19 / 04 / 2024

2B Barış Projesi'yle Ümraniye'nin tapu sorunu çözülecek!

2B Barış Projesi'yle Ümraniye'nin tapu sorunu çözülecek!

Ümraniye'de imar, tapu ve mülkiyet sorunlarına ilişkin, Ataşehir Erdal Eren Kültür Merkezi'nde imar barışı bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan CHP Genel Sekreteri Mehmet Akif Hamzaçebi, önemli açıklamalarda bulundu.



Ümraniye'de imar, tapu ve mülkiyet sorunları hakkında  imar barışı bilgilendirme toplantısı düzenlendi.  Ataşehir Erdal Eren Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen toplantıya katılan CHP Genel Sekreteri Mehmet Akif Hamzaçebi, konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. 

Anadolu Ajansı'nda yer alan habere göre, devlet olmanın ilk şartının, o devlette mülkiyet ve tapu problemlerinin yaşanmaması olduğunu söyleyen  Hamzaçebi, "Eğer bir devlette köyden kente göç süreklilik arz ediyorsa, bu hareketlilik karşısında büyük kentlerde tapu sorunları ortaya çıkıyorsa ve vatandaşlar, yasalar karşısında yasaya aykırı davranan kişiler konumuna düşüyorsa ortada büyük bir sorun var demektir. Henüz Türkiye Cumhuriyeti bu konuda gerekli adımları atamamış, bu sorunları çözmek için gerekli düzenlemeleri yapamamış demektir" ifadelerini kullandı.

2B Barış Projesi yle Ümraniye nin tapu sorunu çözülecek!

CHP olarak vatandaşla devlet arasındaki mülkiyet sorunlarının çözülmesi için bugüne kadar birçok projeye imza atttıklarını söyleyen Hamzaçebi, "2B Barış Projesi"yle problemin çözülmesi için harekete geçtiklerini söyledi. 

Milli emlak ve belediyelere süre uzatımı talebi

2981 sayılı imar affından kaynaklanan tapu tahsis belgelerinin tapuya dönüşmesi için de süre uzatımları ve kamu kurumlarına bu konuda yapacakları düzenlemeler konusunda süre sınırlaması getiren kanun tekliflerini de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) yine kendilerinin sunduğunu belirten Hamzaçebi, "Süre uzatımlarını sağlamaya neden olan parti CHP'dir." diyen Hamzaçebi, "Süre uzatımları yetmiyor önemli olan süreyi sadece vatandaşa vermek değil, milli emlak ve belediyelere de vermek. Milli emlak sahip olduğu, üzerinde vatandaşın binasının olduğu yapıyı belli bir süre içerisinde belediyeye devredecek, belediye de aldığı tapudan sonra 6 ay 1 yıl içinde ıslah imarı planı yapacak, vatandaşa tapusunu verecek." dedi.

2B arazilerinde tapu sorunu çözülmeli

2B ve orman olmayan ancak üzerinde yoğun yapılaşma olan hazine arazilerindeki tapu sorununun çözülmesi gerektiğine vurgu yapan Hamzaçebi, "TBMM, seçim öncesinde 3194 sayılı kanuna eklenmesi öngörülen bir maddeyi kabul etmek suretiyle imar barışı düzenlemesi yürürlüğe girdi. İmar barışı adı altında getirilen bu düzenleme öncelikle hedef kitle olarak vatandaşın özel mülkiyeti üzerinde yapmış olduğu binanın imara aykırı olan eksikliklerini gidermeyi amaçlıyor. Ancak bunu yaparken hazine arazisinden orman arazilerine, yaylalara, meralara kadar ne kadar arazi varsa bunlar üzerindeki yapılar için de vatandaşın yapısının yıkılmaması yönünde bir güvenceyi kendisine sağlayan bir düzenlemeyi getiriyor. Bütün taşınmazlardaki yapılar için de yapı kayıt belgesi alınması imkanı getirildi. Ancak yapı kayıt belgesi, vatandaşa mutlak bir güvence sağlamıyor. Kentsel dönüşüm uygulamasına kadar geçerli olan bir belgedir. Ayrıca hiçbir zaman tapu verilemeyecek ya da tapu sicilinde kat mülkiyetine konu olamayacak, tescil görmeyecek yapılar için de sadece yıkılmama yönünde bir güvence veriyor. Onlara yönelik herhangi bir şekilde tapu imkanı verilmiyor. Yapı kayıt belgesi verilen binaların olduğu yerde herhangi bir şekilde kentsel dönüşüm uygulaması başlarsa yapı kayıt belgesi hükümsüz kalıyor. Ondan sonrası 6306 sayılı kentsel dönüşüm kanunu kapsamına giriyor." diye konuştu.

Türkiye'deki yapılar depreme dayanıklı mı?

Türkiye'deki yapıların depreme dayanıklılık oranı hakkında konuşan Hamzaçebi, şu açıklamalarda bulundu: "Türkiye'de toplam 20 milyon bağımsız bölüm bulunuyor. Bu 20 milyonluk bağımsız bölümün, 5 milyonunun 1999 deprem sonrasında çıkarılan yönetmelikten sonra yapıldığı biliniyor. Yani bu 5 milyonluk kısım depreme dayanıklı yapılar olarak değerlendirilmeli. 15 milyonluk kısım ise deprem yönetmeliğinde ön görülen şartları taşımıyor. Riskli olabilir ama hepsi risklidir demek yanlış olur. Türkiye yüz ölçümünün yüzde 42'si birinci derece deprem riski alanında, yüzde 24'ü ikinci derece deprem riski alanında. İstanbul'da deprem toplanma alanı olarak belirlenmiş olan 470 alandan bugün imara açılmamış olan sadece 77 tanedir. Yani, İstanbul deprem tehlikesi karşısında gerekli hazırlıklarını yapamamış bir kent konumundadır. Bu çok vahim bir durumdur. 62 adet plan değişikliğiyle yeşil alanlar imara açıldı ve bu alanlarda planlanan inşaatın metrekare toplamının bodrum katlar ve deniz dolgu alanlar hariç 12 milyon metrekaredir. Böylesi bir devasa hesapsız kitapsız yapılaşmayla, deprem riskini göz ardı eden bir uygulamayla karşı karşıyayız. İnanıyorum, 31 Mart 2018 tarihinde İstanbullular bu değerlendirmeyi layıkıyla yapacaktır ve İstanbul’u hak ettiği yönetimin ellerine teslim edecektir." 


Geri Dön