26 / 04 / 2024

Taksim yeniden düzenlenirken, sorunlara çağdaş çözümler üretmek gerek!

Taksim yeniden düzenlenirken, sorunlara çağdaş çözümler üretmek gerek!

Taksim yeniden düzenlenirken, sorunlara bilimsel yaklaşmak, çağdaş çözümler üretmek, tüm dünyanın seçeceği çareler bulmak gerek



Geçen pazar günü yeni Taksim parkı projesini protesto etmek için bir avuç aydın, parkta toplandı. Ve kesilmesi için işaretlenen büyük ağaçlara onların adları verildi: Gövdelerine asılan birer kartonla... Ben de çok isterdim, Taksim parkında bir ağacımın olmasını... Ama gidemedim: Çocukluk arkadaşım Faruk Sarç'ın vefat eden annesi Cenan Hanımefendi'nin Teşvikiye'de cenaze töreni vardı. O ağaçlar şimdi, çoğu dostum olan insanların adlarını taşıyor: Deniz Türkali, Lale Mansur, Hale Soygazi, Şafak Pavey, Şebnem Dönmez, Hilmi Yavuz, Murat Belge, Ömer Madra, Gündüz Vassaf, Ahmet İnsel vs. Kentin göbeğinde ağaç kesmeye karşı bundan güzel bir protesto olur mu

Üstelik, gazetelerde okudum, olayı büyütmeden, siyasal bir nitelik katmadan yapılmış. Sevgili Türkali şöyle demiş: "Taksim'in yeniden düzenlenmesine karşı değiliz. Sadece yaşayanı, çalışanı ile birlikte ele alınarak planlanmasını istiyoruz. Gelin bu defa farklı bir iş yapalım: Şeffaf, katılımcı ve müzakereye açık bir proje üretelim." Şimdi, kim ilgileniyorsa ve üzerine alınıyorsa, elini vicdanına koyarak söylesin: Tüm bunlarda itiraz edecek ne var Aklın, demokrasinin, halka saygının asgari gereği değil mi bunlar Tüm bunların var olmadığı, iktidarın her istediğini kolayca yaptığı ülkeler var. Onlar mı örnek alınıyor Ki onlar da, son Arap Baharı'nın gösterdiği ve yakında mutlaka Rusya'dan İran'a birçok ülkenin de göstereceği gibi, değişme ve dönüşme aşamasındalar...

ŞEHİRCİLİK İDEOLOJİ KABUL ETMEZ
Niye böyle oluyor Niçin İstanbul gibi bir kentte, bilimin ışığında yapılması gerekenler sırf politik ve ideolojik bir tavırla ele alınıyor Bir kesim, doğrudur, her icraatı; AK Parti'den geldiği için mahkum ediyor. Oysa yerel yönetimin son dönemdeki birçok başarısı açık değil mi Toplu taşımadaki devrim, metrobüs olayı (ki şimdi TEM'e uzatma planları da var), Marmaray'dan Kadıköy-Kartal metrosuna hızla ilerleyen projeler kente soluk aldırıyor. Onarım ve restorasyon aldı yürüdü. Kentin gece aydınlatması ise hiç olmadığı kadar görkemli. Bunları görmezden gelmek, gerçekten insafsızlık. Ama bunun tam karşıtı da var. Hükümeti veya yerel yönetimi, AK Parti damgasını taşıyan her şeyi körü körüne övmek ve hiçbir eleştiri kabul etmemek. Oysa yıllardır söyleyip yazmışımdır, mimarlık ve şehircilik ideoloji kabul etmez. Güzel ve çirkin binalar, olumlu veya olumsuz projeler, kente değer katan veya değerini düşüren işler vardır. Ama solcu veya sağcı projeler, devrimci veya tutucu yapılar, kapitalist veya sosyalist şehircilik yoktur. En azından çağdaşlıkta yol almış ülkelerde bu böyledir.

Onun için, hangi ideolojik safta yer alırsak alalım, hangi dünya görüşüne sahip olursak olalım, İstanbul'un ve tüm kentlerimizin sorunlarına bilimsel olarak yaklaşmaya, çağdaş çözümler üretmeye, tüm dünyanın seçeceği çareler bulmaya çalışalım. Yoksa ömrümüz (ve de kentlerimiz) bu kısır tartışmalarla heba olup gidecek. Ayrıca o 'bir avuç' aydınımızı da harcamayalım. Onlar Entelköy Efeköy'e Karşı filminin çok iyi gösterdiği gibi, her davada hazır ve nazırdır. Kah Taksim'de ağaç olurlar, kah mahkeme önünde duvar... Kah Karadeniz ormanlarını korurlar, kah Kazdağ yeşilini... Onlar toplumun vicdanı, aklın sesi ve kalbin çarpıntısıdırlar. Onları sürekli küçümseyip hakaret etmek kimseye hayır getirmez. Ne politikacıya, ne köşe yazarına...

Atilla Dorsay/Sabah


Geri Dön