26 / 04 / 2024

Zincirlikuyu'da istesem 10 tane gökdelen dikerdim

Zincirlikuyu'da istesem 10 tane gökdelen dikerdim

Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, sanayicinin çok zor günlerden geçtiğini ancak elini taşın altına koyanların çalışmaya ve üretmeye devam edeceğini söylüyor.



"28 bin çalışanımız var, duramayız. Moralleri bozmayacaksın" diyen Zorlu, Zincirlikuyu'daki gayrimenkul projesini 2 bin 500 kişilik konser salonu ile birlikte 2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul'a yetiştirecek..

Piyasalarda neler olup bitiyor? İşadamlarının ruh hali nasıl? İşler yürüyor mu? Moraller nasıl? Türkiye'nin önde gelen sanayicilerinden Zorlu Holding'in patronu Ahmet Nazif Zorlu'nun kapısını çaldım bu hafta. Ne de olsa Zorlu hakikaten elini taşın altına koyan, milyarlarca dolarlık yatırımların altına giren, 30 bine yakın insanı istihdam eden bir sanayici. 2008'i 6 milyar dolar ciro ile kapatan Zorlu Grubu'nun şirketlerinden Vestel'in Avrupa'daki başarılı yolculuğunu bilmeyen yok. Televizyon dünyasında haklı bir konuma çok zaman önce oturdu. Belki sektör bazı sorunlar yaşadı ama Zorlu Grubu elektronikte kendine büyük hedefler koydu. Aynı şekilde herkesin öldü bitti dediği tekstil sektöründe de. Bir de tabii yıldızı yükselen enerji ve gayri menkul alanında giriştiği önemli yatırımlar var. Bankacılıktan Denizbank'ı Dexia'ya satarak çıkan ve eline geçen parayı da söz verdiği gibi yeni yatırımlarda kullanmaya başlayan Ahmet Nazif Zorlu, 800 milyon dolara aldığı Zincirlikuyu'daki Karayolları arazisinde müthiş bir yaşam merkezi kurmak üzere. Zorlu 2 milyar dolar harcadığı enerjide de Türkiye'nin en büyük gruplarından biri olmak için art arda yatırım yapıyor şu sıra. Peki şu yaşadığımız kriz böylesi büyük yatırımlar yapan Ahmet Nazif Zorlu için ne ifade ediyor? Bu hafta İş'te Hayat Zorlu'ya projeksiyon tutuyor.

* Bir taraftan Ergenekon ve müthiş isimlerin gözaltına alınması, öte yandan Gazze saldırısı, diğer taraftan global krizSizin gibi milyar dolarlık projeleri olan işadamlarında büyük moral bozukluğu yaratıyor mu?
Tabii ki bunları yok sayamazsınız. Üzücü olaylar. Filistin'de bir insanlık dramı var. Artık dünyada bölgesel savaşlar her gün oluyor. İçeriye bakın, sadece Kurban Bayramı'nda trafik kazasında hayatını kaybedenlerin sayısı 170'i geçmiş. Geniş bir açıdan bakmak lazım. Bunlar oluyor diye de hayat durmuyor. Türkiye'ye dönecek olursam, ülkenin bir hukuk devleti olduğuna inanıyorum. Her şeyde bir soru işareti var. Ama soru işareti var diye de insan projelerinden vazgeçmiyor.

28 BİN ÇALIŞAN VAR, DURAMAYIZ!
* Ama moral bozukluğu yaratıyor, değil mi?
Valla ne olursa olsun, moralleri bozmayacaksın! Çünkü moral bozulduğu zaman hem manen zarar görüyorsun, hem de maddeten. O zaman içinden çıkamazsınız. O yüzden biz yolumuza devam ediyoruz. Ne yapacağız başka. 28 bin çalışanımız var, duramayız ki.

* Çok önemli projeleriniz var. Karayolları arazisine ihalede 800 milyon dolar verip aldınız. Ve sonra başınız da ağrıdı ama dışarıya fazla yansıtmadınız. İsyan etmediniz. Hep böyle mi yaparsınız?
Eğer Türkiye bir hukuk devletiyse her şey yoluna girecek diye düşündük. Biz ne yaptık? Herkese açık olan şeffaf bir ihaleye girdik. Şartların dışına çıkmadık ki. Haksız bir şey yapmadık. Bakın şu anda ne yabancı sermaye getirir bu parayı koyar ne de içeride yerli biri getirir bu parayı koyar. Burada herkesin menfaati var. Devlet bunu 200 milyon ytl'ye satamamış. Öbür taraftan 3-4 yıl sonra 1 milyar 100 milyon ytl'ye satmış.

* Bu araziyle ilgilenen bütün yatırımcıların arazinin değeri konusunda 400 milyon dolar civarı bir tahminde bulunduklarını duymuştum. Ama işte ihale günü siz 800 milyon dolara kadar çıktınız...
Ben de 400 eder diyordum (gülüşmeler)! Ama işte bu dünyada da böyle oluyor. Bu paradan fazla etmez diyorsun. Elbise bakıyorsun mesela. 2 bin eder diyorsun ama fiyatının 4 bin olduğunu görüyorsun. Başkalarının da elbiseyle ilgilendiğini görüyorsun bu arada. Elbise hoşuma gitti, alma gücüm de var diyorsun ve alıyorsun. Bizim işimiz buna benzedi.

HİÇ PİŞMANLIK DUYMADIM
* Uçmuştunuz yani!
Uçmuştunuz derken, babamın bir sözü vardı. Atasözü tabii. Bin deve 1 akçe, bir deve bin akçe. Bu her zaman böyledir. Burada devlet kazandı. Şimdi millet kazanacak. Ben hayatım boyunca girdiğim bir işe niye girdim diye pişmanlık duymadım. Duymak da istemem.

* Krizi de göz önüne alarak bu fiyat çok pahalı kaldı ya da bu para bankada kalsaydı, kendimi daha güvende hissederdim dediğiniz oldu mu?
Hiç düşünmedim bunu. Nakit her şey ama bir yerde bana göre nakit her şey de değil. Eğer biz burayı borçla harçla yapsaydık, o zaman tüh derdik. Ama bizim grubun o gün bir nakiti vardı ve biz o nakitle ne yapabiliriz diye araştırıyorduk. Sanayide bir yere kadar geldik. Reel sektörde en fazla istihdamı yapan bir grubuz. Enerji ve gayri menkulde büyümek istedik.

* Sizin gibi bir sanayicinin kasasına öylesine büyük bir para girdiği zaman, rahat duramıyorsunuz galiba...
Açık ve net söyleyeyim. Şimdi para iyi bir şey. Benim şu kadar param var. Ama insanların işe, ülkenin yatırıma ihtiyacı var. Bana diyorlar ki gayri menkule yatırım yapacağına sanayiye yatırım yap. Sanayiye yapacağım yatırım bir yere kadar. Demiyor muyuz ki yumurtaların hepsini aynı sepete koyma! Bir gün bakarsın tekstilde iş durur, elektronik iyi olur. Yani her şey değişebilir.

'Reel sektörün çok borcu var' diyorlar, olacak tabii kardeşim!

* Hükümet özel sektör işçi çıkarma hazırlığına girince tepki göstermişti. Reel sektörün durumunu en iyi siz bilirsiniz, şu anda nasıl?
Reel sektörün üstüne gidiliyor sanki. O zaman da ben diyorum ki sene 2001. Türkiye dibe vurdu. 2008'de yine Türkiye bir krizin içinde. 2001'de 30 milyar dolar ihracat var, 2008'de 130 milyar dolar ihracat var. Burada bir işadamı, sanayici olarak soruyorum. 2001'de 30 milyar dolar ihracatı şu anda 130 milyar dolara kim çıkardı? Reel sektör tukaka mı diyeceğiz. Kusura bakmayın. Bütün sanayici arkadaşlarımın bunu söylemesi gerekir. Böyle şeyler dedikçe bayağı artık zoruma gidiyor. Çünkü bu ihracatı biz yapıyoruz. Herkes görevini yapacak. Devlet, hükümet, finans sektörü de özel sektör de. Bu ülke her sene ihracatını katlamışsa bunu reel sektör sayesinde yapmış. Bunun için de belki kısa vadeli borçlar vardı ama Türkiye borçlandı ama bunun karşılığı var.

HOVARDALIK YAPIP YEMEDİ Kİ!
Efendim "Reel sektörün borcu var" diyorlar. Olacak tabii kardeşim. Peki reel sektör bunu hovardalık yaptı, yedi mi? Yarın sanayicinin bu kadar borcu var derseniz, sanayici de ne yapar işçisini çıkartır, koyar ortaya. Peki ne yapacak o insanlar? Bunu çok iyi hesap etmek lazım. Diyorlar ki her şey inşaat sektörüne bağlı. Hayır. Sanayim olmazsa o inşaatı kim alacak? Samimiyet lazım. Hükümet demiyorum. Devlet diyorum. Hem sanayicinin, hem devletin samimi olması, birbirini iyi anlaması lazım. Bugün Türkiye'nin ihracatını kim yapmıştır? Devlet mi sanayici mi? Bunu çok iyi anlamak lazım. Bu istihdamı kim yapıyor? Devlet mi özel sektör mü? Sanayi ölür mü ölmez. "Tekstil öldü, bitti" diyenlere cevabım yaptığım ihracat.


Müşteri, alma garantisi de vermiyor artık!
* Reel sektör işçi çıkartmamak için büyük bir gayret gösterdi diyebilir miyiz?
Dayandı tabii. Ama şimdi ben malımı satamıyorsam, millet içeride kitlenmiş. Avrupalı stoka girmek istemiyor. İş yapma şekli de değişti. Eskiden müşteri diyordu ki mesela ben sana 1 yıl alma garantisi vereceğim, üret ama senin deponda dursun. Şimdiyse artık alma garantisi de vermiyor. Biz de diyoruz ki o zaman üretmiyoruz. Şimdi bunlardan dolayı da bir küçülme var.

* Vestel'den işçi çıkarttınız...
Vestel'den mevsimsel hep işçi çıkartıyoruz. Onuncu ay beyaz eşya satışlarının durduğu ay. Buzdolabı, klima düşüyor. Bir de tabii düzeltme olmadı mı, oldu. Bugün her kurumda var bu. Bakın martta işçi alacağız. Çünkü beyaz eşyada ihtiyacımız olacak.

* 2008 her şeye rağmen sanki iyi bitti...
Çok kötü geçmedi. Satışlar yine de devam etti. Moraller bozuk sadece. Global bir kriz var. Herkes tedbirli olmaya çalışıyor.

Kısa süreli siparişler Türkiye'ye gelecek
* 2009'da iş yapma şekli nasıl değişiyor?
Finansta bir daralma var. Stoklar aşağı iniyor. Kısa vadeli işlemler yapılıyor artık. 10 bin tane değil, bin tane alıyor müşteri. Haftalık almaya çalışıyorlar. Kimse depoya atmak istemiyor. Bir de demir, saç, çelik gibi fiyatlar geriliyor. Daha önce senelik anlaşma yapıyorduk. Şimdi herkes aylık anlaşma yapıyor. Ben başta ABD'ye Obama'nın başkan olması gibi bazı sebeplerden pozitif bir döneme girileceğini düşünüyorum. Moralimizi bozmayalım. Mesela biz kısa süreli siparişler açısından önem kazanmaya başladık ülke olarak. Çin'e gidecek olan sipariş bize geliyor. Çünkü ben bugün verdiği siparişi 15 gün sonra teslim edebilirim ama Çin edemez.

Herkes hayal âleminde yaşadı

* Global krizle ilgili siz ne düşünüyorsunuz?
Bir tuhaflık vardı. Düşünün 1 liraya bir şey alıyorsunuz. Bakıyorsunuz 1.5 olmuş. Bir sonraki gün 2. Sonra diyorlar ki bu 2.5 lira olacak. Kendi servetine bakıyorsun sonra hayal kuruyorsun. Burayı 800 milyon dolara aldım. Petrol 50 dolardı. Petrol üçe katlandı sonra. Buranın değeri de 2.4 milyar dolar oldu! Şimdi herkes böyle bir hayal aleminde yaşadı. 2001'de IMF Türkiye'ye 4 milyar dolar para verdi. Yer yerinden oynadı. Şimdi biz bankayı 2 milyar 437 milyon dolara sattık. Demek ki o zaman olsa bir banka satıp Türkiye'yi kurtarabiliyormuşuz.

1.5 milyon metreküp hafriyat yaptık kimsenin ruhu duymadı

* En son 2006'ta söyleşi yapmıştım ve sizin elinizde güzel bir çek vardı. Denizbank'ı Dexia'ya satmıştınız...
Buranın parasıymış! (Söyleşiyi Zorlu'nun 800 milyon dolara aldığı Zincirlikuyu'daki Karayolları arazisinde yapıyoruz.)

* İnşaat ne durumda?
Sonra martta ihale oldu. Bana hep soruyorlar. İnşaata başladınız mı diye. Burada 1.5 milyon metreküp hafriyat yaptık, kimsenin ruhu duymadı. Buraya bin kamyon girip çıktığı oldu ama kimse rahatsız olmadı.

* Alışveriş merkezi, konutlar, müthiş bir konser salonu ama bu arada her yer yemyeşil. İddialı bir yer yapmaya çalışıyorsunuz diyebilir miyiz?
Dünyanın çok ülkesini gördüm, pek çok projeyi inceledim. Evet ağzımızın açık kaldığı yerler gördük. Ben şehircilik ve çevrecilik konusunda çok hassasım. Burası dünyanın konuştuğu bir yer olacak.

* Siz burayı ne zaman satacaksınız? Metrekaresi ne olacak?
Hazirandan sonra satışa çıkabiliriz. Biz burada metrekare fiyatı söylemeyeceğiz. Büyüklüğe göre çıkacağız. Burada yaşam tarzı sunacağız. 70 bin metrekare yeşil alan, peyzajı düşünün. Akıllı binalar yapıyoruz. Dairenizi kapattınız gittiniz, sizin masrafınız olmayacak. Bir de 120 metrekarelik yerler olmayacak, daha doğrusu amacına uygun olmayan daireler olmayacak. Aileler otursun istiyoruz. Türkiye'nin moralini düzeltecek burası. İstanbul'un silueti olacak. Ben buraya on tane gökdelen dikebilirdim. Ama dikmedim. 24 katın üstüne çıkmıyorum. Çevre hassasiyetimiz çok yüksek. Mimarlarımız Tabanlıoğlu ve Arolat'la birlikte en güzel proje ortaya çıksın diye çalışıyoruz. 6 bin araçlık otopark yapıyoruz. Metrobüs ve metro bağlantısı için 15 milyon dolar harcıyoruz.

Sabah

Geri Dön