26 / 04 / 2024

Seçimkondular yıkıldı kaçak bina sorunu bitmedi

Seçimkondular yıkıldı kaçak bina sorunu bitmedi

Kaçak yapılar, yıkıcı deprem beklenen İstanbul için alarm zilleri çalmasına neden oluyor



Yerel seçimler öncesi yapıldığı belirlenen gecekondular ve kaçak katlar, belediyelerce yıkılırken dramlar da yaşanıyor. Sağlıksız yapılaşma sorunu çok daha gerilere giden İstanbu'da günümüzde bile binaların yarıdan fazlası kaçak, dörtte üçünden fazlası ise ruhsatsız. Kaçak yapılar, yıkıcı deprem beklenen İstanbul için alarm zilleri çalmasına neden oluyor. 4.5 milyon konut olan İstanbul'da milyonlarca kişi gecekondu veya kaçak binada yaşıyor.

İstanbul'un gecekondu sorunu, 21'inci yüzyılda bile yaşanıyor. Önceki hafta, yetkililer tarafından yıkılmak istenen gecekonduda öz evladını öldürme tehdidi savuran baba, izleyen herkesin öfkesini üzerine çekti. Konut ihtiyacı olan düşük gelirli insanların buldukları boş topraklara çok kısa bir süre içinde kendi imkanlarıyla yaptıkları derme-çatma evleri tarif etmek için kullanılan gecekondu tabiri aslında 60 yıl önceye kadar gidiyor. İstanbul'un yoğun göç çektiği 1940'ların sonunda, ilk gecekondular Zeytinburnu'nda hayata geçmişti. Aradan yarım asrın üzerinde zaman geçti. Gecekondular, bugün bile başkalarının toprakları üzerine kanunsuz olarak yapılmaya devam ediyor.

Dört duvar bir çatı

İmarlı veya imarsız arsalara, sahipleri tarafından kaçak olarak yapılan binalar da ayrı bir sorun. Çoğu sağlıksız olan bu yapıların yıkıcı depremde yerle bir olma riski var. Çoğu zaman, gecekondular ile kaçak binalar karıştırılır. İstanbul'da gecekondulaşma köylerden kentlere göçün hızlandığı bir ortamda ortaya çıkmıştı. Başlangıçta dört duvar bir çatı olarak inşa edilen gecekondu, zamanla imkan ve ihtiyaca göre geliştirildi. Bugün gecekondu mahalleleri bile var. Mimarların bitmemiş konut olarak da tanımladığı gecekondular, Türkiye'de 1930'larda yapılmaya başladı. İstanbul ise bu sağlıksız yapılaşmadan 2. Dünya Savaşı sonrası nasibini aldı. Konu hakkında ilk önce 1948 yılında, 5218 sayılı yasa çıkarıldı. Aynı yıl 5228 sayılı yasa çıkarıldı. 1948'de 5431 sayılı yasa da çıkarıldı. 1953'te 6188 sayılı yasayla da o ana kadar yapılmış bütün gecekondular yasallaştırıldı.

Milyonlarca kaçak yapı

1966'da, 775 sayılı gecekondu adını taşıyan ilk yasa çıkarıldı. 1980'lerdeki düzenlemeler siyasal amaçlarla bağlantılı oldu ve beklenen sonucu vermedi. İlk gecekondu semtleri; Zeytinburnu, Kağıthane ve Haliç kenarındaydı. Bugün İstanbul'daki 2.5 milyon civarında binanın yarıdan fazlası, yani yaklaşık 1.4 milyonu imara aykırı, yani kaçak bina. İmarlı arsalar üzerindeki kaçak yapılar eklendiğinde yaklaşık 4.5 milyon konutun 3 milyondan fazlasının ruhsatsız olduğu biliniyor. Türkiye'de 1953'te kaçak yapı 80 bin civarındayken, 1960'ta 240 bin, 1970'te 600 bin, 1980'de ise 850 bini buldu. Bugün bu sayının 4-5 milyona kadar geldiği sanılıyor. Türkiye genelinde nüfusun yüzde 30 kadarı kaçak inşa edilmiş binalarda yaşıyor. Bu oran Ankara'da yüzde 70, İstanbul'da yüzde 60-65,  İzmir  ve Adana'da yüzde 50, Samsun ve Erzurum'da yüzde 40, Bursa ve Diyarbakır'da yüzde 30 dolaylarında. Ancak Güneydoğu'daki göçün direkt etkilediği Diyarbakır ve Adana'da belirtilen oranlar yukarı doğru gidiyor.

Depremden ders almayı bilemedik, çözüm için nitelikli arsa üretilmeli

İstanbul'da sayıları milyonlarla ifade edilen kaçak yapılar ve gecekondulaşmaya karşı, 21'inci yüzyılda bile önlemler yetersiz kalıyor. Şehir planlamacılar, "Ülke genelindeki insan hareketleri kontrol edilmeli ve göç, kaynağında yapılacak iyileştirmelere rağmen yine de göçmek durumunda olan insanlar, belli bölgelere doğru planlı bir şekilde yönlendirilme.i özellikle İstanbul'un Marmara bölgesinin göç almaması için, yaşadıkları yerlerden göçen insanları durduracak kalkan şehirler oluşturulmalı. Göçü, başka bölgelere yönlendirmek için yeni çekim merkezleri oluşturulmalı; örnek salkım şehirler kurulmalı. Kızılırmak-Fırat ekseni bir çekim merkezi, bir cazibe ekseni olarak düşünülebilir" diyor. Şehir planlamacıları, Türkiye'nin yaşadığı depremden ders almadığına da dikkati çekiyor ve şu uyarıları yapıyor: "İstanbul ve Marmara bölgesinde büyük kayıplara neden olacak facialarla karşılaşmadan, bu bölgedeki insan ve ekonomik yoğunluğu yurt sathına yaymak zorundayız. Böylece doğal afetlerdeki kayıp riski azaltılmış olur. Şehirlerin, gelişme bölgeleri ve hızları dikkate alınarak yapılaşmadan önce planları yapılmalı ve konut yapmak isteyen vatandaşa sunulmalı. Yeterince altyapısı hazır arsalar üretilmeli. Talebin yüksek olduğu bölgelerde toplu konut projeleri devreye sokulmalı. Finans kuruluşlarının konut sektörüne yatırım yapması teşvik edilerek, inşa edilen konutlara vatandaşın kira öder gibi sahip olması sağlanmalı"

Devlet arazileri bile pazarlandı

Türkiye'de yaşayan bütün insanların malı olan devlet arazileri bile geçmişte `Sülün Osman'vari dolandırıcılar tarafından pazarlandı. Bazı dolandırıcılar ele geçirdikleri arazileri gecekondu yapmak isteyenlere pazarlanırken, bu yoldan haksız büyük kazançlar elde ettiler.

Neden böyle oldu?
Vurgun derecesinde kazanılan bu paralar, ortamdan yararlanan mafyanın gelişmesini ve güzlenmesini sağladı. Şehir planlamacıları, gecekondulaşmanın nedenlerini şöyle sıralıyor: Kontrolsüz göç, hızlı nüfus artışı, hızlı kentleşme, planlama ve alt yapı yetersizliği, kaynak yetersizliği, siyasetçi ve yöneticilerin yanlış yaklaşımları.

Hürriyet Seri İlanlar


Geri Dön