27 / 04 / 2024

Ahmet Murat Binark 29 yıldır Garanti Koza'da

Ahmet Murat Binark 29 yıldır Garanti Koza'da

Türkiye'nin başkanlarını İTÜ'de yetiştiren Hikmet Binark'ın oğlu 29 yıldır Garanti Koza'da



- Garanti Koza'nın Genel Müdürü Dr. Ahmet Murat Binark, Türkiye'yi yöneten isimlerin hocası olan Prof. Dr. Hikmet Binark'ın oğlu. Demirel'e, Erbakan'a, İnönü'ne ve Özal'a ders veren Prof. Binark'ın oğlu, Garanti Koza'nın 30 yıllık değişiminde rol alan bir isim
Garanti Koza'nın genel müdürlük koltuğunda 29 yıldır Dr. Ahmet Murat Binark oturuyor. Yakın çevresi dışında onun bir dönemlerin ünlü rektörü Prof. Dr. Hikmet Binark'ın oğlu olduğunu bilen yok. Hikmet Binark, Türkiye'nin ünlü başkanlarını yani, Süleyman Demirel'e, Necmettin Erbakan'a, Erdal İnönü'ne ve Turgut Özal'a İTÜ'de hocalık yapan bir isim. TÜBİTAK'ın kuruluşun Özal ve Demirel'in geçici görevle el ele büroya girişlerini Dr. Ahmet Murat Binark'a defalarca anlatmış. İşte bu ünlü hocanın oğlu, inşaat mühendisliğini tercih etmiş ve Alman disipliniyle yetişmiş. Garanti Koza'nın tüm aşamalarına şahitlik yapan, bir de henüz genç mühendisken bilmeden röportaj veren Binark ile 29 yılı konuştuk.
 
- Sizin hikayeniz nasıl başlıyor?
1950 İstanbul doğumluyum. Şişli 19 Mayıs İlkokulu'nu bitirdim. Ortaokul ve lise eğitimimi Alman Lisesi'nde tamamladım. Almanya Karlsruhe Üniversitesi'nde inşaat mühendisliği okudum. Şu anki bütçesi senede 800 milyon euro. Çok müthiş ve ilginç bir üniversite.

- Yurtdışında üniversite okumayı siz mi istediniz, babanız mı?
Ailecek de bir şey vardı ama, ben Alman hükümetinin bursunu kazandım. Almanya'da DAAD isimli hükümetin verdiği bir burs vardır. Bu bursu kazandım. 1975 1979 arasında da aynı üniversite de “yağmur ve seller” konusuyla doktora yaptım. Daha sonra da Garanti'ye başladım.

- Doktora konusu neden 'yağmur ve seller' oldu?
Bilimsel adı hidroloji. Yani barajların dizayn edilmesi, barajların hesaplanması.... Bir nevi baraj mühendisliği.

12 EYLÜL 1980'DE ASKER OLDU
- Daha sonra Türkiye'ye döndünüz.
Evet Türkiye ye geldim ve askere gittim. 12 Eylül 1980'de ihtilal günü yemin ettik. Askerlikten sonra da Garanti Koza, daha doğru deyişle o dönemdeki adıyla Garanti İnşaat'ta planlama mühendisi olarak işe başladım. O zamanlar Garanti İnşaat, Garanti Bankası'nındı. Daha sonra Koç, inşaat şirketini aldı. 1990'lı yıllarda Koza, Koç'un arazi geliştirme işini yapıyordu. Biz ise bayındırlık bölümünü... İki şirket birleşti ve adı Garanti Koza oldu. O zamanlar hem konut hem taahhüt işi yapılıyordu. Almanya'nın en önemli firması olan Hochtief le uzun yıllar ortaklık yaptı.

- 29 yıldır buradasınız hiçbir yere gitmediniz mi?
Bir ara 2 sene kadar gittim. Sonra döndüm. Ama, bunlar detay...

- Ne zaman dan beri genel müdürlük yapmaya başladınız?
2001'den beri.

BİLGİ VERDİĞİNİ SANDI, ERTESİ GÜN YARIM SAYFA RÖPORTAJI ÇIKTI
- Sizin çok ünlü stajyerken gazetelere manşet olma hikayeniz vardı?
1982 de Atatürk Barajı ihalesine girdik. Türkiye'de gelmiş geçmiş en büyük ihale bu. Doğuş gurubu, Garanti İnşaat, Arı İnşaat ve Yürekli İnşaat grubu. Kamuoyunda favori Doğuş. Herkes Doğuş bu işi alacak gözüyle bakıyor. Salondaki en kıdemsiz mühendis benim. DSİ Genel Müdürlüğü elamanları teklifimiz açtı. “Sizin dilekçeniz de pul yok. Size 5 dakika süre. Tamamlayın” dedi. Devlet Su İşleri binasında 3 dakikada nerden pul bulayım? Hemen fırladım. Neyse 5 dakika içinde birini buldum. 5 kuruşluk pulu 50 kuruşa aldım. Başka şirketin teklifinde de oldu. O da gitti ve buldu.
Zarflar açılmaya başladı. Önce Doğuş'unki açıldı. Sevindik. Çünkü, bizim önerdiğimiz rakam daha iyi. Sonra, Ata İnşaat'ın teklifi açıldı. Hepimizinkinden daha iyi bir rakam. Biz çöktük.
Aradan bir hafta kadar zaman geçti. Büroda oturuyorum... Cumhuriyet gazetesinden bir telefon geldi… Ben zannediyorum ki karşımdaki, telefonla benden sadece bilgi almak istiyor. Sonuçta çok tecrübesizim. Ama bayağı bir konuştum. Ertesi gün Cumhuriyet'in arka sayfasında yarım sayfa benimle olan konuşmayı gördüm. Bizim patron rahmetli Semih Ergin bey beni çağırdı. Bir fırça bir fırça… “Sen kim oluyorsun Cumhuriyet'e röportaj veriyorsun” diye… O gün orada Koç'un CEO'su rahmetli Yüksel Pulat da vardı tesadüfen... Yüksel Bey de dedi ki: “Semih Bey bu çocuğu niye bu kadar azarlıyorsun. Bir şey yok ki, yazdıkları çok doğru. Çocuk yanlış bir şey dememiş ki.” Böyle bir hikayemiz oldu.

KAYBETTİKLERİM KAZANDIKLARIMDAN ÇOK FAZLADIR
- İhalelerde macera bitmez değil mi?
Kaybettiğim ihaleler kazandıklarımdan çok fazladır. 1984'te Suudi Arabistan'da ilk 5 yıldızlı oteli yaptık. Yani, Damam Al-Kobar şehrindeki Holiday-Inn Oteli'ni. Türklerin ilk yaptığı dünya standartlarında otel.
Bu arada şunu söyleyeyim biz Suudi Arabistan'da iken orası bize Amerika gibi gelirdi. Muazzam bir yerdi. Orası hala 1984'te neyse o halde. Türkiye acayip ilerlemiş, biz hissetmiyoruz. Avrupa'ya gidince de hissediliyor. Kanada'dan bir misafir geldi geçenlerde… Bana sorusu, “Bütün belediyeler mi çalışıyor?” oldu. İstanbul'un Avrupa'dan hiçbir bir farkı yok.

AMERİKAN KIŞLASI'NDA YARIM SANTİMİ HESAPLADILAR
Ondan sonra Pirinçlik'te Amerikan kışlası yaptık yüzde 100 zarar ettik. “Dolar sağlam” dendi, biz de dolarla iş aldık. Ynlış hesaptan değil, kurdan zarar ettik. Kurlar değişti. Adamlar dolarla ödüyor; şartnamesi ise çok ağır. Amerikalı kamyonun üstüne tuğlaların ebatlarını ölçüyor bu tuğları reddediyor… 19'luk tuğla 18.5 cm geliyor diye… “Fabrikadan bunlar böyle geliyor” dedik… Türk standartlarını bulduk da adamı ikna ettik. En son gün kabul günü var kontrol mühendisi elinde tuvalet kağıdı ile geldi. “Şu tuvalet kağıdını alın ve takın” dedi. Bizim Vitra'dan aldığımız kağıtlıklara sığmadı. Kırdık… Yeniden yaptı…
 
- Peki mühendis Ahmet Murat Binark olarak ne yaptınız?
Koç Holding'in Nakkaştepe'deki merkezini yaptım. 1986 ile 1988 yılları arasında Moskova'da Sperbank genel müdürlük binasını yaptık. 40 bin şubesi var. Almanlarla birlikte yaptığımız oldukça ilginç bir bina. Nişantaşı Amerikan Hastanesi'nde vardım. Koç Üniversitesi'nde de vardım, Tekstilkent Koza Plaza da yer aldığım projelerden biridir.
- Şimdiye kadar hangi görevlerde bulundunuz?
Merkezde ihale hazırlık, teknik işler müdürlüğü, sonra Arabistan'da proje müdür yardımcılığı, Koç Holding proje müdürlüğü, satın alma, lojistik gurup müdürlüğü yaptım. Ondan sonra yurtdışı işlerinden sorumlu genel müdür yardımcısı oldum. Genel müdür yardımcılığından sonra ayrıldım. Türkiye'de Skanska'nın şirketini kurdum. Skanska İsveç'te, hatta dünyada ilk beşte. Ama İsveçlilerin dünya görüşü ve felsefesi Türkiye'ye uymaz. Güvendiklerine yüzde yüz inanırlar. Buna karşılık her şeyin en iyisinin onlarda olduğunu düşünürler. Türkiye'de çok büyük işler yapabilirlerdi ama yapmak istemediler. Daha sonra 2001'de Garanti Koza'ya genel müdür olarak döndüm.

GARANTİ KOZA'YI İKİNCİ ELDEN ALDI
- Bir gününüz nasıl geçiyor?
Saat 06.30'da kalkıyorum. Saat 09.00 gibi ofiste oluyorum. Akşam 17.30-18.00 arasında eve giderim. Çok fazla mesai yapmaya sıcak bakmam. Yoğun çalışır konuya konstantre olurum.
Zekeriyaköy'de Garanti Koza'da oturuyoruz. Bu da ilginç. Projeyi biz yaptık. Ama yapılırken almadım. Sonradan komisyoncu üzerinden ikinci el olarak ev aldık.

ÖZAL VE DEMİREL EL ELE BİNARK'IN YANINDA
Biraz da babanızdan bahsetseniz…
Babam Hikmet Binark 1918 doğumlu. Almanya'da makine mühendisliği okudu. Türkiye'nin en genç dekanı. 250 bin kişinin öldüğü Dresden bombardımanında oradaymış. İstanbul'da ITÜ'de 1954'te dekan oldu. 1963'te İTÜ rektörlüğün yaptı. Çok sevilen bir hocadır. Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Erdal İnönü, Turgut Özal'ın İTÜ'de hocalığını yaptı. Hatta Necmettin Erbakan ile ailece görüşürdük. Babam 1965'lerde TÜBİTAK 'ı kurmak üzere çalışıyormuş.  Ankara  Çankaya'daki bürolarında bir o bir de sekreter oturuyorlarmış. Geçici görev yapmak için Turgut Özal ve Demirel el ele bürodan içeri girmişler… Babam hep bunu anlatırdı.
- Bir de Feyziye Mektepleri Vakfı'nda yöneticiliğiniz var değil mi?
Evet. Feyziye Mektepleri Vakfı'nda 6 sene genel sekreterlik yaptım. 6 sene de başkanlık yaptım. Şimdi yönetimdeyim. Ama başkanlık bitti.
Tebernüş Kireçci


Geri Dön