20 / 04 / 2024

Emine Erdoğan: Akıllı, mutlu ve kültürlü şehirler inşa edilmeli!

Emine Erdoğan: Akıllı, mutlu ve kültürlü şehirler inşa edilmeli!

Kartepe'de bir otelde "Şehircilik ve Mutlu Şehir" temasıyla düzenlenen Kartepe Zirvesi'ne katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, "Akıllı, mutlu ve kültürlü şehirler inşa edilmeli" dedi.



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, şehirlerin artık yeni sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirterek, "Bu durum, şehir kavramını yeniden yorumlamayı, trafik, ulaşım, güvenlik ve atık yönetimi gibi alanlarda yeni çözümler üretmeyi gerektiriyor." diye konuştu.

Kartepe'de bir otelde "Şehircilik ve Mutlu Şehir" temasıyla gerçekleştirilen Kartepe Zirvesi'nin Onur Kurulu Başkanı olan Erdoğan, açılışta yaptığı konuşmada, yurt içinden ve dışından son derece kıymetli isimlerin bir araya geldiğini, bu seçkin toplulukla birlikte olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirtti.

Ünlü bir Fransız şairinin, "Eski Paris artık yok, ne yazık! Bir şehrin şekli, bir faninin kalbinden daha çabuk değişiyor." sözlerini hatırlatan Erdoğan, şehirlerin maruz kaldığı değişimin, bugün olduğu gibi dün de insanları endişelendiren hususlardan biri olduğunu söyledi.

- "İki şehri birbirinden ayıran, koordinatları değil kimlikleridir"

Erdoğan, ihtiyaçların hemen her gün farklılaştığı değişim çağında yaşandığını belirterek, şu şekilde devam etti:

"Şehirlerin sınırları aynı kalıyor fakat hafızaları ve ruhları, günün şartlarına göre bazen genişliyor bazen daralıyor çünkü şehirler, ruhları olan canlı organizmalar gibidir. Bir şehir, her gün yeniden inşa edilir ya da onlardan koparılan tarihle yıkılır. Bir şehrin kimliği ile o şehirde yaşayan insanların kimliği daima alışveriş halindedir. O nedenle yeni tanıştığımız kişiye ilk sorduğumuz soru, memleketi değil midir? İki şehri birbirinden ayıran, koordinatları değil kimlikleridir fakat son yıllarda görüyoruz ki şehirler artık birbirlerine daha çok benzer hale geldi. Küreselleşme, kimlikleri tek tipli hale getirirken, şehirleri de çoraklaştırdı."

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Beş Şehir" kitabına değinen Erdoğan, "Kitabın İstanbul bahsinde şöyle diyordu: 'Bugün mahalle kalmadı. Mahallenin yerini, alt kattaki üsttekinden habersiz, ölümüne, dirimine kayıtsız, her penceresinden ayrı bir radyo merkezinin nağmesi taşan apartman aldı.' Bundan yıllar önce İstanbul'un hızlı kentleşme karşısında verdiği mücadele, büyük edebiyatçının kalbine kıymık gibi batmıştı. Şehirden eksilen bir park, bir çeşme, kolektif hafızaya büyük hasar veriyor. Bazen bir mekanın yitip gitmesi, birçok insanın anı defterinden sayfalar koparıyor. Şehirlerimiz modernleşiyor derken her gün biraz daha eksiliyoruz." şeklinde konuştu.

- "İstanbul kültürler kavşağı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'u tarif etmenin, işlerin en zoru olduğunu, İstanbul'a "bir gündüz düşüdür" denilebileceğini, İstanbul'un adeta gözler açıkken görülen bir rüya şehir olduğunu anlatarak, kentin, Necip Fazıl'ın "Ay ve güneş, ezelden iki İstanbulludur." diye tarif ettiği kültürler kavşağı olduğunu söyledi.

Erdoğan, İstanbul'un da nasibini türlü değişimlerden aldığına işaret ederek, asırlar boyu tüm dünyaya esin kaynağı olan İstanbul'un, yedi tepesine vaktiyle çöp tepeleri eklendiğini belirtti.

 

Şehirlerin, artık yeni sorunlarla karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerine şu şekilde devam etti:

"Bu durum, şehir kavramını yeniden yorumlamayı, trafik, ulaşım, güvenlik ve atık yönetimi gibi alanlarda yeni çözümler üretmeyi gerektiriyor. Tüm bunlara, dünya metropollerinin kendi aralarındaki rekabet de eklenince, teknolojik altyapıyla kültür atlasını uyumlu kılacak yeni yaklaşımlar gerekiyor. Bu nedenle bundan sonraki yol haritamız; akıllı, mutlu ve kültürlü şehirler inşa etmek olmalı. Tüm alanlarda olduğu gibi şehirlerimizi dönüştürmede de insan odaklı bir yaklaşım benimsemeliyiz. İnsanın fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarını önceleyen politikalar geliştirmeliyiz. Sadece İstanbul'da değil, tüm şehirlerimizde, o topraklardan gelmiş geçmiş medeniyetlerin izlerini okuyabileceğimiz evrenler kurmalıyız. İnsanın aidiyet duygusunu artıran, yerel malzemenin geleneksel mimari ile buluştuğu projelere daha da ağırlık vermeliyiz. Toprakla ilişkisini kesen değil, yere sağlam basan, çevrenin doğal bir parçası olan mimariye geçmeliyiz. Şehirlerimiz, genç yaşlı, kadın erkek, özel ihtiyaç sahibi, engelli bireylerin ihtiyaçlarına cevap verecek, daha katılımcı hale gelmelidir."

 


Geri Dön