Türkiye’deki riskli bina sayısı 2 milyon!
Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu yaptığı açıklamada Türkiye’deki riskli bina sayısının 2 milyon olduğunu söyledi.
Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, Dünya Şehircilik Günü dolayısıyla bir açıklama yaptı.
Tayfun Küçükoğlu yaptığı açıklamada şehirlerin güvenliği ve sürdürülebilirliği açısından kentsel dönüşümün kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.
Küçükoğlu, yeniden yapılanma çalışmalarının yalnızca deprem riskine karşı güvenli yaşam alanları oluşturmakla kalmadığını, aynı zamanda enerji verimliliği yüksek ve çevre dostu şehirlerin kurulması için de fırsat sunduğunu belirtti.
Yaptığı açıklamada, Türkiye’de yaklaşık 2 milyon riskli bina olduğunu ve bu binalarda yaşayan 8,5 milyon vatandaş bulunduğuna dikkat çeken Küçükoğlu, şunları söyledi. “Her büyük deprem sonrası dünyada eşi benzeri görülmemiş bir dayanışma örneği sergiliyoruz; ancak zaman geçtikçe bu hassasiyet unutuluyor.
Oysa deprem bilincini şehir planlamasının merkezine yerleştirmek, geleceğe güvenle bakmanın ön koşuludur. Kentsel dönüşüm yalnızca teknik bir mesele değil, planlama kültürümüzü güçlendirecek şekilde ele alınmalı ve kalıcı hale getirilmelidir.”
Açıklamasında sürdürülebilir şehirlerin yalnızca sağlam yapılarla değil, kaynakların verimli kullanımıyla da mümkün olabileceğini vurgulayan Küçükoğlu, bu noktada döngüsel ekonomi modelinin önemine dikkat çekti.
Söz konusu bu modelin üretim ve tüketim süreçlerinde atığın azaltılmasını, malzeme ömrünün uzatılmasını ve geri dönüşümün sistematik hale getirilmesini sağladığını söyleyen Küçükoğlu, inşaat sektörünün bu dönüşümde öncü rol üstlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
“Yapı malzemelerinin geri kazanımı, yeniden kullanımı ve sürdürülebilir üretim yöntemlerinin yaygınlaşması yalnızca ülke ekonomisine değil, doğaya da önemli katkılar sağlar,” diyen Küçükoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Geleceğin şehirlerini hayata geçirirken bu süreci sürdürülebilir hale getirmek ortak sorumluluğumuzdur. Kaynakları verimli kullanan, atığı azaltan ve yeniden değerlendiren bir ekonomik anlayışla çevreyi koruyarak şehirlerimizin geleceğini güvence altına almak zorundayız.”