2025'te gayrimenkul sektörünü endişelendiren 10 tehlike!

PwC ve ULI tarafından gerçekleştirilen “Gayrimenkulde Gelişen Trendler” araştırmasının sonuçları sektörün yaşanan belirsizliklere karşı 2025 yılından ihtiyatlı olarak umutlu olduğunu ortaya koyuyor.
PwC’nin ULI iş birliği ile gerçekleştirdiği “Gayrimenkulde Gelişen Trendler” araştırmasının sonuçları açıklandı. Araştırma, Avrupa gayrimenkul pazarında lider konumda olan lokasyonların faiz oranı ortamının önceki yıllara kıyasla daha pozitif seyretmesiyle nispeten rahatladığını gösteriyor. Bununla birlikte, kırılgan ekonomik büyümenin ve artan jeopolitik belirsizliklerin etkileri devam ediyor.
GAYRİMENKUL SEKTÖRÜNÜN GÜNDEMİNDE 'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ' VAR!
PwC Türkiye Gayrimenkul Sektörü Lideri Umurcan Gago gayrimenkul sektöründe son dönemdeki en önemli gündem başlıklarından birinin de iklim değişikliği olduğunu vurguladı.
Umurcan Gago: ''Birçok sektörde olduğu gibi gayrimenkul sektörünün de son dönemde sıklığı ve şiddeti artan ekstrem hava olaylarından kaynaklanan risklerle giderek daha fazla karşı karşıya kaldığını görüyoruz.
Gayrimenkul finansmanında, kredi kuruluşları iklim riskini giderek daha fazla dikkate alıyor. Yatırımcılar Avrupa’nın önde gelen kredi kuruluşları tarafından daha fazla incelemeye tabi tutuluyor, kredi değer oranları ve fiyatlandırma da dahil olmak üzere karar süreçlerinde iklim risk haritaları da dikkate alınıyor.
Sıklığı ve şiddeti artan sel, yangın, fırtına gibi hava olayları ile deprem benzeri afetler nedeniyle, sigorta ve reasürans şirketlerinin mevcut prim seviyelerinde poliçe üretiminde zorlandıklarını, devletin prim tavanları getirdiği hallerde finansal fizibilitesi olmadan poliçe üretemeyecek olan bu kurumların poliçe yazmaktan çekilmeleri sonucunda ‘sigorta edilebilirlik’ konusunun bir mesele olarak ortaya çıkmaya başladığını görüyoruz.
Tüm bunların sonucu olarak, Gayrimenkulde Gelişen Trendler araştırmasının katılımcılarının üçte ikisinden fazlasının Çevresel, Sosyal ve Yönetişim uygulamasını yönlendiren en büyük faktör olarak iklim riskini görüyor.” dedi.
SEKTÖRÜN BÜYÜMESİNİ ENGELLEYEN FAKTÖRLER NELER?
Araştırmaya göre, kiracı talebi, gelecek seneye yönelik zayıf ekonomik genel görünüm dikkate alındığında katılımcıların yüzde 44’ü için bir sorun teşkil etmeye devam ediyor.
Araştırmaya katılan bazı sektör liderleri 2025 yılı için güçlü tahminlerde bulunmak yerine üç ila beş yıl süreli bir toparlanma süreci olacağı görüşünü benimsiyor.
Araştırma, gayrimenkul sektörüyle ilgili belirsiz jeopolitik ve ekonomik ortamın yanı sıra, inşaat maliyetleri, finansal kaynak bulunabilirliği ve yasal düzenlemelere dair belirsizlikler gibi sektörün gelişmesini sınırlamaya devam eden sorunlara dikkat çekiyor.
Avrupa ve ABD'deki para politikasıyla ilgili netliğin artmasıyla birlikte, göstergeler, gayrimenkul alıcı ve satıcılarının ofis ve perakende satıştaki fiyatlandırma konusunda anlaşmaya daha da yaklaştığını ortaya koyuyor.
Araştırma bulguları, durgunluğunu koruyan yatırım piyasasında lojistik, depolama ve çeşitli konut türlerinin nispeten iyi bir performans gösterdiğine ve bu dayanıklılığın gelecek yıl da sürmesinin beklendiğine işaret ediyor.
Toparlanma sürecinde, katılımcıların şehir tercihlerinde piyasa büyüklüğü ve likidite ana etkenler olarak öne çıkıyor. Buna göre Avrupa gayrimenkul sektöründe en çok tercih edilen ilk üç kent bu yıl Londra, Madrid ve Paris olarak sıralandı.
En büyük pazarlardaki faaliyetlere bakıldığında, Hollanda, İngiltere, İsveç ve İtalya'da hacimler 2024'te artarken Fransa, Almanya ve İspanya'da toparlanma zaman alacak gibi görünüyor.
Gayrimenkul için sermaye girişlerinin görünümünün yanı sıra özkaynak ve borç finansmanına erişim konusunda iyimserlik giderek artıyor.
Araştırma, enflasyon ve faiz oranı hareketlerine ilişkin endişelerin azaldığını gösteriyor; katılımcıların çoğu, faiz oranlarının önümüzdeki yıl daha da düşeceğine inanıyor. Tüm bunlar, yatırım hacimleri için daha parlak beklentilerin göstergesi niteliğinde.
2025 yılında gayrimenkul sektöründe endişe uyandıran 10 başlık şu şekilde;
• Siyasi istikrarsızlık
• Avrupa/Orta Doğu'daki çatışmaların tırmanışı
• Avrupa'daki ekonomik büyüme
• Düzenleme kapsamının artması (ulusal/uluslararası)
• Çevresel sorunlar
• İnşaat maliyetleri ve kaynak bulunabilirliği
• Sermaye gereklilikleri
• Çevresel sürdürülebilirlik/karbonsuzlaşma gereklilikleri
• Küresel ekonomik büyüme
• (Yeniden) finansman bulunabilirliği/maliyeti