28 / 03 / 2024

Gereksiz her bina, sahibi için bir vebaldir!

Gereksiz her bina, sahibi için bir vebaldir!

Çevreyi koruma inancı modern dünya dışında dini açıdan da önem taşıyor. Peygamberimiz yaptığı tavsiyesinde ''Gereksiz her bina, sahibi için bir vebaldir'' ifadelerini kullandı.



Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Naci Cem Öncel, bugünkü yazısında ''Kim mülk sahibi?'' konulu yazısını kaleme aldı...

Gereksiz her bina, sahibi için bir vebaldir!

Bu dünyada sahibi olduğunu sandığımız taşınmazlar, ne kadar süreliğine bizim olacaklar?

Tapu dairesinde yazılan kayıtlara inanmamamız gerekiyor.. Aslında hiç kimse bu dünyanın sahibi değil. Hele de havanın, denizin, yeraltının. Ve dahi cümle mahlukatın... Çok çok büyüklerimizin yaşadığı bu mülkü, torunlara devretmek amacıyla emaneten kullanıyoruz.

YÜZYILLARCA YAŞASIN

İslam coğrafyasında bir çok muhteşem eser, yüzyıllar boyunca ayakta kalıyor. Örneğin Sultanahmet Camii, Süleymaniye Camii, Fatih Sultan Mehmet Vakfı ve Bezmialem Valide Sultan Vakfı... Bağış olarak inşa edilen okul, hastane, aşhane gibi yapıların etrafında bulunan dükkanların gelirleri, vakıf hizmetlerinde devamlılığı sağlıyor.

GEREKSİZ BİNA YAPMA

“Çevrecilik” yeni bir kavram oluyor. Ancak çevreyi koruma inancı modern dünya dışında dini açıdan da önem taşıyor. Peygamberimiz insanlara şu tavsiyelerde bulundu: “Elinde fidanı olan, kıyamet koparken bile derhal onu diksin!.” Kuran, “İnsanların kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu (Rum, 41)” der ve bunun kötü sonuçlarını bu dünyada yaşayacaklarını belirtir. Nitekim Hz. Peygamber, şöyle söyler: “Mutlaka gerekli olan binalar dışında, yapılan her bina, sahibi için bir vebaldir.” Ayrıca bina yapımında doğal akışın gözetilmesi gereğine de işaret etmiştir: “Evini komşunun evinden yüksek yapma ki komşun hava, rüzgâr (ve güneşten) mahrum olmasın.”

Gereksiz her bina, sahibi için bir vebaldir!

MİSAFİRE YAKIŞAN

Atalarımız “Mal sahibi, mülk sahibi / Hani bunun ilk sahibi?” diye sorduğunda bize evrensel bir gerçeği hatırlattı. Biz bu dünyanın sahibi değiliz... “Bir ömürlük misafirlik” bizimkisi yalnızca. Öyleyse şu dünyada yaşanan “oyalanma” sürecinde emanete iyi bakmamız gerekiyor; çevreye ve doğaya daha fazla ilgili olmamız şart. Misafirliğimiz sonrasında bu dünyaya kalıcı eser bırakmamız gerekiyor.


Geri Dön