16 / 04 / 2024

Vedat Arslan: Mütekabiliyet kanunu çıktı, peki ya şimdi!

 Vedat Arslan: Mütekabiliyet kanunu çıktı, peki ya şimdi!

Mütekabiliyet Kanunu, kendisi ile ilgili tüm tartışmalardan sonra çıktı, hatta Cumhurbaşkanı tarafından da onaylandı, ama bir türlü yürürlüğe giremedi




Herkese merhaba,


Kısa bir aradan sonra sizlerle son yazımı paylaşmak istiyorum. Mütekabiliyet Kanunu, kendisi ile ilgili tüm tartışmalardan sonra çıktı, hatta Cumhurbaşkanı tarafından da onaylandı, ama bir türlü yürürlüğe giremedi. Üstelik, şimdi özellikle Bodrum, Didim, Fethiye, Antalya gibi bölgeler başta olmak üzere güney illerimizde yeni bir sorun ortaya çıktı: “İkinci bir emre kadar Tapu Dairelerinin milliyeti ne olursa olsun yabancılara yönelik taşınmaz satış işlemleri ile ilgili başvuru almaları yasaklandı!” Yani, Bodrum piyasasında iş yapan küçük-orta ölçekli müteahhitleri batıran 2008 yılındaki “yabancılara konut satışını geçici olarak durduran emir” bugün tekrar karşımıza çıkmış durumda. Kişisel olarak bu durumun çok uzun sürmeyeceğini ve kanunlarda yapılması planlanan düzenlemeler sebebiyle böyle bir karar alındığını düşünüyor olmakla birlikte, bu durumun devamının yeni bir kaosun habercisi olacağını da belirtmeden geçemeyeceğim. 


Yukarıda bahsettiğim soruna rağmen, kanunun yaz bitmeden yürürlüğe gireceğine inanıyorum. En azından umuyorum!


Peki Mütekabiliyet Kanunu’nun çıkması her şey için yeterli mi?


Öncelikle, herhangi bir kanun ve ülke gözetmeden, başka bir ülkeden konut yatırımı yapmanın koşullarını irdelemek gerekiyor:


1-Her şeyden önce yapılacak yatırımdan bir çıkış stratejisi olması gerekiyor. Kısa vadeli olarak değer artışı veya uzun vadede kira gelirine yatırım yapılabilir. Ancak burada, değer artışının garantisi yok maalesef. Kira geri dönüş oranımız da, yeni konut projelerinde 25-30 yıl aralığına oturmuş durumda, yani çok fazla. Öyleyse, bu durumda konut geliştiricilerinin yatırımcıyı çekebilecek ikinci el yönetimi, kurumsal işletim gibi sistemleri gündemine alarak bu konudaki güveni yaratmasında fayda var. Bununla birlikte, ilerleyen zamanlarda kira garantisi gibi alternatif pazarlama modelleri de gündeme gelebilecektir, ama tavsiye etmiyorum.


2-Yatırım yapılacak ülkeye istediği zaman gelip gidebilmeli; ya vize kolaylığı sağlanmalı veya doğrudan oturma izni verilmeli. Özellikle, İran, Suriye, Kazakistan, Azerbaycan gibi ülkelerde yaşayan zenginler, kendilerinin ve paralarının güvenliği için Türkiye’ye istedikleri zaman gelebilmek ve istedikleri kadar kalabilmek isteyecektir. Oturma izni konusunda, geliştiricilerin de yoğun temaslarda bulundukları ama bir sonuç alamadıkları gerçeği karşısında, belki büyükelçilikler nezdinde vize kolaylığı konusunda daha büyük bir adım atmak mümkün olabilir.


3-Yatırım yapmayı düşündüğüm ülkede aslında amacım, her gittiğimde kalabileceğim bir ev sahibi olmak da olabilir. Bu durumda da İstanbul dışında, Ege ve Güney sahilleri öne çıkacaktır. 

Mütekabiliyet Kanunu tam olarak yürürlüğe girdiğinde, konut pazarında bir hareketlilik olacaktır. Ancak, aslolan konu, bu hareketliliğin sürekliliğidir. Bunun yolu da, öncelikle oturma izni veya vize kolaylığı sağlanması, sonrasında da – tıpkı ofis, avm gibi ticari yatırımlarda olduğu gibi – konutu da bir yatırım unsuru olarak görüp, ona göre pazarlama argümanları geliştirmektir. Geliştirmecilerin, bu konuyu da ciddi olarak gündemlerine almalarını tavsiye ederim.


Son olarak, bir de bu işin pazarlama boyutu var. Gördüğüm kadarıyla herkes Araplar’a konut pazarlama işinden kendine bir pay çıkarma derdinde. Doğruluğunu veya yanlışlığını tartışmadan, dergi – gazete çıkarmaktan, gemi turuna; data satmaktan fuara kadar herkes Türk geliştiricilere bir şeyler satmanın derdinde. Bu arada, herkesin bir anda Araplar’a konut satışı konusunda uzman olduğunu da hayretler içinde görüyorum. Neyseki, en azından Kıvanç Tatlıtuğ’un dizisine reklam vermekten daha yaratıcı fikirler görüyorum… (Bu fikire karşı çıkmıyorum ama!)

Bu konuda da, ben çizgi üstü pazarlama faaliyetlerinin (reklam, pr gibi) dernekler tarafından yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak üzülerek söylemeliyim ki, ne Gyoder ne de Konutder bu konuda bana yeterli ışığı vermiyor. Turizm Bakanlığı’nın yaptığı ihale yöntemiyle, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da bir tanıtım ihalesi yapması ve gayrimenkule özel tanıtım faaliyetlerinin ana yöneticisi olması gerekir. Bu konuda, sektörün en büyük gücü ve güveni olan Sayın Bakan’a bir kez daha iş düşüyor. Üstelik kampanyasının başlangıcı da, 2 Ekim’de Dubai’de başlayacak olan Cityscape’in 1-2 hafta öncesi olursa yaratılacak etkinin sonucunu hemen orada görmek mümkün olabilir.

Özetle; Mütekabiliyet Kanunu’nun tam olarak yürürlüğe girmesinin ardından elbetteki bir satış ivmesi oluşacaktır. Ancak bu ivmenin sürdürülebilir olmasının yolu, yatırım stratejileri geliştirip bunu pazarlama argümanı olarak kullanmakta ve ayrıca oturma izni veya vize kolaylığı gibi avantajları sunmaktan geçer. Bunun yanında, her zamanki gibi doğru pazarlama yapmak da bu işin ana kuralıdır. Bu konuda da, ister Bakanlık isterse dernekler olsun, isteyen kurumlarla düşüncelerimizi paylaşmaktan her zaman memnuniyet duyarım.


Saygılarımla,

Vedat Arslan


[email protected]


Geri Dön