18 / 04 / 2024

İnşaatçılar: Eski yapılarda deniz kumu kullandık

İnşaatçılar: Eski yapılarda deniz kumu kullandık

Ağaoğlu İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu'nun dün Referans gazetesine yaptığı açıklamaların ardından sektörün diğer aktörleri de şapkalarını önlerine koydu



17 Ağustos depreminin 10. yıldönümü ertesinde İstanbul konut yapısına ilişkin olarak "70'lerde herkes kötü malzeme kullandı" diyen Ağaoğlu'nun ardından, İnanlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Serdar İnan da "Eski zamanda yapılmış iyi binalarda var ama orana vurduğunuzda çok fazla değil. Bütün bunlar denetim eksikliğinden kaynaklandı" derken, Dumankaya İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Ali Dumankaya ise "O dönemin koşullarında bulunabilecek kum deniz kumu idi. Şu andaki sistemler yoktu. O günün şartlarıyla bugünü değerlendirmemiz doğru değil. Zaman önümüze bakma zamanı" dedi. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe ise Ali Ağaoğlu'nun açıklamalarını "Ali Bey doğru söylüyor ama eğer yerel yönetimler ve merkezi idare gerekli denetim mekanizmalarını işletseydi yapılar bugünkü gibi insanları korkutan notada olmayacaktı. O dönem para hırsı her şeyin önüne geçti" dedi.
 
Kimse yıkayarak kullanmazdı
İnanlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Serdar İnan eski binalarda kullanılan kumların büyük çoğunluğunun deniz kumu olduğunu ve yıkanmadan kullanıldığını anlattı. İnan şöyle devam etti: "Dere kumu veya dağ kumu çok az oranda kullanıldı. Deniz kumunda iki kötü faktör var. Birincisi içinde midye kabukları var, eleme yapılırsa elenir, elenmezse binada kalır. Deniz kumunun özelliği tuzlu olduğu için tuzdan dolayı demirin çürümesine sebep oluyor. Yıkamadan kullanamazsınız bugünün şartlarında. Eskiden de yıkayarak kullanan yok denecek kadar azdı."

İstanbul'un eski yapılarında denetim olmadığı için çürüklük oranının yüksek olduğunu söyleyen İnan, "Denetim olsaydı böyle olmazdı. Yine de bütün eski binalar çürük demek de çok doğru değil. Depremden sonra çıkan deprem yönetmeliğiyle yapılanlar eski inşaatlara göre yüzde 60-70 daha sağlam" dedi. İki tane kanunun revize edilmesi gerektiğine dikkat çeken İnan, "Birincisi kat mülkiyet kanunu. Şu anda hâlâ yüz kişilik bir binanın yıkılıp yeniden yapılması için hepsinin onayı isteniyor. Bu gerçekçi değil. Diğer kanunda kentsel dönüşümle ilgili. Devletin icabında cebren belli bölgeleri boşaltması ve yeniden üzerine inşaat yapılabilir hale getirmesi lazım" diye konuştu.
 
Deniz kumundan başka kum yoktu
Dumankaya Yönetim Kurulu Üyesi Ali Dumankaya ise projelerin dönemin imkânları ile yapıldığını anlattı. Dumankaya, "30- 40 sene önceinde şu andaki imkânlar yoktu. Projeler o günkü imkânlar dahilinde üretildi. Hazırbeton kullanımı yoktu o dönemde. Nernervürlü (demirdeki direnci artıran dişli demir çubuklu demir) demir de yoktu. Kullanılmıyordu. Standart demirler vardı. Betonun doğru dozajlarda oluşması kalfa ve işçiye bağlıydı, hazırbeton yoktu" dedi.
Ali Ağaoğlu'nun açıklamalarından yanlış bir algı oluştuğunu kaydeden Dumankaya, "Herkes o dönemin koşullarına göre davrandı. Bulunabilecek kum deniz kumu. Başka kum yok. Şu andaki sistemler de yok. O günün şartlarıyla bugünü değerlendirmemiz doğru değil. Topluma yanlış mesaj vermemek lazım. Şu anda önümüze bakma zamanı" dedi.
Kentsel dönüşümün en fazla tıkandığı noktanın imar izniyle ilgili olduğunu da belirten Dumankaya, "Ev sahipleri 150 metrekare bir dairede oturuyor ama bölgenin bir imar durumu var. O imar durumuyla yaptığınız zaman belki 120 metrakare düşecek. Bunu engelleyecek modeller oluşturulursa hem özel sektör hem kamu bundan kazanır ve binalarımız rahatlıkla revize edilir" dedi.
 
Ticari kaygı teknik kaygının önüne geçti
O dönemde yapılmayan denetimlerin bedelinin ödendiğini ve özeleştirinin olumlu olduğunu söyleyen İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe de "İnsanları kendi iradesine bırakırsanız inşaatların yapılmasında ticari kaygı teknik kaygının önüne geçer. O zamanda böyle yapılar yapılır. Mevcut yapıların sürecini denetleyeceksiniz. 99 öncesi de sonrası da denetim problemi var. Hâlâ denetimde problemler var" dedi. Gökçe, "Ali Bey doğru söylüyor ama öyle yapılmayabilir. Eğer yerel yönetimler ve merkezi idare gerekli denetim mekanizmalarını işletseydi yapılar bugünkü gibi insanları korkutan noktada olmazdı" açıklamasını yaptı.
Sevda Yüzbaşıoğlu/Referans

Geri Dön