İstanbul'da deprem hangi dönemde beklenir? Ne yapmalı? Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan açıkladı!

17 bin 480 kişinin yaşamını yitirdiği Marmara Depremi’nin üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen gözler ikinci büyük Marmara depremine çevrildi. Peki İstanbul'da deprem hangi dönemde beklenir? Ne yapmalı? Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan açıkladı.

Büyük Marmara depremi korku ve endişe içinde beklenirken Dr. Övgün Ahmet Ercan'dan kritik açıklama geldi. Ercan ''İstanbul'da deprem hangi dönemde beklenir? Ne yapmalı?'' başlığı altında olası Marmara depreminin kaç şiddetinde olacağını ve ne zaman meydana geleceğine dair açıklamalarda bulundu. 

İSTANBUL'DA DEPREM HANGİ DÖNEMDE BEKLENİR?

Yerfizikçisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan

''Jeofizik biliminde, uzun erimli deprem kestirimleri, incelenen bölgede olan önceki depremlerin süre ile büyüklüğünün göz önüne alınarak çözümlemesine dayanır. 

Doğrusal dış değer bulma yöntemine göre 0 (sıfır) yılından beri olan 16 yıkıcı depremi kullanarak, elde edilen doğrusal ilişkiye göre, 9. depremin olduğu 1344 yılı depreminden 1999 M7,5'luk depreme kadar olan 16. depreme kadar geçen 655 yıllık sürede; deprem oluşum sırası-deprem yılı arasında doğrusal bir ilişki vardır. 

Kuzey Marmara, yakın gelecekte İstanbu-Tekirdağ'ı öncelikli etkileyecek yıkıcı 17. depremini beklemektedir. Bu gerçek verilere göre, depremler için (M6,7 ile M7,1)  en olası yıl 2075 yılıdır. 

Buna göre daha depreme yaklaşık 50 yıl vardır. Daha önce 1999 Gölcük depreminde denenen bu bilimsel yaklaşım 5 yıl sapma ile çalışmıştır. 

Marmara'da 28-31 km kalınlığı olan yer kabuğunun kırılıp ana depremlerini yapması için 6 milyar giga ton güç birikmiş olmalıdır. Bu güç birikmediğine göre, depremin her an olma olasılığı bundan önce olmadığı gibi gelen 50 yıl içinde de olmayacaktır. 

Kaldı ki, eğer 17. sırada olacak Kuzey Marmara depremleri,  deprem davranışı değişim bölgesine, denk gelirse beklenen depremin 2100 yılını da aşması şaşırtıcı olmaz. 

Ayrıca beklenen depremin M7,2'yi geçmesi de beklenmez. 

Ne var ki, deprem %65 oranında daha dayanımsız olan Avrupa yakasını, %35 oranında göreceli dayanıklı olan Asya yakasını etkileyecektir. 

Yeni yatırımlarla, ayrıca göçü güdüleyerek İstanbul'un km2 nüfus yoğunluğu 3000 kişi üzerine çıkartmak, depremin etkilerini arttıracaktır. Bu kadar yoğun yerleşmiş, yeşil alanlarını yapılarla doldurmuş, dar gelirli, düşük eğitimli, yazgıcı kişilerin çoğunlukta olduğu İstanbul'da, bankaların borç vermediği, yapı m2 çıkışlarının 30 bin TL'ye vardığı İstanbul'da bırakın kentsel dönüşümü, yapısal dönüşüm bile yapılması gün geçtikçe güçleşmektedir. 

Çare; bilimsel yaklaşım, düzelmiş ekonomi, düşürülen  yaşam pahalılığı, geçim sıkıntısının giderilmesi, kısacası siyaset ile yönetim erkinin yetkinliğinden geçer. ''