24 / 04 / 2024

Su yalıtımı olmayan binalar depreme karşı dayanıksız!

Su yalıtımı olmayan binalar depreme karşı dayanıksız!

Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Başkanı Ferdi Erdoğan, topraklarının yüzde 92 ’si deprem kuşağında olan Türkiye için su yalıtımının önemine dikkat çekti...




15 Ağustos 2013- İstanbul, Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Başkanı Ferdi Erdoğan, Türkiye açısından büyük önem taşıyan depremlerin yol açtığı yıkımların en önemli nedenlerinden birinin “Korozyon” olduğunu belirtti ve korozyonun önüne geçilmesi için binalarda su yalıtımı yaptırmanın önemine dikkat çekti. 17 Ağustos depreminin yıldönümü sebebiyle yaptığı açıklamada Erdoğan şunları söyledi: “Herhangi bir yoldan binaya sızan su ya donarak ya da kimyasal tepkimeye girerek paslanmaya, yani korozyona neden oluyor. Korozyon sonucunda da binanın taşıyıcı sistemi zayıflıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 1999 depreminin ardından yaptığı araştırma, yıkımların en önemli nedeninin korozyon olduğunu gösterdi. Depremin ardından incelenen ve yüzde 79’u hasarlı bulunan 55 bin 651 konut ve işyerinin yüzde 64’ünde korozyon tespit edildi”.


Su yalıtımına sahip olmayan bir binanın, yapımından sonraki 10 yıl içinde taşıma kapasitesinin yarısından fazlasını kaybettiğini vurgulayan Erdoğan, Türkiye genelindeki 19 milyon konuttan 6,5 milyonunun deprem açısından riskli bina statüsünde olduğunu söyledi. Ferdi Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “ Ülkemizin yüz ölçümü olarak yüzde 92'si, nüfus yoğunluğu olarak yüzde 95'i deprem kuşağında yer alıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın verilerine göre son 58 yıl içinde meydana gelen depremler; 58.202 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, 122.96 vatandaşımızın yaralanmasına ve yaklaşık 411.465 binanın yıkılmasına veya ağır hasar görmesine neden oldu. Şiddetli depremler üretme potansiyeline sahip fay hatları üzerinde bulunan ülkemizde yapılan istatiksel analizler her 8 ayda bir hasar yapıcı deprem meydana geldiğini göstermektedir. Tüm bu rakamlar son derece çarpıcı. Ancak maalesef hayati öneme sahip olan su yalıtımı binalarda zorunlu hale gelmesine rağmen, konuyla ilgili mevzuat henüz hazırlanmadı. Mevzuatın en kısa zamanda hazırlanması, bina güvenliği açısından kritik önem taşıyor”.  


“Yapıları her yönden gelebilecek suya ve neme karşı koruyarak uzun ömürlü ve dayanıklı olmalarını sağlamak için su yalıtımı olmazsa olmaz bir koşuldur,” diyen Erdoğan, hem yapı hem de yalıtım malzemelerinde kalitenin önemine de dikkat çekti. Erdoğan, “Kalitesiz ve standartlar uymayan malzemeler kullanılarak yapılan su yalıtımı uygulamaları ne yazık ki kısa sürede işlevini yitiriyor ve sonuç vermiyor. Dahası, işin uzmanları tarafından yapılmayan uygulamalar da sıkıntı yaratıyor. Dolayısıyla hem kaliteli malzeme hem de uzman uygulama şart,” dedi. Erdoğan ayrıca, İZODER olarak su yalıtımı malzemelerinde kalite sertifikasyonu sistemi oluşturmak için hazırlıklarının sürdüğünü belirtti.



Kentsel dönüşüm bir fırsat


Depremin bir Türkiye gerçeği olduğunu kaydeden Ferdi Erdoğan, Türkiye’de önümüzdeki 20 yılda 6,5 milyon konutun kentsel dönüşüm kapsamında elden geçirileceğine dikkat çekerek, bu sürecin bilinçli yalıtım ve güvenli binalar için bir fırsat olduğunu belirtti. “Yıkılıp yeniden yapılacak binalarının su yalıtımı kaliteli malzeme ve uzman uygulamalar ile gerçekleştirilirse, her deprem sonrasında yaşamaya adeta alıştığımız düşündürücü tabloları engelleyebiliriz,” diyen Erdoğan, depremle ilgili önlemler kapsamında su yalıtımının daha fazla ve daha kararlı bir şekilde gündeme taşınması gerektiğini söyledi.


Su yalıtımının maliyeti yüksek değil


Su yalıtımının maliyetinin sanıldığı kadar yüksek olmadığını vurgulayan Ferdi Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün yeni bir binanın ortalama metrekare maliyeti 2,000 TL civarında. Su yalıtımı maliyeti ise bunun sadece yüzde 2-3’ü, yani metrekare başına sadece 60 TL.  Mevcut binalarda elbette bu maliyet biraz daha artıyor, binanın zemini, arazi yapısı ve benzeri başka faktörler de devreye giriyor. Ancak yine de altından kalkılmayacak oranda maliyetler söz konusu değil. Su yalıtımı yapılmamış, dolayısıyla korozyona uğramış binaların depremden olumsuz etkilenmesi sonucu ortaya çıkan maliyetler ise ne yazık ki hem maddi hem de insani açıdan çok daha yüksek. Hem canımızı ve binalarımızı korumak, hem de sağlıklı, yaşanabilir alanlar yaratmak istiyorsak, su yalıtımının kaçınılmaz bir gereklilik olduğunu fark etmemiz lazım. ”. 


İKOS Varsa Korkmayın


Dernek olarak yalıtım konusunda kamu ve kamuoyunu bilinçlendirme faaliyetlerini sürdürürken haksız rekabeti önlemek, yalıtım sektörünün büyüme ve gelişmesinin sağlıklı ve sürdürülebilir koşullar içinde devamını sağlamak amacı ile yeni bir proje başlatıyoruz; İZODER Kalite Onay Sertifikası (İKOS) adını verdiğimiz bu proje ile İZODER üye profilinin tamamının standart ve yönetmeliklere uyumlu üretim yapan ve piyasaya uygun rekabet koşullarında ürün arz eden firmalardan oluşmasını sağlayacağız. Bu sistemle üyelerimizin ürettiği ürünlerin mevcut yasa ve yönetmeliklere uygunluğunu piyasadan random aldığımız ürünlerle test edecek ve uygun bulunan ürünlere İKOS vereceğiz.



Geri Dön