28 / 03 / 2024

Haluk Dinçer: Türk müteahhitlerin Libya projelerini hatırlattık!

Haluk Dinçer: Türk müteahhitlerin Libya projelerini hatırlattık!

TAİK Yürütme Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, Yürütme Kurulu üyeleri Cüneyt Zapsu ve Nuri Çolakoğlu ile Amerikan Türk Cemiyetinin New Yorktaki merkezinde, 28-30 Mart tarihlerinde Washington ve New Yorkta yaptıkları görüşmeler hakkında açıklamalar yaptı



 Türk-Amerikan İş Konseyinin (TAİK) Yürütme Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, ABDde yaptıkları
 temaslarla ilgili olarak, "Avrupa, enerji güvenliğinin sağlanması konusunda
 Türkiyeden destek beklerken, AB üyelik sürecimizde enerji faslının açılmasını
 bloke ediyor. Bu sorunun çözülmesi yönünde ABDnin desteğini beklediğimizi dile
 getirdik" dedi.
         TAİK Yürütme Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, Yürütme Kurulu üyeleri Cüneyt
 Zapsu ve Nuri Çolakoğlu ile Amerikan Türk Cemiyetinin (ATS) New Yorktaki
 merkezinde, 28-30 Mart tarihlerinde Washington ve New Yorkta yaptıkları
 görüşmeler hakkında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda ATSnin Başkanı Murat
 Köprülü de hazır bulundu. Heyetin ABDdeki görüşmelerine, TAİKin eski başkanı
 Mustafa Koçun da katıldığı bildirildi.
         Haluk Dinçer basın toplantısında, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)
 bünyesinde 25 yıldır faaliyet gösteren TAİK olarak, güçlü ekonomik ilişkilerin
 siyasi ilişkileri daha güçlü kıldığına ve hükümetlerarası yürütülen temaslara ek
 olarak iş dünyasının lobi çalışmalarının ülkelerarası diyaloğun artırılmasında
 önemli rol oynadığına inandıklarını söyledi. ABDdeki temasları sırasında
 Washington ve New Yorkta ABD yönetimi, senatörler, iş adamları, düşünce
 kuruluşları, Yahudi lobisinin temsilcileri ve kanaat önderleriyle görüşmeler
 yaptıklarını bildiren Dinçer, temaslarıyla ilgili olarak Coca Cola Yönetim Kurulu
 Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Muhtar Kentin de desteğini aldıklarını, ABDye
 son derece önemli bir ziyaret yaptıklarını belirtti.
         Dinçer, "Bu ziyaretin amacı, bölgemizdeki son gelişmeler çerçevesinde,
 Türkiyenin pozisyonlarının iş dünyası perspektifinden Amerikalı muhataplarımıza
 anlatılması, iki ülke arasındaki gerek siyasi, gerekse ekonomik ilişkilerin
 geliştirilmesine yönelik ortak bir vizyon oluşturulmasıdır" dedi.

         GÖRÜŞÜLEN KİŞİ VE KURUMLAR

         Dinçer temaslarında, "ABDnin eski dışişleri bakanlarından Henry
 Kissinger ve Madeleine Albright, eski Ulusal Güvenlik Danışmanı General Brent
 Scowcroft, Başkan Obamanın Özel Avrasya Enerji Temsilcisi Büyükelçi Richard
 Morningstar ve yardımcısı Mark Parris, Dışişleri Bakanlığının Türkiyeden sorumlu
 üst düzey yetkilisi Tina Kaidanow, Milli Güvenlik Konseyinin Türkiye Direktörü
 Jeffrey Collins, Senatonun istihbarat biriminin başkan yardımcısı Senatör Saxby
 Chambliss, Senatörler Johnny Isakson, Richard Burr ve John Thume, Cumhuriyetçi
 Kongre üyesi Ed Whitfield, düşünce kuruluşları Brookings Enstitüsü, Stratejik ve
 Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS), Dışilişkiler Konseyi (CFR), Yahudi
 lobisinin önde gelen kuruluşları Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi
 (AIPAC), American Jewish Society (AJS) ile New Yorkta önemli işadamlarıyla"
 görüştüklerini bildirdi.
         "Türk-Amerikan ilişkilerinde üst düzeyde sağlıklı bir iletişim olduğunu,
 ancak daha alt seviyelere inildikçe bazı iletişim eksikliklerinin ortaya
 çıktığını gördük. İkili ilişkilerde 3 konuda bazı sıkıntılar olduğu izlenimine
 vardık, bunlar Türkiye-İsrail ilişkileri, Türkiye-İran ilişkileri ve basın
 özgürlüğü" diyen Dinçer, TAİK heyetinin temaslarında, Türkiye ve ABDyi yakından
 ilgilendiren bölgedeki son gelişmeler ve enerji güvenliği alanlarında görüş
 alışverişinde bulunduğunu da kaydetti.

          İSRAİL İLE İLİŞKİLER

         ABDdeki görüşmelerinde, İsrail ile geçen yılın Mayıs ayında yaşanan son
 krizden sonra bunu aşmanın tek yolunun İsrailin özür dilemesi ve tazminat
 olduğunu muhataplarına aktardıklarını belirten Dinçer konuşmasında şunları
 kaydetti:
         "Seçimleri beklemenin doğru olmadığını, ilişkilerin her geçen gün daha
 fazla zarar gördüğünü, seçim sonuçları ne olursa olsun Türkiyenin taleplerinin
 değişmeyeceğinin altını çizdik. Bölgenin istikrarı açısından önemli iki
 demokratik ülke olan Türkiye ve İsrailin ilişkilerinin normalleşmesinin önemini
 anlattık. Bu zor dönemde her iki tarafın da daha da fazla gerginliğe yol açacak
 davranışlardan kaçınması gerektiğine dikkati çektik."
         Türkiye-İsrail ilişkileri kapsamında, ABDdeki temaslarında
 muhataplarının kendilerine ne gibi görüşler aktardıklarına yönelik bir soru
 üzerine, Dinçer, Türkiye-İsrail ilişkilerinin 50 yılı aşkın bir süredir son
 derece olumlu geliştiğine dikkati çekerek NATO üyesi olan Türkiyenin ve
 İsrailin bölgede iki demokratik ve müttefik ülke olduklarını, ancak son dönemde
 ilişkilerin gerginleşmesinden "gerek Ankarada görüştükleri Dışişleri
 mensuplarının, gerek burada görüştükleri Musevi lobisi temsilcilerinin, gerekse
 ABD yönetiminin rahatsız olduklarını gözlemlediklerini" söyledi. Bu gerginliğin
 aşılması için diplomatik çözüm arandığını belirten Dinçer, "Ortada sivil can
 kayıplarının olduğunu, Türkiyenin haklı bir tazminat ve özür talebinin olduğunu,
 bu konuda İsrail tarafının ciddi bir adımını beklediğimizi görüşmelerimizde ifade
 ettik, onlar da bunu not ettiler" dedi.
         Nuri Çolakoğlu da Mavi Marmara saldırının yıldönümünün yaklaştığını
 hatırlatarak şöyle dedi:
         "Bu ortamda ilişkileri daha gerecek davranışlardan kaçınılmasının gereği
 üzerinde çok duruldu. Buradaki İsrail kuruluşları, (Gazzeye) ikinci bir filonun
 gönderilmemesinin çok iyi olacağını, aksi halde bu işin daha karmaşık bir hale
 gelebileceğini ifade ettiler. Bizim anlattıklarımızı dikkatle dinlediler ve
 bunları İsraildeki temasta bulundukları kişilere de aktarmayı vaat ettiler."
         Cüneyt Zapsu da, "Türkiyenin artık eski Türkiye olmadığını hatırlatma
 durumunda kaldık. Türkiye ile eskiden, 10-20 sene önceki Türkiye ile daha rahat
 çalışıyorduk görüşüne karşı Türkiyenin şu anda halkına hesap veren, kendisine
 daha fazla güvenen bir Türkiye olduğunu, (İsraile karşı) talebimizin çok tabii
 olduğunu söyledik" dedi.
         ABDnin bu kapsamda iki ülke arasında arabuluculuk yapıp yapmayacağına
 yönelik bir soru üzerine ise Haluk Dinçer, ABDnin İsrail ile ilişkilerinin
 oldukça kuvvetli olduğunu, arabuluculuk gibi resmi birşeyin kendilerine
 söylenmediğini belirterek "Ama doğal olarak burada söylediklerimiz İsrailde
 yankı bulur diye düşünüyoruz" diye konuştu.
         Dinçer, "J Street" adlı Netanyahu hükümetinin politikalarına karşı olan
 Amerikan-Yahudi grubunun üyeleriyle görüşüp görüşmediklerini sorulması üzerine
 ise, kendileriyle görüşmediklerini, ancak ABDde ve İsrailde, İsraildeki mevcut
 hükümetin politikalarını beğenmeyen çok sayıda grubun olduğunu belirtti. Cüneyt
 Zapsu da bu kapsamda, iş dünyası temsilcileri olarak ABDde bulunduklarının
 altını çizerek "Meselemiz herhangi birinden bir mesaj almak, vermek değil,
 meselemiz, bizim ABD ile olan iş ilişkilerimizin herhangi bir sebeple zarar
 görmesini önlemektir" dedi.

         İRAN İLE İLİŞKİLER

         İran konusunda ise görüşmelerinde, (İranla) ekonomik ilişkilerin
 durdurulması talebine karşı, İranın Türkiyenin komşusu ve doğal ticari ortağı
 olduğunu, özellikle Türkiyenin hızla artan enerji ihtiyacının karşılanması
 konusunda, alternatiflerini açık tutmak için İran ile ekonomik ilişkilerinin
 devamının önemini anlattıklarını vurgulayan Dinçer, "İranın nükleer silah
 sahibi olmasının en çok Türkiyeyi rahatsız edeceğini, ancak bugüne kadar yaşanan
 deneyimlerin ışığında BM yaptırımlarının işe yaramayacağı yönündeki
 düşüncelerini" de ifade ettiklerini söyledi. Dinçer, İranın nükleer meselesine,
 diplomatik yöntemler kullanılarak, İran ile iyi ilişkiler geliştirilerek çözüm
 aranması gerektiği yönündeki görüşlerini de dile getirdiklerini bildirdi.
         Bir soru üzerine, ABDde görüştükleri çevrelerle bu konuda aralarında bir
 fikir ayrılığı olduğunu belirten Dinçer, şöyle konuştu:
         "Amerikalılar İranı önemli bir tehdit olarak görüyorlar, biz İranla
 olan sorunun diplomatik yollarla giderilmesini öneriyoruz. Türkiyenin mevcut
 koşullarının da İranla ticareti zorunlu kıldığını kendilerine ifade ettik.
 Türkiyenin enerji ihtiyacı her sene artıyor, enerji ihtiyacının yüzde 20si de
 İrandan geliyor. Bizim İranla dış ticaretimizi sıfırlamamızın mümkün
 olmadığını, ayrıca kendi uyguladıkları politikaların, yaptırımların da bir sonuç
 vermeyeceğini ifade ettik."

         BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

         Basın özgürlüğü konusunun da gündeme geldiğini söyleyen Dinçer,
 temaslarında bu konuda ifade edilen eleştiriler karşısında, "öncelikle son
 dönemdeki gelişmelerden üzüntü duyduklarını, basın özgürlüğünü demokrasinin
 olmazsa olmaz önkoşulu olarak gördüklerini, Türkiyede yargı sisteminin yapısal
 sorunları bulunduğunu, bu ve benzer süreçlerin daha çabuk ve adil bir şekilde
 seyretmesi için yargı reformunun acilen gerekli olduğunu, Ergenekon davasının
 Türkiyede demokrasinin derinleşmesi açısından son derece önemli bir aşama
 olduğunu ve yaşananların davanın önemine gölge düşürmemesi gerektiğini"
 anlattıklarını ifade etti.
         Anayasa değişikliğine ilişkin kendilerine sorular gelip gelmediğine
 yönelik bir soru üzerine Nuri Çolakoğlu, o yönde de bir beklenti bulunduğunu,
 konuştukları çevrelerin Türkiyeyi son derece yakından takip ettiklerini,
 seçimlerden sonra köklü bir anayasa değişikliğinin gündeme geleceğini
 bildiklerini anlattı.
         Çolakoğlu, "Esas burada en çok üzerinde durulan, bu son gazetecilerin
 gözaltına alınmasıyla birlikte, ilk soruşturmanın gizliliği, sanıklara neyle
 suçlandıkları hakkında açıkça savcı tarafından bilgi verilmemesi, uzayıp giden
 tutuklama süreleri gibi soruların kafalarda çok ciddi kaygılar yarattığını
 gördük. Yargıda yapılmakta olan reformların bir parçası olarak bu konularda da
 bir düzenleme ihtiyacı olduğu ifade edildi bize, ki biz de buna katılıyoruz,
 çünkü bunlar çok kolay anlatılması, kavratılması, kabul ettirilmesi mümkün işler
 değil" dedi.

         BÖLGEDEKİ GELİŞMELER VE LİBYA

         Haluk Dinçer, ABDdeki temaslarında, kendilerine, Ortadoğudaki
 gelişmeler ve Türkiyenin bu bölgede model teşkil edip edemeyeceği yönünde bazı
 soruların da geldiğini belirterek kendilerinin de, Türkiyenin bölgedeki
 vizyonunun, farklı kültür, din ve halkların barış ve istikrar içinde yaşadığı,
 ekonomik birlikteliğin azami ölçüde sağlandığı bir coğrafya olduğunu
 anlattıklarını dile getirdi. Dinçer şunları kaydetti:
         "Bölge ülkelerinin demokratikleşmesini kaçınılmaz gördüğümüzü, bundan
 sonraki dönemde ayaklanmaların artacağını ve bilhassa yabancı askeri müdahalenin
 bunları daha da hızlandıracağına olan inancımızı aktardık. Hatırlanacağı gibi
 Paristeki Libya Zirvesine Türkiye olarak davet edilmedik, ancak ABD tarafı
 Türkiyenin içinde olmadığı bir çözümün sağlıklı olmayacağı yönündeki görüşlerini
 bizimle paylaştı. Libyada barış ve istikrarın biz işadamları açısından bilhassa
 çok önemli olduğunu, çünkü Türk müteahhitlerinin bu ülkede toplam değeri 16
 milyar doları bulan 200e yakın proje üstlendiğini ve kriz öncesinde 30 bin
 civarında işçimizin görev yaptığını hatırlattık."
         Cüneyt Zapsu, ABDye daha önce yaptıkları ziyaretlerle
 karşılaştırıldığında, bu sefer görüştükleri Amerikalıların Libya ve
 Ortadoğudaki olaylarla ilgili olarak "hiç bu kadar kafalarının karışık olduğunu
 görmediklerini" de belirterek bu kapsamda Türkiyenin öneminin son derece fazla
 olduğunu vurguladı.

         ENERJİ VE ABDDEN DESTEK BEKLENTİSİ

         ABDdeki toplantılarda enerji güvenliği konusunun da gündeme geldiğini
 belirten Dinçer, Amerikalı yetkililerin Nabucconun önemine özellikle
 değindiklerini, Başkan Obamanın Özel Avrasya Enerji Temsilcisi Büyükelçi Richard
 Morningstarın "güney enerji koridorunun ABD için çok önemli olduğunu, bunun
 için Türkiyenin hayati önemine binaen Nabucco Boru Hattı Projesinin bir an evvel
 hayata geçirilmesi gerektiğini belirttiği ve bu amaç doğrultusunda Kuzey Irak ile
 de ilişkilerin geliştirilip Nabuccoya entegre edilmesinde fayda olacağı
 yönündeki görüşlerini de kendileriyle paylaştığını" anlattı.
         Bu kapsamda TAİK olarak bir çelişkiye de dikkati çektiklerini belirten
 Dinçer, "Avrupa, enerji güvenliğinin sağlanması konusunda Türkiyeden destek
 beklerken, AB üyelik sürecimizde enerji faslının açılmasını bloke ediyor. Bu
 sorunun çözülmesi yönünde ABDnin desteğini beklediğimizi dile getirdik" diye
 konuştu.
         Boru hatlarıyla ilgili bir soru üzerine, Dinçer, bu konunun kolay
 olmadığını ve "satranç oyunu gibi" olduğunu belirterek, Amerikalı yetkililerin,
 Irakın kuzeyi ve Irakta bir fırsat gördüklerini, burada yol almanın daha kolay
 olabileceğini ifade ettiklerini söyledi.
         Cüneyt Zapsu da Türkiyenin enerji ihtiyacının her sene yüzde 8 oranında
 arttığını, Avrupanın enerji güvenliği kapsamında Türkiyenin son derece önemli
 olduğunu, bu yüzden de enerji temininde "Türkiyenin alternatif çıkarma
 mecburiyetinde" olduğunu ifade etti.

         ABD İLE EKONOMİK İLİŞKİLER

         ABD ile ekonomik ilişkileri nasıl değerlendirdiklerinin sorulması üzerine
 ise, Dinçer şöyle konuştu:
         "Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik ilişkiler tabii istediğimiz
 seviyede değil. Son 50 yıllık ilişkilerde hep siyasi ve askeri ilişkiler,
 ekonomik ilişkilerin önüne geçmiş, biz bunu TAİK olarak detaylı çalıştık, geçen
 dönemde dış ticaretin neden geride kaldığını, bunun önündeki engelleri
 belirledik. Bu dönemde de ABDnin doğrudan yatırımlarının Türkiyede neden düşük
 kaldığını ve neler yapılabileceğini inceliyoruz. Buradaki bulgularımızı gerek
 Ankarayla gerek Washingtonla paylaşıyoruz. ABD ile ekonomik ilişkilerimiz
 kesinlikle arzu ettiğimiz seviyede değil."
         TAİK olarak Washingtonda yıllık konferans düzenlediklerini hatırlatan
 Dinçer, bu konferanslarda, bilhassa Washington tarafından yönlendirilen bazı
 sektörlerdeki işbirliğinde (savunma sanayi, enerji gibi veya üçüncü ülkelerde
 büyük inşaat projeleri gibi) verim aldıklarını, 3 yıldır da New Yorkta yatırım
 konferansı düzenlediklerini anımsattı.
         Dinçer yatırımların iyileştirilmesine yönelik bir soru üzerine,
 uluslararası danışmanlık kuruluşunun kendilerine verdiği bulgulara göre,
 "Türkiyenin yeterince tanınmadığını, Türkiyedeki fırsatların Amerikadaki
 karar vericilere iyi şekilde anlatılamadığını" belirterek "Yoksa Türkiyede çok
 başarılı olmuş Amerikan şirketleri var, bunların başarı hikayelerini daha iyi
 anlatmamız lazım deniliyor, biz bunun üzerine gideceğiz" dedi.
         Nuri Çolakoğlu da ABDdeki belli büyüklükteki şirketlerin zaten
 Türkiyede neler yapabileceklerine ilişkin yeterli bilgiye sahip olduklarını,
 Türkiyede yatırım yapan çok sayıda bu tür Amerikan şirketinin bulunduğunu
 belirtti. Çolakoğlu, "Burada esas, ABDnin orta büyüklükteki işletmelerinin
 Türkiyedeki şirketlerle işbirliği halinde, Türkiyenin yeni politikası
 doğrultusunda açılmakta olduğu Asya ve Afrika pazarlarına birlikte gidebilmesini
 mümkün kılacak yeni bir takım mekanizmalar yaratılması. Bunlar yaratıldığı
 taktirde, hem ABDdeki teknik bilgi (know how) ve sermayeden, hem de Türkiyedeki
 çok ciddi disiplinli iş gücü ve ülkenin coğrafi konumundan yararlanarak yeni
 pazarlarda ortaklaşa çok şey yapmak mümkün" dedi.

         SEÇİMLER

         Temaslarında Türkiyedeki seçimlere ilişkin kendilerine çok soru gelip
 gelmediğinin sorulması üzerine, Dinçer, "Çok fazla merak etmiyorlar, onlar
 kamuoyu araştırmalarına bakarak Türkiyede üç aşağı beş yukarı neler olduğunu
 izliyorlar. Seçimleri böyle önemli bir dönüm noktası olarak görmediklerini
 söyleyebiliriz" dedi.
         Nuri Çolakoğlu da, "Önemli bir değişiklik beklemiyorlar, 12 Haziran
 seçimlerinin arkasından çok köklü bir değişiklik bekledikleri izlenimini almadık,
 o yüzden de kimse bize bu seçimlerde ne olur diye sorma zahmetinde bile
 bulunmadı" dedi.

         CHP HEYETİNİN ZİYARETİ

         CHP heyetinin de Washingtonda hemen hemen aynı gruplarla görüştüğünün
 hatırlatılması üzerine ise Dinçer, CHP heyetiyle aynı uçakla geldiklerini,
 kendilerinin siyasi parti olmadığını, iki heyetin amaçlarının farklı olduğunu
 söyledi. CHPnin 7 yıldır ABDye gelmediğini öğrendiklerini de belirten Dinçer,
 "Umarım daha çok gelirler, Türkiyenin (buna) ihtiyacı var" diye konuştu.
         TAİK heyeti, bundan sonra daha da sık ve düzenli heyetler halinde ABDye
 gelmeyi planladıklarını, ABDdeki çevrelerle daha yakın ilişkiler geliştirmek
 istediklerini belirtti.

AA


Geri Dön