Yapı izni verilen daire sayısı 2025’in 9 ayında 755 bine yaklaştı!
Türkiye genelinde yapı ruhsatı verilen daire sayısı 2025 yılının ocak-eylül döneminde yıllık bazda yüzde 39 artış göstererek 754 bin 791'e yükseldi.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yapı izin istatistiklerine göre, 2025 yılının ocak-eylül döneminde yapı ruhsatı verilen daire sayısı geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 39 artarak 754 bin 791’e ulaştı. Böylece yılın ilk 9 ayındaki ruhsatlı daire sayısı, son 8 yılın en yüksek seviyelerine çıktı.
Dönemsel verilere bakıldığı zaman 2025 yılının ilk çeyreğinde 169 bin 454, ikinci çeyreğinde 302 bin 482, üçüncü çeyreğinde ise 282 bin 855 daire için yapı ruhsatı düzenlendi. Konu ile ilgili olarak verilen bilgilere göre söz konusu bu dönemde ruhsat verilen yapıların toplam yüz ölçümü yıllık bazda yüzde 26 artış gösterdi ve 147 milyon 6 bin 739 metrekareye yükselirken, bina sayısı da yüzde 18,6’lık artışla 112 bin 441’e çıktı.
İnşaatçılar ve Gayrimenkul Geliştiricileri Derneği (İNDER) Başkanı Engin Keçeli konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada 2025’e başlerken,konut stoklarının azaldığını ve talebin güçlendiğini gözlemlediklerini, bu nedenle üretimde artış beklediklerini söyledi.

Keçeli açıklamasında “Bu sene ruhsat sayılarının ve konut üretiminin artacağını öngörüyorduk, tüm paydaşlara da buna göre hazırlanmalarını ifade ettik. Artışın süreceğini düşünüyorum.” diye konuştu. Konut talebinin güçlü olduğunu ancak üretimin mutlaka tüketici odaklı yapılması gerektiğini vurgulayan Keçeli, konut açığının yalnızca devlet tarafından kapatılmasının mümkün olmadığını belirtti.
Engin Keçeli, her yeni ruhsatta en az yüzde 10 oranında sosyal konut şartı getirilmesini önerirken, devletin kooperatifler veya farklı modellerle arsa tahsisini bedelsiz ya da uzun vadeli ödeme imkânlarıyla yapmasının altını çizdi. Alt ve orta gelir gruplarına yönelik projelerin bu şekilde hızlandırılabileceğini, ihtiyaç sahiplerinin kendi kuracakları kooperatifler üzerinden ya da belirlenecek müteahhitlere vadeli konut yaptırılmasıyla çözüme katkı sağlanabileceğini söyledi.
“Sadece devletin üstlendiği sosyal konutlarla konut açığını kapatamayız, özel sektörle birlikte kurgulanacak modeller hayati önem taşıyor.” ifadesini kullandı. Keçeli, son yıllarda konut arzının gerilediğini hatırlatarak ruhsat sayılarındaki artışın süreceğine inandığını, doğru planlama ve talebin yoğun olduğu bölgelerde arz yaratılmasının kritik olduğunu, kentsel dönüşümün de bu artışı destekleyeceğini dile getirdi.
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Hepşen de konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada ruhsat verilerindeki yükselişi, son yıllarda ertelenen projelerin yeniden devreye alınmasıyla ilişkilendirdi.
Hepşen açıklamasında “Son dönemde üreticilerin maliyetleri öngörebilme becerisi bir miktar arttı. Bu da yeni projelere başlamayı psikolojik ve finansal açıdan kolaylaştırdı.” İfadelerini kullandı.

BARINMA AMAÇLI KONUT TALEBİ HALA GÜÇLÜ
Barınma amaçlı konut talebinin hâlâ güçlü olduğuna dikkat çeken Hepşen, yüksek faiz ortamına rağmen özellikle ilk el satışların son iki yıldır artış eğiliminde olduğuna işaret etti. Bu durumun yüklenicilere “ürettiğim ürün pazarda alıcı buluyor” güveni verdiğini, büyükşehirlerin çevresinde arsa hareketliliğinin yeniden canlanmasının da proje geliştirme iştahını artırdığını belirtti.
Prof. Dr. Hepşen yaptığı açıklamada ruhsat artışlarının esasen “proje başlatma niyeti” olarak görülmesi gerektiğini vurgulayarak, üretimin gerçek anlamda artması için şantiyelerdeki ilerleme hızının ve projelerin tamamlanma sürecinin de yakından izlenmesi gerektiğini söyledi.
Deprem bölgesinde yürütülen çalışmaların toplam ruhsat sayısını bir miktar yukarı taşıdığını, ancak asıl artışın deprem konutlarından değil, ülke genelinde bekleyen projelerin tekrar gündeme alınmasından kaynaklandığını ifade etti. İstanbul, Ankara, Antalya ve Bursa gibi illerdeki ruhsat hareketliliğinin deprem bölgesine kıyasla daha belirgin olduğunu, bu nedenle artışın tamamını deprem projeleriyle açıklamanın tabloyu daraltacağını dile getirdi.
Prof. Dr. Hepşen, ruhsat sayılarındaki yükselişi “üretimde rahatlama” olarak tek başına yorumlamanın yanıltıcı olabileceği uyarısı da yaparak, “Ruhsat sürecin başlangıcıdır; asıl önemli olan bu projelerin ne hızda inşaata dönüştüğü ve ne zaman tamamlanmış konut olarak piyasaya girdiğidir.
İskan (yapı kullanma izni) verilerinde, ruhsatlardaki artış kadar güçlü bir hareket henüz görmüyoruz.” dedi. Hepşen ayrıca açıklamasında söz konusu talebin hâlâ dirençli olduğunu, barınma ihtiyacı nedeniyle ilk el konut satışlarının güçlü seyrini koruduğunu da sözlerine ekledi.