de rekabet içinde yükselebilmeye odaklanması gerektiğini anlatıyor Hanefi Öksüz ve sanayicinin kazandığını yeniden yatırıma ve sosyal projelere yönlendirdiğini ifade ediyor. Öksüz, "Bizim 11 okulumuz oldu. Kalp hastanesi de yaptık" diyor, "Daha çok kazanınca çalışanlarını da mutlu ediyorsun. İneğin sütünü çok alırsanız, yeni doğacak yavrulara süt kalmaz. Dengeyi devletin kurması lazım. Devletin borcu farklı, özel sektörün borcu farklı. Ben sanayici olarak böyle düşünüyorum. Ama ne devlet ne de uluslararası finans kuruluşları böyle düşünüyor. Şirketimizi inceliyorlar en yüksek notu alıyor, sonra diyorlar ki 'senin notun ülkenin notunu geçemez'. Ama devlet bana kefil değil ki, ben ödeyemezsem devletten almayacak" şeklinde yorumluyor. 

 

Serbest ekonomi diyoruz ama Hindistan pamuğunu satmayabiliyor

 

"Türkiye daha çok pamuk üretmeli" diyor Hanefi Öksüz, "Tarımla da uğraşan bir insanım. Buğday ve mısıra göre en fazla katmadeğer yaratan ürün pamuk. Pamuk tarımı hem diğer ürünlerinkinden fazla işçi çalıştırıyor hem de tekstil sanayinde de birçok insanın istihdam edilmesini sağlıyor. Devlette buna destek veriyor da, az veriyor. Brezilya ve Avustralya'yı gördükten sonra, Türkiye fazla toprakları olan bir ülke değil. Biz sanayi ülkesiyiz. Ancak sanayide insanımızın karnını doyururuz. Serbest ekonomi diyoruz ama Hindistan kendi pamuğunu istediği zaman satmıyor" şeklinde konuşuyor. Tekstil sektörünün geleceğine de değiniyor Öksüz ve "Türkiye'de 7 milyon iğ varsa her sene 700 bin iğ kurmamız lazım ki 10 yılda makinemizi devamlı yenileyelim. Türkiye'de iplik yatırımı bitmez. Kesildiği anda da Türkiye bu sektörden çıkıyor demektir" ifadelerini kullanıyor. 


İsviçre Devlet Televizyonu hayatımı belgesel yaptı

 

İsviçre Devlet Televizyonu da kısa bir süre önce Hanefi Öksüz'ün başarılarını bir ekonomi programı dahilinde belgesel haline getirmiş. Öksüz, bu süreci şöyle anlatıyor: "Bir ekonomi programı varmış. Telefonlarla da insanların bağlandığı bir program bu. Avrupa'da ekonomiden bahsederken, bağlanan bir konuk 'Bu Yunanistan'a ne oluyor, Türkiye'ye ne oluyor? Türkiye her sene büyüyor, bu kadar Avrupa yardımı alan Yunanistan küçülüyor' demiş. Bunun üzerine Türkiye sanayisini incelemeye karar vermişler. Türkiye ile iş yapan firmalardan destek istemişler. Biz de yoğun bir şekilde İsviçre'den tekstil makinesi almıştık. Makineyi aldığımız firma beni tavsiye etmiş. Böyle bir vesile ile geldiler. Doğduğum evi, günlük yaşamımı bile çektiler ve belgesel yaptılar."

 

Maraş, ortaklıklarla çığır açabilir

 

Maraş'ın gelmiş olduğu yer küçümsenemez olduğunu kaydediyor Öksüz, Türkiye'de sanayileşmede en hızlı şehirlerden biri olduklarının altını çiziyor. Kentin en büyük şanssızlığının tarım kültürü ile sanayiye başlamış olması olduğunu da anlatıyor Öksüz, ve "Tekstil ve çelik eşya ile sanayileşmeye başladık ama bu artık bize yeterli gelmiyor. Özellikle bizim grubumuz, Maraş'a çimento, enerji, kağıt gibi farklı sektörler taşıdı. Bundan sonra Maraşlı bir araya gelip büyük projeler yapmalı. O zaman yeni bir çığır açılmış olacak. Mesela KİPAŞ, mesela AKEDAŞ buna örnek" diyor. 


2012 nasıl geçti?

 

2012 istikrarlı ama  daha karsız bir yıl oldu

 

Türkiye'de ekonomi yavaş yavaş oturmaya başladı. TL ile ilgili soru işaretleri dağılıyor. Geçmişten gelen korkularımız vardı. Çok yüksek enflasyon dönemleri yaşadık. Ancak istikrar ile ekonomi raylar üzerine oturdu. Bunun getirdiği iyi yanlar da var, olumsuz yanlar da var. İnsanlar hesabını kitabını daha düzgün yapabiliyor. Ancak TL'nin güçlü olması, dünyayla rekabet gücümüzü sınırlıyor. Diğer girdilerimiz TL'deki artıştan daha fazla artıyor. Sattığımız ürünleri de yükselmeyen bir kurla sattığımız için 2012 istikrarlı ama daha karsız bir yıl oldu. 

 

2013 nasıl geçecek?

 

2013 yılı, 2012'nin  tekrarı gibi olacak

 

2013 yılında da aynı şeyleri bekliyorum. Ekonomide olağan üstü deprem yaratacak bir şey olmazsa, dış ülkelerle problem yaşamazsak, 2013'ün de bu şekilde geçeceğine inanıyorum. Yani tahminim 2013 yılı 2012'nin adeta bir tekrarı gibi olacak. Öte yandan, sanayicinin kullandığı faizler hala yüksek. Bunu yanlış görüyorum. Sanayicinin ekonomiye güveni tam ama durum bankacılık sektörü için aynı değil. Bu da önümüzdeki dönemde yatırımları olumsuz etkileyebilir.  2013 yılında yüzde 4 ile 5 arasında bir büyüme bekliyoruz. 

 

Öksüz'den genç patronlara 5 tavsiye 

 

*Sıkıntılar bitmez, göreviniz sıkıntıları çözmektir. Ama aşılmayacak sıkıntı yoktur. 

*Rekabet gücünü iyi tutman gerekir. Sanayicinin daha uzun süre ayakta kalmasını bu sağlar. 

*Sözünde durman şarttır. Böylece piyasa da müşteri de seni tercih eder. 

*Çalışanlarına heyecan vereceksin, mutluluğu paylaşacaksın.  

*Başa güreşmelisin, sektörünün lideri olmalısın, yatırım yaparken öncelikli hesabım budur. 


DÜNYA


Geri Dön