27 / 04 / 2024

Mehmet Özdilek Acarkent'teki evini Boxer dergisine açtı!

Mehmet Özdilek Acarkent'teki evini Boxer dergisine açtı!

2005'teki Türkiye-İsviçre maçında rakip futbolcuya attığı tekme yüzünden tepki görüp Milli Takım'daki görevinden ayrılan Mehmet Özdilek, "Yeniden Milli Takım'da görev almayı hede



Beşiktaş'ta 14 yıl top koşturan 'Şifo' lakaplı Mehmet Özdilek, futbol macerasını şimdi Antalyaspor Teknik Direktörü olarak sürdürüyor. Bir dönem Milli Takım'da yardımcı antrenörlük de yapan Özdilek, Acarkent'teki evinin kapılarını açtığı Boxer dergisinin Eylül sayısında Pınar İlik'e hedeflerini anlattı...

16 Kasım 2005'teki Türkiye-İsviçre maçında rakip takımın oyuncusuna tekme atmıştınız. Şimdi olsa yine yapar mısınız?
Ben o gün de yaptığım hareketi kendi adıma doğru bulmadığım için istifa ettim. Kişiliğimle ve geçmişimle bağdaştıramadım. Devam edebilirdim ama ertesi gün görevi iade ettim. Konum itibarıyla, maçın getirdiği atmosfer ne olursa olsun bir teknik direktör veya yardımcısının o tür davranışlar içinde bulunmasını tasvip etmiyorum. İnsan hayatında bu tür hatalar oluyor.

ÇOK KRİZ YÖNETTİM
Başka isimler de olaylara karıştı. Onların istifa etmemesi doğru muydu?
Herkesin kendi tercihidir, saygı duyarım. Kendi adıma doğru bulduğum hareketi yaptım. Önemli olan orada ayakta dimdik durabilmek!

Kariyerinizin bundan yara alacağını düşündünüz mü?
Hatalardan ders çıkarmak önemli. Telaşa kapılmadım. Ben hayatımda çok kriz yönettim. O da bir krizdi ve ben iyi yönettim. Tüm medyaya aynı mesafede yaklaştım. Ortak basın toplantısı dışında kimseye bir açıklama yapmadım. Çok konuşursan, çok hata yaparsın. Az konuşur, öz konuşur ve iyi konuşurum. Uzak kalmak sıkıntıydı. Ama yaptığım sosyal projelerle ben o dönemi iyi geçirdim.

Futbol kariyerinizi noktaladıktan sonra İngiltere'ye gittiniz. O dönem size ne kattı?
Vizyonum genişledi. Gordon Milne'in bana çok büyük bir desteği oldu. Türklerin olmadığı bir kasabada günde altı saat İngilizce eğitimi aldım. İki ay sonra konuşabilir hale gelince Gordon'u aradım. Newcastle'a Robson'ın yanına gittim. Hem kulüp işleyişi hem oyuncu transferi hem de antrenman metodlarında ciddi anlamda yoğunluk yaşadım. Sonrasında Alex Ferguson'ın yanında iki ay Manchester'da kaldım. Kulüplerin konumunu, sistemini, maç periyotlarını, tesisleşmesini gördükten sonra buranın ne kadar farklı olduğunu anlıyorsunuz.

DİL SORUN OLDU
O dönemden anlatacağınız anılarınız var mı?
Dil yüzünden çok zorlandım. Pazartesilerin gelmesini istemiyordum. Kasabada bir pub, bir kilise, bir de dil okulu vardı. Hafta sonu tatildik ve pazartesileri tüm hafta sonu ne yaptığımızı anlatıyorduk. "Nasıl yapamıyorum" diyor, kendinle kavga ediyorsun. Kafa göz yara yara yaptıklarımı anlatıyordum. Bir şeyler öğrenmek için utanma lüksüne sahip değilsiniz. Şöhret olmadan önceki hayatıma döndüm. Eğitime gittiğimde bir öğrenci grubu vardı. Uzaktan baktılar, gelmediler bir süre.  Ankara  Büyükelçisi'nin kızıymış meğer. "Şifo Mehmet misin?" diye geldi sonunda. Babası Beşiktaşlıymış.

TÜRKİYE'NİN EN İYİ ORTA SAHA OYUNCUSU EMRE BELÖZOĞLU
Milli Takım için Hiddink'le birlikte yeni bir dönem başladı. Nasıl olur bu dönem sizce?
Fatih Hoca'dan sonra Türk mü, yabancı mı olsun diye çok tartışıldı. O önemli değil. Bu görevi kaldırabilecek, vizyonu geniş, yetenekli teknik adamlar var. Önemli olan bunlara ne kadar sahip çıkacağımız... Arkasında olduğumuzu söylediğimiz işler zorlaşıyor. Hiddink Milli Takım için doğru bir teknik adam ama biz çok sabırsızız. Eğer Avrupa Şampiyonası'na gidemezsek, oluşacak baskıdan dolayı onu da tutamayız. Şimdi önemli olan Avrupa Şampiyonası'nda olmak.

Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi orta saha oyuncularından birisiniz. Şimdi sizce en iyi orta saha oyuncusu kim?
Şu gün itibariyle Emre Belözoğlu... Oyunun iki yönünü de oynamaya çalışıyor. Geçmişte bireysel anlamda yetenekli çok oyuncu vardı. Fenerbahçe'den Oğuz, Trabzonspor'dan Hami, Ünal, bizden Metin, Ali, Feyyaz, Tanju ve Rıdvan sayılabilir. Günümüzde takım oyununun ön planda olduğu bir sistem var.

YERLİ ANTRENÖRLER DAHA BAŞARILI
Yerli, yabancı antrenör tartışması yapılıyor. Yerliler yetersiz mi kalıyor, yoksa 'yabancılar daha iyidir' mantığı mı var hâlâ?
Bu tartışmanın yapılması Türk teknik adamlar adına da çok ayıp. İstatistiklere bakın... Hep başarılarda Türk antrenörler var. Daha neyi tartışıyoruz? Yabancı teknik adamları tolere edişimiz çok farklı. Kendi evlatlarımızı ise ayaklarından çekiyoruz. Bu sene Galatasaray ve Beşiktaş dışında Süper Lig'deki tüm takımların başında Türk teknik adamlar var. Özellikle genç antrenörler vizyonları ve geçmişleriyle de bu tecrübeye sahipler.

ŞENOL GÜNEŞ BÜYÜK ANTRENÖR
Türk teknik adamlardan bahsetmişken; sizce geçtiğimiz sene Şenol Güneş mi, Ertuğrul Sağlam mı yılın adamıydı?
Şenol Güneş bu ülkenin önemli teknik adamlarından biri, o tartışılmaz. Çok başarısı var. Özellikle ikinci yarıdaki Trabzon'un başındaki performans ve kupa çok kolay değildir. Trabzon zor bir şehirdir çünkü. Ertuğrul Sağlam ve Bursaspor'un çizgisi çok daha farklı. 34 hafta sonunda bir Anadolu takımı olarak şampiyon oldular. Bu ülkede nasıl başladığınız değil, nasıl bitirdiğiniz önemli. Bursa kendi hedefinde belki dördüncülüğü belirlemişken, şampiyon oldu. Anadolu takımlarının vizyonunu da başka bir yere taşımış oldu.

Sizin Milli Takım'a tekrar dönmek gibi bir hedefiniz var mı?
Var tabii. İnsan hayatında hedefler olmadan başarıyı yakalayamaz. Bizim amacımız bu süreçte kendimizi daha fazla geliştirip, oralara geldiğimizde hem bedenen, hem ruhen, hem de tecrübe olarak hazır olmak. Orası ciddi bir baskı getiriyor. O da tecrübeyle kaldırılabiliyor.

HIRSLIYIM AMA BİR TANE BİLE KIRMIZI KART GÖRMEDİM

Futbolculuk yaşamınızda hiç kırmızı kart görmediğiniz doğru mu?
Rakibe sataşmaz mıydınız? Resmi müsabakalarda hiç kırmızı kartım yok. Oyun olarak rakip tarafından marke edilmeye çalışılan oyuncuydum. Centilmendim ama kaybetmeye tahammülüm yoktu. Beşiktaş'ta 14 sene çok uzun süre. Futbolun gerekliliklerini yerine getiriyordum. Hakemlerin de büyük yardımcısıydım.


Geri Dön