19 / 04 / 2024

Bina yöneticiliği açısından sivil toplum kuruluşlarının önemi!

Bina yöneticiliği açısından sivil toplum kuruluşlarının önemi!

Tesis yönetimi ve profesyonel bina yöneticiliği açısından sivil toplum kuruluşlarının önemi ve işleyişi kat malikleri dışından seçilen profesyonel yöneticilerin ve firmaların sayılarının artması ile de profesyonel yönetim ve entegre tesis yönetimi bir sektör haline geldi.



Capital Dergisi'nde Beyhan Aşkın ve Ozan Özen'in Obejktifi köşesinde bu aykı konu ''Tesis yönetimi ve profesyonel bina yöneticiliği açısından sivil toplum kuruluşlarının önemi ve işleyişi'' oldu.

90'lı yılların ikinci yarısında, ekonominin gelişmesi ve tarımın gerilemesiyle birlikte kırsaldan kente göç hızlandı. Artan göçle beraber, şehirlerde yapılar giderek yükseldi, binalar entegre olmaya başladı. Bu gelişmeler üzerine, Önce inşaat şirketleri kendi bünyelerinde yönetim departmanları kurdu. Sonrasında konut sahiplerinin tercihleriyle gayrimenkul yönetim şirketleri faaliyetlerine başladı. Kat malikleri dışından seçilen profesyonel yöneticilerin ve firmaların sayılarının artması ile de profesyonel yönetim ve entegre tesis yönetimi bir sektör haline geldi. Sektördeki kişi, firma ve şirketler: 2000'li yıllarda Kat Mülkiyeti Kanunu'ndaki değişiklik ile konutlar, apartmanlar, birden çok blok yapi ve yapılardan teşkil siteler (toplu yapılar), oteller, alışveriş ve iş merkezleri, plaza ve ofis binaları, home-office ve rezidans yapılan hastaneler, okullar ve farkli donatıları da içinde barındıran kompleks, karma ve büyük ölçekteki yapılarda hizmet vermeye başladı.

Sayılan bu tesislerin yönetiminin geliştirilmesi ve sürdürülebilirliğin sağlanması uzmanlik gerektirmektedir. Bazı yönetimler, kurumsal bir gelişim içerisinde olmasına rağmen, bir çoğunda günü kurtarmak adına kararlar almaya devam etmektedir.

Hepimiz bilmekteyiz ki bizim ülkemizde toplumsal, siyasi, endüstriyel ve teknolojk gelişme açısından mevzuat ve kanun daima geriden gelmektedir. İhtiyaçlar sebebiyle doğan bina ve tesis yönetim işinin kat ettiği yol, Türkiye'deki mevcut mevzuatın, eğitim sisteminin, hukuki altyapının ve mesleki yeterlilik kriterlerinin çok ilerisindedir. Bu, küçümsenmeyecek bir başarıdır. Ancak bu başarının sektördeki paydaşların oluşturması gereken sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla gerçekleştiğini söylemek de mümkün değildir. Gerek rekabet ve iş koşulları, gerekse entegre tesis yönetim firmalarının ölçek farklılıkları, profesyonel yöneticilerin ve şahıs firmalarının ve uzmanlarının, danışmanlarının, bu alanda az sayıda çalışan akademisyenlerin, avukatların, mali müşavirlerin, bağımsız denetim şirketlerinin, sektörde iş yapmakla beraber örgütlenmemesi veya buna ihtiyaç duymaması da eklenmelidir.

Sivil toplum kuruluşları, kısa, orta ve uzun vadeli aksiyonlarını belirlemeli, dinamik ortamlarda tesis yönetimi ile ilgili bilgi ve deneyimlerin paylaşıldığı platformlar oluşturmalı, bu alandaki hukuki-teknik-idari-mali mevzuat bilgi eksikliğini tamamlamalı, mevcut mevzuat ve uygulamaların çelişkilerini gidermeyi amaç edinmeli, sektörel örgütlenme ve yeterli insan kaynağı problemlerini çözmeyi ilke haline getirmeli, kurumsal değerler etrafında yönetim ilkelerini oluşturmalıdır. Yine sektörün gelişim alanları ve sorunlarının tespitini sağlamalı, sektörün gelişimini hızlandıracak adımları atmalı, nitelikli insan gücü yetiştirilmesine yönelik çalışmalara destek vermeli, dünyaki farklı kıtalar da gayrimenkul yönetimi vizyonunu izleyerek yeni iş modelleri geliştirerek ve yeni stratejileri belirleyerek sektörün mevcut potansiyelinin arttırılmasına ve dünyada 1 trilyon doların üzerinde iş hacmi bulunan sektörde Türk şirketlerinin uluslararası boyutta taşınması adına katkı sunmalı, gayrimenkul sektörüyle entegre tesis yönetimi arasındaki doğrudan ilişkinin geliştirilmesine yardımcı olmalı, bu amaçla mülk yönetimi ve anagayrimenkul yönetimini beraber ve bütünleşik değerlendirmelidir.

Anayapı yönetiminin misyonunun bina ve toplu yapılara değer katarak, komşuluk ilişkilerini bozmadan, şeffaf, güvenilir bir yönetim ilkesi ile huzurlu, mutlu yaşanabilir yönetim sistemini geliştirmek olması gerektiği kadar, sektörümüzdeki Sivil Toplum Kuruluşlarının da oluşturmaları gereken "Mesleki Temel İlkeler", "Mesleki Etik Kurallar", "Kurumsal Yönetim ilkeleri", "Rekabet Kanunu Uyum Taahhütnamesi", "Kişisel Verilerin Korunması" çerçevesinde seçecekleri yönetimlerin ise "kişilerin ve yönetimlerinin ticaretinden uzak", "görev ve yetkilerin menfaat sağlamak amacıyla kullanılmasına imkan vermeden", "üyelerini üst seviyede sahiplenerek ve örnek davranışlar sergileyerek temsil etme", "bilgi verme ve şeffaflık sorumluluğu'na sahip olmaları gerekmektedir. Bu, yıllardır, özellikle profesyonel olmayan ve kat maliklerinden seçilen amatör yönetimlerin alışılagelmiş suistimalleri sebebi ile "yönetici güveni kötüye kullanır"

algısının ortadan kalkması için sektörümüz ve iş kolumuz adina hayati önem taşımaktadır. Maalesef son dönemde sektörümüz adına yaşanan olumsuz dernek tecrübesinin de not edilmesi, ancak sivil toplum kuruluşlarına üye olma isteğinin de ortadan kalkmaması gerekir. Nihayetinde hatırı sayılır büyüklükte ciroya sahip uluslararası şirketlerin de bulunduğu, ancak kriterleri sebebiyle az sayıda entegre tesis yönetimi üye şirketi olan Tesis Yönetim Derneği (TREMA), daha çok otel, AVM ve hastane gibi yapıların teknik müdür ve çalışanlarının üyesi olduğu Uluslararası Tesis Teknik Müdürleri Derneği (UTTMD), bölgesel ve il bazında olsa da değerli çalışmalar yapan Eskişehir Profesyonel Apartman ve Site Yöneticileri Derneği (ESSYÖNDER) gibi pozitif ve olumlu örnekler de bulunmaktadır.


Geri Dön