24 / 04 / 2024

"İstanbul'un yarısı yıkılıp yeniden inşa edilmelidir"


Bu beyanat İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Sayın Kadir TOPBAŞ tarafından ifade edildi.



Biraz gecikmelide olsa verilen bu beyanat kamu ve toplum sağlığına duyarlılık adına gerçeklerin anlaşılması ve doğruların uygulanabilmesi için bir adımdır ve çok önemsiyorum.

Ağzına sağlık sayın başkan, ancak bunun arkası gelmeli diye düşünüyorum.

Biliyorsunuz bu hafta içinde 17.Ağustos.1999 yılında meydana gelen büyük deprem nedeniyle görsel ve yazılı basında yerel yönetim, akademisyen, bilim adamları, gazeteci, yazar ve toplumun neredeyse tüm kesimlerinden deprem nedeniyle yazılar, görüşler ve düşüncelerle dolu ekler ve makaleler yayınlandı.

Fakat işin enterasan tarafı her kesimden insan bol laf ve düşünce sarfetti ancak ortada ciddi fikirler veya sistemler üzerine yazılı çizili bir iş ve icraat varmı derseniz maalesef ufukta böyle bir şey yok.

Bu yazılanları okurken aklıma 2001 yılında Saral İnşaatta işe başladığım da patronum Sayın Osman SARAL' a günlük raporumu verirken bana bir anekdot anlatmıştı.

1950 yıllar.. Büyük siyaset adamı rahmetli Osman BÖLÜKBAŞI zannediyorum Düzce mitinginde o muazzam kalabalığı görünce, seçim sonuçlarına atıf yaparak şöyle demiş ;

''Ey millet, mahsulü bol danesi az olmayın''.

Yani kalabalıkları topluyorum ama bana oy vermiyorsunuz demek istemişti.

Bu anekdotu patronum bana anlattığında ben mesajı almıştım.

Velhasılı kelam bu yazıları okuyunca aklıma bu anekdot geldi.

Hafta içinde basında çıkan yazılar ve ekleri okuyunca şaşırdım dersem abartmamış olurum.

Gene havanda su dövülmüş, sonuç gene günü geçiştirme adına verilen söylemler, demeçler ve düşünceler.

Bu yazıların bir çoğu da alıntı ve intihallerle dolu ve nuh-u nebiden kalma.

Bakınız, bilimsel olmak mevcut doğruları, yapılan ve uygulanan işleri görmek ve hakkı teslim etmek değil midir?

Ama işine geleni gör, işine gelmeyeni görme, böyle bir şey olabilirmi?

Açıkçası gene sükut-u hayale uğradım.

Bu ülkede biliyorsunuz 70 milyon antrenör var, şimdi de 70 milyon deprem uzmanı çıktı.

Ülkede ilgili, ilgisiz herkes kendi bulunduğu yerden, kalıptan ve sektörden Dünya da ki deprem gerçeği konusunda ahkam kesiyor.

Yahu Dünya gerçeği nedir, neden ve niçinler olmadan objektif bir bakış açısı olmadan fikir beyan edilebilirmi?

ABD de evlerin %85'i ahşap sistemle inşa edilmiş ve yaşamsal riskler ortadan kaldırılmış hala bu konuda acaba nasıl olurda biz betonarme sistemle bunu sağlayabiliriz noktasında fikir beyan eden insanlar var!

Akıl olmayınca fikirde olmuyor.

Kişinin bildiği sadece betonarme sistemse bakış açısı haliyle subjektif bir bakış açısı ve bakılan çerçevede sığ ve dar kalıpta kalıyor.

Bakın, beton üretimi konusunda İspanya ve İtalya dan sonra Avrupa da 3. ülke Türkiye dir.

Peki beton üreticileri ülkemizde ürettiği malın denetiminin ancak %40 larda olduğunu açıklıyorsa ben daha ne diyebilirim!

Misal Japonya ve ABD de malumunuz üzere bu 2 ülkede de depremlerin çok ciddi anlamda yaşandığı biliniyor.

Ancak ülkemizde ki bilirkişiler, uzmanlar ve akademisyenler bu ülkelerin ahşap taşıyıcı sistemle konut ürettiğini, betonarme/çelik sistemlerle ise ofis ve ticari binalar inşa ederek depremlerde yaşanacak olası yaşamsal riskleri sıfırladığını bilmiyorlar mı?

Bal gibi biliyor da, okulda öğretilen bilgiye sığınıp bildiği sistem üzerine ahkam kesiyor.

Eskiler bilmemek değil öğrenmemek ayıp derler.

Bu ülke başına gelen her deprem felaketinde sorumlu olarak siyasilerden daha çok yetiştirdiği mimar ve mühendislerinde hata aramalıdır.

2004 yılında inşaat ve emlak sektörünün canlandığı dönemde bankalar ekspertiz için Sunflower projesine mimar ve mühendis değerleme uzmanları arkadaşlar geldiğinde hepsine teker teker ''ahşap sistemi biliyormusunuz'' dediğimde cehaletini örtmek için ''canım onda ne var'' diyordu!

Tabi dinlemek ve öğrenmek isteyene ahşap sistemi anlattığımızda hepsi memnuniyetini sunuyor ve ''bizim maalesef bu konuda bir bilgimiz yok'' diyorlardı.

Sonuçta ahşap sistem konusunda değerleme uzmanlarını yetiştirdik.

Hazırlanacak olan bina ekspertiz raporlarını betonarme veya çelik sistemlerin malzeme lejantına göre fiyatlandırma yapmak farklıdır, ancak bilmediği sisteme bakıp bilgiçlik taslayarak iş yaptığını zannetmek farklıdır.

Ben bu ülkede ki Mimar ve Mühendis odalarının deprem ve gerçeği karşısında ki çaresizliğine üzülüyorum.

Bu konuda bilim adına düşünen yazan, çizen ve fikri olanın konuşma ve eylem zamanı olduğu bilinmelidir aksi halde her geçen zaman kayıp zamandır ve kum saatine karşı verildiği bilinmelidir.

İyi haftalar.


Geri Dön