Kentsel Dönüşüm

Kentsel dönüşümü hızlandıracak formül ada bazlı projeler!

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Koçak yaptığı açıklamada ada ve alan bazlı kentsel dönüşüm yaklaşımının hayata geçirilmesi gerektiği bildirildi.

Ülkemizin deprem gerçeğiyle yüzleşebilmesi ve şehirlerin daha yaşanabilir hale gelebilmesi için, uzmanlara göre parsel bazlı bina yenilemelerinin ötesine geçilerek ada ve alan bazlı kentsel dönüşüm yaklaşımının benimsenmesi gerekiyor.

Konu ile ilgili olarak paylaşılan detaylara göre mevcut uygulamaların büyük ölçüde yalnızca bina yenileme niteliği taşıdığına dikkat çeken akademisyenler ve şehircilik uzmanları, planlı, bütüncül ve şehircilik ilkeleriyle uyumlu projeler hayata geçirilmeden, kentsel dönüşümün hedeflenen etkiyi yaratamayacağını belirtiyor.

KENTSEL DÖNÜŞÜM BİNA YENİLEMEK DEĞİLDİR

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Koçak, söz konusu konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada Türkiye’nin deprem gerçeğiyle baş edebilmesi için parsel bazlı yenilemelerin yeterli olmadığını söyledi.

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Koçak açıklamasında, “Mega kent İstanbul’da 1 milyon 300 bin bina var, bunların 600 bini riskli durumda. 2023’e kadar sadece 81 bin binanın dönüşümü tamamlanabildi, bu da toplamın yaklaşık yüzde 15’i demek. Bu hızla gidersek dönüşümün tamamlanması onlarca yıl alır.” dedi.

Yaptığı açıklamada olası bir Marmara depreminde 6,5 büyüklüğün üzerindeki sarsıntıların büyük yıkımlara neden olabileceğini belirten Koçak, İstanbul dışında yaşanacak bir depremin bile megakentte ciddi etki yaratabileceğini ifade etti.

Açıklamasında ayrıca mevcut parsel bazlı uygulamaların “gerçek dönüşüm” sayılmadığını vurgulayan Koçak, “Bugün yaptığımız aslında bina yenileme. Oysa kentsel dönüşüm, ada bazında yeşil alanı, otoparkı, sosyal donatısı planlanmış bütüncül bir süreç olmalı.” ifadelerini kullandı.


YEREL YÖNETİMLER SÜRECİN MERKEZİNDE OLMALI

Prof. Dr. Koçak, ada bazlı dönüşümle sosyal donatı alanlarının, yeşil alanların ve otoparkların planlı şekilde oluşturulabileceğini belirterek, “Beşiktaş, Bakırköy, Esenler ve Güngören gibi ilçelerde parsel bazlı yenileme devam ediyor, ama o bölgelerde yine aynı sıkışıklık oluşuyor.

Ada bazlı planlamayla hem deprem güvenliği sağlanır hem de insanlar daha ferah yaşam alanlarına kavuşur.” dedi.

Yaptığı açıklamada yerel yönetimlerin bu sürecin merkezinde olması gerektiğini vurgulayan Koçak, “Gerekirse belediyeler projeleri hazırlamalı, uygulamayı kontrol etmeli. Böylece hem daha kaliteli binalar yapılır hem de denetim mekanizması güçlenir. Dönüşümün hızlanması ancak böyle mümkün olabilir.” diye konuştu.

Koçak, hükümetin “Yarısı Bizden” kampanyasının dönüşüme önemli katkı sağladığını ancak buna “proje desteği ve teknik rehberlik” gibi ek unsurların da eklenmesi gerektiğini söyledi.

Yeni yapılarla ilgili saha gözlemlerine değinen Koçak, bazı binalarda hâlâ izolasyon, drenaj ve beton kalitesi sorunlarının görüldüğünü belirterek, “Denetimler yeterince sıkı yapılmazsa, 30 yıl sonra bugün inşa edilen binaları yine dönüştürmek zorunda kalırız.” uyarısında bulundu.

DÖNÜŞÜM ŞEHİRLE UYUMLU YAŞAM ALANI ÜRETMELİ


Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı (KENTSEV) Yönetim Kurulu Başkanı Haldun Ersen de, Türkiye’de kentsel dönüşümün yavaş ilerlediğini ancak ada ve alan bazlı dönüşümün şehircilik açısından daha sürdürülebilir sonuçlar doğuracağını ifade etti.

Haldun Ersen açıklamasında  2012 yılında  yürürlüğe giren 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu ile önemli bir çerçeve oluşturulduğunu, ancak uygulamada bazı yönlerin zayıf kaldığını söyledi. 

Açıklamasında “Ülkemizde yaklaşık 31 milyon bağımsız birim var ve bunların yüzde 70’ten fazlası riskli olarak kabul ediliyor. Birçok ilde halen parsel bazlı dönüşüm yapılıyor. Ne yazık ki ada ve alan bazlı dönüşümler neredeyse yok denecek kadar az.” diyen Ersen, dönüşümün sadece bina yenilemesi değil, şehir dokusuyla uyumlu planlı yaşam alanları üretmek anlamına gelmesi gerektiğini belirtti.

Ersen, yerel yönetimlerin dönüşümdeki rolünün kritik olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: “Belediyeler, vatandaşın güven duyacağı şekilde süreci organize etmeli.

Vatandaş kamunun desteğini görmek istiyor. Belediyeler sürecin dışında kalırsa dönüşüm o ilçelerde duruyor. Belediyelerin hangi mahallelerin riskli olduğunu belirleyip, dönüşüm planlarını buna göre finansal modellerle desteklemesi gerekiyor.”

Kamu ve özel sektör işbirliğinin artmasının dönüşüm sürecini hızlandıracağını belirten Ersen, “Bugün artık 3’te 2 çoğunluk değil, 50+1’le hareket edilebiliyor. Ancak kalıcı çözüm için dönüşümün parselde değil, ada ve riskli alan ölçeğinde yapılması gerekiyor.” dedi.