29 / 03 / 2024

İmarda yeni bir adım!

İmarda yeni bir adım!

Gözlem Gazetesi yazarlarından A. Muzaffer Tunçağ bugün köşesinde imar planıyla ilgili yazdı. İşte yazının detayları..



Yasalar, yönetmelikler, kamusal uygulamalar, ülkemizde çok sık değişiyor. Örneğin yerel yönetimler ile ilgili mevzuat son 15-20 yılda birkaç kez değişti. Aynı şekilde imar uygulamaları da sık sık değişiyor. Gerek teknik elemanlar, gerekse uygulamadaki teknokrat ve bürokratlar, zaman geliyor neyi uygulayacaklarını bilemiyorlar. İşin acıklı tarafı, bu mevzuatı hazırlayanlar da çoğu zaman sorulara tatmin edici cevaplar veremiyor.

                

Bu neden böyle? Mevzuatların, Ankara’daki bürokratlar tarafından, bunu uygulayan yerel yönetimlere, meslek odalarına, sahadaki teknik elemanlara danışmadan hazırlanması sıkıntıların başta gelen nedeni.  Ankara  bürokrasisi, yerel yönetimlere büyük yetkiler veren geçmiş mevzuattaki aksaklıkları giderecek yerde, tümüyle merkezileşmiş yasalar, yönetmelikler hazırlamayı daha kolay buluyor.

                

İmar uygulamaları

Merkezileştirilmiş mevzuat, özellikle imar uygulamalarında daha büyük sorunlara yol açabiliyor. Örneğin serin ve yağmurlu bölgelerde, balkon, teras kullanımı pek tercih edilmezken, daha ılıman bölgelerimizde, vatandaşlar balkon ve teraslarda yaşamaktan mutlu oluyor.

               

İmar ile ilgili “Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği” en son 1 Haziran 2013 yılında çok sayıda geçici madde ile birlikte hazırlanmıştı. Geçici maddelerin çelişkilere neden olduğu gerekçesiyle Mimarlar Odasının açtığı dava, Danıştay tarafından uygun bulununca, imar uygulamalarında büyük bir boşluk ve şaşkınlık ortaya çıktı. Getirilen 10. geçici madde de kargaşayı gideremeyince, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yeni bir Yönetmelik hazırladı. 1 Temmuz 2017 tarihli metin, 1 Ekim 2017 tarihinde yürürlüğe girecek neyse ki. Umarız Bakanlık, bu 3 ay içinde ortaya çıkabilecek aksaklıkları düzeltir de yeniden belirsiz bir ortam oluşmaz.

                

Olumlu bulan da var bulmayan da

Değişiklikler konusundaki tepkilere bakıldığında, farklı görüşler olduğu görülüyor. Örneğin yerele söz hakkı tanıyan 6. madde, iyi yorumlanırsa uygulamada rahatlık getirebilir. Bu maddeye göre, “Büyükşehirlerde büyükşehir belediyeleri, diğer yerlerde ilgili idareler, bu Yönetmeliğin genel hükümlerine, tanımlar ve ruhsata ilişkin hükümlerine aykırı olmamak ve beldenin şartlarını gözetmek kaydıyla Kanunun 21 inci maddesinde belirtilenler ile kendi görev alanları açısından gerekli gördükleri hususları kapsayan planların uygulanmasına ilişkin imar yönetmeliğini hazırlayabilirler.” Ancak, yönetmelikte belirtilen alan kullanım tanımını genişletici imar planı yapılamayacak. Böylece plan notları ile belirlenen alan kullanımını fazlalaştırma hakkının önüne geçiliyor.

                

Belediyelere, “mahallin ve çevrenin özelliklerine göre yapılar arasında uyum sağlamak, güzel bir görünüm elde etmek” amacıyla “dış cephe boya ve kaplamaları ile çatının malzemesini ve rengini tayin edebilme” yetkisinin verilmesi de Bodrum’daki beyaz cephe sınırlamasındaki gibi olumlu. Ancak bu yetkilendirme sonucu, Ankara örneğinde görülen en hafif deyimiyle “tuhaf” ya da “arabesk” uygulamalara gidilmez umarım.

                

Yönetmeliğin bütününde uygulamalarda dikey değil yatay gelişmeye olanak tanıyan tanımlar bulunuyor. Binaları daha az katlı olmaya teşvik için Taban Alanı Katsayısı TAKS yüzde 40 iken bu oran yüzde 60’a çıkarıldı. Öte yandan, kat yükseklikleri konutlarda 3.60 m., ticari ofislerde 4.00 m. olarak belirlendi.

Diğer bir yenilik de, 4 katlı binalarda asansör, 3 katlı binalarda ise asansör yeri bırakma zorunluluğunun getirilmesi.

                

Mahsurlar

Binaların çatılarına yapılan baz istasyonlarının, maliklerin onayını alma zorunluluğuna rağmen, ruhsata tabi olmadan yapılabilmesi, uygulamada sıkıntı yaratabilecek bir değişiklik. Temel kazısı (hafriyat) için yapı ruhsatının beklenmemesi, iksa ve hafriyat ruhsatlarının, yapı ruhsatından önce verilebileceği şeklinde anlaşılmalı ve uygulanmalı. Aksi takdirde, yine isteyen istediği gibi kazı yapmayı sürdürür.

                

Emlâk yatırımı yapan bazı kuruluşların eleştirileri ise, stüdyo dairelerin yasaklanması gibi bazı değişikliklerin, yatırımları frenleyeceği yönünde yoğunlaşıyor. Başta da dediğimiz gibi uygulama 3 ay sonra yürürlüğe girecek. Bakanlık yetkililerinin bu süre içinde eğitim seminerleri vermesini ve ortaya çıkabilecek sorunları aşmak için çaba göstermelerini bekliyoruz.


Gözlem




Geri Dön