26 / 04 / 2024

İlhan Selçuk'un evi Anadolu Devrimciliğin simgesi

İlhan Selçuk'un evi Anadolu Devrimciliğin simgesi

Her yönüyle ödünsüz bir "Cumhuriyet devrimcisi" ve aynı zamanda "muhafazakar" denilebilecek kadar geleneklerimize bağlı bir "Anadolu aydını"dır



Her yönüyle ödünsüz bir "Cumhuriyet devrimcisi" olan İlhan Selçuk'un, aynı zamanda "muhafazakar" denilebilecek kadar geleneklerimize bağlı bir "Anadolu aydını" olduğunu kanıtlayan en çarpıcı örnek, bin bir özveriyle yaşatmaya çalıştığı Muğla'daki "geleneksel ev"i ve edinme öyküsüdür...

Türkiye'nin 12 Eylül karanlığından kurtulmaya çalıştığı 80'li yıllarda, Muğla'da da kentin tarihsel dokusunun bulunduğu SlT alanını "yaşatma" çabalan hız kazanmıştı.

Nedeni ise 1970'lerin sonlarında aynı çabanın başlatılmasına önderlik ederken 12 Eylül'de askeri yönetimce görevden alınan Belediye Başkanı Erman Şahin'in 84'te yeniden seçilerek "Nerede kalmıştık?" demesiydi..

Kentin yarısından fazlasını oluşturan tarihi mahallelerin ve 400 kadarı "tescilli" kültür varlığı olan binlerce geleneksel evin "metruklaşma"dan korunabilmesi için Mimarlar Odası ile belediye unutulmaz bir dayanışmayla bugünkü başarılı sonucu yaratan kampanyalara imza attılar.

İzleyen yıllarda Orhan Çakır ile Osman Gürün de aynı çabayı kesintisiz sürdüren belediye başkanları oldular.
Bunlardan en etkili olam, hem "demokrasi"nin, hem de "kent kültürü"nün birlikte savunularak geliştirilmesini hedefleyen toplantılar, paneller, sergiler, sanat gösterileri ve söyleşilerdi... 80'li yıllardan 90'lara kesintisiz sürdürülen etkinliklerde, kentin konukları arasında Aziz Nesin, Melih Cevdet Anday, Oktay Akbal, Ali Sirmen, İlhan Selçuk gibi aydınlanmanın önder isimleriyle birlikte Metin Sözen, Turgut Cansever gibi mimari mirasın korunmasında tüm ülkeye rehberlik eden bilim insanlarımız ve mimarlanmız da vardı... ,

Bütün bu etkinliklerde Muğlalılar ülkenin en birikimli kültür, sanat ve edebiyat insanlarıyla birlikte olmakla karmıyor; hemen tüm söyleşilerde ısrarla altı çizilen "geleneksel mimari dokunun yaşatılması"yla da ne denli kimlikli, huzurlu ve "insancıl" bir kente sahip olacaklarını, yine en saygın ve birikimli duayenlerden  dinliyorlardı... 

Bunun öncelikli koşulu ise tarihi semtlerdeki eski evlerden kentin gelişme bölgelerindeki apartmanlara geçişin durması; geleneksel dokunun, eski sokakların ve geçmişten kalan mekânların yeniden  "gözde" yerler olabilmesiydi. Muğla evlerinin "terk edilmeden" çağdaş yaşamla buluşmalarını sağlamak için, yine tüm etkinliklerde dile getirilen "örnek kullanım"lan ve "öncü restorasyonlar"ı acaba kimler gerçekleştirecekti?

TARİHSEL ÖNDERLİK

Muğla'da eski kentin apartmanlara teslim olmaması ve bahçe duvarlarından sokaklarına, özgün avlulu evlerinden cumbalı yapılarına, tüm mimari ve kentsel özellikleriyle geçmişi yarınlara taşımayı başarmasında "yaşamsal" önem kazanan bu sorunun, "örneğin İlhan Selçuk" şeklinde yanıtlanması, tanımlanamaz değerdedir; tarihseldir...

Umarım kimse alınmaz... nice yazarlarımız, gazetecilerimiz ve aydınlarımız, yaz aylarında dinlenmek için Güney Ege'nin kıyı yerleşmelerinde kendilerine "deniz kenarı yazlık" edinme yarışına girerlerken, "Handan ve İlhan Selçuk", Muğla'nın en yoksul, en gözden ırak, ama tarihsel derinliği en zengin olan Saburhane semtinde küçük ve tek katlı bir geleneksel evi alıp restore ederek, kentteki kültürel koruma seferberliğine eşsiz katkıda bulundular...

Mimarlar Odası, geleneksel mimarinin yaşatılması için, kentsel SİT içinde eski evini en iyi koruyan Muğlalılara ödüller veriyor; her yıl düzenlenen kültür şenliğinin değişmez etkinliği olan bu ödül törenlerinde en iyi bakılan evlerin kapılarına "teşekkür" plaketi çakılıyordu.

Saburhane'deki "Selçuklar Evi"ne de törenle verilen belgede şunlar yazılıydı; "Tarihi dokuda yalın bir evi kurtararak ve eski semtte yaşamayı yeğleyerek Muğla'nın kent kimliğini geleceğe taşıma çabamıza örnek ve özverili kat-kıları nedeniyle şükranlarımızla."

İlhan Ağabey, sevgili eşi Handan Abla yaşama veda edinceye kadar hemen her yaz bu eve gelerek hem komşularını mutlu etti; hem de yine Handan Hanım'ın büyük emek ve coşkuyla onarımını yaptırdığı özgün mekânlarda dostlarıyla birlikte oldu. Çalışkan komşuları Şengül Hanım da evi yaz-kış "İlhan Abi her an gelebilir" diyerek tertemiz tuttu.

AYDINLANMA EVİ

Yaklaşık 60 m2'ye oturan, bir o kadar-cık da bahçesi olan evin alt katı, aslında "ev altı" denen depo, ahır vb. kullanımlı basık bir mekândı. Restorasyonda buramn döşeme kotu düşürülerek, 2.30 m'lik bir "zemin kat" elde edildi. Günlük oturma ve mutfak burada planlandı. "Ev önü" denen bölüm ve bahçeyle de "düzayak" ilişkili hoş bir yaşama mekâm olmuştu.

Üst kattaki odalardan biri İlhan Ağa-bey'in çalışmalarına ayrılırken, diğeri yatak odası oldu. Banyoyla birlikte verandaya açılan bu odaların üzerinde de geniş saçaklı bir çatı yapıyı tamamlıyordu...

Muğla'daki tarihi Saburhane Meydanı'na açılan dar sokaklardan birinde yer alan bu küçük geleneksel ev, gerçek bir Cumhuriyet Devrimcisinin Anadolu kültürlerine ne denli bağlı olduğunun; ülkenin nice "muhafazakârları tarihi evlerimizi yok eden apartmanlaşmamn önderi ve heveslisi kesilirken her yönüyle bir "Aydınlanma Devrimcisi"nin geleneksel değerlere ne denli saygı duyduğunun kanıtıdır.

Umarım, o kendi küçük ama anıları ve anlamı dünyalar kadar büyük olan ev, Muğla Belediyesi'nin de katkıları ve sahiplenmesiyle, "Cumhuriyet ve Aydınlanma Devrimi"nin kuşaktan kuşağa kültür merkezi olarak yaşatılır...
Oktay Ekinci/Cumhuriyet

 

 


Geri Dön