26 / 04 / 2024

TOKİ, Bodrum'da villa mı yapacak?

TOKİ, Bodrum'da villa mı yapacak?

Bodrum'da şu anda 20 binden fazla satılmayı bekleyen yazlık konut olduğu söyleniyor



“SİPERDE ayakta durdun çömeldin” tartışmasının bu kadar uzayabileceğini doğrusunu isterseniz hiç düşünmemiştim.

Ama belli ki Başbakan'ın siperdeki çömelme fotoğrafı üzerine konuşulanlar AKP çevrelerinde bir tür travmaya neden olmuş.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun “siperdeki” fotoğrafına dört bir ağızdan yanıt verme çabaları bunu gösteriyor.

O zaman yazmıştım, tekrarlayayım: Aptalca cesaret kimseye yarar sağlamaz, tehlikeli bir bölgede güvenlik görevlilerinin talimatlarına uymak gerekir, Başbakan'ı bu nedenle eleştirmek doğru değildir.
Ancak burada önemli bir hususu atlamamamız gerekiyor.
Kendi ülkesinde, bir sipere girip eğilmek zorunda kalan kişi, o koşulları değiştirmek durumunda olan yetkili bir kişidir.

Kendisinden beklenen tehlikeli bir siperde ayakta durup cesaret gösterisi yapması değil, o siperin “tehlikeli” olmasına neden olan durumu düzeltmesidir.

Hükümete bunun için gelinir, siyaset bunun için yapılır.
Kişisel görüşüm şu ki, bu meseleyi en son kaşıması gerekenler de iktidar partisinin mensupları olmalıdır.
Memleketin sorunlarını çözmek için oy istediler, halkın oyunu aldılar ve şimdi üzerlerine düşeni yapmalıdırlar.

TOKİ, Bodrum'da villa mı yapacak?

BODRUM 'da yatırımları olan bir arkadaşımla dolaşırken Ortakent'e doğru gidiyorduk. Arkadaşım bir tepeyi işaret etti ve “TOKİ'de buraya 3 bin küsur villa yapmayı planlıyormuş” dedi.
Önce şaka yaptığını düşündüm, sordum “Ciddi misin?” Evet, arkadaşım ciddiydi!
Bodrum'da şu anda 20 binden fazla satılmayı bekleyen yazlık konut olduğu söyleniyor.
Yani TOKİ'nin “işe el koymasına” neden olacak bir konut açığı bulunmuyor.
Zaten, bölgenin imar planlamasının belediyelerden alınarak merkezi hükümetin emrine verilmesinin gerekçesi de buydu: Bodrum'da aşırı yapılaşma var!
Ve şimdi merkezi hükümetin emrindeki bir kurum, zaten binalar ile boğulmakta olan bir bölgeye yeni konutlar yapacakmış!

Diliyorum ki bu bir dedikodudan ibaret olsun.
Çünkü dedikodulara bakılırsa amaçlardan biri de bölgede bir “AKP gettosu” oluşturmak!
Buna inandığımı söyleyemeyeceğim ama burası Türkiye, en olmaz dediğimiz işler bile olabiliyor!
Bodrum ile ilgili yazdığım yazıdan sonra birçok e-posta aldım.
Bazıları için Turgutreis Belediye Başkanı'nın dikkatini çekmek isterim.
Ben görmedim ama orada belediyeye ait bir self servis kafede fahiş fiyattan yakınılıyor, bir bakmasında yarar olabilir.

İkizdere kaderden kaçamadı

BÖYLE olacağı en başından beri söyleniyordu ve nitekim aynen gerçekleşti. Rize'nin İkizdere Vadisi'nde kurulan ilk hidroelektrik santralı deneme üretimine geçti ve derenin 8.5 kilometrelik bölümü kurudu.
Bölgede daha önce Gürgen Deresi'nde faaliyete geçen hidroelektrik santralı da aynı sonucu vermişti.
İkizdere Vadisi, endemik türler açısından, yani sadece o bölgeye özgü canlı varlıklar açısından dünyanın en önemli 200 vadisinden biri.
Derenin kurumaması için hidroelektrik santralından saniyede 2.8 metreküp su bırakılması gerekiyordu. Bu durum mahkeme kararlarına da yansımıştı. Derelerin Kardeşliği Platformu ise bırakılan suyun en fazla 500-600 litre olduğunu savunuyor. Zaten ortada da kuruyan bir dere yatağı var, sadece o bölgeye özgü canlılar birer birer yok olmaya başladılar bile. Derenin kurumasıyla birlikte bölge için önemli bir gelir kapısı olan rafting turizmi de kepenklerini indirmiş bulunuyor.
Enerji ihtiyacı, hiç kuşku yok ki modern yaşamın olmazsa olmazlarından biri. Ama bunu karşılayacağım derken, bir doğa harikasını yok etmek mi gerekiyordu?
Eğlence yerlerinin kapılarında gösteri yapmaktan hoşlanan Çevre Bakanı bu işe ne diyor?
Bu beyler, yeri geldiğinde dillerinden vatan sevgisini düşürmüyorlar.
Ama vatanını sevmek, aynı zamanda o vatanı paylaştığın canlıları da sevmektir. Vatanının ağaçlarını, otlarını, kuşlarını, hayvanlarını, balıklarını, böceklerini de sevmektir.
Onların yok olmasına seyirci kalıyor, hatta üç kuruşluk çıkarlar uğruna buna göz yumuyor, çanak tutuyorsanız, vatan sevgisinden söz etmeye de hakkınız olmamalıdır.
Mehmet Y. Yılmaz/Hürriyet


Geri Dön