Bulgur Palas'ta neler yapılacak?

İstanbul'un kaderine terk edilen tarihi yapılarını birbiri ardına dirilterek turizme kazandıran Ekrem İmamoğlu başkanlığındaki İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin son projesi Bulgur Palas oldu. Sözcü'den Özlem Güvemli'nin haberine göre; İstanbul'un şarkılara şiirlere konu olan tarihi yarımada içindeki 7 tepesinin yedincisi olan Kocamustafapaşa Tepesi'nde konumlanan Bulgur Palas'ın şatoya benzeyen bir mimarisi bulunuyor. 

Bulgur Palas'ı geçtiğimiz günlerde İBB yaklaşık 30 milyon TL bedelle satın aldı. Etrafı yüksek duvarlarla örülü, girişlere izin olmayan gizemli binanın bahçesinde ağaçlar bulunuyor. Büyükşehir Belediyesi tarafından şimdi bu tarihi yapı bilgi-belge merkezi, arşiv, kütüphane, sergi salonu ve kafeşeklinde tekrar ayağa kaldırılacak. Böylece İstanbul turizmi yeni bir esere sahip olacak. 

SEYİR TERASI DA OLACAK

Eşsiz seyir terası bulunan görkemli yapının kulelerinden İstanbul'un diğer tepeleri; Sarayburnu, Süleymaniye, Çemberlitaş, Fatih, Yavuz Selim ve Edirnekapı tek tek görülebiliyor. Yapı, İstanbullular'ın hizmetine sunulduğunda seyir terası da misafirlerini ağırlamaya başlayacak. İstanbul'un hafızasında önemli bir yeri bulunan yapı, Birinci Dünya Savaşı yıllarına, mütareke dönemine, Cumhuriyet'in ilk yıllarına şahitlik etti ve günümüze kadar geldi. Kaderine terk edilen yapı görkemini yitmedi.

İstanbul'un çok da bilinmeyen bu özgün yapısının hikayesi de ilginç. Bu konak, İkinci Meşrutiyet'in ilanının ardından İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin adayı olarak 1908 yılında Bolu Milletvekili seçilen Mehmet Habip Bey tarafından inşa ettiriliyor. 1912'de İtalyan mimar Guilio Mongeri'ye yaptırmaya başladığı konakta Mehmet Habip Bey hiç oturamaz. Aslında Bolulu Habip Bey Konağı olan bu yapıya çevre halkı “Bulgur Palas” ismini veriyor ve öyle de kalıyor. Bulgur Palas yakıştırması da konağı inşa ettiren Mehmet Habip Bey'in karaborsada bulgur satarak zenginleşmesi sebebiyle ortaya atılıyor. 

1918 yılında İttihat ve Terakki'nin feshedilmesinin ardından Malta'ya sürgün edilen Mehmet Habip Bey 1920 yılında serbest bırakılıyor ve İstanbul'a geliyor. Kendisini zengin eden karaborsa işinin kazancından, İttihat ve Terakki döneminin ayrıcalıklarından faydalanamayan Mehmet Habip Bey, zamanla iflas etmeye doğru gidiyor. Mehmet Habip Bey'in bir türlü bitirilemeyen konağına borçları sebebiyle ipotek konuluyor. Osmanlı Bankası 1926'da konağa el koyuyor, Mehmet Habip Bey de aynı yıl kalp krizi geçiriyor ve yaşamını yitiriyor. 

PERİLİ KÖŞK OLDU

O dönemde binanın hastane ya da sanatoryum yapılması konuşuluyor fakat parasızlıktan inşa edilemiyor. Bulgur Palas, Osmanlı Bankası'nın arşivi, kanaryahane ve bir dönem de Osmanlı Bankası çalışanları için lojman şeklinde kullanılıyor. 1950'lerde konağın odaları ailelere kiraya veriliyor. 6-7 Eylül olaylarında konakta gayrimüslim bir çiftin de yaşıyor olması sebebiyle yağmalanıyor. Uzun süre kaderine terk edilen boş ve bakımsız duran köşkün perili olduğu bile iddia ediliyor. Osmanlı Bankası 2001'de varlığına son verilerek Garanti Bankası'na gidiyor. Tarihi bina da bu şekilde Garanti Bankası'nın mülkiyetine alınıyor. Garanti Bankası da geçtiğimiz aylarda binayı satışa sunuyor ve 30 milyon TL'ye yakın bir bedel ile İBB binayı satın alıyor.

Bulgur Palas'taki çalışmalar yaz sonuna kadar tamamlanacak!