29 / 03 / 2024

Süleymaniye Camii'nin akustiğini restorasyonlar bozdu!

 Süleymaniye Camii'nin akustiğini restorasyonlar bozdu!

Mimar Sinan'ın kalfalık eseri Süleymaniye Camii "eşsiz" bir özelliğini kaybetti. Yanlış restorasyonlar nedeniyle caminin akustiği bozuldu





Mimar Sinan’ın ‘kalfalık’ eseri tarihi Süleymaniye Camii’nin ses akustiğinin yapılan yanlış restorasyonlar nedeniyle bozulduğu ortaya çıktı.


Daha önce mikrofon kullanmadan ses her yere dağılırken, şimdi çok sayıda kolon kullanarak ses dağılımı yapılıyor. Süleymaniye Camii’nin akustik sorunuyla ilgilenen İstanbul İl Müftü Yardımcısı Abdurrahman Binbir uzman bir heyete rapor hazırlatacaklarını söyleyerek, “Geçici olarak hoparlör sayısını arttırdık” dedi. Daha önce çıplak sesle okudukları Kuran-ı Kerim’in şimdi duyulmadığından yakınan imam ve müezzinler ise “Cuma namazında hutbe ve dua hiç anlaşılmıyor. Ses cami içinde eşit dağılmıyor” iddiasında. Restorasyonu yapan GürYapı ise iddiayı kabul etmiyor: “Sorun akustikte değil kullanılan ses sisteminde."


Mimar Sinan’ın Kanuni Sultan Süleyman döneminde inşa ettiği 1557 tarihli camiyle ilgili bir süre önce Radikal’e bir ihbar geldi.


İhbara göre 2007-2010 arasında restore edilen caminin ses sistemi bozulmuştu: “Mimar Sinan tarafından büyük bir başarı ile sağlanan ses akustiği ne yazık ki restorasyon sırasında kullanılan yanlış ve sentetik malzemeler nedeniyle tümüyle bozulmuş durumda. Cami içinde artık hiçbir yerden doğru dürüst hutbe ve dua duyulmaz durumda.” 


Fatih Müftüsü Emrullah Üzüm’ü aradık. Üzüm şikâyetlerin kendisine de geldiğini söyleyerek, “Bu durum benden önceki dönemde gerçekleşmiş. Şu anda problem neredeyse giderildi. Bazı noktalarda hâlâ sıkıntı var. Önceki gün bir programda oradaydım. Kenarlardan ses duyuluyor ama mihrabın civarında ses buluşması oluyor” dedi. 


Şikâyeti camiye gidip yerinde gözlemeye karar verdik. Hakikaten dualar net olarak caminin her yerinde aynı şekilde duyulmuyordu. Süleymaniye’nin cemaati de şaşkındı. “Daha önce elinizi şıklatsanız her yerden duyulurdu şimdi farklı bir çınlama var” diyen cemaatin görüşüne cami görevlileri de katılıyordu. Görevliler, sorunun giderilmesi için şikâyetlerini İl Müftülüğü’ne bildirdiklerini belirtirken, “Cuma namazında büyük sıkıntı yaşanırken Ramazan ayı içinde teravihlerde de büyük problem oluyor” dedi. 


"Artık akustik kaldı mı bilmiyorum"


Şikayetler İstanbul İl Müftülüğü’ne de yansımış. Akustikle ilgili oluşturulan heyete İl Müftü Yardımcısı Abdurrahman Binbir nezaret ediyor. Binbir, akustik sorununu çözmek için uzmanlara rapor hazırlattığını söyledi. Heyetin raporunu bayramdan sonra tamamlayacağını belirten Binbir, şöyle devam etti:


“Mimar Sinan’ın akustiği kaldı mı bilmiyorum. Rapora göre belli olacak. Akustik sorunu ‘şimdilik’ hoparlör sayısı arttırılarak giderildi. En kısa sürede bilim heyetiyle çalışmalara başlayarak bu sorunu çözeceğimize inanıyorum. Geçenlerde kubbenin en üst tarafına çıktım. Yürürken ayak seslerimi dahi rahatlıkla duyabiliyordum. Ancak nasıl olduysa ses artık kubbeden aşağıya gelmiyor.” 


Gür Yapı: "Sorun onların ses düzeninde"

 

Gür Yapı İnşaat yetkilileri ise restorasyonun akustiği bozmadığı iddiasında: “Üniversitelerden aldığımız raporlar var. Akustikle ilgili sıkıntı yok. Bizim taktığımız ses sistemini istemediler. Şu anda kendi istedikleri ses sistemini kullanıyorlar. Hatta her noktaya ekstra hoparlör istediler. Fazla sayıda hoparlör takıldı. Akademisyenler bu ses sisteminin akustiğe zarar verdiğini söyledi. Akustiği aksine çimento tuğlalar bozuyordu. Biz o tuğlaları alarak sorunu çözdük.” 


"Altın kural en az müdahaledir"


Marmara Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Selçuk Mülayim: “Akustik, iç yapının biçimlenmesiyle etkin hale getiriliyor ve kubbe içerisindeki amforalar dizisiyle ses tınısı aktarılıyor. Duvarlara çarpan ses toplanıyor, yarım kubbeler ve ana kubbeyle cemaate homojen şekilde yansıtılıyor. Akustiği restorasyonda kullanılan malzemeler, dolap, saat gibi gereksiz kütleler bozabiliyor. Bu akustiğin mükemmelliğini halen Selimiye’de görebiliriz. Restorasyonun altın kuralı ‘en az müdahaledir. Eğer kullanılan malzeme ve restorasyona dikkat edilseydi Selimiye’deki akustiği burada da görebilirdik.” 


Neler yenilendi?

 

Restorasyonda 200 uzman, konservatör ve işçi çalıştı. Camide revaklı avlu, minare ve dış avlu duvarlarında cephe temizliği yapıldı. Çimento esaslı imitasyonlar söküldü, özgün haline uygun, küfeki taşı kullanıldı. Ana kubbesinde statik güçlendirme yapıldı. Caminin üç şerefeli minaresinin külahı, daha önce yanlış malzeme kullanımı sonucu eğrilmişti, bu düzeltildi. Minarelerin bakır alemleri altınla varaklandı. Revaklı avluda bulunan mermer alemlerin eksik parçaları tamamlandı. 


Kubbe hoparlörlerle dolduruldu 


Süleymaniye, ses sistemindeki bozukluk nedeniyle geçici olarak hoparlörlerle donatıldı. Akustiğin bozulma nedenleri ise uzmanlarca şöyle sıralanıyor: Testi ağızları kapatılmış ve üstleri sıvanmış olabilir. Horosan harç yerine beton kullanımı. Akustiği sağlayan harç arası boşlukların tamamlanması. Sesin yankısını sağlayan, özellikle aralık bırakılan döşeme taşlarının yok edilmesi. Duvar sıvasında kullanılan sentetik madde. 


256 küpün sırrı


Caminin restorasyonu sırasında kubbesinde 15 santimetre ağız genişliğine sahip, 45 santimetre uzunluğunda simetrik halde dizilmiş 256 adet küp bulunmuştu. Akustik, simetrik halde dizilen bu küplerin içindeki hava boşlukları sayesinde sağlanıyordu. Mimar Sinan’ın kullandığı teknikte akustiğin sağlanması için bütün kubbeler çift kubbe seklinde yapılmıştı. Ayrıca zeminde, sesi yansıtmak için tuğlalardan boşluk bırakılmıştı. Bu sayede Süleymaniye mükemmel bir akustiğe sahipti. 


2’şer akçeye almış


Mimar Sinan, sesin homojen dağılımı için önemli stratejiler geliştirmişti. Sinan’ın Süleymaniye inşaatına ait muhasebe defterlerinin 88’incisinde “camide sadânın aksini kuvvetlendirmek için kubbenin içine ve köşelere ağzı iç tarafa açık, gömülerek örülmüş olan küçük sebûlardan (testi- kavanoz) 255 adedini satın almak için (tanesi 2’şer akçeden) ödenmiş olan 510 akçeden” bahsediliyor. Bu testilerin kullanıldığı metoda, akustik literatüründe ‘boşluklu rezonatör tekniği’ deniliyor.



Fatih Yağmur / Radikal 



Geri Dön