27 / 04 / 2024

2010 yılı Türkiye'nin olacak..

2010 yılı Türkiye'nin olacak..

Müthiş bir dinamizme sahip, tarihte " Kentlerin kraliçesi ", " Dünya Başkenti " gibi isimler takılan İstanbul, yüzyıllar boyunca herkesi kendine çekmiş, cazibe noktası olmuş bir kent.



İstanbul'un bir büyüsü var.

Bir kere olsun ziyaretine gelenler muhakkak bu kente geri dönüyor.

Ve asla unutamıyor."


Bu metni bir internet sitesinde okumuştum.

İstanbul neredeyse insanlığın varoluşundan beri var olan, yaşayan ve yaşanılan aynı zamanda farklı kültürlere ev sahipliği yapmış tarihi bir şehir.

Bugün bu şehirde yaşayan insanlar neden bu şehri terk etmez diye düşünürsek demek ki bu büyüye kapılmalarına hak vermek lazım.

Bizler ise ne kadar güzel bir şehirde yaşadığımızın farkında mıyız acaba?

Zannetmem.

Farkında olsak yaşadığımız bu şehre kıymet, değer, özen, itina ve sevgi göstermemiz gerekir.


Kentleşme olgusunu, kültürü ve geleceği düşünen hazımlı insanlar böyle güzel bir şehri mahvedebilir mi?

İyi de çizeni, inşa edeni, yöneteni ve sorumlusu uzaydan mı geldi?

Hayır, hepsi de Cumhuriyet çoçuğu.

İyi de bu şehirde ki tarihi eserlerde olan estetik değerler şimdi inşa edilen yapılarda niye yok diye kendi kendimize sormalıyız!

Bu durumdan herkes kendi payına düşen hisseyi görmelidir.

Son 3-5 senedir şehri güzelleştirmek adına yapılanları hariç tutarsak hele mimarisi ve yapıları ile ortada ki zevksiz ve garabet durum bizler açısından utanç vericidir.


Biliyorsunuz 2010 yılında İstanbul'umuz Avrupa kültür başkenti seçildi ve bununla ilgili çeşitli etkinlikler ve kutlamalar düzenlenecek.


Geçenlerde okuduğum bir yazıda Kültür Bakanımız Sayın Ertuğrul GÜNAY bey yaptığı bir açıklamada İstanbul'un doğru inşa edilemediğini ve bunun özel sektör tarafından da başarılamadığını söylüyor ve;

''Bugün İstanbul'un siluetini bozan lahit ya da mezar stiline benzer olumsuz anıt yapılar ne yazık ki bu duyarsızlığın sadece kamudan değil, her taraftan kaynaklandığının izleri olarak karşımızda duruyor"

Haklıdır, ortada ki garabet durumun açıklanması mümkün değil.

Burada herkesin düşünmesi ve ders çıkarması lazım, özellikle inşaat sektörünün.

Ancak gene de zararın ve çirkinliğin neresinden dönülse kardır.

Ben şahsen 2010 yılında yapılacak bu organizasyonu önemsiyorum ve sektör açısından büyük bir fırsat ve şans olarak görüyorum.

Çünkü tüm Dünya'nın gözü ve kulağı burada olacak.

Tüm medya organları 2010 Avrupa kültür başkenti olarak seçilen bu büyük organizasyon için İstanbul'a akın edecek.

Napolyon Bonapart ın bir sözü var;

''Eğer Dünya tek bir ülke olsaydı, İstanbul da başkent olurdu'' diyor.

Ülke olarak bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz.

İnşaat sektörü de bu büyük organizasyona sarılmalı ve destek vermelidir.

Projeleri ve vizyonuyla bu işe odaklanmalı ve bu muhteşem pazarı mutlaka değerlendirmelidir.

Nihayetinde bu da bir pazarlama ve satış tır.

İyi haftalar..


[email protected]

Geri Dön