Kent Haberleri

2000 öncesi yapılar için 'korozyon' uyarısı! Bu binalar kendiliğinden çöküyor!

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Deprem ve Yapı Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi (DE-YAS) Müdürü Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık, 2000 öncesi yapılar için 'korozyon' uyarısında bulundu. Bu yıldan önce yapılan yapıların kendiliğinden çöktüğünü söyleyen Alunışık, uyarıyor.

2000 yılından önce inşa edilen yapıların deprem açısından büyük risk taşıdığını söyleyen Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Deprem ve Yapı Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi (DE-YAS) Müdürü Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık, deprem kaynaklı artan sismik hareketlilikle korozyon nedeniyle zayıflayan yapıları mercek altına aldı.

DOĞU KARADENİZ'DEKİ YAPILAR RİSK ALTINDA

Uzmanlar araştırmalarında, Doğu Karadeniz’in yapıların güçlendirilmesi ve özellikle dolgu sahalarında korozyonun bölgedeki binalar için tehlike oluşturduğuna dikkati çekerek, 2000 yılından önce inşa edilen yapıların deprem açısından büyük risk taşıdığını tespit etti.

DE-YAS Müdürü Ahmet Can Altunışık, Türkiye’nin büyük bir kısmının depremle iç içe yaşamak zorunda olduğunu vurgulayarak, ülkemizin her bir noktasının deprem tehlikesi altında olduğunu belirtti.

Son zamanlarda Doğu Karadeniz’de önemli titreşimler hissetdildiğini aktaran Alunışık bölgedeki yapıları; Yusufeli ve Deriner Barajı, Rize-Artvin Havalimanı, Yomra’daki yüksek katlı binalar, camiler ve tarihi eserleri olarak açıkladı.

Alunışık ''En son Rize’de ve Trabzon’da meydana gelen depremlerdeki sinyalleri hissettik. Halkımızın belli bir bölümü de bu depremleri hissetti. Artık Türkiye’de hangi noktada, bölgede ve ilçede yaşarsanız yaşayın, deprem gerçeğini bilmek zorundasınız. Deprem gerçeğini bilmeliyiz. Buna göre yaşamamız ve yapılarımızı depreme karşı dayanıklı hale getirmeliyiz” ifadelerini kullandı. 

2000 ÖNCESİ YAPILAR RİSK ALTINDA!

Bölgede özellikle 2000 yılından önce inşa edilen yapıların risk taşıdığını kaydeden Altunışık, Türkiye’nin tüm yapı stoku verilerine göre hemen hemen her ilde durumun aynı olduğunu söyledi.

2000 yılından önce inşa edilmiş yapıların deprem açısından yeterli olmadığını belirten Alunışık '' Kritik olan noktamız 2000 yılından önce inşa edilmiş yapılardır. Bu bölgede dolgu üzerinde inşa edilmiş çok yapı var. Dolgu denilince akla zeminin gelmesi lazım. Kötü zemine inşa edilmiş yapıları düşünmemiz lazım.

İzmir depremini hatırlayalım; depremin merkezinin çok daha uzağında, kötü zeminde meydana gelen sıvılaşmalardan dolayı çok fazla can kaybı yaşanmıştı.

Dolgular dediğimiz noktalarda deprem ivmeleri ve etkileri artarak yapıya ulaşıyor. Bu da bizim dolgulardaki yapılarımızın depreme karşı daha hassas olduğunu ortaya çıkarıyor. Depremlerden sonra meydana gelen sıvılaşma en önemli etkilerden bir tanesi” ifadelerini kullandı.

BU BİNALAR KENDİLİĞİNDEN ÇÖKÜYOR

Bölgenin önemli sorunlarından birinin de korozyon olduğunu vurgulayan Ahmet Can Altunışık, “Çok nemli bir bölgede yaşıyoruz. Şu an bodrum katı olan tüm binalarda yaşayanlar eline bir keser ve çekiç alsa, kolon kenarlarındaki pas paylarını kaldırsa ve demirlerin tamamen paslandığını görebilir.

Korozyon, nemli bölgelerde ve bodrum katlarında çok daha fazla etkili oluyor. Betonun içerisinde bulunan ve deprem anında görevi olan yapılar eridiği zaman, olası bir felaketin habercisi olur. Bazen bir bina hiçbir şey olmadan kendiliğinden çöküyor; işte bunun bir örneği de budur” dedi

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Kentsel dönüşüm bir tercih değil, zorunluluk!

MÜSİAD: Her yıl 1 milyona yakın yeni konuta ihtiyaç var!

 Prof. Dr. Naci Görür’den deprem uyarısı: Şehirleri dirençli hale getirmeliyiz!