07 / 05 / 2024

Torba Yasayla gelen 2B yasası!

Torba Yasayla gelen 2B yasası!

Dev gibi dağlar oluşturmuş yoksulluğun arasında, açlık sefalet tepeleriyle örülmüş çevrelerini, taş surlarla çevirerek yaşamak hak mı, adalet mi İnsanlık bunu mu gerektirir



Dev gibi dağlar oluşturmuş yoksulluğun arasında, açlık sefalet tepeleriyle örülmüş çevrelerini, taş surlarla çevirerek yaşamak hak mı, adalet mi İnsanlık bunu mu gerektirir Bunları anlamak için tarikat ve cemaatlerin ördüğü duvarlar arasında yaşamak nereye kadar mümkün olacak Halkımız, bu sömürüye,soyguna ve bu yobazlığa izin verecek mi

Daha önce defalarca çıkarılmaya cühelan ancak kamuoyunun tepkisi karşısında geri adım atılarak ötelenen .7B yasası bir gece yarısı operasyonuyla 23.07.2010 tarihinde çıkartılmıştır, Önceki Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer tarafından veto edilen ve Anayasa Mahkemesince iptal edilen bu yasa Meclis'in son günü ve bir torba yasa olan Vergi Yasası ile birlikte çıkarılıvermiştir.Bir farkla; üzerinde yapılaşma olan Hazine arazileri tanımlamasıyla. Oysa daha önceki 2B yasaları orman vasfını kaybetmiş yerlerin tarım amaçlı olarak köylüye de kazandırılması hesapları yapılarak gündeme getiriliyordu. Bu yasada böyle bir durum yok. 23.07.2010 tarihinde bir gece yarısı Meclis'te hız limiti aşılarak kabul edilen adına Torba Yasada denilen 6009 sayılı 'Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun' çıkarılmıştır. 4706 sayılı Yasa'nın 5. maddesine eklenen bir hükümle,'...Üzerinde yapılaşma olanlar' tümcesinden sonra 'Hazine adına tescil tarihine bakılmaksızın' tümcesi eklenerek '...bu suretle yapılacak satışlarda satış bedelinin yüzde 10'u peşin ödenmek üzere beş yıla kadar taksitlendirilebilir' denilerek değiştirilmiş ve tanınan süre altı aydan bir yıla çıkarılmıştır.2008 yılında çıkartılan 5731 sayılı Yasa ile orman dışına çıkartılan araziler ölçülerek; önce üzerindeki şagilleri (işgalciler) belirlenmiş bu alanların mülkiyeti Hazine adına tescil edilmiş ve şimdi de satışlara geçilmiştir. Amaçlanan Hazine arazileri üzerine yapılan yapılarla, orman dışına çıkarılan, sözde orman vasfını kaybetmiş 2B alanlarındaki kaçak yapıların affedilmiş olması.

Yine; 'Bu madde kapsamında Hazine adına tescil edilen taşınmazlar, büyükşehirlerde öncelikle büyükşehir belediyelerine, büyükşehir belediyelerinin talebi olmaması halinde ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilir. Bu taşınmazların yapı sahiplerine satışı ve genel hükümlere göre değerlendirilmesi bu Kanunun 5. maddesine göre yapılır' şeklinde düzenlenerek Hazine arazileri üzerine inşa edilmiş olan her türlü kaçak yapının satışına onay vermektedir.

Aslında yasanın yazım dili son derece karmaşık ve anlaşılması güç ifadelerle süslenerek halkın anlamasının önü kesilmiş. İşin Türkçesi Hazine arazileri üzerinde daha önce 1981 yılında çıkartılan ve Özal'aiki kez iktidar yolu açılmasında büyük katkısı olan imar affı (gecekondu affı) anlamından başka bir şey değildir. Bu kez artık havuzlu villalar da affa tabi olacak. Zira satışlar, halkın ödeyebileceği düzeyden uzak olup güncel (rayiç) değer üzerinden yapılacak.çıkartılan bu torba yasayla halkımız tarafından 2B olarak bilinen 6831 sayılı Orman Yasası'nm 2. maddesinin B bendiyle orman dışı ¬na çıkartılan alanların da satışım içermektedir. Yani Meclis kapanmadan çıkartılacağı belirtilen 2B yasası da böylece çıkmış olmaktadır. Sadece yapılaşmalara ilişkin satışa izin verilmektedir. Bu da kamuoyunun tepkisinden kaçırılmış; gündem saptırılarak ipte cambaz oynatılmıştır.

Ülke yapay gündemlerle toz dumana katılarak aradan bu işler sızdırılmıştır. Bu durum ne Sultanbeyli, Alibeyköy, çavuşbaşı, Beykoz'daki orman dışına çıkartılan alanlarda oluşmuş yerleşimlere ne de Hazine arazilerine yapılmış gecekondulara çözüm getirecektir. çünkü bu yerleri halk alacak gelir düzeyinde değildir.Zaten buralarda konutlar tapu almaya gerek görülmeden noter senediyle alım satım yapılmakta. Ancak bu yasa Bebek sırtlarında, Sarıyer sırtlarındaki, Beykoz'daki, Acarkent'teki Hazine ya da 2B kapsamındaki havuzlu villaların malikane sahiplerine tescil edilmesine yarayacak.Anlaşılan devletin mülküne, kamu malına, halkın malı üzerine kaçak yapı yapanların ödüllendirilmesi, bir anlamda yasadışılığın olağan hale getirilmesi, suçun yaygınlaştırılması dönemine geçilmiş olacak.

Yasada; 'Hazine adına tescil edilen taşınmazların büyükşehirlerde öncelikle büyükşehirlere, talebin olmaması halinde ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilir ' ibaresi, hiçbir anlam ifade etmemektedir. Buradaki 'yapı sahiplerine satılır' hükmü her şeyi açıklamaya yetmektedir.Yani yapının tanımı bulunmadığı için ultra villa olması, havuzlu köşk olması, buralarda oluşmuş sitelerin, kooperatif konutlarının olması, en önemlisi de 2B kapsamında olup son yasa düzenlemeleriyle Hazine adına tescil edilen yerlerden olması fark etmemektedir. Bütün iş paraya çevrilmeleri, ticari 'meta' olarak algılanmaları...Buna havuzlu villa-kondu affı da demek olası...

Sonuç

IMF ve AB dayatmalarının arkasına saklanarak bugüne kadar, ülkenin tüm yeraltı ve yerüstü zenginliklerini yerli taşeronlara ve yabancılara devretmekten çekinmeden hızla tükeniş noktasına getirildik. Bütün bunlar 'özelleştirme', 'küreselleşme' masallarıyla gerçekleştirildi. Ancak ülke, çelik duvara dayandı. Artık işler, ülkenin kılcal damarları derelerin, akarsuların satış tahtasına konması durumuna kadar geldi. Bize başka yönlere bakmamız işaret edilerek bir talan, yalan rüzgarları estiriliyor. Güdümlü medyanın propaganda bombardımanlanyla halkın sürekli kafası karıştırılıyor.Bütün bu gece yansı, halkın bilincinden uzak tutulan yasaları takip edebilmek bir hüner meselesi haline geldi. Aslında yasaların halkın katılımı, desteği ile çıkması gerekirken, torbalara, çuvallara eklenerek çıkartılıyor.Dev gibi dağlar oluşturmuş yoksulluğun arasında, açlık sefalet tepeleriyle örülmüş çevrelerini, taş surlarla çevirerek yaşamak hak mı, adalet mi İnsanlık bunu mu gerektirir Bunları anlamak için tarikat ve cemaatlerin ördüğü duvarlar arasında yaşamak nereye kadar mümkün olacak Halkımız, bu sömürüye, soyguna ve bu yobazlığa izin verecek mi
Cumhuriyet /Orhan Özkaya

 

 

 


Geri Dön